Hilâl KAPLAN
Yargı, yetkisini aşarak siyasal alana müdahale etti. Bunun en net kanıtı da MİT Müsteşarı'nı "şüpheli" olarak adlandırılması oldu. Siyasî irade üzerinde ister Kemalist, ister muhafazakâr, ister solcu olsun hiçbir savcının vesile olduğu vesayeti kabul edilemez buldum, buluyorum. Bu sebeple İstanbul Başsavcılığı'nın "soruşturmanın gizliliğini ihlal" ve "amirinden bilgi gizleme" nedeniyle Savcı Sadettin Sarıkaya'yı KCK davası dosyasından almasını olumlu buluyorum.
Şimdi, bazılarının bunu "İkinci Şemdinli vakası" gibi sunacaklarını adım gibi bildiğimden bir kıyas yoluyla ben de meseleyi anlatmaya çalışayım. İlkin Savcı Ferhat Sarıkaya'nın başına gelenlerden başlayalım.
Kasım 2005'te Şemdinli'deki Umut Kitabevi'ne atılan bomba sonucu bir vatandaş hayatını kaybetmişti. Saldıranlar halk tarafından "suçüstü" yakalanıp adalete teslim edilmişti. Yakalananların iki Jandarma mensubu ve bir PKK itirafçısı olduğu ortaya çıkacaktı. Soruşturmayı yürüten savcı Sarıkaya, yargılama sürerken "Tanırım, iyi çocuklardır" beyanatını veren Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ı da "adil yargı sürecine müdahale" ve Diyarbekir'de 7. Kolordu komutanıyken "suç işlemek için örgüt kurmak" gibi suçlamalardan davaya ekledi. Ve "faturası kesildi"... İşin acı yanı, bu faturada Ak Parti'nin de imzası olmasıydı. Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in yönettiği HSYK, Sarıkaya'yı "mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü" gerekçesiyle meslekten ihraç etti. Yani artık bırakın savcılığı, avukatlık yaparak bile hayatını kazanmasını engelledi. Derin devletin yapılanmasının bir ucundan tutan bir savcı, böylelikle sisteme kurban olarak sunuldu. Neyse ki referandum (hani şu "yargı siyasete müdahale edip beğenmediği politikayı yargılamasın" diye "Evet" denilen) değişikleriyle beraber bu ayıp telafi edildi ve savcı olarak meslek hayatına geri dönebildi.
Peki diğer savcı Sarıkaya ne yapmıştı? Derin devletin çözümlenmesine mi girişmişti? Bilakis, "Derin MİT"i temizleyeceğine güvenilen kişiyi daha görev süresi iki yılı bulmamışken "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağırmayı başardı. Üstelik "özel kanunlar, genel kanunların istisnasıdır/üstündedir" anlayışına uymayacak biçimde MİT Kanunu'nda belirtilen yetki sınırını da aşarak yaptı bunu...
Kamuoyu meseleyi tartışırken, MİT'in savcıya ifade davetini yapmak için yetkisiz olduğunu hatırlatmasına rağmen ardından bir de "yakalama kararı" çıkarttı. Tüm bu hengâme de hükümeti "çaresiz kalınan zamanlar, çaresiz çözümler üretir" çerçevesinde özel bir kanun çıkartmaya sevk etti. Ve bu gelişmeler neticesinde MİT'in temizlenme ihtimali tamamen Başbakan'ın iznine havale edilmiş oldu.
İlk savcı Türkiye'nin demokratikleşmesi için bir imkân oluşturmaya çabalarken, diğeri bu sürece katkı sunmaya çalışan bir bürokratı "şüpheli" yaptı. İlki tamamen kanunlar çerçevesinde hukuka uygun hareket etmişken, ikincisi bariz bir yetki aşımına gitti, amirine bildirmedi ve hatasında ısrar etti. İlki "devletin temizlenmesi" uğrunda sadece görevinden değil, meslek hayatından da olmuşken, ikincisinin sadece görev dosyası değiştirilmiş oldu. Söyleyin Allah aşkına, bu iki savcının soyadları hariç aralarında ne benzerlik var?
Gelelim başlıktaki analojiye... İlle Savcı Sadettin Sarıkaya hadisesiyle bir benzerlik arıyorsak 367 kararını hatırlayabiliriz. Cumhurbaşkanı Gül'ün seçilmesinden önce Anayasa Mahkemesi kanunlara takla attırıp, siyasî iradeyi anlamsızlaştıran bir karara imza atmıştı. Savcı Sarıkaya da kanunlara takla attırıp MİT Kanunu'nda açıkça yazan "görev ve görev niteliğinden dolayı" ibaresine rağmen, MİT'çilerin görev tanımına hukukun siyah-beyaz yasal gözlüğünden anlaşılamayabilecek işler girdiğinden haklarında düzenlenmiş özel bir kanun olmasına rağmen kişilerin görev niteliği tanımına giren bir meseleyi kriminalize etmeyi başarmış; siyasî iradeyi yargı vesayeti altına almaya kalkışmıştır. Böylelikle, siyaset kurumunu karar alıp politika belirlemeden evvel terbiye etmeye, hizaya çekmeye, ayar vermeye kalkışan hukukçular silsilesindeki şanlı yerini almıştır. Yani buradaki mevzu "kendi adamını kayırma" meselesi değil; yargı yoluyla yapılmaya çalışılmış bir darbeyi önleme meselesidir.
Unutmadan, uzun zaman sonra tekrar arzı endam eden "367 mucidimiz" Sabih Kanadoğlu ne buyurmuş, duydunuz mu: "Hakan Fidan ifade vermeye gitmelidir"...
'Şeytan'ın sağdan yanaşması'na izin vermeyin; ikinci 367 vakası önlenmiştir. Hepimize geçmiş olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019