Ali BAYRAMOĞLU
Bu köşede dün yayınlanan yazının bir bölümü şöyleydi:
“Türkiye açısından Kürt meselesi, bugün aynı zamanda Kürt siyasi hareketinin ana stratejisini oluşturan iki sorun içeriyor. Bunlardan birincisi Rojava meselesidir (...) İkinci sorun PKK'nın Türkiye'de fiili bir özerklik adı altında, kimi yerleşim alanlarında bir siyasi egemenlik arayışına girmesidir. Ülkedeki her gelişmeyi Tayyip Erdoğan'la açıklayan muhalif siyasi pozisyon yüzeyselliğine rağmen, kim ne derse desin, bugün Güney Doğu'da yaşanan ana sorun bu hakimiyet arayışına devlet güçlerinin verdiği yanıtlar ve bu çerçevede ortaya çıkan çatışmadır.
Bu görüntü nasıl terse dönecek?
Bu noktaya gelinmesinde siyasi iktidarın gerekli, önleyici ve entegre edici, kuşatıcı siyasi adımları zamanında atmamasının, adem-i merkeziyetçilik esasına dayanan bir yerel yönetimler reformu yapmamasının, boşluk halinde doğabilecek sorunları görmemesinin önemli bir payı olduğu söylenebilir.
Bu, doğru da olur.
Ancak bugün devletin atacağı bu istikametteki tek taraflı adımların sorunu çözmeye yetmeyeceği açıktır.
Erdoğan'ın şahsi otorite arayışı, katliam niyeti, keyfileşme gibi akıl dışı açıklamaları da çöpe atarak ifade etmek gerekir ki, olayları bu aşamaya getiren her şeyden önce PKK'nın ağır ve ciddi bir stratejisidir.
Özerklik ilan etmek, kamu otoritesine ikame etmeye çalışmak, hendekler kazmak, idari ve siyasi hakimiyeti alenen ele geçirmeye çalışmak, hangi ülkede olursa olsun, devletin müdahalesini beraberinde getirirdi. Türkiye'de de getirdi.
Örgütün savaş, fiili hakimiyet arayışından vazgeçmesi geri dönüşün ilk ve temel koşuludur.
Ancak bu noktada altı çizilmesi gereken kritik bir husus var.
Türkiye bir devlet, bir hukuk devleti, karşısında ise bir örgüt var. Alınan her tedbirde, atılan her adımda insan haklarına, hukuk kurallarına uygun davranmak hukuk devleti olmanın temel koşuludur.
Hukuk devleti pusu kurmaz, yargısız infaz yapmaz, insan onurunu zedeleyecek eylemlerde bulunmaz. Bunlar yaşandığı an, girilen mücadelede ya da alınan tedbirde ne kadar haklı olunursa olunsun hukuk devleti olmaktan çıkılır. Dahası, böyle her durum, her adım olayların asli nedenini maskeler, her anlamda kabul edilemez durumlar yaratır.
Hacı Lokman Birlik'e ait olan ve cansız bedeninin sürüklenirken görüntülendiği fotoğrafta olduğu gibi...
O zaman inanılmaz, kabul edilmez bu durumun gerçekliği, her tür başka gerçekliğin önüne geçer. Haklıyı haksız hale düşürür. Haksız ve mütecavizi mağdur ve haklı konuma geçirir.
Hacı Lokman Birlik'in görüntüleri hükümet sorumluları ve devlet yetkilileri tarafından “tasvip etmiyoruz” sözleriyle de geçiştirilemez. “Elbette tasvip etmeyeceksiniz”, ama bunu yapanı cezalandırmak, afişe etmek, asıl meseledir.
Sık söylediğim bir husus var: Kürt meselesinin çözümünü istemek, beklemek, savunmak, onların taleplerine kulak vermek, fiili ve silahlı özerklik girişimlerini görmezden gelmek, doğal kabul etmek, şiddeti doğrulamak demek değildir.
Bu, bir zihniyetin, bir siyasi kültürün ahlaki ve etik bir sınavıdır
Buna karşılık devletin, siyasi iktidarın böyle bir durum karşısında aldığı önlemler sadece Davutoğlu'nun söylediği gibi devletin varoluşsal meselesi olarak tanımlanamaz.
Bunlar aynı zamanda demokrasi için de verilen, devletin girdiği varoluşsal sınavlardır.
Karnemiz yine kötü...
Ama önce herkes kendi karnesine, aynaya bakmalı...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025