Gülay GÖKTÜRK
Seçimler tahmin edildiği gibi sonuçlandı. AK Parti'nin tartışmasız başarısıyla... Ama seçim sonuçlarını en iyi özetleyen cümlelerden biri Başbakan'ın cümlesiydi. Bu seçimlerde kimin kaybettiğinin kimin kazandığından daha önemli olduğunu vurguladı ve şöyle dedi Başbakan:"Siyasete siyaset dışı yöntemlerle rota çizmeye kalkanlar kaybetmiştir."
Ben de seçimlerin ana mesajının bu olduğunu düşünüyorum.
Şimdiye kadar, muhtemel bir başarının AK Parti ve seçmen kitlesi üzerinde yapacağı etkiler hakkında birkaç yazı yazdım.
Bugün de biraz seçim sonuçlarının muhalif kesimler üzerinde yapacağı etkiler üzerinde duralım, kaybedenlerin ruh haline bakalım.
Önce inkâr
Her büyük felakette verilen ilk tepki gibi bu "felaket"te de muhalif kesimlerin ilk tepkisi inkâr oldu. "Hayır, olmaz, mümkün değil, hile yaptılar, bunca yolsuzluk ortadayken bu kadar oy almış olamazlar!"
Anlaşılan seçimi izleyen ilk günlerde bu tür psikolojik çıkış arayışlarına tanık olacağız. "Ben gördüm, oyları kaçırıyorlardı; ben duydum, yakıyorlardı" türü şehir efsaneleri dinleyeceğiz bol bol. Günler öncesinden başlatılan "seçim sandıklarında hile yapılacak" söylentilerinin amacı da böyle bir açık kapı bırakmaktı zaten.
Ne var ki inkâr dönemi pek uzun süremeyecek. "Elektrik kesildi böyle oldu" saçmalığıyla idare edilen birkaç günden sonra gerçeklerle yüzleşmek kaçınılmaz olacak.
Sonra aşağılama
İşte o zaman yeni bir evreye, "aşağılama" evresine gireceğiz. Yine her zamanki gibi Aziz Nesin'in verdiği yüzdeye atıflar yapılıp halkın yüzde kaçının aptal, yüzde kaçının yolsuzluk ve rüşveti umursamayan "kalın derililer topluluğu" olduğuna karar verilecek. Bol proteinle büyümüş uzun boylu beyaz Türkler, "kavruk makarnacılara", "bidon kafalılara", "koyun sürülerine" karşı duydukları nefret ve tiksintiyi her zamankinden daha küstahça boca edecekler ortalığa. Yenilginin acısını onları daha da aşağılayarak, onların canını daha çok yakarak ve kendi seçkinliklerinden daha da gururlanarak hafifletmeye çalışacaklar.
Ve ardından umutsuzluk
Ama aşağılama da ancak bir yere kadar hafifletecek travmanın etkisini.
Ardından en kötüsü gelecek: Ağır ağır çöken bir umutsuzluk...
"Ortaya saçılan bunca yolsuzluğa rağmen bu defa da olmadıysa bundan sonra hiç olmaz" karamsarlığı... "Biz asla çoğunluk olamayacağız ve ebediyen bidon kafalıların seçtikleri bir yönetim altında yaşamaya mahkûm olacağız" umutsuzluğu... Demokrasiye karşı umutsuzluk... Ülkesinden umut kesme, halkından umut kesme ve "başka çareler" aramaya yöneliş...
Oysa...
Oysa bütün bunlar böyle olmayabilirdi. O muhalif kesim, bir türlü kurtulamadığı önyargılarıyla halk çoğunluğunu aşağılamak ve mahkûm etmek yerine onu biraz olsun anlamaya çalışsaydı ne bu kadar nefret duyar ne de böyle umutsuzluğa kapılırdı.
Çünkü o zaman, aşağıladığı o milyonların kendisinden çok daha yüksek bir demokrasi duyarlılığına sahip olduğunu görürdü. AK Parti'ye oy verdiyse "işin esasını" gördüğü için verdiğini anlardı.
Verdiği oyu, meşru iktidarı gayrimeşru güçlere karşı korumak için verdiğini idrak ederdi. Kitleleri yolsuzluklara karşı duyarsız olmakla suçlamak yerine, biraz durup anlamaya çalışsaydı, bu sonucun, tehlikeli bir gücün koca bir ülkeyi ses kayıtlarıyla parmağında oynatmasına karşı duyulan tepkinin bir sonucu olduğunu görürdü.
AK Parti'ye oy verenler bu ülkeyi kimin yöneteceğini belirleme hakkını yeniden ele geçirmek için; meşru iktidara karşı savaş açmış bir yapının yedeğine düşmeyi reddettikleri için oylarını değiştirmediler.
Ben tahmin ediyorum ki, seçime beş kala başlatılan bu saldırı olmasaydı AK Parti son dönemde sertleşen söylemi, ayrıştırıcı ve dışlayıcı tutumu ve ortaya çıkan otoriter eğilimleri yüzünden bu seçimlerde belli bir oy kaybına uğrayabilirdi. Ama yaşanan gelişmeler buna fırsat vermedi ve biliniz ki durum normalleşmez, siyasi mücadele yeniden meşru zeminine kavuşmazsa bundan sonra da fırsat vermeyecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015