Nejat ERDİM
2014 Mart’ında yapılacak yerel seçimler yaklaştıkça partilerin aday listeleri de yavaş yavaş netlik kazanmaya başlıyor.
Türkiye, kuşku yok ki bu sefer ki seçimlere öncekilerden çok daha farklı bir atmosferde giriyor.
İktidar ve muhalefet partilerinin seçiminden çok, kanımca bu seçim daha çok toplumdaki sinerjinin netliği açısından çok belirleyici olacaktır.
Açılım süreci ile başlayan değişimin doğurduğu sonuçlar, gezi olaylarının iktidar üzerindeki sarsıcı etkisi ile oluşan muhalif güç, demokratikleşme paketinin toplumdaki etkileri ve en sonda İktidar partisinin Kürt seçmenlere yönelik yaratmaya çalıştığı ve bir bakıma Kürt siyasetinin en ciddi aktörü BDP’yi bitirme planı olarak algılayabileceğimiz hamleleri.
Kuşku yok ki; açılım sürecinden en avantajlı çıkan kesim BDP, KCK ve PKK ekseninde siyaset yapan kesim oldu.
Kandil ve İmralı arasında yürütülen mektup trafiğinin birincil derecede açılımın kaderini ve süresini belirlediğini kuşkusuz ki tüm Türkiye toplumu biliyor.
Özellikle Kandil’deki görev değişiminden sonra, yeni kadronun verdiği mesajlarda;”sürecin iktidar tarafından sıkça sekteye uğratılmak istendiği ve Ankara’nın dayatmalarına karşı “direnç” gösterileceği,” yönünde gelişirken bir bakıma, PKK’nin kendi tabanına “açılım benim kontrolümde” mesajı vermek istediği de düşünülebilir.
Öte yandan Kandil, silahlı ve siyasi kadrolarını canlı tutmak adına mutlaka iktidar ile tabiri caiz ise hep bir “aksiyon” içinde olmayı yeğleyecektir.
İktidar partisi ise, BDP eksenli siyasal düşüncenin açılım süreci ile yakaladığı ivmeyi kırmak ve özellikle kendi Kürt seçmeninin “Roboski” olayı ile kendilerine karşı koyduğu kırgınlık ve refleksi “minimize” etmek adına birtakım önleyici tedbirler aldığını görebilmek mümkün.
İşte tam da bu nokta da, Kürt sorununda bütün gözlerin “açılım” sürecinde olduğu bir dönemde, 25 Ekim günü başbakanlıkta Erdoğan’ın çok ilginç bir konuğu vardı.
HUDA PAR genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve yardımcıları başbakanlıkta Erdoğan ile, basına kapalı olarak yapılan ve 1 saat 10 dakika süren bir görüşme gerçekleştirdiler.
Kürt-İslam eksenli bir siyaset yapmayı amaç edinen HUDA PAR’ın, Erdoğan ile gerçekleştirdiği bu görüşme iki anlamda çok ilginçtir.
Birincisi: Erdoğan daha önce Kürt siyasetinin en güçlü partisi BDP’nin ısrarlı randevu taleplerini (süreç öncesi) hep geri çevirmiştir, onun için bu görüşme ilginçtir.
İkincisi: HUDA PAR’ın daha önce Kürt illerinde, doksanlı yıllarda derin devletin bir projesi olarak meydana getirilen o günkü Hizbullah’ın tabanını oluşturan bu kitlenin bugün HUDA PAR’ın bünyesinde barınıyor olması sebebi ile de ilginçtir.
Nitekim geçtiğimiz aylarda Haber Türk’ten Didem Arslan Yılmaz’ın sunduğu, “Türkiye’nin Nabzı” programına konuk olan HUDA PAR sözcüsü Said Şahin’in söyledikleri HUDA PAR ve Hizbullah arasındaki bağı anlayabilmemiz açısından oldukça önemlidir.
Şahin:”Eğer Hizbullah’ı konuşacaksak, gazeteci kimliğimle, geçmişte Hizbullah’tan suçlanmış, ceza almış ve cezasını çekip çıkan biri olarak –bu konuda kendimi zulme uğramış olanlardan görüyorum- bu konuyu konuşmak isterim. Artık Hizbullah adına da birileri konuşmalı. Devletin, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yüz binleri bulan katliamları varsa, PKK’nın on binleri bulun öldürmeleri varsa, birileri çıkıp PKK’yı konuşup savunuyorsa, Hizbullah’ın onları bulan cinayetlerine dair kimse kalkıp diyemez ‘Hizbullah’ı kimse konuşmasın’. Birileri Devleti, Dersimlere rağmen, Zilanlara rağmen, belki de çocuk katliamlarına rağmen, aynı şekilde PKK’nın da çocuk katliamlarına rağmen, -dikkat edin tarihin seyri içerisinde Hizbullah’ın çocuk öldürdüğüne dair bir bulgu yoktur- savundu, ancak maalesef kimse çıkıp bugüne kadar Hizbullah’a dair gerçekleri masaya yatıramadı. Ayrıca bu ülkede her şeye rağmen birileri siyaset yapabiliyorsa, Hizbullah’ın da bu hakkı olabilir."
Doğrusu Hükümet, bir yandan çeteler ve derin yapılanmalarla mücadele ederken, öte yandansilahlı çatışmada lideri öldürülmüş ve bir çok militanı yargılanmış bir örgütün “legal” siyaset yapma yönünde attıkları adımları görememiş olmaları anlaşılır gibi değil.
Elbette ki herkesin siyaset yapma ve kendini ifade etme hakkı vardır, bu hak mevcut partiler de olduğu gibi HUDA PAR için de geçerlidir, geçerli olmalıdır.
Ama hükümetin bir bakıma “sabıkalı” sayılabilecek böylesi bir oluşuma gösterdiği yakınlaşmayı anlamak mümkün değil.
Öte yandan, HUDA PAR sözcüsü, hem kendi partisine ve hem de Hizbullah’a yönelik kendince haksız eleştirileri bertaraf etme çabasına girerken Batman’da geçtiğimiz ay yine bu kesimin bünyesindeki bir şahıs tarafından Özcan Temel’in katledilmesine karşı bir net cevap ta verilebilmiş değil.
Hükümet, BDP ile girdiği bilek güreşini kaybetmemek adına HUDA PAR ile dirsek temasında bulunmaya daha ne kadar devam edecek bilmiyorum ama, benim şahsi kanaatim HUDA PAR, AKP’nin radikal kanadını oluşturduğu yönünde, tıpkı BDP’nin Türk seçmenlere yönelik olarak devreye soktuğu HDP gibi.
Yani, batıda BDP için HDP ne ise Kürtlerin yaşadığı coğrafya da AKP için de HUDA PAR o anlamı taşıyor denilebilir ve seçimler sonrası HUDA PAR’ ın AKP’ye geçmesi belki şimdi için “uçuk” bir varsayım olsa da sürpriz sayılmamalı.
Tüm bunları üst üste koyduğumuzda özellikle Kürt seçmenler için şu tablonun ortaya çıktığını görebilmek mümkün.
Sanıldığı gibi, BDP seçmeni HUDA PAR veya AKP’ye kaymaz, çünkü tabanı iyice “politize” olmuş ve herhangi bir dalgalanmaya fırsat vermeyecek kadar kemikleşmiş bir kitleden oluşuyor.
Onun için BDP için bir kayıp söz konusu olmayacağı gibi kulislerde konuşulanlar dikkate alındığında mevcut belediyelerini daha da arttırma olasılığı oldukça yüksek. Mardin bu anlamda verilebilecek en ciddi örneklerin başında gelir.
Öte yandan Roboski olayının hala aydınlatılmamış olması ve faillerinin bulunamaması(!) şüphesiz ki AKP için bölgede çok ciddi sorunlar yaratbilir,tüm bunların yanında Roboski’ye uzak kalan iktidarın Mısır’a gösterdiği ilgi Kürtler için ciddi soru işaretleri yaratmış durumda.
HUDA PAR’ın seçimlerde herhangi bir varlık göstermesi çok zor, bunun bir çok nedeni var.
Partileşme anlamında yetersizlikleri, Hizbullah ile bağlantıları ve Batman cinayeti bu anlamda verilebilecek birkaç örnek.
Tüm bunların ışığında, özetle Mart seçimleri Türkiye için ayrı, Kürtler için ise apayrı bir heyecan yaratıyor diyebiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.06.2015
4.02.2015
19.05.2015
14.05.2015
9.02.2015
8.02.2015
4.04.2015
28.03.2015
24.03.2015
23.03.2015