Celal BAŞLANGIÇ
Yüzünü gevrekleştiren büyük bir memnuniyet ifadesiyle “Daha dur bakalım bunlar iyi günler” diyordu Erdoğan kürsüden.
Hedefinde birkaç gün önce Rize gezisi sırasında bazı AKP’lilerle iç içe girmiş sokak çetelerinin yaptığı provokasyonu linç edilme sınırında atlatan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener vardı.
Rize gezisinde Akşener’in başına gelenler Erdoğan için adeta bir övünç kaynağıydı.
Sadece Erdoğan’ın söylediklerine bakarak İYİ Parti liderinin neler yaşadığını anlamak mümkündü:
“Gelin hanım beni Netanyahu’nun yanına koyuyor, onun ardından memleketim Rize’ye gidiyor. Gelin hanıma görüldüğü gibi gayet güzel bir ders veriliyor… Burası Rize, sen kalkıp da Rize’nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan yapılacak budur. Yine dua et ki gelin hanıma çok ileri gitmeden bir ders verdiler… İkizdere yetmedi bir de Çayeli’ne gitti. Orada da zaten gerekeni yaptılar. Ondan sonra da Trabzon’a gitmeye kalktı. Trabzon’da da hiç meydana çıkmayıp doğrudan uçağa gidip Ankara’ya döndü.”
Başından sonuna Saray’ın güvenlik güçlerinden ve yargısından dolaylı da olsa destek gören bu tezgahın daha da ağırlaşarak süreceğini adeta müjde verir gibi söylüyordu Erdoğan:
“Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler.”
Burada bir noktayı işaret ederek devam edelim; Akşener’in bir övünç vesilesi olarak söylediği “Ben Rize’nin geliniyim” sözündeki “gelin” sözcüğünü Erdoğan açıkça bir kadını aşağılama fırsatı olarak kullanacak kadar eril bir kullanmıştı.
26 Mayıs 2021 Çarşamba günü partisinin grup toplantısında yaptığı bu konuşmayla sağ olsun Erdoğan bizi yanıltmadı!
Çünkü Akşener’e Rize’de yapılan provokasyona ve arka planında olanlara bakınca grup konuşmasından bir gün önce Artı Gerçek’teki köşemizin başlığı sanki Erdoğan’ın bir gün sonraki konuşmasını haber veriyordu:
''Erdoğan’ı eleştiren parti seçim kampanyası yapamayacak''
Aslında Erdoğan’ın ifşasıyla ortaya çıkan bu gerçek uzun süredir “geliyorum” diyordu ve Erdoğan’ın bu taktiğini biz zaten 2015’teki 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında yaşanan kanlı süreçten çok iyi biliyorduk.
Bugün hakkındaki ifşaatları nedeniyle İçişleri Bakanı Soylu iktidarın elindeki çamuru muhalefetin üzerine sürmeye çalışarak “Kılıçdaroğlu’nu ağabeyi, Meral AKşener’i ablası, Ali Babacan’ı kardeşi, Ahmet Davutoğlu’nu hocası; Birgün, Cumhuriyet, Sözcü gazetelerini yayın organı” ilan etse de ortaya çıkan gerçek şu ki, meğer Sedat Peker yıllarca kendi “elaman”larıymış.
AKP iktidarının Kürt Özgürlük Hareketi’yle yıllarca sürdürdüğü “çözüm süreci”nde masayı devirmesinin ardından bu güne kadar Türkiye çok önemli seçim virajlarından geçti ve bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen ucube sisteme vardı.
Şöyle bir son altı yıldaki önemli seçim ve referandum tarihlerine ve önemli sonuçlarına bir bakalım:
* 7 Haziran 2015 seçimleri: HDP parti olarak barajı aştı, AKP tek başına iktidar olma çoğunluğunu kaybetti.
* 1 Kasım 2015 erken seçimleri: Kan revan içersinde geçen seçim sürecinin sonunda AKP tek başına iktidar olma çoğunluğunu elde etti.
* 16 Nisan 2017 referandumu: Sayımın ortasında YSK kuralları değiştirdi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişkin anayasa değişikliği hileyle hurdayla kabul edildi.
* 24 Haziran 2018 seçimleri: Erdoğan yeni ucube sistemin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
* 31 Mart 2019 yerel seçimleri: AKP, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere çok uzun süredir yönettiği önemli büyük kentlerde belediye başkanlıklarını kaybederek ağır bir yenilgi aldı.
İşte Türkiye’nin son altı yıldaki bu en kritik seçim süreçlerinin hepsinde Sedat Peker, gözünü karartmış bir AKP destekçisi olarak yer almış.
İktidarın siparişi üzerine eski AKP’li milletvekilini dövdüren, gazete bastıran, bütün seçim süreçlerinde il il, ilçe ilçe destek mitingleri düzenleyip muhaliflerin oluk oluk kanını akıtma tehdidinde bulunan Sedat Peker, hedefine oturttuğu İçişleri Bakanı Soylu ile aslındaki polemikte, Erdoğan’ın çözüm masasını devirdikten sonra yapılan seçimlerde nasıl bir ortam hedeflediğini de itiraf etti.
Gazetecilerin sorularını yanıtlıyormuş gibi yaptığı “Haber Türk müsameresi”nde Bakan Soylu bu süreçte Peker’in açıklamalarının AKP aleyhine olduğunu iddia etmişti:
“Ben akademisyenlerin kanında banyo yapacağım, lehine midir, aleyhine midir? Ortalama bir akıl bunun aleyhine olduğunu bilir.”
Ancak Peker canlı yayın sırasında attığı sosyal medya mesajıyla Bakan Soylu’nun ucuz demagojisini bir tokat gibi yüzüne çarptı:
“Kanla ilgili söylemiş olduğum olayların hepsi söylendiği dönemde hükümetin lehinedir. Çünkü o zaman korku iklimi oluşturmak lazımdı.”
Evet, Peker açıkça itiraf ediyor son altı yılda AKP iktidarının yaratmak istediği korku ikliminin bir aparatı olduğunu.
Şimdi son altı yılda iktidarın istediği korku iklimini yaratmak için Sedat Peker’in neler yaptığına bir göz atalım.
10 Mart 2014’te Sedat Peker tutuklu olduğu Ergenekon davasından tahliye edildi.
8 Aralık 2014’te eski AKP milletvekili Feyzi İşbaşaran’ı gözaltında olduğu karakolda bir AKP’li milletvekilinin talebi üzerine dövdürdü.
7 Haziran 2015 seçimleri öncesi “7 Haziran sadece bir seçim değil, Hilal ile Haçın mücadelesidir” diyerek AKP’ye destek verdi.
1 Kasım 2015 erken seçimlerine doğru giderken 10 Ekim Ankara Gar katliamından bir gün önce Rize’de yaptığı “Teröre Lanet” mitinginde Erdoğan’la kendi posterinin yan yana olduğu meydandan seslendi Sedat Peker: “Adeta dünyanın şah damarları kesilmişcesine oluk oluk hepsinin kanlarını akıtacağız. Nehirler dolusu kanları aktıkları zaman anlayacaklar.”
13 Ocak 2016’da “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiri yayınlayan Barış Akademisyenlerini Sedat Peker “Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızda duş alacağız” diye tehdit etti.
15 Temmuz 2017’de darbe girişiminin birinci yıldönümü nedeniyle AKP’nin “korku iklimi yaratmak” politikasına uygun olarak neredeyse katliam çağrısı yapıyordu Sedat Peker: “Cezaevleri de bir gün basılacak. Ancak onların hayal ettiği gibi değil. Dışarıda yakaladıklarımızın hepsini ağaçlara, bayrak direklerine astıktan sonra cezaevlerine de gireceğiz. Onları cezaevlerinde de asacağız. Boyunlarından asacağız. Boyunlarından asacağız bayrak direklerine.”
4 Şubat 2019’da İstanbul Ataşehir’de mitinge dönüşen bir açılış töreninde Sedat Peker 31 Mart yerel seçimlerini işaret ederek silahlanma ve iç savaş çağrısı yapıyordu AKP-MHP ittifakına destek için: “Şimdiden seçimlerde YSK’yı tanımadıklarını söylüyorlar, seçim sonucuna göre insanları, partililerini sokaklara dökecekler. Silah iyi insanların elinde bir güvencedir. Bu sebeple imkanı olanlar ruhsatlı silahlar, av tüfekleri alsınlar, mutlaka hazırlıklı olsunlar.”
Bu kadar kısa anımsatmalardan da anlaşılacağı üzere 7 Haziran seçimlerinden bu yana geçen son altı yıl içersinde Sedat Peker Saray iktidarının istediği “korku iklimi” için elinden gelen her şeyi yapmış.
Şimdi yeni bir seçim sürecine girmiş bulunuyor aslında Türkiye.
Meral Akşener’e yapılan Rize provokasyonu ve sonrasında Erdoğan’ın şiddeti takdir ve teşvik eden konuşmasından da anlaşılacağı üzere Saray iktidarı korku iklimi yaratan kanlı bir seçim sürecine hazırlık yapıyor.
Bunun zaten uzun süredir izleri vardı ve bu konuda sürekli yazıyorduk.
27 Ekim 2020’deki Artı Gerçek’teki köşe yazımız “Asla olağan şartlarda bir seçim olmayacak!” başlığını taşıyordu. Spotu da şöyleydi: “Zulmüne bir meşruiyet kazandırmak için erken ya da zamanında seçime mutlaka gidecektir Erdoğan. Ama bu hiçbir zaman eşit, adil ve serbest yapılmış bir seçim olmayacaktır.”
11 Aralık 2020’deki Artı Gerçek’te ''Önümüzde seçim yok referandum var! Türkiye tehlikeli ve kaygan bir zeminde yol alıyor. Kaotik ve karanlık bir tünelde ülke aslında erken ya da zamanında seçim görünümlü bir referandum yapacak; ya demokrasi ya diktatörlük!''
19 Ocak 2021 tarihindeki “Türkiye, kavga dövüş seçim sathı mailine girdi!” başlıklı yazımız ise aslında “görünen köy”ü anlatıyordu: “Cumhur İttifakı, seçimi kazanabilmek için aynen 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında olduğu gibi gergin, çatışmalı ve giderek daha kanlı olacak bir sürecin başlama vuruşunu yapmıştır.”
16 Nisan 2021 tarihli yazımızda ise “Muhalefetin afiş bile asamadığı ülkede adil seçim olmaz” diye son bir uyarı daha yapmışız: “Daha ortada seçim falan yokken ‘128 milyar dolar nerede’ afişlerinin başına gelenler de apaçık gösteriyor ki muhalefet partileri bir an önce Seçim Güvenliği İttifakı kurmalıdır.”
Sonunda Erdoğan bizce “görünen köy”ü kendi ağzıyla itiraf ederek Akşener’e Rize’de yapılan provokasyon üzerinden “Daha neler olacak. Daha dur bakalım bunlar iyi günler” diyerek bütün muhalefeti tehdit etti.
Eğer bugünden yarına önlem alınmazsa, muhalefet için tehlikede olan sadece seçim ve sandık güvenliği değil, aynı zamanda can güvenliğidir.
Önümüzdeki süreçte olası bir iktidar değişimini sadece sandığa indirgemesi durumunda ya oy atacak ya da attığı oyun aynen çıktığı bir sandık bulamayacak muhalefet.
Çünkü Erdoğan “kariyer planı”nı ifşa etti: Seçim terörü!
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları






























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021