Akın ÖZÇER
Geçen yazımda devletlerin içişlerine karışmama ilkesinin ulusal egemenliğin doğal sonucu ve uluslararası teamül hukukunun vazgeçilmez ögesi olduğunu anımsatmıştım. Devamla, uluslararası hukukun son dönemde demokratik olmayan ülkelerde katliam hatta soykırıma varan ağır insan hakları ihlallerinin cezasız kalmasını önlemek için, bu ilkeye karşı “insanî müdahale” ya da “insanî yardım hakkı” gibi kavramları geliştirdiğine işaret etmiştim. Son olarak Québec’li yargıç ve hukukçuWestmoreland-Traoré’nin, insanî müdahale hakkının devletlerin insan hakları ihlallerine tepki verme yükümlülüğüne dayanan hukuki bir temeli olduğuna ilişkin görüşünü aktarmıştım.
Bayan Westmoreland-Traoré bu görüşünü BM Yasası’nın ilk maddesinin 3. paragrafına dayandırıyor. Buna göre, BM’nin amaçlarından biri de “ekonomik, sosyal, kültürel ve insancıl nitelikteki uluslararası sorunları çözmede ve ırk, cinsiyet, dil ya da din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirliğini sağlamak”. Yasa’nın 55. maddesinin 3. fıkrası da “uluslar arasında halkların eşitliği ve kendi yazgılarını kendilerinin belirlemesi ilkesi üzerine kurulmuş barışçı ve dostça ilişkiler sağlanması için” BM’yi “insan haklarına ve temel özgürlüklerine bütün dünyada etkin biçimde saygı gösterilmesini kolaylaştırmak” ile görevlendiriyor. Ayrıca sonraki madde “üyeler 55. Madde’de belirtilen amaçlara ulaşmak için gerek birlikte, gerekse ayrı, ayrı örgütle işbirliği içinde hareket etmeyi yükümlenirler” diyor.
Öte yandan, insan hakları alanında 1949’da imzalanan dört Cenevre sözleşmesinin ortak 1. maddesi, tarafları sadece kendi insanî yükümlülüklerine saygı göstermekle değil ayrıca her koşulda saygı gösterilmesini sağlamakla da sorumlu tutuyor. Üçüncü tarafları da kapsayan bu tür genişletilmiş sorumluluk sözleşmelerin ortak 3. maddesinde de yer alıyor. Bu madde uluslararası olmayan silahlı çatışmaları (iç savaş ve silahlı isyanlar) kapsıyor. Bu maddeyle çatışmada ele geçirilen düşman tarafa mensup kişilere her türlü kötü muamele (aşağılama, aç bırakma vb.) ve işkence yapılması yasaklanırken, yaralı ve hastalar için de insani yardımı kabul ve tedavi zorunluluğu getiriliyor. Sonuç olarak üçüncü ülkelerin de kural ve ilkelere uymaları için müdahale yükümlülüğü getiren Cenevre sözleşmelerinin de insanî müdahale hakkının hukuki ayaklarından birini oluşturduğunu söylemek mümkün.
İnsani müdahale hakkının daha uluslararası teamül hukukunun bir normu olarak kabulü aşamasına geçilmemiş olmakla birlikte, Soğuk Savaş’ın sonundan bu yana uluslararası uygulamada eğilimin bu yönde olduğu gözlemleniyor. Örneğin BM Milenyum toplantısında Kanada’nın girişimiyle kurulan Müdahale ve Devlet Egemenliği Uluslararası Komisyonu (ICISS) tarafından hazırlanan ve BM 2005 Dünya Zirvesi’nde benimsenmiş olan “Koruma yükümlülüğü” başlıklı rapor bu eğilimi açıkça ortaya koyuyor. Raporda özetle devletlerin vatandaşlarını katliam, açlık gibi felâketlere karşı koruma yükümlülüğü bulunduğu ve bu yükümlülüğünü yerine getiremediği takdirde sorumluluğun uluslararası camiaya geçtiği vurgulanıyor.
Altının kalın çizgilerle çizilmesi gereken husus, uluslararası camiaya düşen bu koruma sorumluluğunun iç savaş, ayaklanma ve devletin ayaklanmaları bastırmak için uyguladığı önlemleri de kapsıyor olması. Cenevre sözleşmeleri ve eki protokollerde öngörülenin çok ötesindeki egemenlik alanına giren bu müdahale için ilgili devletin onayının aranması da artık koşul olmaktan çıkıyor; zira uluslararası koruma hakkının bu durumda içişlerine karışmama ilkesinden önde geldiği kabul ediliyor.
Koruma sorumluluğunda “önleme”, “tepki verme” ve “yeniden inşa etme” olmak üzere üç temel yükümlülük öngören rapor, iki temel koşulun gerçekleşmesi durumunda, uluslararası camiaya müdahale yükümlülüğü getiriyor. Birincisi, iç savaş veya etnik temizlik gibi çok sayıda insanın yaşamına yönelik ciddi bir tehdidin varlığı. İkincisi, ilgili egemen devletin bu tehlikeyi giderecek imkânlara sahip olmaması ya da sözkonusu tehlikeye kendisinin izlediği politikaların neden olması. Ruanda ve Srebrenica’da önlenemeyen soykırımlardan sonra uluslararası camianın benzeri durumlarda bazı koşullar altında insanî müdahalede bulunma imkânının bir rapor çerçevesinde de olsa dile getirilmesini olumlu bir adım olarak nitelemek gerekir kuşkusuz.
ICISS raporu, bazı şartlarda öngördüğü askerî önlemler konusunda Beşlerin veto yetkisine sahip olduğu Güvenlik Konseyi’ni öncelikli sorumlu kurum olarak görüyor. BM Yasası’nın 12. maddesine göre Konsey kendisine yüklenen görevleri yerine getirdiği sürece, Genel Kurul’un bu konuda yetkili olması sözkonusu değil çünkü. Ama rapor, 1950’de Kore, 1956’da Mısır ve 1960’da Kongo ile ilgili“Barışın korunması için Birlik” usulüyle bunun mümkün olabileceğine dikkat çekiyor.
BM Yasası’nda güncel koşullara uygun bir reform gerçekleştirilmeden ICISS raporunda dile getirilen hususların uygulamaya geçirilmesinin kolay olmadığı ortada. Ancak raporun insani müdahale hakkını içişlerine karışmama ilkesinin önüne geçiren temel yaklaşımının önümüzdeki döneme giderek damgasını vuracağını kabul etmek gerekir.
Uluslararası hukukta özetlemeye çalıştığım gelişmenin ışığında Suriye’deki olayları hangi çerçevede değerlendirmek ve buna bağlı olarak nasıl bir politika izlemek gerektiğini bir sonraki yazımda ele alacağım.
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023