Yerel yönetimlere ilişkin siyasi partilerin aday belirleme çalışmalarında sona gelindi.

            Şu ana kadar hiçbir siyasi partide önseçim ya da benzeri bir yöntemle seçmenin fikirleri sorulmadı.  Bu konudaki çalışmalar göstermelik anket çalışmaları, kamuoyu araştırmaları, temayül yoklamaları türünden, parti üyelerinin tepkilerini azaltmaya yönelik uygulamalarla sınırlı kaldı.

            Görünen o ki, yine başkan ve adamlarının belirleyeceği adaylardan birini tercih etmek zorunda kalacağız.

            Gerçi mevcut siyasi parti ve seçim yasaları değişmeden, sağlıklı üye yapılanmaları gerçekleşmeden yapılacak önseçimlerin de ne kadar sağlıklı ve gerçekçi olacağı tartışma götürür bir durum.

            Yaklaşık yedi yıldır sivil toplum buluşması şeklinde, Türkiye Küçük Millet Meclisi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Bodrum Küçük Millet Meclisinin son toplantısının gündemi de yazının başlığında olduğu gibi “Nasıl Bir Belediye Başkanı İstiyoruz” oldu.

            Sivil Toplum Kuruluşlarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıya çağrılı olmalarına karşın tek bir belediye başkan adayı katıldı. Bu durum bile Aday adaylarının seçmen yerine Ankara’yı tercih ettiklerinin bir kanıtıydı.

            Yöntem olarak merkez atamasının tercih ediliyor olması aslında hem aday adaylarının, hem de parti kadrolarının enerjilerini gereksiz yerlerde harcamalarına neden oluyor.

            Oysa parti üyelerinin katılımıyla bir önseçim yapılacağı ilan edilmiş olsaydı, belli sakıncalarına rağmen, en azında aday adayları sahada halkın içerisinde olacaklar ve doğal olarak toplumda bir coşku, heyecan ve umut yaratmış olacaktı.

            Bu yapılmayınca, Türkiye için yaşamsal öneme sahip bu seçimler öncesi toplumda ne bir heyecan, ne bir coşku ne de umut var.

            Bodrum Küçük Millet Meclisinde yapılan konuşmalar sonunda Bodrum da nasıl bir belediye başkanı istendiğinin ipuçlarını görebilme olanağımız oldu.

            “Nasıl bir başkan” yerine “Nasıl bir belediye” sorusunun daha anlamlı hale geldiğinin görüldüğü konuşmalarda özetle şöyle bir başkan profili çizildi.

            “Öncelikle şeffaf bir belediye ve bu belediyeyi masa başında değil, sahada, halkın arasında, halkla birlikte yönetecek bir belediye başkanı. Planlamaya önem veren, vizyon sahibi, rantiyecilere prim vermeyecek denli cesur, ayrımcılık yapmayan, kolektif çalışma anlayışına sahip, proje odaklı çalışan, yerelden yönetim tarzını benimsemiş, sorunun değil, çözümüm parçası olacak bir belediye başkanı”

            Bir yanda ittifak görüşmeleri, taktik hamleler derken; bu ayın sonuna kadar büyük olasılıkla belediye başkan adayları netleşecek gibi.

            Ardından belediye meclis üyelerinin belirlenmesi gündeme gelecek.

            Belediye Başkan adaylarına odaklanılmış bir ortamda meclis üyelikleri sanki pek önemsizmiş gibi değerlendirilse de aslında “Nasıl bir Belediye Meclis Üyesi” tanımının da yapılması gerekiyor.

            Etnik, dini, bölgesel ayrımların yapılmadığı, liyakat ve emeğe saygılı tercihlerin yapılmasını siyasi partiler ne kadar başarabiliyor? Hepimiz görüyoruz.

            Genel de “başkanla uyumlu çalışacak kişi olsun” derken, üstlendiği görevi hazmedemeyen, politik tavrı ve duruşu olmayan, hele de parti disiplinine alışkın olmayan belediye başkanları “koşulsuz biat edecek” meclis üyeleri istiyorlar.

            Bodrum da Belediye Meclis Üyeliğine aday adayı olmuş biri olarak ben uyumlu çalışmayı, başkanın her dediğini sorgulamadan kabul etmek olarak algılamadığım gibi, her koşulda başkanın adamı olacak bir meclis üyeliğini kabul edemem.

            O zaman Belediye Başkan Adayından beklenecek özelliklerden biri de, “belediye meclis üyelerinin görüş ve önerilerini dikkate alan, Kent Konseyi başta olmak üzere kentteki Sivil Toplum Kuruluşları, Meslek Odaları, sendikalar ve sivil platformlarla, kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği ve diyalog içerisinde olmak” diyebiliriz.

            Kentte yaşayan herkesi hemşeri olarak gören, tüm yurttaşlara ayrımsız, eşit hizmet vermek için çaba gösteren, ortak bir kent kültürü oluşturulması için sosyal, kültürel ve sanatsal etkinlikleri önemseyen, seçmenine karşı sorumluluğu, halkına karşı saygısı olan bir belediye başkanı, sanırım benim gibi her yurttaşın ortak talebidir.

            Tıpkı insanlar gibi kentlerin de bir ruhu vardır.

            Kentin ruhuna, doğal yapısına, sosyal, kültürel, tarihi dokusuna uygun bir imar yapısı; meydanları, park ve bahçeleri, spor alanlarıyla yaşayan bir kent yaratmak, ancak inanmış, mücadeleci kişiliğe sahip kişilerle mümkün olabilir.

            Umarım Bodrum dahil, tüm kentlerde, siyasi kaygı ve önyargılardan bağımsız, eskilerin “şehr-i emin” diye adlandırdıkları gibi, kentlerimizin geleceğini emanet edebileceğimiz belediye başkan adayları yarışır.