Akın ÖZÇER
aşbakan Yardımcısı Beşir Atalay Salı günü (24 Haziran) yaptığı açıklamayla, bundan 20 gün kadar önce Diyarbakır’da düzenlenen çalıştayda çözüm süreci konusunda sözünü ettiği “bundan sonraki aşamada atılacak takvime bağlı somut adımlara” bir ölçüde açıklık kazandırdı. Yedi maddeden oluşan ve her zaman eksikliğini vurguladığım sürecin topluma yeniden kazandırma boyutunu da içerdiği anlaşılan çerçeve yasa tasarısı hakkında detaylar henüz belli olmasa da, atılan adımın demokratikleşme yönündedoğru olduğuna kuşku yok.
Son olarak “Kürt sorununda çözülmesi gereken iki düğüm” başlıklı yazımda eli kana bulaşmamış örgüt militanlarının topluma yeniden kazandırılmasının şiddet ve terörü araç olarak kullanan örgütlere silah bıraktırılması süreçlerinin olmazsa olmaz aşamalarından biri olduğunun altını bir kez daha çizmiştim. İngiltere ve İspanya gibi demokratik ülkeler IRA ve ETA ile mücadelelerinde bu yöntemle başarılı olduklarına, Türkiye de Avrupa Konseyi (AK) kurucu üyesi olarak bu ülkelerle aynı aileye mensup bulunduğuna göre, sorunu başka türlü çözmeye kalkışmanın anlamı olmadığını ayrıca vurgulamaya gerek yok kuşkusuz.
Bu itibarla, bundan beş yıl kadar önce başlatılan ama yasal bir çerçeveye oturmadığı için başarılı olmayan Habur sürecini de en azından doğru yönde atılmış bir adım olarak nitelemiş ve bunu “yıkım projesi” olarak niteleyen çevrelerin karşısında tutum almıştım. Demokratik ülkelerin yöntemiyle çözülmesine karşı çıkarak soruna sadece düğüm atılmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin demokratik ülkeler ailesinin dışında olduğu vurgulanıyordu; hâlâ vurgulayanlar var. Konunun bu veçhesini bir sonraki bölüme bırakıyor; ilk olarak yakında çıkması beklenen çerçeve yasasına odaklanmayı öneriyorum.
Çerçeve yasası gerekli tüm önlemleri kapsar mı?
Medyaya sızan haberlerden ve İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’nın açıklamasından anlaşıldığı kadarıyla çerçeve yasası (tasarısı) bu süreçte alınması gereken tüm önlemleri kapsamıyor. Ancak bu yasaya dayanılarak eksik kalan hususlarda daha sonra yasal düzenleme yapılması imkânı bulunuyor.
Tasarıda yer alan maddeler arasında dağdan inen yönetici olmayan PKK militanlarının rehabilitasyonu ve çocukların bu eylemlerinden (dağa çıkma) ötürü sorumlu tutulmamaları gibi hususların bulunduğu anlaşılıyor. Bu kişilerin mevcut mevzuatımızda “terör örgütüne üyelik” gerekçesiyle ağır hapis cezalarına mahkûm oldukları göz önüne alınacak olursa, düzenlemenin hem eve dönüşü özendirecek, hem de toplumsal barışı sağlayacak olumlu bir yönü olduğuna kuşku yok.
Bu bağlamda topluma yeniden kazandırılacak kişilerin belirli bir süre siyasal haklarından mahrumiyetlerinin kaldırılıp kaldırılmayacağını bu aşamada bilmiyoruz. Demokratik çözüm yöntemi kan dökmemiş örgüt üyeleri için ilke olarak “silah bırakma karşılığı yasal siyaset hakkını” içerdiğine göre, böyle bir önlemin bu kişiler ve belki şimdilik bu kapsamın dışında kalan kan dökmemiş yöneticiler için bir sonraki aşamada gündeme gelmesi beklenebilir.
Kuşku yok ki Türkiye, İspanya ve İngiltere gibi tam demokratik bir ülke olmadığından, kan dökmemiş örgüt üyelerine sağlanacak yasal siyaset hakkı önünde ifade ve örgütlenme özgürlüğü bakımından bazı sınırlar bulunabilir. Bu sınırların kaldırılması ancak sorunun önündeki ilk düğümün de çözülmesi, başka bir deyişle demokratik bir anayasa yapılması ile mümkün olabilecektir. Bu konunun da artık gündemin ilk sıralarında yer aldığı düşünülürse, çerçeve yasası ile çözüm sürecinde önemli bir demokratikleşme eşiğinin aşılacağını söylemek mümkün.
Yıkım projesine eklemlenen ‘Kürt seçmene rüşvet’ söylemi
Meclis’te başını CHP ve MHP’nin çektiği çözüm sürecini Habur’dan bu yana yıkım projesi olarak niteleyenler çelişkili bir durumla karşı karşıyalar. Habur’dan beri Avrupa’nın terörle demokratik mücadele yöntemini benimsemeyen ve aşırı milliyetçi tutum sergileyen bu iki parti, her nasılsa AK Parti hükümetini bölgedeki İslamcı terör örgütleriyle ilişkide gösteriyor ve Başbakan Erdoğan’a da “diktatör” yakıştırması yapıyor.
AK Parti’nin belki de en büyük hatası Habur sürecini oy kaybetme kaygısıyla askıya alması olmuştu. Meclis’te yeterli çoğunluğu olmasına karşın sorunun çözümsüz kalması doğal olarak Avrupa nezdinde inanılırlığını yitirmesine ve kendisine yapıştırılan olumsuz etiketin altında kalmasına neden olmuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, hükümetin bu konuda yeterli adım atamayacağına öylesine inanmış olmalı ki geçen hafta “TIGRIS Diyalogları” toplantısı için gittiği Diyarbakır’da sorunu çözmek için asıl kendilerinin uğraş verdiğini ama sandıkta karşılığını alamadıklarını söylemiş, bununla da yetinmemiş “çözüm süreci yasal zemine oturmalı” çıkışını yapmıştı. Bu yazıyı kaleme alırken çerçeve yasası hakkında CHP’den bir açıklama gelmiş değildi. O bakımdan bu konuda CHP acaba MHP’den ayrışarak AK Parti’nin bu girişimini destekleyecek mi diye sormadan edemiyorum.
MHP cephesinde ise çözüm karşıtlığı konusunda tutarlı bir duruş olduğunu teslim etmek gerekiyor. Nitekim Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin çerçeve yasa tasarısı hakkında yaptığı açıklamada, “Irak ve Suriye’nin Kürdistan olarak adlandırılan bölgelerinde yaşanan gelişmelerle eş zamanlı bir şekilde AKP hükümetinin terör örgütü PKK’ya haklar tanıyacak bir yasa hazırlığına girişmesinin, Türkiye’yi bölünme sürecine götürecek bir şuursuzluk örneği olduğunu” söyledi. Çetin devamla, “AKP hükümeti çözüm süreci adı altında terör örgütünü resmen muhatap almakla, ABD’nin Barzani’ye devlet kurması için Kuzey Irak’ı vermesine benzer bir şekilde güneydoğuyu PKK’ya teslim etmektedir” dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ayrıca çerçeve yasa tasarısının, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde oy amacı güttüğünü öne sürdü. Aslında “Kürt seçmenden oy alma amacı” sadece MHP’ye yakın medyada değil, CHP yanlısı muhalif basında da yer verilen bir görüş. Nitekim Cumhuriyet’in konuyla ilgili haberi “Kürt seçmene rüşvet paketi” başlığını taşıyor. CHP Genel Başkanı’nın, partisinin şimdiye kadar izlediği politikayla çelişse de, sürecin eksik tarafı olan “yasal zemin” sorununu dile getirirken ne amaç güttüğünü de, bundan sonra bu yasa tasarısına karşı çıkıp çıkmayacağını da bilemem doğal olarak.
CHP tasarıya karşı çıkmaz, destek verirse, Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta Diyarbakır’da sarf ettiği sözlerin içtenliğine, Kürt sorununa ilişkin politikasında değişikliğe gittiğine -arkasının gelmesi şartıyla- inanmak gerekir. Bu, ayrıca Türkiye için de olumlu bir gelişme olur kuşkusuz. Ama bu durumda MHP ile birlikte Çatı adayı göstermesi ne ölçüde tutarlıdır? Çatı Adayı Sayın İhsanoğlu temsil ettiği bu iki farklı görüşten hangisine itibar eder?
Sadece CHP ve MHP açısından değil, özellikle Sayın İhsanoğulu açısından da yanıtlanması son derece güç olan sorular bunlar. Bu durum, iki partinin çözüm karşıtlığının ve CHP’nin çözümün en azından beklenen ölçüde ilerlememiş olmasının sorumluluğunu AK Parti’nin üzerine yıkma kurnazlığının sonunda gelip dayandığını çelişkili durumu gösteriyor.
Kabul etmek gerekir ki bu konuya benim başından beri yaptığım gibi Türkiye’nin çıkarları ve demokratik ülkeler ailesi içindeki imajı açısından bakmakta yarar var. Haklı olarak hükümetin demokratik ülkeler ailesi içindeki imajının zaten iyi olmadığını söyleyebilirsiniz. Böyle bir sorun var gerçekten ve ayrı bir tartışma konusunu oluşturuyor. Ama bu, Türkiye’nin çerçeve yasasıyla kendi sorununu İngiltere ve İspanya’nın demokratik yöntemlerine uygun şekilde çözme yolunda önemli bir adım attığı gerçeğini değiştirmiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları









































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025