Celal BAŞLANGIÇ
İtalyanlar kalenin arkasına çekilmişlerdi. Karşı tepede konuşlanmış Alman mitralyözleri kurşun yağdırıyordu.
Büyük bir cephane yığınağı yapmıştı İtalyanlar.
Adayı işgale gelen Almanlarla İtalyanlar arasında çok şiddetli çarpışmalar yaşanıyordu.
Bombalar ada halkı üzerinde uçuşuyordu adeta.
Halk evlerini terk etmiş adadaki mağaralara, İtalyanlar tarafından yapılmış korunaklı tünellere sığınmışlardı.
Açlık, susuzluk ve pislikle mücadele ediyorlardı.
Almanlar çıkartma yaptıkları limanın kenarındaki eve un ve şeker yığmışlardı. Silahlı iki Alman askeri bekçilik yapıyordu erzaklara.
Herkes gibi onun da her yanını bit sarmıştı.
Müthiş bir açlık hissediyordu.
Gözünü karartıp denizden usulca Almanların erzak yığdığı eve arka kapıdan girdi.
Tam bir çuval unu sırtlayıp götürecekti ki nöbetçiler yakaladılar.
Hareketleriyle karnının çok aç olduğunu anlatmaya çalıştı bir süre.
Belli ki karşılarında bit içinde ve açlıktan ölmek üzere olan bir insan gören Alman askerleri de acımışlardı genç adama. Bir çuval un verip gönderdiler.
Koşa koşa saklandıkları mağaraya geldi.
Herkesin karnı açtı. Yere koyar koymaz büyük bir hücum oldu un çuvalına. Avuçlarına doldurdukları unu çiğ çiğ yiyorlardı.
Leros Adası’nın Alinda Koyu’nda Mihalis Koubaros babasından kalan bu İkinci Dünya Savaşı anısını anlatırken cam göbeği mavisi pırıl pırıl denizi gösteriyordu:
“Leros’u İtalyanlardan almaya gelmişti Almanlar. Yunan ve İngiliz gemileri de İtalyanlara destek veriyordu. İşte tam burada batırmış bir Yunan bir de İngiliz gemisini tam dört tane Alman savaş uçağı.”
Gerçekten de Leros Adası’nın her yanında İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma izleri görmek mümkün.
Hatta tarihe “Hitler’in son zafer kazandığı yer” olarak geçmiş Leros Adası.
Aslında 1900’lü yılların başına kadar görece bir sükunet hakim Leros’a.
Yaklaşık 200 yıl St. Jean Şövalyeleri’nin egemenliğinde kalmış ada. Sonrasına şöyle bir not düşmüş adanın yerel yönetimi:
“1522 yılında bütün Ege Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine girmiş. Osmanlı hakimiyeti döneminde Leros kısmi bağımsızlık imtiyazının tadını çıkarmıştır. 1912’de Türk-İtalyan Savaşı çerçevesinde Leros İtalya’ya geçmiş ve böylelikle adada İtalyan işgali dönemi başlamıştır. İtalyanlar işgalin ilerlemesinin ardından Leros’un muhafız birliği olan 22 Türk’ü tutuklamışlardır. Doğal limanlar yüzünden ilerleyen yıllarda Leros oldukça önemli bir deniz üssüne ve hava-deniz terminaline dönüşmüştür.”
Bu tespitin önemini insan Rodos’tan kalkan feribota binip beş saat sonra adanın başkenti olan Lakki’deki limana yanaşırken çok somut anlıyor.
Öylesine derin bir limanı var ki Lakki’nin, insan Mussolini’nin 12 Adalar’dan biri olan Leros’u neden bu coğrafyanın başkenti seçtiğini, böylesine büyük bir kentsel ve askeri yatırım yaptığını daha iyi anlıyor.
Mussolini döneminde adanın bağlık olan Lakki Limanı'na yepyeni bir kent kurulmuş. Bütün kamu binaları ve konutlar fütürizmin özgün mimarisine göre yapılmış. Faşist İtalyan mimarisinin özellikleri sergilenmek istenmiş.
Adanın nüfusu dört bin civarındayken Mussolini tam 30 bin kişilik bir kent kurmuş.
Leros Belediyesi’nin hazırladığı broşürde İtalyan işgali dönemi “Nasyonal sosyalizm ve faşizm döneminin etkisine giren dönemin İtalyan politikası adada Yunan eğitimini yasaklıyor ve yerel halkın etnik ve kültürel kimliği kovuşturuluyordu” cümlesiyle anlatılsa da aynı görüşte olmayanlar da var adada.
Babasının, annesinin anlattığı İtalyan işgali dönemine, ardından gelen Alman işgaline ilişkin savaş anılarını hafızasında hala capcanlı tutan Mihail Koubaros “İtalyanlarla aramızda büyük bir sevgi vardı” diyor.
“1946 doğumluyum. Annemin, babamın anlattığına göre İtalyanlar buraya evleri, binaları yaptırırken yerli halk da bu inşaatlarda çalışmış. Ama öyle esir gibi çalıştırmamışlar, para vermişler. Millet iş bulmuş.”
Sadece Lakki değil, adanın dört bir yanı doğal limanlar, derin girintili koylarla dolu.
Bir dönem savaş için cazibeli bulunan, stratejik önemi nedeniyle bölgeye hakimiyet kurmak isteyen devletlerin gözdesi olan Leros’un bu özelliği bugün turizm için çekici hale gelmiş.
Öyle bir coğrafik yapısı var ki Leros’un Ege’nin dört bir yanında fırtına kopsa gelen turistler mutlaka adanın herhangi bir köşesinde çarşaf gibi bir kumsal bulabilirler.
Ancak sadece Leroslular değil, neredeyse karşılaştığımız bütün Yunanlar, Türkiyeli olduğumuzu öğrenince yoğun bir soru yağmuruna tutuyor bizi.
Ancak geçen yıla kadar “Erdoğan Yunanistan’a saldırır mı?” sorusu ciddi bir biçim değiştirmiş. Karşılaştığımız Yunanlar “Erdoğan bize ne zaman saldırır?” diye soruyorlar artık.
Tanıştığımız Yunanlar kesin olarak Erdoğan’ın “Ege hamlesi” konusunda ikiye ayrılmış durumda.
Bir kısmı Erdoğan’ın Yunanistan’a saldıracağından eminler. Sadece zamanlamasını merak ediyorlar.
Ancak konuyu daha serinkanlı düşünenlerin görüşü biraz farklı.
“Ekonomimiz çökmüştü. Yeni yeni ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Bu sene Yunanistan turizminde büyük patlama var. 30 milyon turistten söz ediliyor. Erdoğan’ın NATO ve AB nedeniyle savaş çıkarması zor bizimle. Ama eğer Erdoğan Kardak gibi bir kriz çıkarır, insansız bir adaya falan çıkmaya kalkarsa gelecek olan bütün bu turistler kaçar, biz şapa otururuz.”
Koubaros da konuya ikinci gruptaki Yunanlar gibi yaklaşırken bir anısını anlatmadan da geçemiyor:
“Ege’deki adaların büyük bölümü Lozan’la Yunanistan’a verilmiştir. Kardak (İmia) krizi çıkınca çok şaşırmıştım. Çünkü ben küçükken babamla Kardak’a gider balık tutardık. Hatta oraya gittiğimizde Türkiye’deki gelip geçeni görürdük. Hiçbir sıkıntı olmazdı. Hiç kimse bize ‘Burada ne işiniz var’ diye sormazdı. Sonra o kayalıklarda hak iddiası başladı. Bugün o tartışmalar yine alevlendi.”
Türk Yunan Defne Dernekleri Paskalya yortusunda küçük bir buluşma gerçekleştiriyordu Leros’ta. Ancak bu buluşmanın tarihi de tam olarak Ege’de savaş tamtamlarının çalındığı bir sürece denk gelmişti.
Daha adanın tüm güzelliklerini tam olarak keşfetmeden önce, Ege’de tırmanan gerginliğin gölgesinde fark ediyoruz ki, biri dökümantasyon merkezi olmak üzere bugün nüfusu toplam sekiz bin olan bu küçücük Ege adasında tam dört tane savaş müzesi varmış.
Savaşın tüm acılarını fazlasıyla yaşayan ada halkı Leros’u bir barış adasına dönüştürmek için hayli çabalamış.
Türkiye’den kardeş kentler ilan etmişler.
Türkiye’de en çok özlem duydukları yerleşim yeri ise Didim. Çünkü ada halkının büyük bir bölümü mübadele ile Didim’den gelmiş. Sık sık buraya gidip özlem gideriyorlar ve en çok Didimlilerin adalarına gelmesini istiyorlar.
Ancak tüm bunları konuşurken gözlerinden geçen “savaş kaygısı”nı görmemek de mümkün değil.
(SÜRECEK)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021