Cihan AKTAŞ
Fas'ın "Kırmızı Şehir" olarak da bilinen Marakeş'inde, Jama el-Fena Meydanı bir bakıma olmayanın yerini tutmaya dönük renkli ve sihirli bir karmaşayla turistleri cezbetmeye devam ediyor.
Fas, Doğu'nun en Batısı, Batı'nın en Doğusu ülke. Ardımızda bıraktığımız yüzyıl içinde, özellikle Abdülkerim Hattabi'nin sömürgeciler tarafından yenilmesinin ardından Batı bakışının algılarına kendini ayarlamaya zorlanan bir ülke olduğu da söylenilebilir. Marakeş ülkenin baskın imgelerini sergileyen bir şehir. Göz kamaştıran imgeler, zorunlu soruları bir yere kadar bastırabilir: Ne kadar çok şey farklı gelişebilirdi, niye böyle oldu? Rabat, uzun bir bekleyişi hissettiren bir merkez. Dar'ül Beyza veya Kazablanka'da süren bekleyiş kaçıp gitme amacını güdüyordu. Her şeyi vardı Tanca'nın, ne çok imkan sunabilirdi, hâlâ da öyle. Peki, bu sürüp giden sessizlik niye?
Mimari, resim, müzik, tabii zenginlikler hiç eksik değil topraklarında. Duyarlığı, gelenekleri, kuzeyli sanatçılara, düşünürlere, gezginlere ilham kaynağı olmuş. Güney Avrupa'nın gözü de her zaman üzerinde.
Kültürel üretimde bulunmadığımız takdirde Avrupa'nın taşrası olacağız, diyordu Atasoy Müftüoğlu bir yazısında. Fas kendi içinde kaynayarak varlığını yeniden biçimlendirmeye can atıyor. "Bizim istediğimiz kadar/gibi değişebilirsin" şeklinde oluyor, örtük açık telkinler. Pentagon'un imajını şaşırtacak "rock the kaspah" gibi yoruma açık şarkılara ihtiyacı var.
İnsanların tarihsel varlıklarının şekillerinde bir ömür tüketmesini sağlamaya çalışmanın diğer adı, "kaspah".
Bu güzel ülkenin kendi haline bırakılması söz konusu olamazdı zaten. O, kıtalar arası geçişin elverişli adresi olmaya mecburdu. Gemiler yakıldı üzerinde ve gemiler bir kurtuluş için limanlarına demir attı. Şimdi ise kimliğine biçilen ideal, serbest piyasa cenneti olmaya özendiriyor. Kutubiyye Camii minaresine öykünen II. Hasan Camii, upuzun minaresi ve okyanusa hakim görkemiyle yeni bir mutlu döneme inandırmak istiyor.
Fas, otantiklik ileri sürülerek konuşulan ülke. El-Fena Meydanı, turizme açık bir mekan olan muhteşem Ali bin Yusuf Medresesi'nin bir parodisi gibi de geldi. O artık muhteşem bir ölü muamelesi görüyorsa, yerini ne tutacak?
"Geri geleceğim" dedirtir Puşkin, kahramanı Yevgeniy'e, alt başlığı "Bir Petersburg Masalı" olan manzum eseri Bronz Süvari'de. Tanımlamada, yapılanlarda bir eksiklik var, bir boşluk, bir yanlış anlama. Bronz Süvari'de dile gelen Petersburg'un gerçek hayatının gerçeküstü niteliğine dair kuşkular Marakeş için şu soruyu getiriyor akla: Gerçeküstü görüntüler, hangi göze gelsin istenmeyen gerçek hayatları gizliyor acaba... Petersburg, aydınlanmanın ürünüdür, önceden tasavvur edilmiş bir şehirdir. İki yıl içinde hayata geçirilen ve giderek gelişen Marakeş de Murabıt aydınlanmasının eseridir. Bir kabına sığamamışlığın tecessümüdür.
Gerçeküstü bir şeylerin gerçekleri konuşmayı geciktirdiği bir diğer şehir, Kazablanka. "Dar'ül Beyza" demeden önce "Kazablanka" çıkıyor ağzımızdan; imgelerin yeniden biçimlendirdiği şehir o. Dar'ül Beyza'dan Marakeş'e doğru ara bir yolda giderken sağda geniş inşaat alanları görüyorsunuz, solda ise gecekondu mahalleleri uzayıp gidiyor. Uzun bir duvar bazen bir site inşaatını, bazen bir teneke mahalleyi kapatıyor. Balkona, mahremiyeti sergileme ihtimali nedeniyle "ayıp" gözüyle bakan kültürün başka bir yüzü, El-Fena Meydanı'nda rengârenk bir maharetler ve tuhaflıklarla turistleri cezp ediyor. Yaşlı Avrupa, ilaçla uyuşturulmuş zavallı yılanların heykelsi duruşlarında ne buluyor? Ellere ayaklara kınalı nakışlar işleyen peçeli kadın, Bob Marley desenli tişörtlü sigara satıcısı delikanlı, vücudu kemiksizmiş gibi kırk şekle girdikten sonra ödülünü bekleyen orta yaşlı adam, masal anlatıcısı, fal bakıcısı, rengârenk meyve ve magnet tezgâhlarına çağıran çığırtkanlar... Kutubiyye'ye (1147-1158) karşı II. Hasan Camii, 14. Yüzyıl eseri Ali bin Yusuf Medresesi'ne karşı ise postmodern zamanların himayesinde çeşitlenen El-Fena renkleri...
Kozmetik firmalarının botanik bahçesi , Marakeş. Fakat aynı zamanda "casino"ların, "oryantalist görkemli kulüplerin" de adresi... Dünya jet sosyetesinin müdavimi olduğu tasarım ödüllü bir kumarhanesi de var, bu büyülü kiremit renkli şehrin.
Yerli halkın "Kaza" diye söz ettiği Dar'ül Beyza'ya yakın fabrikalardan birinde çalışan Türkiyeli mühendislerden birinin eşiyle sohbet ediyoruz. Türkiye'de yaşanan siyasal gerilimi hissettirmediği için Fas'ta yaşamaktan memnun olduğunu söylüyor. Laik- "dinci" gerilimi olmadığı için Fas'ı yaşamaya değer buluyor. Herhalde bu yaklaşım, bir ülkeyi içinde yaşarken bile yüksek duvarların berisinden izlemekle aynı şey. Krallık rejiminin gerçekte bu ülkenin insanlarının potansiyellerini gerçekleştirmelerini nasıl etkilediği sorusu üzerine düşünmemek için kat kat duvarların ve koruma perdelerinin arkasında kendi hayatını yaşayan yabancılara karışmalı. Sömürgeciler Kuzey Afrika şehirlerinde kendilerini rahatsız eden yoksulluğu, sefaleti, nefret dolu bakışları, yerli kültüre özgü göstergeleri ve bir ülkenin halkına aslında neler yaptıklarını bildiren her türlü resmi yüksek duvarların gerisine hapsetmişlerdi.
Metinlerde "kaspah" olarak geçen, Faslıların "kaspa" dediği kasabanın ya da yerli mahallelerin ahalisi günün belli saatlerinden itibaren o duvarı aşıp da sömürgecilere ait modern mahallelere adım atamazmış. Bu tür bir tarihsel örneğin ardından Mernissi'nin Fas kadınları için tasvir ettiği, 1943'e kadar ağırlığını koruduğu belirtilen duvar arkalarında süren yaşantıların çok daha çarpıcı bir şekilde okunabileceği açık: Sömürgeci yerli halka, haremde kadın muamelesi yapıyor. Kaspah'a hapsin tabiileşmesinin bu toplum üzerindeki izleri kolayca silinebilir mi?
Mesela, her gün bindiğiniz treni Fransızların yaptığını hatırlamak zorundasınız. Benzin aldığınız Africa şirketi, Fransızlara ait. Bir kitapevine girdiğinizde dergilerin hemen hepsinin Fransızca olduğunu görüyorsunuz. Kimi kafelerde elinize verilen tarifeler ya tamamen Fransızca ya da Arapça ve Fransızca. Sokakta ve en yaygın marketler zinciri Merjane'nin bir şubesinde dolaşırken karşılaştığınız aileler Arapça'dan Fransızca'ya geçişler yaparak konuşuyor çocuklarıyla. Arabasıyla bizi Rabat'ta gezdiren –kasbah'ta yetişmiş- mühendis bir tanıdığın arabasının teybinden Fransızca şarkılar yükseliyor.
"Kaspah", yüksek modernist mimarlığın sömürge topraklarında tecessüm eden ayrımcı, yalıtıma dayalı yerleşim tasavvurunun bir eseri.
Le Corbusier, Cezayir şehri projesini hazırlarken Fas şehirlerinin mimarisine el atan –rakibi saydığı- vatandaşı mimar Prost'un geliştirdiği prensipleri benimsemişe benziyor. Sömürge şehirlerindeki yerleşimlerde yerli (ya da bahsedildiği üzere "Arap") halkla Avrupalıların yerleşeceği kısımları mümkün olduğu kadar ayırmaya dönük bir prensip, sözünü ettiğim. Ayırma çoğunlukla araya bir yeşil alan konularak gerçekleşiyor. Yeşil alana da "Cordon Sanitaire" yani "Sağlık Kordonu" adı veriliyormuş. Marakeş ve Rabat'ta bu sağlık kordonu belirgin olarak fark ediliyor. Le Corbusier, Prost'un Fas şehirlerinde hayata geçirdiği "sağlık kordonu" prensibini Cezayir planında kendine göre yorumlamış. "Arap Şehri"ni kendi haline terk ederken üzerine köprü halinde Avrupa şehrinin bir kısmını yerleştirmiş. Böylelikle şehir yeşil alan yerine bir hava tabakası ile bölünmüş oluyor. Mimarlık Tarihçisi Zeynep Çelik'e göre işte bu yolla köprü üstündeki Avrupalılar, aşağılarda yaşayan yerli halkı sürekli göz altına tutuyorlar. Sosyal hiyerarşi bu yolla şehrin imajına iyice yediriliyor. Göz altında tutma da olağanlaşıyor.
Türkiye'nin hemen her yöresinde görülen ve giderek de sayıları çoğalan, özel imkânları ve güvenlik sistemleri de aynı ölçüde gelişen siteler, bütün bu nedenlerle özellikle düşündürücü. Biz Türkiye halkı olarak hiç sömürge olmadık, ama gülüyle dikeniyle Batılılaşma arzusu, bir kesimin diğerini paryalaştırmak istemesiyle sonuçlandı.
Muhammediye kaspa'sının sokaklarında, Marakeş ve Rabat'ın "sağlık koridorlarını"nda dolaşırken işte bunlar geçti aklımdan. Yalıtım, bazen "kaspah", bazen de "sağlık kordonu" ile aynı kapıya çıkacak yerleşim veya geçiş alanlarının hem sebebi, hem sonucu. Bir taraftan dar gelirlilere nefes alacak köşeler, güvenilir adresler sunan eski mahalleler yıkılırken, site yalıtımlarıyla öne sürülen ayrıcalıklı yaşantıların işaret ettiği uçurum ise çok daha zorlu bir tecrübenin yol açacağı meseleleri üzerine düşünmeye sevk ediyor.
http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=19376
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016