Abdurrahman Dilipak
“Bana ne” diyebilir misiniz bu konuda.
Hz. Ömer “Bana ne” demedi. Fatih de! Hele hele “yesinler birbirlerini” hiç demedi. Süryani Patrikliğini kurduran Hz. Ömer’di, Fatih Sultan Mehmet de “Rum Ortodoks kilisesinin başı idi” Bu arada Ermeni Patrikliğini kurduran da yine Fatih Sultan Mehmet idi!
“Rum” ne demek, kim bu” Rum”lar. Anadolu’da yaşayan herkes Rum’dur aslında. Müslüman-gayrimüslüm, Türkmeni, Kürdisi, Arabı fark etmez. Kur’an-ı Kerim’de “Rum suresi” var. Selçuklular zamanında Müslüman halkın sıfatı “Ahiyanı Rum, Baciyanı Rum, Gaziyanı Rum”dur.
Her şeyi yeniden düşünmemiz gerekiyor.
Zaman zaman yazıyorum. Maalesef bizim doğru düzgün Bizantinistimiz yok ve Ortodoksluk hakkında fazla bir bildiğimiz yok. Ermeni, Rum, Süryani deyip geçiyoruz. Fener, Kadıköy, Hatay kiliselerinin durumu nedir, onu bile doğru düzgün bilmeyiz. Kutsal metinlerde Anadolu coğrafyasının yeri ve önemi hakkında da fazla bir bilgimiz yoktur. Turist rehberlerinin anlattığı kısa bilgilerin ötesine geçmez bildiklerimiz.
Dünyanın en popüler markası “Noel Baba” dedikleri Aziz Claus hakkında bile yeterli bilgiye sahip değiliz. İznik konsülü, Triana vadisi, Ege’deki 7 kilise, Hatay ve Urfa’nın bu açıdan önemini de pek bilmeyiz. Geçenlerde Fener Rum patrikhanesi hakkında, Türk Ortodoks Patriği Papa Eftim’in torunu Sevgi Erenerol suç duyurusunda bulundu. Ukrayna kilisesi ile Fener kilisesi arasında da bir sorun var. Sürece Ruslar da müdahil oldu.
Ben dinlerin ekümenik olduğunu söylüyorum. Tabii bu kiliselerin ekümenikliği anlamına gelmiyor. Buna karar verecek olan da biz değiliz, onlar. Tabii bu o kadar da kolay bir şey değil. Tek bir Ortodoks kilisesi yok ve bu kiliselerin bağlı olması gereken ve Ortodoksların hak ve hukuklarını koruyacak güçlü bir devlet bulacaklar, o da devlet de Ortodoks kiliselerinin bulunduğu ülkelerdeki bu kilise ve mensuplarının hak ve hukuklarını korumak üzere bir anlaşma yapacak. Bunlar da bugünden yarına, hemen olacak işler değil. Yani ben “ekümenik’im” demekle ekümenik olunmuyor. Hatta “Ekümenik olduğunuzu kabul edelim. Bu anlamda, bu yetkinizi kullanmanız konusunda, yurttaşlık bağları ile bağlı olduğunuz bir devlette, varolan hükümetle olan ilişkinizin şekli ne olacak. Özellikle de ekümenik anlamda dış ülkelerle olan ilişkilerinizde durum ne olacak?
Bizans ve Osmanlı döneminde, İmparator ve Padişahın şahsında uygulanan şekil, fiili bir durumdu.
Yoksa Fener, Ortodoks teolojisi açısından tarihin hiçbir döneminde ekümenik olmadı.. Fener, Bizans ve Osmanlı mirasını kullanarak hep bu iddiada oldu. Ama bu konuda bir konsül kararı yok. Bunu da bir kenara not edelim. Konsil dağılmış ve Hristiyan dünyasının bu yönde kesinleşmiş bir kararı yoktur. Hristiyan kiliseleri içinde en yaygın ve kabul edilir olanı ise Roma (Vatikan), İskenderiye, Antakya’dır. Antakya aslında “Hristiyanlık”ın doğduğu yerdir. İskenderiye ise Afrika ve Arap dünyasındaki Hristiyan toplulukları temsil etmektedir. Bu denklemde Kudüs’ün hiç şüphesiz ayrı ve tartışılmaz bir yeri vardır. Çünkü orası aynı zamanda İslam, Hristiyanlık ve Yahudiler açısından kutsal bir anlam ve değer ifade etmektedir. bu üç kilise dışında ekümenik sıfatına sahip kilise yoktur. Fener’in bir oldu bitti şeklinde ekümeniklik iddiası bir yetki gasbı anlamına da gelir. Geçtiğimiz yıllarda Ankara, Fener’in ekümenik sıfatını kullandığı hiçbir toplantıya katılınmaması yönünde bir karar da almıştı.
Ekümeniklik veya ökümeniklik ne demektir?
Grekçe yani avami Likca’da ‘oikoumene’ sözcüğünden gelen ökümenik “oecumenique”likten türetilmiştir. Evrensel; bütün kiliseleri kapsayan bir temsiliyet; ve Tanrı adına evrensel anlamda ruhani yargılama yetkisi’ni ifade etmektedir..
Bizans ve Osmanlı geçmişi sebebi ile Fener Rum Patrikhanesi’nin ‘Pirumus Inter Pares / Eşitler Arasında Birinci’ olup-olmadığı tartışmalıdır.
Hıristiyanlık tarihinde 7 genel konsül vardır ve burada alınan kararlar meşruiyet açısından çok önemlidir. Bunlardan ilki 325 tarihli İznik Konsülüdür. Bu konsül kararlarına göre 3 ökümenik kilise kabul edilmiştir: Roma, İskenderiye ve Antakya. 2. Konsül 381’de İstanbul’da (Konstantinopolis) toplanmış ve burada da kilise hiyerarşisi içinde Roma’nın önceliği kabul edilmiştir.. Fener 2. sıraya yükseltilmiş ve İskenderiye 3. sıraya gerilemiştir. MS 395 yılında Roma ikiye bölününce, Konstantinopolis Doğu Roma’nın başkenti olması sonucu Fener Piskoposluğu Doğu Roma’nın merkez kilisesi olmuş oldu. 451 yılında Kadıköy’de toplanan 4. Konsül’de, Konstantinopolis, Hristiyan alemi için hiyerarşik olarak 2. Merkez olduğu kabul edildi. 1054 yılında Ortodoks Kilisesi, Roma’dan tamamen ayrılınca. Patrikhane’nin ökümenik sıfatı, öteki kiliseler tarafından kabul edilmedi ve bir iddia olarak kaldı.
Osmanlı Ortodoks teb’asını, Hz. Ömer’in Kudüs beyannamesini esas alarak ‘millet’ olarak kabul etti. Kendi patriği olmayan Ortodoksları Rum kilisesi çatısı altında topladı ve Patrik’e vezir statüsü ile ‘millet başı’ olarak tanımladı ve Katolik batı Roma’ya karşı Roma’ya karşı Ortodoks cemaatini destekledi. Aslında, Ekümeniklik’ten önce konuşulması gereken birçok konu var. Ortodoks kimliğinin doğru bir şekilde tanımlanıp, Ortodoks kiliseleri arasında ilişki ve hiyerarşinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bunun devlet(ler)le ilişkisinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Dini eğitim ve vergilerin toplanıp harcanması konusunda yeni düzenlemeler yapılması gerekiyor. Türkiye’deki ruhaniler bugün başka ülkelerde eğitim görüp gelen ruhaniler. Türkiye’de bu anlamda her seviyede eğitim kurumuna ihtiyaç var. Bir de Ortodoks Bank kurulmalı. Ortodoksların dini vergilerinin kayıt altına alınıp bu şekilde muhasebeleştirilebilmesi gerek. Bu banka Türkiye için de bir kazanım olacaktır. Ortodoksların yoğun olarak bulunduğu her yerde şubeleri olan bir uluslararası finans kuruluşundan söz ediyoruz.
Erenerol’un suç duyurusunda, bu konu teolojik, siyasi ve felsefi bir tartışma zemini de oluşturulabilseydi, iyi olurdu. Bakalım, eğer savcılık dava açarsa, müdahillik talep eden olacak mı? Sonuçta Fener tarihinde hiçbir zaman, kabul edilmiş bir ekümenik kilise sıfatına sahip olmadı. Ama eskiden beri uluslararası güç odakları ekümenik yapmak istediler. Bu konuda yeni bir karar alınması, düne göre çok daha zor. Belki bir Ortodoks Kiliseleri Birliği kurulabilir mi, onu da bilmiyorum.
24. Piskopos zamanında İznik’te toplanan konsülde, 24. Piskopos I. Rufinus (284-293), İznik’te toplanan konsülde Konstantinopolis Piskoposluğu’nu patrikliğe dönüştürdü. Ancak, bunun ökümen olup olmadığı konusunda Katolik Roma’ya, Atina ve Kudüs, Antakya Süryani, İskenderiye, Habeş, Bulgar, Sırp, Rus, Ermeni ve Nasturi kiliseleri tarafından kabul edilmesi gerekiyor.
Son olarak 09-11 Ekim 2018 tarihleri arasında üç gün süren Sen Sinod Meclisi toplantısının sonuçlarını açıklayan Fransa Metropoliti, Ukrayna Ortodoks Kilisesinin bağımsızlık talebi konusunda daha önce almış oldukları kararı, yenileyerek talebi uygun gördüklerini belirtmesi ile yeni bir tartışma başladı. Rusya ile Fener arasındaki bu sorun kilise ile Rus devletini karşı karşıya getirdi. Yaşanan süreç, hem dini, hem de siyasi açıdan önemli ayrıntılara sahip. Sonuçta Türkiye yeni bir sorunla karşı karşıya. Bu anlamda Erenerol’un açtığı dava birçok bakımdan önem taşımaktadır. Sonucun nasıl olacağını ve alınan kararın bundan sonrası için yol gösterici olup olmayacağını ve bunu izleyen adımların neler olacağını hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022