Yıldıray OĞUR
O buna değer miydi?” Time dergisi son sayısında kapaktan bu soruyu soruyor. Afganistan’da Taliban tarafından beş yıl esir tutulan Amerikalı çavuş Bergdahl için Obama yönetiminin Guantanamo’daki beş Taliban militanını serbest bırakmasını kastediyor dergi. Obama yönetimi bu takas yüzünden ateş altında.
Yine de 2012’de Libya’daki elçiliğin basılıp Büyükelçi Christopher Stevens ve iki elçilik çalışanının cihatçılar tarafından öldürüldüğü günler kadar ateş altında değil Obama yönetimi. Düşünün, Kaddafi’nin devrilmesinde büyük rol oynamış, silahlı gruplarla birlikte çalışmış, ABD dışişlerinin en iyi Arabistlerinden biri olan bir büyükelçi, devrimden sonra o devrimciler tarafından öldürülüyor…
Baskın, Obama yönetiminde önemli koltukları değiştirmiş, ABD’ye Orta Doğu’dan elini ayağını çektirip, %97’lerle seçilen tanıdık, güvenilir diktatörlerle iş tutma politikasına, eski statükoya geri döndürmüştü. Bizdekinin tam aksine bu pasif, dünyadan kopuk Obama politikası ABD’de yerden yere vuruluyor her gün…
Ama ABD’nin yaşayan en önemli dış politika stratejistlerinden Zbigniew Brzezinski’ye bakılırsa bu kaçış nafile.
Musul’u IŞİD’in aldığı haberleri üzerine Twitter hesabından şöyle yazdı Brzezinski: 2003 Irak Savaşı, Birinci Dünya Savaşı sonrası Orta Doğu haritasının çözülüşünün zincirlerini boşalttı. Irak’ta aşırıların başarısı en son çalkantılardan (nöbetlerden, çırpınışlardan) biri...
Çalkalanan, çırpınan, nöbet geçiren Birinci Dünya Savaşı sonrası Orta Doğu’da kurulan Sykes Picot düzeni. 1916’da bizde epey popüler olan cetvelle çizilmiş sınırlar…
Hemen yanı başımızdan geçen o sınırlar. ABD’nin Şiilere emanet edip çıktığı Irak’ta önceki gün Musul’da gördüğümüz şey IŞİD adlı hayaletin bir şehri ele geçirişinden çok Irak’taki Sünnilerin isyanı, ruhen zaten en az üç parçaya bölünmüş Irak’ın fiziken de üçe bölünüşünün başlangıcıydı. Suriye dediğimizde yine Sykes Picot’taki bir Suriye’den bahsedemeyiz artık.
Tarihin bu büyük altüst oluşunun adı pek çoğuna göre “Orta Doğu bataklığı.” Orada yaşayanlar da muhtemelen sinek kadar kıymetli.
Ama “Orta Doğu bataklığından uzak durmalıyız” diyenlere kötü bir haberim var. Maalesef atalarımız Orta Asya’dan atlarıyla o kadar yolu gelip, o bataklığın kenarında kurmuşlar kıl çadırlarını. Yaşadığınız ülkeyi yıllarca Atlantik Okyanusunda bir ada devleti zannetmiş olmanız anlaşılır. Malum, dış politikası NATO’ya bağlı bir muz cumhuriyetinden halliceydi.
Ama üzgünüm oturduğumuz apartman leb-i derya “bataklık” manzaralı.
Önümüzde iki seçenek var.
Ya daha önce olduğu gibi balkonu, camı kapattırıp, salonun duvarındaki Paris manzarasına bakacağız. Cumhuriyet öyle yapmayı tercih etti uzun yıllar. Haklı nedenleri yok değildi. Epey maceralara girmiş zayıf bir imparatorluğun kursakta kalmış emperyal heveslerinin bastırılması gerekiyordu.
Dış politikamızın şiarı olan “Yurtta Sulh Cihanda Sulh”un esas tarifini Yaprak Dökümü’ndeki Hayriye Hanım meşhur repliğiyle yapmıştı: Aman Ali Rıza Bey, ağzımızın tadı kaçmasın!
Kafalarına varil bombaları düşen ama çocuk felci mikrobu taşıyan Suriyeli mülteciler gelmesin, Kürtlere fazla yüz ve taviz vermeyelim. Araplar etrafta dolaşmasın, Musul’daki tek konsolosluğu açmayalım ve ağzımızın tadı kaçmasın.
Ya Aksaray’daki Ciğeristan kebapçısının uzun sakallı tarikat ehli sahiplerini IŞİD’çi zanneden, IŞİD’i Türkiye’nin kurduğunu ve her şeyin aslında laiklikten uzaklaşmakla başladığını düşünen eski, kirli, içe kapanmacı, mülteci düşmanı bir akıl ya da bölgedeki altüst oluş sırasında ağzımızın tadının bazen kaçması riskini de alan stratejik derinliği olan bir akıl.
O akıl sayesinde ağzımızın tadı bazen kaçıyor ama bazen de geri geliyor. Hatta damak tadımız değişiyor.
İçeride ve dışarıdaki Kürtlerle barışmanın, Kürdistan kırmızı çizgilerini pembeleştirmenin bugün ne kadar kıymetli bir stratejik adım olduğu daha net görülüyor. Arap ve Fars komşularımızla yakınlaşmanın pratik faydalarını görmek isteyenlerin ise bir akşam İstiklal Caddesi’ne çıkması yeterli. Ya da bir finansçı veya emlakçıyla konuşması...
Neyse ki Sykes Picot düzeninin çırpındığını söyleyen Brzezinski için Enverist ya da Neo-Osmanlıcı demek zor.
Ve neyse ki o Sykes Picot düzeninin yıkılmakta olduğunu yıllar önceden görmüş biri Türkiye’nin dış politikasını yönetiyor.
Ahmet Davutoğlu değil, Demet Sağıroğlu da yönetebilirdi…
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025