Levent Gültekin
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun memur ve bürokratlara yönelik “Hukuksuz emirlere uymayın, 18 Ekim’den sonraki mazeretleri kabul etmeyeceğiz” mealindeki video mesajı muhalif kesimden epeyce ilgi gördü.
Sadece bu mesaj da değil, Kemal beyin son dönemde benimsediği yeni üslup ve politik yaklaşım da görebildiğim kadarıyla hayli beğeni topluyor.
Özellikle yıllardır iktidara “Hesap vereceksiniz, yargılanacaksınız” demeyi bir siyasi mücadele yöntemi olarak benimseyenler daha da memnun.
Esasında, duygularımla baktığımda, Kemal beyin bu yeni üslup ve yaklaşımının beni de mutlu eden bir yönünün olduğunu itiraf edeyim.
Fakat biraz da etkileri, sonuçları, getirileri, götürüleri gibi değerlendirmeler üzerinden, yani meseleyi duygularımla değil aklımla değerlendirdiğimde aynı sonucu alamıyorum ne yazık ki.
Lafı fazla uzatmadan asıl meseleye geleyim.
Kemal beyin son dönemde benimsediği ben vurgusu ve tehdit dili konusunda muhalif kesimden birçok kimseden epeyce farklı düşünüyorum.
Müsaade ederseniz bu itirazlarımı nedenleriyle beraber anlatmak istiyorum.
Herkesin “Evet çok doğru” dediği bir yaklaşıma “Hayır öyle değil” demenin zorluğunun, bu itirazın yaratacağı rahatsızlığın da farkındayım.
Ama yazmasam olmaz diye düşünüyorum.
Neden böyle düşündüğümü anlatayım.
Böyle düşünmemin birçok nedeni var.
Birincisi: Kemal beyin “Memurlara kanunsuz talimatlara uymayın” çağrısının somut bir getirisinin olmadığına inanıyorum.
Muhalefet ülke genelinde peşi sıra sivil itaatsizlik eylemleri düzenliyor olsa, bu eylemlerle iktidarı bir şeye zorluyor olsa ve bu çağrı da bu eylemlerin bir halkası olarak yapılmış olsa bir anlamı olabilirdi ama böyle bir durum yok.
Diğer yandan ülkeyi KHK’larla, torba yasalarla yöneten bir iktidar, daha doğrusu baskıcı bir rejim var.
Yani yaptığı her şey kağıt üzerinde yasal görünüyor.
Kimse “Kanuna, hukuka aykırı ama biz yine de yapıyoruz” demiyor, tam tersine her şey kılıfına uydurularak yapılıyor.
Mesela bir ihale, belirlenmiş bir şirkete verilecekse düzenlenen sözleşmelerle, Meclis’te 200 kez değiştirilen ihale yasasıyla kılıf baştan hazırlanıyor zaten. Bu durumda bir memur ne yapabilir?
Hal buyken neyin yasal, neyin yasal olmadığına memur nasıl karar verecek?
Dahası seçime bir buçuk yıldan daha fazla zaman var. Bütün bu süreçte memurlardan, ağzını açanı kapının önüne koyan bir iktidara meydan okumasını beklemenin gerçekçi ve sahici bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum.
İkincisi: Kemal beyin çağrısının, “Uymazsanız yargılanacaksınız” tehdidinin somut bir getirisi olmadığı gibi iktidar taraftarlarında gereksiz bir korkuya neden olacağına ve bu korkunun çözülen iktidar seçmeni üzerinde olumsuz etki yaratacağına, dahası iktidarın kutuplaştırma politikasına yarayacağına inanıyorum.
Çünkü Kemal beyin çağrısı gayet mantıklı ve tutarlı olsa da toplum genel olarak konuşmanın, mesajın, çağrının içeriğine, tam olarak ne kastedildiğine bakmadan oradaki tehdit diline odaklanacaktır.
Bunun da hem kararsız hem de AK Partili seçmen üzerinde beklenenin tam tersi etki yaratacağını düşünüyorum.
Halbuki muhalefetin yapması gereken iktidarın korku politikasına karşı bir politika geliştirmek olmalı.
Korkuları giderecek, yaşam tarzı endişelerini ortadan kaldıracak, ‘biz ve onlar’ ayrımını bitirecek, ülkenin içinde bulunduğu durumun vahametine o seçmeni de ortak edecek bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Kemal beyin son zamanlarda benimsediği bu politikanın niyeti bu olmasa da yaratılan hesaplaşma duygusunun ve meseleyi parti rekabetine indirgeyen yaklaşımların AK Parti seçmeninin durumun vahametini kavramasını engellediğini hem düşünüyor hem de gözlemliyorum.
Çünkü aynen 7 Haziran 2015 seçimleri ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki süreçte ve 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce’nin kampanya sürecindekine benzer bir hava yaratıyor bu politika.
Halbuki bu iki süreçte de oluşturulan atmosferden Kemal beyin ne kadar şikayetçi olduğunun yakından tanığıyım.
Geçmişte şikayetçi olduğu üslup ve yaklaşımın artık partinin ana politikası haline getirilmiş olmasını da çok tuhaf buluyorum.
Üçüncüsü: Dinamik bir toplumsal muhalefet var.
Toplumsal muhalefetin gurur verici dinamikliği, kararlılığı, enerjik olmasının yanında kontrol edilemez bir yanı da var.
Toplumsal muhalefet birbirinden bağımsız bileşenlerden oluştuğu için doğal olarak üslup, yöntem, yaklaşım farklılıkları ortaya çıkıyor.
Bazen edilen bir sözün, yapılan bir eylemin, gösterilen bir yaklaşımın kutuplaşmayı artıracak, siyasi muhalefeti de zora sokacak, çabalarına da zarar verecek etkisi olabiliyor.
Bütün bunların kontrol altına alınması, disipline edilmesi neredeyse imkansız.
Çünkü insanların haklı öfkeleri, bastırılamaz duyguları, giderek artan endişeleri var ve bütün bunlar doğal olarak üsluba ve eylemlere de yansıyor.
Kemal beyin benimsediği yeni politik dilin toplumsal muhalefetteki bu sorunu daha da büyüteceğine, disipline edilmesini daha da zorlaştıracağına, iktidarın istediği kutuplaştırmayı hızlandırıcı söz ve eylemleri daha da cesaretlendireceğine inanıyorum ki bunun da en büyük zararını başta ülke sonra da siyasi muhalefet görecektir.
Mesela İstanbul Barosu seçimleri sonrası baro başkanı ve bir grup hukukçunun attığı “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” gibi yüzeysel, kolaycı ve ülke yararına hiçbir getirisi olmayan sloganların, bu tür yaklaşımların yaratacağı etkinin farkındayız.
İşte Kemal beyin bu yeni yaklaşımının bu tür çıkışları daha da cesaretlendirdiği ve bunun da kutuplaştırmayı daha da artıracak sonuçlar doğuracağı kanaatindeyim.
Halbuki bu süreçte en çok kaçınmamız gereken şey kutuplaştırmayı artırıcı söz ve eylemler.
Çünkü yukarıda da dediğim gibi çözülen bir iktidar var ve bu tür söz ve yaklaşımlar ne yazık ki bu çözülmeyi durdurucu bir işleve sahip.
Dördüncüsü: Kemal beyin benimsediği, birçok muhalifin de olumlu bulduğu bu yaklaşımın muhalefet partilerinin arasında da sorun yaratacağı kanaatindeyim.
Bu dilin CHP dışındaki partileri sıkıntıya sokacağını, ister istemez CHP ile yakınlıklarına zarar vereceğini, dahası muhalefet partileri arasında da bir etkin olma, öne çıkma yarışına neden olacağını, bunun da en çok muhalefete zarar vereceğini düşünüyorum.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet olarak zaman zaman birbirimizle de yarışır duruma düşmemiz seçimi kaybetmemizde büyük etken” dediğini unutmayalım.
2018 sendromuna doğru koşar adım başlıklı bir önceki yazımda dikkat çektiğim bir husus vardı, müsaade ederseniz tekrarlamak istiyorum.
Muhafazakar kesimin endişelerini temel alarak politika geliştirmek ne kadar sorunluysa bu kesimin endişelerini artıracak, iktidarın su gibi ihtiyaç duyduğu kutuplaşmaya yarayacak söz ve yaklaşımların da o kadar sorunlu olduğunu düşünüyorum.
Bu ikisi arasında ince bir çizgi var, bunu tutturmak için asgari gayreti göstermenin hem ülke hem de muhalefet için yararlı olacağı kanaatindeyim.
“Kazandık”, “Artık biz geliyoruz”, “Şimdi hesap verme zamanı” gibi yaklaşımların muhalefete yarardan çok zarar getirdiğini de görmek gerektiği kanaatindeyim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023