Celal BAŞLANGIÇ
Telaşa, paniğe, şaşırmaya hiç gerek yok; her şey AKP-MHP iktidarının Saray’da planladığı gibi yürüyor.
Bu hafta başı açılan TBMM’den geçirilen bekçilere silah kullanmak dahil polislerin tüm yetkilerini veren Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’yla Saray’a bağlı yeni bir paramiliter ordu kurmanın son adımı da atılmış oldu.
Bu beklenen bir gelişmeydi ve ne yazık ki arkası da vardı.
Coronavirüs salgınının ilk günlerinden itibaren Saray iktidarının acizliği, ülkeyi kötü yönettiği çok kesin biçimde ortaya çıkınca Türkiye’yi daha da karanlık bir sürecin beklediği iyice netleşmişti.
Bu verilere dayanarak Artı Gerçek’te yaklaşık iki ay önce, 10 Nisan 2020 tarihinde yazdığımız yazının başlığını “Daha da ceberut bir Saray rejimi geliyor!” diye atmıştık.
Bu tespitten hareketle de “Takke düşsün ama kel görünmesin derdindeler. Ama çoktan maske düştü, bıyık göründü. Başarısızlıkları, beceriksizlikleri arttıkça baskıları da zulümleri de çoğalacak“ demiştik.
Hiç zaman yitirmeden daha da ceberut bir Saray rejiminin inşasına giriştiler.
Mahalle bekçiliği yeniden kurulurken Erdoğan’ın “Bekçi düdüğü duymak istiyorum” sözünü herkes nostaljik bir duygunun tezahürü sanmıştı.
Ama şimdi yaşanan süreç gösteriyor ki, Saray’dan Bahçeli ile birlikte çalacakları bekçi düdüğüyle bütün yurttaşların kulaklarını tırmalayarak “bekalarını” kurtarmayı deniyorlar.
Zaten başta sokağa çıkma kısıtlamaları uygulanan günler olmak üzere özellikle son bir ayda iyice belirginleşen polisin, bekçinin evinin bahçesinde oturan, çöp dökmeye giden, apartmanının önünde arabasının çalan alarmını susturmak için kaldırıma çıkan yurttaşlara saldırıp orantısız güç kullanması sosyal medya üzerinden tüm topluma dalga dalga yayıldı.
Üstelik kolluk kuvvetlerinin saldırısı daha önce Kürtlere, muhaliflere, Saray’a biat etmeyenlere yapılıyordu ve ne yazık ki bu tür uygulamalara toplum alışkanlık kesbetmişti.
Ancak son bir ayda bu saldırılar sanki bir merkezden düğmeye basılmış gibi; Cizre’den Nusaybin’e, İstanbul’dan Çorlu’ya memleketin tüm coğrafyasında sıradan insanlara yöneldi.
Buna paralel başka oyunlar da sahneye konuluyordu toplumun muhalif kesimlerine yönelik.
CHP Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı ve Vefa Destek Grubu Üyesi olan Eren Yıldırım tartıştığı Yüreğir Kaymakamı’nın koruması tarafından kendisine silah çekilmesine rağmen mahkemeye çıkarıldı ve serbest bırakıldı.
Bu arada Van’da Vefa Destek Grubu’nun üyelerine uzun namlulu silahlarla ateş açılmış, can kaybı olmuştu.
Yıldırım’ın serbest bırakılmasının hemen ardından kürsüye çıkan Erdoğan Van’daki saldırıyı ortada hiçbir kanıt olmamasına rağmen PKK’nin üzerine attı ve bu saldırıyı Adana’daki olaya bağlayarak “PKK ile CHP’nin aynı kafada olduğunu” ilan etti.
“Bağımsız yargı”, kendinden bağımsız bir biçimde gelen talimatı almıştı. Hemen gereğini yaparak Yıldırım’ı tutukladı.
Ardından İzmir’de bazı camilerin hoparlörlerinden frekansa girerek “Çav Bella” şarkısının çalınmasını twitter hesabından duyuran CHP’nin eski il yöneticilerinden Banu Özdemir’i tutukladılar.
Bu olaylar da planlanan oyunun nereye varacağını net biçimde gösteriyordu.
Bu nedenle bir hafta önce, 29 Mayıs 2020’de Artı Gerçek’te yazdığımız yazıya “Artık bütün muhalefet HDP’li!” başlığını attık.
Bu tespitten hareketle de “yıllardır ‘siyasi soykırım‘ uygulanan HDP’den sonra belli ki sıra CHP’ye geldi. Hatta Saray’dan ‘oy çaldığı‘ düşünülen bütün muhalif partiler de operasyon tehdidi altında“ dedik.
Ne yazık ki bizi hiç yanıltmadılar ve dün Meclis‘te bir Saray darbesi gerçekleştirerek CHP ve HDP’ye dönük “dokunulmazlık“ operasyonu yaptılar.
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın iki yıldan bu yana bekleyen teskereleri Saray’dan TBMM’ye gönderilerek dokunulmazlıkları kaldırıldı.
Aslında bu da beklenen bir darbeydi. Bunun sinyalini Saray’ın küçük ortağı Bahçeli yaklaşık 20 gün önce, 15 Mayıs’ta vermişti.
Cumhur İttifakı’nın “bekası“ için parlamento açılınca yapılması gerekenleri altı maddede sıralamıştı Bahçeli:
“Siyasi Partiler Kanunu hemen değiştirilmelidir. Seçim Kanununda düzenlemeler yapılmalıdır. TBMM İç Tüzüğü mutlaka yeni baştan gözden geçirilmeli, yeniden yazılmalıdır. Milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili beklentiler karşılanmalıdır. Siyasi Etik Kanunu çıkarılmalıdır. Kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşlarla ilgili kanuni düzenlemeler süratle gerçekleştirilmelidir.“
Bahçeli’nin bu talepleri arasında en dikkat çekici olanı dokunulmazlıklar konusuydu. Çünkü MHP ile AKP’nin bu konuda anayasa değişikliği yapabilecek çoğunluğu yoktu Meclis’te.
Bu nedenle Bahçeli’nin konuyla ilgili talebi ancak parlamentoda bekleyen dokunulmazlık dosyalarının bulundukları raflardan indirilerek Meclis’e getirilmesiyle karşılanabilirdi; dün de zaten Saray bir darbeyle bunu gerçekleştirdi.
Ana stratejisinin dışında belli ki Saray’ın bir hedefi daha var. O da, Demirtaş ve Yüksekdağ başta olmak üzere muhalif milletvekillerine cezaevi yolunu açan anayasa değişikliği için “Anayasaya aykırı ama ‘evet‘ diyeceğiz“ tutumu takınan CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu da bu kararından dolayı pişman etmek. Belki de Saray’ın en büyük başarısı dün bu olmuştur.
Saray’ın daha da baskıcı bir rejim inşa etme planı yoğunlaşarak sürüyor. Sırada meslek odalarını, baroları etkisizleştirecek yasal değişiklikleri yapmak, CHP’nin İş Bankası hisselerinin hazineye devrini sağlamak, sosyal medyayı zapturapt altına almak, çocuk tacizcilerine örtülü af çıkarmak gibi toplumun çok farklı kesimlerinin sinir uçlarına dokunacak düzenlemeler var.
Bu tabloya bir de 1990’lı yıllarının JİTEM’inin şimdi hortlayarak aydınlara, yazarlara, gazetecilere ölüm tehditleri göndermesini… Başta Hrant Dink Vakfı olmak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı biçimiyle “kılıçartıkları“na dönük tehditleri ekleyin…
Bütün bu yaşananlar; sadece kendi “bekalarını“ kurtarmak için Saray’ın küçük ortağıyla birlikte ülkeyi sokmak istediği karanlık ve kaotik bir tünele giriş yaptığımızı gösteriyor.
Şaşırdık mı? Elbette hayır! İşte geliyor gelmekte olan!
Şimdi esas mesele Saray’ın ülkeyi soktuğu bu karanlık ve kaotik tünelden nasıl çıkılacağı.
Türkiye bu kaotik ve karanlık tünelden ancak demokrasi güçlerinin el ele, omuz omuza vermesiyle çıkabilir.
Yoksa tünelin ucunda gördüğümüz ışık, karşı yönden gelen trenin farları olabilir!
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021