Eser KARAKAŞ
Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran vahim konu Anadolu Kültür Derneği çerçevesinde ve Osman Kavala davasına bağlı gibi gözüken gözaltılar ve arkasından gelen bir tutuklama kararı oldu.
Topluma, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Turgut Tarhanlı ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi matematikçi Prof. Betül Tanbay’ın gözaltına alınmaları üzerinden yansıyan olaydan hemen sonra ABD Büyükelçiliği, Osman Kavala soruşturması kapsamında Anadolu Kültür'e yönelik 'Gezi Parkı eylemleri' suçlamasıyla yapılan operasyonda akademisyenlerin gözaltına alınmasına ilişkin olarak açıklamada bulundu. ''Türkiye ifade özgürlüğü, dernek kurma ve toplantı özgürlüğüne saygı duymalı'' denilen açıklamada, "Türkiye'ye keyfi şekilde gözaltında tutulanları serbest bırakma çağrısı yapıyoruz" dendi.
Büyükelçilik açıklamasında şunlar kaydedildi: "ABD, Türkiye'nin Anadolu Kültür ile ilişkili sivil toplum liderlerinin gözaltına almasından endişelidir. Türkiye'ye ifade, dernek kurma ve toplantı özgürlüğüne saygı duyma ve keyfi şekilde gözaltında tutulanları serbest bırakma çağrısı yapıyoruz."
ABD Büyükelçiliğinden yapılan bu açıklama sonrası tahmin edilebileceği gibi siyasi iktidara yakın gazete ve kalemlerden ABD’nin bu tavrına yönelik ağır eleştiriler getirildi.
Oysa, söylenmesi gereken ABD Büyükelçiliğinin neden bu gözaltılara, hukuksuzluklara tepki verdiği değil, mesela Avrupa Birliği organlarının neden daha mesafeli durduğu, daha az tepki verdikleri olmalı idi; böyle bir şey yandaşlardan beklenmez doğal olarak, muhalefet partileri bunu yapabilirdi ama ulusalcı- katı milli egemenlikçi kesimler de bunu yapamadı.
Tüm ulus devlet yöneticileri ve bu yapıyı destekleyenler için temel hak ve özgürlükler alanında olsa bile yabancı devletlerin iç işlerine karışması çok hoş görünen bir konu değil, oysa bu müdahalelerin olağanlaşmasının, meşrulaşmasının, artmasının altında çok güçlü nedenler var, önemli olan ulus devlet pozisyon rantlarının cazibesine çok kapılmadan meseleye açık fikirle yaklaşmak.
Temel hak ve özgürlükler kapsamında iç işlerine müdahalenin meşruiyetinin iki temel argümanı var, biri kurumsal-hukuki, diğeri ise biraz daha iktisadi.
Şayet NATO ya da AB üyesi bir ülke iseniz (Türkiye NATO üyesi) ya da AB ile belirli temel anlaşmalar çerçevesinde tüm üyelik müzakereleri yürütüyorsanız (Türkiye AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten bir ülke) bu üyelikler, tam üyelik adaylıkları tüm üye ve aday ülkeleri anlaşmalar çerçevesinde hukuken bağlar; NATO üyeliği soğuk savaş sonrası özgürlüklere daha vurgu yapan bir üyeliğe dönüşürken AB tam üyelik müzakereleri içinde olmak zaten Kopenhag kriterleri çerçevesinde temel haklar bağlamında Türkiye’yi bağlıyor.
NATO kendisini özellikle 1991 sonrası demokratik ülkeler topluluğu olarak tanımlıyor ve buradan da siyasa üretiyor; bu NATO’nun ya da NATO’nun en büyük üyesinin üye ülkelerden birinde yaşanan büyük hukuk ihlallerine ölçülü eleştiri getirmesi kadar normal bir şey olamaz kanısındayım.
Gelelim meselenin kanımca çok daha önemli boyutuna yani ikinci argümana.
Çok eskilerden beri AB’nin, 90 sonrası NATO’nun temel hak ve özgürlük ihlallerine şahinleşmelerinin temel nedeni bu örgütlerin ancak hukuken homojen, bünyesinde temel hakların ihlal edilmediği bir iktisadi coğrafyada etkin olarak faaliyet gösterebilecekleri gerçeği.
ABD Büyükelçiliğinin gözaltılara itirazında belirtildiği gibi ifade özgürlüğü, dernek kurma ve toplantı özgürlükleri bir hukuk devletinin olmaz ise olmazları, bunlar bir ülkenin hukuk sisteminde yoksa ya da çok büyük ölçüde aksıyorsa o coğrafyada artık iktisadi etkinlik, etkin uluslararası işbirlikleri beklemek tek kelimeyle abesle iştigal.
Hukukun olmadığı ülke coğrafyalarında yatırım olmuyor, büyüme olmuyor, şirketler büyüyemiyor, vs. ve biraz da bu nedenden ABD, sadece NATO’nun en büyük ve en güçlü askeri gücü olarak değil, bir ekonomik dev olarak ve ekonomik işbirliği olanakları çerçevesinde bu hukuk ihlallerine sessiz kalamıyor ve bu durum işin en özünde Türkiye ve Türkiye ekonomisi için çok olumlu.
AB bu konuda daha çekingen davranıyor ama bilmek gerekiyor ki, bu hukuk ihlallerine mesafeli tavır AB’nin iktisadi çıkarlarına da orta ve uzun vadede hiç uygun değil.
Temel hak ve özgürlüklerin, hukuk ihlallerinin en çok vuracağı kesim ise, çok açık, söz konusu hukuk ihlallerinin yaşandığı ülkenin ortalama vatandaşı; bu ortalama vatandaşın da, milliyetçilik gibi sıkıntılı konuları bir kenara bırakıp kendi refahı, özgürlüğü ve güvenliği doğrultusunda tavır alanları eleştirmemeli, desteklemeli.
Bu işin çok kolay olmadığını çok iyi biliyorum ama yine de en nihai analizde doğruyu seçmek gerekiyor; hele kendine sosyal demokrat diyen muhalefet partilerinin hukuk ihlallerini eleştiren yabancı ülkelere mesafeli durması hatta karşı çıkması tam bir skandal.
Ortalama vatandaşın ve muhalefet partilerinin temel görevi insan hakları ihlallerini eleştiren başka devletleri eleştirmekten ziyade kendi siyasi iktidarını hukuk ihlalleri yapmayacak bir çizgiye çekmektir.
Bu son gözaltılar meselesinde Emniyet’in bilgi notunda “şiddetsiz eylem” gibi bir ifade geçiyor, başka söyleyecek söz var mı?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
15.06.2025
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025