Bülent KORUCU

Adaleti torpillemek…
9.12.2014
1757

 “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.” Bunu ben söylemiyorum, Anayasa’nın 10. maddesinin emri.

Hatırlatmamın sebebini anlamışsınızdır; CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, önceki gün uzun bir liste açıkladı. AK Partili bakan ve yönetici yakınlarının adalet ilkesini yerle bir edecek şekilde devlette işe yerleştirildiği ileri sürülüyor. Devlette yetki kullananların akrabaları açlıktan ölecek değil. Elbette şartları uyan ve prosedürleri tamamlayana iş verilebilir. Haklı eleştirilere sebep olan ise nepotizm (yandaş ve yakın kayırmacılığı).

Ekonominin dibe vurduğu 2001 krizinde Bülent Ecevit başkanlığındaki koalisyon hükümeti acı reçeteleri uygulamak zorunda kaldı. Bazı kurumların özerkleştirilmesi ve kamudaki ‘arpalık’ uygulamasının sınırlanması gerçekleşti. Kamuya personel alımında asgari objektifliği sağlamak için merkezî sınav getirildi. Eksiklerine rağmen Kamu Personeli Seçme Sınavı denilen sistem kayırmacılık ve torpili minimize etti. En azından toplumda bu duygu oluştu. Şimdi AK Parti iki koldan güven duygusunu zedeleyecek uygulamalar yapıyor. Bir yandan mülakatları yazılı sınavların yerine geçirerek kayırmacılığın önünü açıyor. Diğer yandan istisnaî kadroları torpilli atamalar için kullanıyor. İstisna zannettiğimiz pek çok şey genel uygulama haline geldiği gibi bunun da ölçüsü kaçmış durumda.

Örnek üzerinden gidelim. Koç’un iddiasına göre: “İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın kız kardeşi Elif Ala, sınavsız olarak Şırnak Valiliği’ne özel kalem müdürü yapılıyor. Hiç bekletilmeksizin önce memleketi Erzurum’a, ardından Ankara’da Gençlik ve Spor Bakanlığı’na memur olarak atanıyor.” İddianın üzerinden 36 saatten fazla geçmesine rağmen tekzip edici açıklama gelmedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu basın toplantısında konuyla ilgili sorulara cevap vermekten imtina etti.  Normal insanların KPSS ile girebildiği kadroya bakan kardeşinin arka kapıdan dolaşarak ve hülle yoluyla girmesini kimse savunamaz. Yalnızca Ala’nın yakını değil 85 kişilik listeden söz ediliyor. Maalesef kayırmacılığın Koç’un elindeki listeyle sınırlı olmadığı da konuşuluyor. Şeffaf yönetim gereği istisnaî kadrolar üzerinden devlete alınanların listesi acilen kamuoyu ile paylaşılmalı.

Torpil ve kayırmacılığın sosyal dokuda açacağı yaraları görmezden gelmek yanıltıcı olur. Sadece KPSS kapısında bekleyen üç milyon insanın hakkına tecavüz edilmiyor; aynı zamanda toplum imtiyazlılar ve sahipsizler olarak ayrışıyor. İşe girenle girmeyen arasında husumet oluşuyor. Torpille işe alınanların liyakati tartışmalı olduğu gibi, çalışma motivasyonlarının yüksek olmayacağı da düşünülmeli. Bu, aynı zamanda toplumun beklediği, vergisiyle finanse ettiği hizmetten mahrum kalması demek. Daha donanımlı ama partiden olmayan kişiyi işe almamak, hizmet alan açısından da hak ihlali. Parti işlerinde istihdam edileceklere kimse karışmaz. Lakin parti ayırımı yapılmadan herkesin vergisiyle finanse ettiği devlet kadrolarında eşitlik, hukukun ve ahlakın emri.

Siyasî iktidar üzerinde denetim mekanizmaları zayıfladıkça kayırmacılık artar, verimsizlik yükselir. Hem daha çok yandaş yerleştirmek hem de kalitesi düşük elemanlarla iş yapabilmek için kadrolar şişirilir. Devlet hantallaşırken hizmet kalitesi düşer. Böylece ekonominin sırtına yeni kamburlar yüklenir. 2001 Türkiye’sinin yaşadığı tam da buydu. AK Parti eski Türkiye’ye bir adım daha yaklaşıyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)
  • sadık aksoy

    sadık aksoy

    7.07.2012 18:54

    kaleminize saglık

  • sadık aksoy

    sadık aksoy

    7.07.2012 18:54

    kaleminize saglık

Yazarlar