Mensur Akgün
Suudi Arabistan önderliğindeki bir grup ülkenin teröre destek olduğu gerekçesiyle Katar’a karşı başlattığı zorlama politikası geçtiğimiz günlerde yeni bir evreye girdi. İlişiklerin normalleşmesi için Kuveyt’e iletildiği söylenen 13 maddelik talep listesi basına sızdı, daha doğrusu sızdırıldı. Talepler arasında Katar’daki Türk askeri varlığının sonlandırılması, El Cezire’nin kapatılması da var.
Taleplerin hiç biri egemen bir devletin kabul edebileceği cinsten değil. I. Dünya Savaşı öncesinde Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’dan talep ettiklerine benziyor. Sızdırılması ise Katar’a seçme hakkı tanınmak istenmediğine işaret ediyor. Her ne kadar bu taleplerin karşılanmaması halinde ne yapılacağı basına yansıtılmamış olsa da, niyetin pek iç açıcı olmadığı sızdırılan içerikten belli.
***
Görünen o ki, Katar’da üs bulunduran ABD de kardeşler arası dediği bu gerilime karışmak taraftarı değil. Washington tarafsızmış gibi davranarak sorunun Suudi hanedanının istediği biçimde çözülmesine yeşil ışık yakıyor. Geçtiğimiz günlerde Suudi taleplerinin ne olduğunu merak ettiğini açıklayan ABD Dışişleri Bakanlığı talepleri duyunca rahatlamış olacak ki isterlerse yardımcı oluruz mealinde anlamsız bir açıklamayla sorunu geçiştirmeye çalıştı.
Ancak sorun geçiştirilebileceğe benzemiyor. Eğer Katar kendisinden beklenenleri, özellikle de tüm dünyaya ilan edildikten sonra, kabul edecek olursa, yani kayıtsız şartsız teslime, Galip Dalay’ın daha önce yazdığı gibi Bahreynleşmeye razı olacak olursa mesele yok. Bizi doğrudan ilgilendirecek tek sorun askeri varlığımız olur, onlar da zaten şartlar değişeceği için geri çekilir.
Ama Katar’ın direnmesi, yenilgiyi kabullenmemesi olasılığı da var. Katar Dışişleri Bakanı Muhammed Abdurrahman el Tani taleplerin kabul edilemez olduğunu şimdiden açıkladı. İngiliz Dışişleri Bakanı ve hatta Amerikalı mevkidaşı da istemeye istemeye (sanki sorun taleplerin niteliğiymiş gibi) benzeri açıklamalar yaptı.
Doha tüm bu gelişmeler karşısında Tahran’a daha çok yakınlaşabilir, topraklarını cömertçe açtığı, 12 milyar dolarlık askeri sipariş verdiği ABD yerine hasmına dayanmaya, Rusya’yla ilişkilerini geliştirmeye çalışabilir. Suudi cephesi de tabii ki yeni tedbirler alır, kriz daha da derinleşir. Sorun bölgesel olmaktan çıkıp küresel hale gelebilir.
Ne Katar Sırbistan , ne de dünya 1910’ların dünyası diyebilirsiniz. Aradan geçen bir yüzyılda çok şeyin değiştiğini, BM’nin kurulduğunu, iyi ya da kötü bir evrensel değerler manzumesi yaratıldığını söyleyebilirsiniz. Katar’ın pragmatik davranacağını, Moskova yerine Washington’a dayanmayı tercih edeceğini düşünebilirsiniz. Haklı da olabilirsiniz.
Gerçekten de, dünya siyasetinde son bir yüzyılda çok şey değişti. En azından büyük devletler birbirlerini, daha doğrusu tüm dünyayı bir kaç kez yok edebilecek kitle imha silahlarına “kavuştu”. Bu da caydırıcılığı güçlendirdi. Katar gibi bir sorun yüzünden dünya savaşı çıkma olasılığını azalttı. Ancak tamamen ortadan kaldırmadı. Her şey de değişmedi.
***
Kırım’dan Suriye’ye, Yemen’den daha pek çok yere var olan sorunlar dünya siyasetini zaten yeterince germişken, dünyanın en güçlü ülkesinin başında Trump gibi öngörülemez bir “siyasetçi” varken, her şeye olabilir diye bakmak lazım.
Kaldı ki dünya savaşı çıkmasa bile Katar’ın güvenliğinin garanti edilmediği bir düzende, tehditlerin bu denli açık bir şekilde yapıldığı bir dünyada hiç kimse kendini güvende hissetmeyecek, bütün ortaklıklar, ittifaklar, beklentiler bir kez daha gözden geçilecektir. Ancak tüm bunlar olmadan önce Katar’da asker bulunduran ve çok yönlü çıkarları olan Türkiye’nin esnek bir politika izlemesi, gelişmeleri daha da yakından izlemesi gerekecektir.
Her şeye ve tüm sorunlara rağmen mutlu bir Bayram geçirmeniz dileğiyle…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025
1.10.2025
10.09.2025