Akın ÖZÇER
Le Monde 23 Eylül Cuma günü Türkiye ile ilgili iki yazı yayımladı. Bunlardan birinin altında PKK’nın Fransa’daki “kavalı” Allan Kaval’ın imzası bulunuyor. Kaval’ın PKK yöneticisi olduğunu söylediği ve Suruç’lu avukat Emin Baran gibi “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürt yurtseveri” olarak takdim ettiği kişilerle konuşarak kaleme aldığı “ PKK’nın kaybettiği savaş” başlıklı bu yazı adeta bir tür mağduriyet tiradı niteliği taşıyor. (http://abonnes.lemonde.fr/international/article/2016/09/23/la-guerre-perdue-du-pkk_5002563_3210.html)
Allan Kaval’ın 2015 Ağustosundan bu yana PKK’nın önce Cizre’de, sonra Nusaybin’deki zafer çığlıklarını coşkuyla aktardığı, bu köşeden eleştirdiğim yazıları okurlar anımsayacaktır kuşkusuz. “Le Monde: Cizre Kobane gibi olacak” (http://www.serbestiyet.com/Dunya/le-monde-cizre-kobane-gibi-olacak-158739). “Le Monde PKK propagandasını sürdürüyor” (http://serbestiyet.com/Dunya/le-monde-pkk-propagandasini-surduruyor-161127). “PKK gazetesine dönüşen Le Monde” (http://www.serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/pkk-gazetesine-donusen-le-monde-667373) .
Kaval’ın son yazısı, başlığından da anlaşılacağı gibi, eski yazılarına benzemiyor. Öyküsünün kahramanı “Kobane ’de öğrendiğimiz her şeyi burada kullanıyoruz. Rojava’da kent savaşları yöntemleri hakkında eğitim almıştık. Tüneller, barikatlar, patlayıcı tuzakları, bunları burada uyguluyoruz” diye böbürlenen genç Khabat değil artık. Kaval bu defa romantik bir üslupla Suruç’tan silueti görünen Kobane’nin, avukat Emin Baran gibi düşünen Kürtler için artık bir hayal, bir mit olduğunu yazıyor. Ama 2014’teki “büyük kahramanlık öyküsünü” Baran’ın ağzından aktarmaktan da hiç geri kalmıyor. Emin Bey’in Daesh ’in o kara bayrağının sınırın ötesinde bir tepede dalgalandığını görünce nasıl ürperdiğini, sonra kenti sarsan ilk Amerikan bombalarını nasıl alkışladığını ve nihayet Türkiye’nin izniyle Peşmergelerin kente girmesiyle ilan edilen zaferi nasıl kutladığını anımsatıyor.
“O bir varoluş savaşıydı” diyor Emin Bey ve “ Kobane daha önce hiç bilmediğimiz Kürtler arası bir birlik duygusuydu” diye devam ediyor. Kaval, bugün artık o coşku ve umudun sınırı terk etmiş olduğunu söylüyor üzüntüyle. Sınırın Türkiye tarafında makinelerin 3 metreden yüksek beton blok duvarlar inşa ederek, Kürtlerin birliğini sadece fiziki değil sembolik olarak da çökerttiğini öne sürüyor. Emin Bey’e göre, 2 Eylülde duvara karşı Kobane Kürtleri gösteri yapmış ve göstericilerden ikisi Türk polisince öldürülmüş ama Türkiyeli Kürtlerden tepki bile gelmemiş.
Allan Kaval Emin Bey’in bu duyarsızlığa gösterdiği tepkiyi aktarmayı da ihmal etmiyor: “Bu tür bir cinayetin bir ayaklanmaya yol açması gerekirdi. Şimdi alıştık artık, Kobane ’den sonra her şey çok değişti.” Kaval nelerin değiştiğini özetleyiveriyor: “ Suriye’deki başarılarının ardından yeni çatışma noktaları oluşturmak ve Türk topraklarındaki kontrolünü genişletmek isteyen Kürt hareketi kansız kaldı, zaferi Türkiye kazandı.” Vah, vah. Le Monde’un Suruç’a, Nusaybin’e gönderdiği gazetecinin, basın özgürlüğünün sözde olmadığı bir ülkede PKK/YPG lehine şu yazdıklarını görünce isyan edesi geliyor insanın. Geliyor çünkü hani demokrasilerde şiddet ve teröre övgü ifade özgürlüğü kapsamına girmiyordu?
Bu soruyu yöneltmemin nedeni Allan Kaval’ın PKK ile YPG arasındaki bağı biliyor ve hiç saklamıyor olması. Nitekim Kaval bu yazısında da, Kobane’nin her şeyi değiştirdiğini, ABD ve AB tarafından terör örgütü olarak kabul edilmesine karşın, PKK’nın artık uluslararası koalisyonun Daesh’le mücadelesinde başlıca ortağı olduğunu açık, açık yazıyor. “Askeri işbirliği arazide 2015’te başladı ve PYD’ye -dolayısıyla PKK’ya- meşruiyet kazandırdı ve Tel Abyad gibi yeni topraklar ele geçirmesine fırsat verdi. “
Allan Kaval’ın takdire şayan bir yönü var. O da açık sözlülüğü. Yazısında “Kürt çatışması Türkiye’de yeniden başlıyor” alt başlığını taşıyan bir bölüm var. Burada, Kobane ’den sonra Türkiye’de PKK’nın yeniden teröre dönüşüne giden süreci özetliyor. Bu bölümde PKK’nın yeni mücadele yöntemi şehir savaşlarını bir PKK yöneticisine atfen şöyle aktarıyor: “Türkiye içinde birçok Kobane yaratmak istedik. Güçlü olduğumuz ilçelerde özyönetim ilan edip bazı mahalleleri kontrol altına aldık. Beklentimiz güvenlik güçlerinin provoke etmesiyle (…) Kobane’ de olduğu gibi tüm Kürtlerin ayaklanması ve bunun uluslararası alandaki tepkilerle desteklenmesiydi.”
Kaval aslında PKK’nın başlattığı şehir çatışmalarının tam bir bozgunla sonuçlandığını, halkın örgüte beklenen desteği vermediğini vurguluyor. Kaval’ın konuştuğu isimlerden Nusaybinli Mehmet, “PKK bize defalarca inşa etmek için önce yıkmak gerektiğini, özgürlüğümüz için savaştığını söyledi. Türkiye’de Suriye’de yaptığının aynısını yapmak istiyordu” diyor. PKK yanlısı olduğunu belirttiği Murat da benzer şeyler söylüyor: “Suruç’taki suikasttan sonra PKK yöneticileri gençleri motive etmek üzere geldiler. İnsanları kendileriyle birlikte direnmeye ikna etmek istediler ama yalnız kaldılar. Herkes gitti, halk iç savaş için hazır değildi.”
Hazır mı değildi, yoksa ABD başta olmak üzere kapitalizmin ana direği olan Batı ülkelerinin desteklediği bir “devrimci halk savaşı” olamayacağını anlamış mıydı? PKK’nın Kürtlerin haklarını savunmadığını, nitekim PYD’nin Suriye’de kanton ilan ettiği yerlerden kendisinden olmayan Kürtleri nasıl kovduğunu görüyor muydu? Türkiye’yi Suriye’ye dönüştürmenin Kürtler için kazanç değil kayıp olduğunu mu düşünüyordu? Dünyayı yeniden tasarımlamak isteyenler bu tür sorulara yanıt arama zahmetine girmiyorlar belli ki.
Bir Fırat Kalkanı ve PYD/YPG analizi
Le Monde, girişte de belirttiğim gibi, aynı gün Türkiye ile ilgili bir yazı daha yayımladı. Fransa’nın büyük düşünce kuruluşlarından Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü IFRI’de Türkiye/Orta Doğu programı sorumlusu Dorothée Schmidt’in görüşlerini içeren Marc Sémo imzalı yazı,“ Ankara Moskova’nın örtülü vasalı olmak üzere” başlığını taşıyan bir söyleşi aslında. (http://abonnes.lemonde.fr/international/article/2016/09/23/dorothee-schmid-ankara-est-en-train-de-devenir-le-vassal-implicite-de-moscou_5002568_3210.html). Bir dönem kendini Erdoğan karşıtlığına kaptırdığını gözlediğim Dorothée, Türkiye’yi buradaki düşünce kuruluşlarıyla yakın temaslarından ötürü iyi bilmekle birlikte, birçok konuda mesnetsiz ahkâm kesmeyi de sever. Bunu Türk dış politikası hakkında çokbilmişlik taslayarak yanlış şeyler de söyleyebildiği için vurguluyorum. Örneğin Türkiye’nin Daesh’e destek verdiği iddiasına bir ara sıkı sıkıya sarılmıştı. Fırat Kalkanı operasyonunu izah edebilmek için şimdi Türkiye’nin (Daesh’e destek) politikasını Batılı müttefiklerinin uyarısı üzerine “biraz değiştirdiğini” öne sürüyor ki bu doğru bir tespit değil elbette.
Dorothée aslında Fırat Kalkanı operasyonunu da yanlış açıdan değerlendiriyor. Bir kere, TSK’nın, içindeki ayıklanma nedeniyle, bu operasyonu yapma kapasitesi olmadığını söylüyor ki bu da savunma konularında bilgisi bulunmaması bir yana, FETÖ mensuplarının ordu içinde yarattığı zafiyeti belki o kaynaklara fazla değer vermesinden ötürü hiç göz önüne almadığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin bu operasyonu zayıf olduğu bir dönemde “güçlü görünmek” için yaptığı görüşü sağlıklı değil.
Fırat Kalkanı’nın Moskova ile bir uzlaşma sonucu başlatıldığı bir gerçek elbette. Ama bu uzlaşmanın Ankara’yı Moskova’nın vasalı yaptığını, Rusya’ya bağımlı kıldığını söylemek çok abartılı bir görüş. Kendisinin de bir yerde belirttiği gibi, operasyon ABD ve Batılı müttefiklerimizin bir türlü kabul etmediği “güvenli bölge” oluşumunu sağlayacak ve daha da önemlisi, beyan ettiğimiz gibi, güney sınırlarımızda bir “terör koridoru” inşa edilmesini engelleyecek bir girişim.
Dorothée’nin röportajı yapanın ısrarla “Suriyeli Kürtler” olarak tanımladığı PYD ile ilgili görüşleri biraz daha akla yatkın. IFRI’nin uzmanı, Batılıların PYD/YPG’yi Daesh’e karşı kullandıklarını ama Suriye’deki gündemine “hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği” düşüncesiyle gözlerini kapadıklarını savunuyor. Türkiye’den toprak taleplerini de, imkânsızlığı nedeniyle ciddiye almadıklarını ima ediyor. Ama Batılıların silahları ve medyalarıyla bu taleplere destek vermiş olması bu görüşü tartışılır kılıyor elbette.
Dorothée ’ye göre, “Suriyeli Kürtler” bugün sıkıntıda. Bir kere Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile kavgalılar. Sonra ellerindeki topraklar dışında başka hiçbir yerde de meşruiyet temeline sahip değiller. O bakımdan PYD’nin alelacele Rojava’da bir sahte devlet kurarak Paris dâhil Avrupa başkentlerinde “diplomatik” bürolar açmasını “arabayı öküzün önüne bağlamak” olarak niteliyor ki bu doğru bir saptama kuşkusuz.
Dorothée’nin doğru olan bir diğer görüşü de, PYD’nin ABD ve Batılıların müttefiki olması nedeniyle Suriye içindeki konumunu zora sokmuş olması. Ilımlı muhalefet ve ÖSO ile öteden beri gergin olan ilişkileri bir yana, şimdi Esat rejimiyle de çatışmanın eşiğine kadar gelen ilişkiler yumağı var. Peki, şimdi PYD’yi bir de Batılı müttefikleri satar mı?
Dorothée kendisine yöneltilen bu son soruya da makul bir yanıt veriyor. Suriye’de herkesin gündeminin farklı olduğunu, PYD’nin geleceğinin, mülteci akımının önlenmesini önceleyen AB ile biran önce Daesh’e karşı zaferini ilan etme çabasındaki ABD için öncelik taşımadığını savunuyor. İran’ın PJAK’la, Türkiye’nin PKK ile sorununa benzer bir sorunu bulunduğunu anımsatarak, Suriye faturasını ödeyenlerden birinin de PYD olabileceğinin altını çiziyor.
PKK ve PYD/YPG’’ye uzun süredir destek veren Fransız medyasının “saygınlık” mertebesine ulaşmış gazetesi Le Monde ’da yayımlanan değerlendirmeler böyle. ABD’nin PYD/YPG’ye desteğini her vesileyle yinelediği bir konjonktürde olumlu bir gelişme ama Batı medyasında işlerin olması gerektiği yürümeye başladığını söylemek için henüz çok erken kuşkusuz.
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018