CHP Genel Başkanı’nın “Cumhurbaşkanı ve çocuklarının yurtdışında milyonlarca doları var” iftirasının son yaşanan hadisenin temeli olduğunu hatırlatmakta fayda var. İddiaların iftira çıkması üzerine CHP Sözcüsü’nün “Bir suç var demedik ki” diye olayı geçiştirmeye çalışması, birtakım fotokopileri nihayet dün medyaya dağıtması nafile. Bu iftira yalan çıkmıştır ve bunu CHP de kabul etmektedir. Bu durumda gerçekten Kılıçdaroğlu’nun istifa etmesi gerekmez mi?

Kılıçdaroğlu iki aşamalı bir taktikle bu büyük iftira skandalını örtmeye, gargaraya getirmeye çalıştı. İlki, bırakın iftira attığı muhatapları, medyaya dahi sunamadıkları sözde “belgeleri” bir Meclis Araştırma Komisyonu açılması halinde paylaşacakları koşulunu öne sürdüler. İftiralarını Meclis’i kullanarak meşrulaştırmaya, komisyonu bir mahkemeye çevirmeye çalıştılar. Bunu AK Parti grubu tabii ki kabul etmeyecekti. Bunu bildikleri için milyonuncu kez “bakın kaçıyorlar” demenin bir sakıncası tabii ki olmazdı.

Öte yandan ellerinde daha çok fazla “belge” olduğunu söylüyor Kılıçdaroğlu ve sözcüsü. Böylelikle son skandalını örtbas etmeye, CHP seçmeninde oluşacak tepki ve kuşkuyu ötelemeye çalışıyor. Peki madem elinde ülkeyi ilgilendiren çok önemli “suç kanıtları” var, bunları neden tutuyorsun da ülkenin savcılıklarına şov yapmadan bir an evvel suç duyurusunda bulunmuyorsun? Neyi niçin bekletiyorsun?

AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal’ın da söylediği gibi CHP ülkeyi krizlere maruz bırakmak istiyor. Bunu da ABD’deki Sarraf davası gibi gündemlerle eşzamanlı yaparak belirli bir program takip ediyor.

Öte yandan kaynağın FETÖ olduğuna dair güçlü şüpheler üzerine Kılıçdaroğlu açıkladığı kâğıtları “ülkesini seven bürokratlardan aldığını” ifade etti. Çok ilginç bir durum da burada var.

Biz CHP’nin elindeki kağıtları görmedik. Ama ortada suç teşkil edecek bir durum olmadığını doğrudan Bülent Tezcan söyledi. O zaman hangi ülkesini seven bürokrat, suç teşkil etmeyen kâğıtları Kılıçdaroğlu’na verir ki? Bu bürokrat nasıl bir kişidir ki böyle bir suça tevessül eder?

Türkiye Sarraf davasında ABD’de yargılanabilecek bir ülke değildir. Türkiye komşusu ile ticaret yapmak üzere bir başka ülkeden icazet almaz. Konuyla ilgili bir BM kararı olmadığı gibi, suç da yoktur. Bunun yerine, kendi ülkesinin ambargosunu delen yüze yakın ABD şirketini yargılamaları daha tutarlı olur.

Herkes ülkesine güvensin ve geleceğe güvenle baksın. Türkiye tarihe geri dönüyor ve yaşadığımız sıkıntılar bununla ilgilidir. Kimse Türkiye’nin dirilişine mani olamayacak.

Kesin bilgidir, yayalım…