Sinan ÇİFTYÜREK
12 Aralık 2013 tarihli “Erdoğan; Doğu Despotik İklimde Putinizmin İslami Versiyonu” başlıklı yazı yazmıştım. Yazı da AKP için faşist diyen değerlendirmelere karşı Doğu despotizm tepsini yapmış ve Doğu despotizmin kimi ülkelerdeki uygulamalarıyla, faşizmden beter olduğunun altını çizmiştim. Örnek mi Rusya, İran, Türkiye, Türki Cumhuriyetler, Suudi Arabistan, Irak, Mısır… Eğer Doğu despotizmi, bir yanıyla tek adam rejimiyse Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı rejimine geçişle tek adam rejimine resmen de geçmiştir.
Demem şu ki, Türkiye’de ağırlaşan baskı koşullarını tarif etmek için illa da faşizm demek zorunda değiliz. AKP/Erdoğan iktidarının Doğu despotik uygulamaları, Türkiye’de çoğu kez faşizme rahmet okutur özelliktedir.
Diğer gelişme seçim sonrasında, küresel piyasalar ile Batılı rejimlerin Başkanlık sistemine dayalı tek adam rejimine olumsuz tepki vermeleridir ki bunun siyasal ve ekonomik sonuçları olacak, olmaya başladı bile. Üçüncüsü, resmileştirilen tek adam rejiminin Kürt meselesine yansımalarının neler olacağı sorunudur.
Bu noktalardan baktığımızda 24 Haziran sonrası şunları görmekteyiz.
I - Cumhurbaşkanlığı Göreve Başlama Töreni’ne katılan “22 devlet başkanı, 28 başbakan, parlamento başkanı ve parti temsilcilerine” bakıldığında, İtalya ve Almanya’dan gelen iki eski başbakanı hariç tamamı Doğu ülkelerinin temsilcileri. Yani Batı ve gelişmiş dünya törene katılmazken Doğu despotizminin temsilcileri ve tek adam iktidarlarının yaşandığı ülke temsilcileri törene katılarak Erdoğan’ı alkışladı.
“Aaa ne kadar da çok devlet temsil edilmiştir” dedirtmek için de; Moldova Gökoğuz Yeri Özerk Bölgesi Başkanı İrina Vlah, Tataristan Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov, Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi, Kırım Tatar Türkleri Milli Lideri Mustafa Kırımoğlu… gibi parti ve cephe liderleri dahi başkan, başbakan listesine dahil edildi ama yarı bağımsız devlet durumundaki Güney Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani’nin adı listeye bilinçli dahil edilmedi! Bunun üzerinde de başta Güney Kürt siyaseti düşünmelidir.
II - Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi çoktandır zaten fiilen işletiliyordu, 24 Haziran sonrası ise resmen işletilmeye başlandı. Anayasaya göre “yasama yetkisi TBMM’ye aittir devredilemez” ama anayasa ile yasama organı TBMM’yi takan kim! Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle Meclis orada dururken Erdoğan kendi hükümetini oluşturup Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile işe koyuldu bile. Koyuldu demek de belki eksik olur zira Erdoğan Memleket yönetimini KHK ile zaten sürdürüyordu.
24 Haziran sonrası yeni olan diğer gelişme, Erdoğan’ın artık partisini de bir tarafa bırakıp teknokrat ve işverenlerden kurduğu hükümetle işi yürütüyor olmasıdır. Erdoğan, “Artık partili olmayan bakanlarımızla kabine oluşturuyoruz. Kimse kalkıp kadrolaşma var diyemeyecek" diye övünürken herkesin aklıyla da alay eder! Gerek AKP’lilerden değil de Erdoğancılardan bakanlar kurulunun oluşturulması, gerekse hükümetin Meclis denetimi dışında kurulması demek parti iktidarına göre bile beterin beteridir çünkü kabine tek kişinin kabinesi olarak oluşmuş oluyor. İşte tek adam sistemi tam da budur çünkü hükümeti atayan-denetleyen-gerektiğinde görevden alacak olan da Erdoğan. Buyurun tek adam rejimi!
Yasama organı olarak TBMM şeklen var ama memleket yönetiminde fiilen devre dışı. Öyle ki Meclis bütçe oluşturamıyor, Hükümetin kuruluşunda devre dışı, hükümetin Meclis’ten güvenoyu alma sorunu yok dolayısıyla denetim ve gensoru da yok! Böylece Erdoğan’ın epey zamandan beri fiilen uyguladığı Doğu despotizmin İslami versiyonunu nihayet yemin töreniyle resmileştirdi. Yemin törenine katılıp alkışlayanlara dikkat ediniz göreceksiniz ki tamamı Doğu Despotizmin Hıristiyan ve İslami versiyonu temsilcileri. Yani hepsi şu veya bu düzeyde Doğu despotizminin dolayısıyla tek adam rejiminin temsilcileri. Tencere yuvarlandı kapağını buldu misali!
III – Erdoğan, 24 Haziran sonrası yeni hükümetle piyasaların rahatlamasını beklerken tersine ateşi yükselmeye devam ediyor. Küresel piyasa ve kurumları yeni Erdoğan kabinesine olumsuz tepki veriyor. Küresel ekonomik piyasalar yeni Cumhurbaşkanlığı sistemini ve özelde de Berat Albayrak gibi ekonomiden sorumlu bakanları olumsuz algıladığı içindir ki daha ilk günden yanıtları da negatif oldu.
Hazine ve Maliye bakanı Albayrak’ın küresel piyasaları rahatlamak ve yatırım iklimini yeniden oluşturabilmek için; “Çok güçlü bir insan kaynağı var”, “ekonomi algısı çok önemli”, “çok güçlü bir çıpaya sahip ülkeyiz”, “yoğun bir ajandamız var”, “büyük-güçlü Türkiye vizyonuna ulaşmak”, “çok güçlü istikrarlı söylemle dünyaya anlatacağız”, “önceliğimiz enflasyonu düşürmek, MB bankası bağımsız işleyecek” gibi vurguları güçlü ama içeriği boş açıklamaları da karşılık bulamadı, piyasaların pozisyonunu değiştirmeye yetmedi. Örneğin;
Dünya ekonomi kanallarından Bloomberg'de "Erdoğan'ın Yeni Hanedanlığı Türkiye'yi yatırım yapılamaz hale getiriyor" başlıklı makalede; "Erdoğan maalesef sözünün eri. Seçim kampanyası sırasında para politikasının kontrolünü daha fazla ele alacağına söz verdi ve bunu yapmak için hiç zaman kaybetmedi. Türkiye’nin güvenlik ağındaki son bağları da koparıp attı ve milletini tümüyle yatırım yapılamaz hale getirdi…En zayıf halka bankacılık sistemi” der!
İktisatçı Paul Krugman, “Türkiye’nin 1997-98 yıllarında Doğu Asya'da yaşanana benzer bir finansal krizle karşı karşıya olduğunu” belirtir devamla “Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYH) yüzde 48’i ve ihracatının yüzde 210’u oranında dış borca sahip olduğunu ve bu borcun büyük kısmının özel sektöre ait olduğunu kaydetti”
Financial Times’da, “Türkiye'de cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin resmen başlamasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinde toplanan güçlerin yatırımcıları ürküttüğünü”; Hazine ve Maliye ve Bakanı Berat Albayrak’ın atanması hakkında da, "Erdoğan ekonomiyi aile meselesi yaptığı, damadı Albayrak 'ı ekonomiden sorumlu kişi yapmasının Türkiye borsasını altüst ettiği” uyarısıyla sürdürür…
Kısacası halkların sandıkta başaramadığı, daha doğrusu başarmamaları için tüm tedbirleri alan Erdoğan/AKP iktidarı, bu kez kendi sonunu kendisi hazırlıyor gibi! Nasıl mı? Cumhurbaşkanlığı rejimiyle ve KHK’lerle tüm iktidarı tek adam elinde toplamakla, Hazine ve Maliye Bakanlığına damat Albayrak’ları getirmekle ekonomik krizi bizzat kendi eliyle derinleştirebilir. Demek istediğim ağır bir ekonomik kriz Erdoğan iktidarını alt üst edebilir.
IV – Onca KHK neden giderayak çıkarılıyor? OHAL’siz OHAL koşullarını oluşturmak için! AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim propagandasında “OHAL’i kaldıracağız” dediler ve 18 Temmuz’da kaldıracaklar ancak çıkarılan ve çıkarılacak olan bir dizi KHK ile OHAL’siz OHAL süreklileştirilecek. Zaten başbakan Yıldırım’da bunu “Fransa OHAL’de kullandıkları yetkileri normal kanunlara taşıdılar. Biz de bunu yapacağız” diyerek ilan etti.
Başkanlık rejimine geçişiyle Erdoğan ve Cumhur İttifakının OHALsiz OHALin tüm güvenlik adımlarını hızla atmasının nedenlerinden biri; kapıyı tekmeleyen ekonomik krizin de baskısıyla sokaktan özelde de Kürt ulusal hareketinin hareketlenmesinden korkmaları! Bu güvenlik adımları, kapıyı tekmeleyen ekonomik krizin yarın-öbür gün sokak ve meydanları “özgürlük ve iş-ekmek istiyorum” şiarlarıyla tetiklemesi durumunda halk hareketlerini bastırma amacını taşıyor.
Diğer neden; tüm tek adam rejimleri gibi Erdoğan’da kendi gölgesinden bile korkar hale gelmiş olmalı ki “son” denilen 701 nolu ama son olmayacak olan OHAL KHK’si ile 18 bin küsur çalışan, görevli ihraç edildi. İhraçlarda ezici sayısal ağırlığın Ordu ve Emniyet mensuplarında olmasında akla AKP/Erdoğan’ın bu kez sahici bir askeri darbeden korktuklarını getiriyor! Yani ihraçlarla bunun ön tedbirini alıyor gibiler!
OHAL KHK’leri dışında da Anayasanın Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen 104'üncü maddesi, Cumhurbaşkanının, "yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabileceğini belirtiyor.” Önemlisi “Bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümsüz hale gelmesi için TBMM'nin aynı konuda bir kanun çıkarması” gerekiyor ki TBMM’de AKP, MHP bunu engelleyecek çoğunluğa sahip. Dolayısıyla Erdoğan Meclisteki Cumhur İttifakı çoğunluğuna da güvenerek Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle memleketi yönetecek.
V – Erdoğan hükümeti de tıpkı 1923 Cumhuriyet hükümetinin yaptığını yaparak, Doğu-Batı küresel merkezlerin hegemonya savaşında, Türkiye'nin jeopolitik önemini pazarlayarak Kürt meselesinde Rusya ve ABD’den taviz kopartma siyasetini izliyor. Burada melese Kürt siyaseti ne yapacaktır?
Erdoğan hükümeti Kürt meselesinde yakın vade de masaya dönüş yerine, ABD’nin İran karşıtı cepheyi genişletme siyasetinde kendisine biçilen rol karşılığında Batı’dan kopartacağı tavizlerle içerde, sınır ötesinde Kürt kazanımlarını tırpanlama çabasında.
Erdoğan, ABD’ye “Kürdistan meselesinde ciddi tavizler vermeden Türkiye’yi, Rusya ve İran ile kurduğu ittifaktan kopartman mümkün değil” mesajını veriyor. Dolayısıyla Erdoğan Kürt meselesinde Efrin’i aşan tavizler ABD’den beklemektedir. Kürt siyaseti bunları bilerek ortaklaşmalıdır!
Erdoğan Türkiye’nin jeopolitiğini kullanma siyasetiyle bölgede aradan sıyrılma hesabı yapıyor ama orta ve uzun vade de arada ezilme ihmali yabana atılmamalı. Zira Türk devletinin, Kürtlerle içeride 100 yıldır sürdürdüğü savaşı bir süreden beri sınır ötesine taşıyarak sürdürmesi yani içeride Kürt meselesini silah ve şiddet politikalarıyla çözemeyen Türk devletinin, sınırlarının dışında ki coğrafyalarda silahlı militan kovalamakla hiç ama hiçbir şeyi çözemez! Eğer Kürt siyaseti dört parçada organizeli davranırsa Türk rejimi, Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir!
Jeopolitiğini pazarlama siyasetinin beklenen sonucu vermediği ve sınır ötesi silahlı militan kovalamanın çözümsüzlüğünü gördükçe yeniden masaya dönüş gelişebilir.
VI – Son olarak; Kürdistan halkı/siyaseti için yerel yönetimler dün de önemliydi ama Başkanlık rejimine geçişle Meclisin işlevsizleştirilmesiyle yerel yönetimler daha da önem kazandı! Tıpkı genel seçimler gibi yerel seçimlerde de baskın seçim olabilir. Hazırlıksız yakalanmamak için şimdiden ulusal İttifaka yoğunlaşmalı! 14.07.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018