Ayhan BİLGEN

Ayhan BİLGEN
Ayhan BİLGEN
Tüm Yazıları
Feryatları duymayı öğrenmek
3.05.2014
1886

 Aileden sorumlu bakanımız kaybolan yada kaçırılan çocuklarımızın kurtarılabilmesi için feryat etmeyi öğretmekten söz etti. Elbette çocuklarımızın feryat etmeyi öğrenmesi gerekir ama galiba asıl sorun başta çocuklar olmak üzere kimsenin feryadını duymayı bilmeyen büyüklerimiz.


19 Mayıs’da cezaevine girecek olan Mülkiye Demir Kılınç’ın ikizleri kesinlikle feryat etmeyi biliyordur. O kadar küçükler ki henüz feryatlarını bastırmayı bile bilmiyorlar. Henüz onlara seslerini kısmayı, bastırmayı öğretmiş olamayız.

Çocukların feryadını duymayanlar, duyamayanlar insanlıklarını kaybetmişlerdir. Bu bir yönetme pratiğine dönüşmüşse rejimin karakteri gayrı insani temeller üzerine oturmuş demektir. Berkin Elvan konusunda gösterilen soğuk tepki bunun çok somut bir göstergesi. Tıpkı Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol ve diğerlerinde olduğu gibi.

Elbette ölenler feryat edemez. Onların çığlıklarını anaları atar. Ama duymayı bilmeyenler için bütün yeryüzü feryat etse bir şey değişmiyor.

Pozantı’da yaşanan insanlık dışı tabloyu bile kulaklarını tıkayarak duymazlıktan gelmeyi başaranlar için aslında sözün, feryadın çok değeri kalmamıştır.

İnsani kalkınma kriterlerini bile önemsemeyen bir zihniyet için varsa yoksa tüketim düzeyinin yükselmesidir esas olan. Nitekim insan hayatının, insani değerlerin bu kadar kolay vazgeçilebilir hale gelmesi ancak muhafazakar riyakarlığın örtebileceği vahşi kapitalistleşme hırsı içinde mümkündür.

Aslında iş dönüp dolaşıp siyasetin  içine sürüklendiği  iklime gelip dayanıyor. Ne pahasına olursa olsun kazanmak, iktidar olmak, iktidarda kalmak, faturası ağır bir tercihtir. Ve faturayı hep  başkasına ödetecek olmanın rahatlığı içinde hareket edenler bir gün öyle büyük bir fatura ödemeye mahkum olurlar ki geri dönüş imkanı kalmaz. Erdoğan çaresizlik içinde bu yolda ilerliyor,  sürükleniyor yada en yakınları tarafından bu zemine çekiliyor. Kurtuluşu ondan kurtulmaya endeksleyenlerle, onsuzluğu yok oluş olarak görenler cehennemin taşlarını birlikte döşüyorlar.

Onu cumhurbaşkanı yaparak rahatlama ve ülkeyi rahatlatma hayali ile yaşayanlar her durumda hayal kırıklığı yaşamaya mahkumlar. Erdoğan köşke çıkmaz yada çıkamazsa bir tür hayal kırıklığı kaçınılmaz  ama çıkmayı başarırsa da başka türlü bir hayal kırıklığı göstere göstere geliyor.

Çare ne Erdoğan’ı  köşke çıkmaya mecbur etmekte, ne de bunu engellemeyi yani ölüm korkusuyla sıtmaya razı olmayı zafer sanmakta. Siyaseten iktidarla  güçlü bir hesaplaşma retoriği kuramayan muhalefet aktörleri için başkaca bir şans gözükmüyor.

Alternatif bir siyaset için kafayı Erdoğan’a takmaktan ziyade  çocukların feryadını duyabilecek bir sistem değişikliğini hedeflemek şart. Eğer çocukların feryadını  duymayı siyasetin varlık sebebi gören bir zihniyet kurumsallaşırsa gerçek bir alternatif inşa edilmeye başlanır.

Çocuklara kıyamaz o zaman efendiler... Analara kıyamaz...

ÖZGÜR GÜNDEM
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar