Yasin AKTAY
Açlık grevleri bir insanın elindeki tek konuşma aracı haline gelmişse, bir nebze saygı görebilir. Konuşacak, mesajını iletecek başka bir dil, başka bir kanal kalmamışsa kendi bedeninden bir yol aramak, kendi ölümünden bir ses, bir mesaj oluşturmaya çalışmak mümkün olmuştur. İntihar olaylarının bile birçoğunda nihai amaç ölmek değil, bedenini bir mesaja dönüştürmek, bu şekilde ölerek daha fazla yaşamak veya bazen bu ölümle başkalarını cezalandırarak yine daha fazla etkili olmaktır. Kendi bedenini bu dünyayla ilgili amaçlar için bir silaha dönüştürmekse neresinden bakılırsa karmaşık psikolojik sorunların bir ifadesidir. Bu dünyada bir amaca ulaşmak için ölmeye yatmak, ya inanılması akla zarar bir blöf olabilir veya ciddi bir hesap hatasının sonucu olabilir ki, orada da akıl baştan gitmiş olmalı.
Psikiyatristler intihar vakalarında başarılı olanların bile yüzde doksanının bir oyun olduğunu, ucunda ölüm olmadığına dair naifçe bir zanna dayandığını hesaplarlar. Ama bu tabii ki intihar girişimlerinin veya semptomlarının ciddiye alınmamasını gerektirmiyor, aksine daha isabetli önlemlerin aranıp bulunmasını gerektiriyor.
Bugün hapishanelerde devam etmekte olan açlık grevlerine ve grevi yapanların taleplerine bakıldığında psikiyatrinin işin içinden çıkacağı bir durumun ötesinde olduğumuz açık. Ne talep ediliyor? Kim talep ediyor? Ne adına talep ediliyor ve bunun için neden ölünüyor? Kendileri için bir şey talep etmiyor açlık grevine girenler. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını istiyorlar. Sadece tecridin kaldırılması için canlarını vermeye hazır oldukları Öcalan ise bunların yaşaması için kılını kıpırdatmıyor. Uğruna ölmeye değer gördükleri kişi için bu insanların hayatının hiçbir değeri yok çünkü.
Öcalan'dan bir Gandhi çıkarmaya çalışanlara dün Murat Belge'nin yaptığı hatırlatma orta yerde duruyor: Gandhi hiçbir zaman başkalarını açlık grevine çağırmadı, gerek gördüğünde bizzat kendisi tek başına yaptı. Üstelik açlık grevini sadece düşmanlarına karşı değil kendi arkadaşlarına karşı da, hoşlanmadığı şiddet içerikli eylemlerini durdurmak için de kullandı.
Şimdiye kadar başkalarını öldürmekle istediklerini yaptırmayı marifet bellemiş olan örgüt, bir yol olarak da hapishanelerdeki elemanlarının hayatlarını öne sürerek baskı kurmaya çalışıyor. Başkalarının hayatlarına hiçbir saygısı olmayanlar, öne sürdükleri elemanlarının hayatlarına saygı adına taleplerinin yerine getirilmesini istiyor. Düşmanının bedenine kast edemeyince kendi elemanının bedenini rehin alıyor. Belki de kendi elemanının bedeninden maksimum düzeyde yararlanmaya çalışıyor. Bir ölüm makinesi olarak çalışan bedenler, derdest edilip çalışmaz hale gelince, düşmanı öldüremez hale gelince, onların bu hallerinden de bir kullanışlılık üretmek kabul edelim ki, bir maharet. Ama bu maharetin ele verdiği ikiyüzlülük, tutarsızlık, ahlaksızlık ve sefillik daha çarpıcı.
Başkalarının canlarına, hayat hakkına hiçbir saygı göstermeyenler kendi canlarına ihtimam gösterileceğine bir şekilde güvenerek bu eylemi yapıyorlar. Kendi canlarına bu ihtimamın gösterileceğine bu kadar çok güveniyorlarsa neyin kavgasını veriyorlar?
Dönmüş tehdit ediyor BDP'liler, "cezaevlerinden tabutlar çıkarsa kötü olur" diye. Neden kötü olurmuş? Gencecik hayatlar solmuş olacağı için değil tabi. Ona dair zerre kadar endişe duyduklarına dair bir işaret alsak saygıyla eğilelim. Oysa o hayatlara yine zerre kadar saygıları olmadığını bu tavırlarıyla bir kez daha gösteriyorlar. Bir an önce gerçekleşmesini umut ettikleri ölümlerden bir koz üretmeye çalışıyorlar.
Cezaevlerinden tabut çıkmaması için ölüme yatan gençlere bunun için değmediğini, talep edilenlerin bir kısmının zaten yapılmış olduğunu söyleyerek ölümden kurtarmak yerine, onların ölümlerini iştahla bekleyen bu tavır kayıtlara geçiyor. Anadilde savunma imkânı zaten şu anda düzenleniyor, anadilde eğitim zaten bir siyasi tartışma konusu, bunların daha fazlası bile her düzeyde siyaset ortamında tartışılabilir durumda. Öcalan'la görüşmenin de bizzat başbakan tarafından zaten önceden dile getirildiği bir ortamda açlık grevleri hangi mesajı kime iletiyor?
BDP'lilerin ölümleri durdurmak için gösterdiği tek yol greve yatanların taleplerini kabul edilmesi, ama kabul edilmiş makul taleplerin yanına bir de imkânsız bir talep koyuyor. BDP eş-başkanı "Abdullah Öcalan'a gidilmesin, Öcalan bize gelsin" diyor. Bu, aslında bu gençleri ölüme bizzat kendisinin mahkum etmiş olduğunun açık işareti. Bunun olmayacağını biliyor. Olmayacak bir şey talep ediyor ve olmayacak olan şeyin bir sonucu olarak hapisteki PKK'lı gençlerin ölmesini istiyor. Kendi mi istiyor, ona bu istek sipariş mi ediliyor, hiç önemi yok. Nerden baksan insafsız, nerden baksan zalim, nerden baksan tutarsız, nerden baksan mızmızca...
Dünyanın neresinde cinayetten mahkum birisinin serbest bırakılması için açlık grevi yapılır? Dünyanın neresinde böyle aptalca bir amaç için yapılan bir açlık grevi bu kadar anlayışla karşılaşır?
Taraf Gazetesi, bu konuda da ölüme doğru giden gençlerin ölümünü engelleyecek bir yayın yapmak yerine onların ölümlerindeki siyasal rasyonelliği önplana çıkarmakla meşgul.
Ama bu açlık grevlerini mantığı içinde ortaya çıkan bir soruyla kimsenin yüzleşmiyor olduğunu da hatırlatarak bitirelim: Yarın bir başka grup da Abdullah Öcalan'ın idam edilmesi için açlık grevi yapmaya kalkarsa, bir başkası da BDP'nin kapatılması ve milletvekillerinin de hapsedilmesini istemek üzere aynı şeyi yapmaya kalkarsa, ona karşı ne yapacağız? O amaçla yapılabilecek açlık grevlerine yatanları anlayışla karşılamaya ne kadar hazırız?
Kaynak:http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YasinAktay/bir-olum-orucunda-da-aponun-idami-istenirse/34785
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ABD kimin için yanıyor? “Nefesleri kesilenlerin intikamından kaçılamaz”
3.06.2020 - Suriye’nin toprak bütünlüğü, istikrarı ve geleceği kimin sorunu?
6.01.2019 - Suriye’de birilerinin sadece çıkarları var, Türkiye’ninse derdi
16.10.2019 - Arap Birliği’ne rağmen Türkiye’ye en büyük destek Araplardan
14.10.2019 - Kürt sorunu değil PKK sorunu, o da bir ABD sorunudur
9.09.2019 - Muhafazakâr mahallede neler değişiyor?
8.07.2019 - Muhafazakâr mahallede neler değişiyor?
8.07.2019 - Devrim hırsızları Sudan ve Libya’da
22.04.2019 - En geniş kapsamlı anket: Seçim sonuçları
1.02.2019 - “Bu gençler cellatlarından daha uzun yaşayacak”
25.02.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































ahe
Sayın yazar; Ne kötü değil mi ? dedim ,dedi. sonunda oldu, bir gün hukuk herkese lazım olur. falan filan, yazık sizlere nerelere döneceğinizi kiminle birlikte olacağınıza kara veremiyorsunuz. İp hep başkasının elinde. Önce sizler kendiniz özgürleşmeyi deneyin.Fikri hür vicdanı hür kişiler olun ki Dediki, dedim dedi , falan filan sizi sarmalamasın, kuşatmasın, bataklığa düştünüz. çırpındıkça batıyorsunuz. Vicdan sizler için artık bir isim algısı yaratıyor.
Hrac Madooglu
Bir hakimin kalkip da bu tur tartismalara girismesi inanilir gibi degil ama bize tuhaf gelmiyor. Bu ulkede hukuk var mi ki hakimler hakim gibi davransin? Tabi, boyle hakimler oldugu surece, AiHMe giden her davayi kaybeder ve kepaze olur devlet. Devlet kepaze olur da bunlarin yuzu bile kizarmaz.