Celal BAŞLANGIÇ
Sezon değişimlerinde mağaza vitrinlerinde sıkça görürsünüz.
“Patron çıldırdı! Zararına satıyor”, “Patron çıldırdı! Şok indirim”
31 Mart yerel seçimlerine bir aydan az bir süre kala Türkiye’nin hali de sezon sonu indirimli satış yapan mağaza vitrinleri gibi.
“Patron çıldırdı! Herkesi düşman ilan ediyor”, “Patron çıldırdı! HDP’lileri ülkelerinden kovuyor”.
Son iki gündür Erdoğan da meydan meydan dolaşıp “PKK eşittir HDP” iddiasını daha da ileri götürüyor; CHP’yi, İYİ Parti’yi, hatta Saadet Partisi’ni Kandil’den Pensilvanya’ya uzanan bir yelpazede “terör örgütlerinin uzantısı” olarak gösteriyor, HDP’lileri “Sizin bu ülkede yeriniz yok” diyerek Irak Kürdistanı'na kovalıyor.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli partisinin grup toplantısında “Kürdistan’da kazanacağız, batıda AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz” demişti.
Zaten HDP’nin bu doğru stratejik planı Erdoğan’ı “patron çıldırdı” kıvamına getirdi.
Şimdi bu sözü Erdoğan yeni bir kutuplaştırma, ayrıştırma malzemesi olarak kullanıyor:
“Bizde Kürdistan diye bir bölge yok. Çok seviyorsan Irak’ın kuzeyinde Kürdistan var. Yallah oraya, git Kürdistan’a. Sizin bu ülkede yeriniz yok.”
Bugün “Kürdistan yok” diyen Erdoğan çok değil bundan altı sene önce, 2013’te “Türkiye’de Kürdistan var” iddiasını TBMM kürsüsünden dile getiriyordu:
“Kürdistan kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler. Şöyle biraz daha geçmişe, Osmanlı’ya gittikleri zaman Doğu ve Güneydoğu’nun Kürdistan olduğunu görecekler.”
Son 50-60 yılı “Komünistler Moskova’ya”dan, “Kürtler Kürdistan’a” aşamasına gelmek için yaşamışız meğerse.
Tam da AKP’nin seçim meydanlarında “Orta Asya’dan gelmiş de Ön Asya’dakileri kovalıyor” durumu var.
Buna kaynaklık eden önemli birkaç etken mevcut.
Birincisi, artık Erdoğan gittiği meydanlarda beklediği kalabalıkları toplayamıyor.
İkincisi, gelen anket sonuçlarına göre AKP oylarında ciddi bir düşüş var.
Üçüncü neden ise yapılan anketlerde ortağı MHP’nin oyları beklendiği düzeyde AKP adaylarına gitmiyor. Hatta MHP’den AKP’ye aktarılacak oylar yüzde 30’lar düzeyinde.
Ancak HDP’nin oyları çok büyük oranda parti genel merkezinin işaret ettiği adaya gidecek. Anket sonuçlarına göre bunu yüzde 70’lerle ifade etmek mümkün.
Bu tablo karşısında Erdoğan hırçınlaşıyor. Kendisinden olmayan herkesi en ağır ifadelerle suçluyor. Ancak işin ilginci bundan önceki seçimlerde bu tavrıyla seçmenlerini konsolide eden Erdoğan verilere göre sergilediği bu hırçınlığıyla oy kaybetmeye başladı.
Erdoğan’ın meydanlarda sergilediği tavır aynı zamanda bir “kaybetme paniği”nin de ifadesi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken mantık şirazesini de iyiden iyiye kaçırıyor.
“Bay Kemal, Türkiye’nin buğday ithal ettiğini söylüyor, yahu sen nasıl bir yalancısın” diye eleştirdikten sonra aynı konuşmanın içerisinde “Ha biz dışarıdan buğday almıyor muyuz? Hem de yüksek miktarda alıyoruz” cümlesini kurabiliyor.
Altı milyon seçmeni olan HDP’ye “Sizin bu ülkede yeriniz yok” dedikten birkaç cümle sonra “Kutuplaşmaya, insanımızı birbirine kırdırmaya çalışanlara ‘hayır’ diyoruz” diyebilecek benzersiz bir mantık gösterisi yapabiliyor.
Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama adına yapılan ölçüsüz harcamaları bir CHP milletvekili eleştirince “Akdeniz’deki çalışmalarımızdan rahatsız olan kim varsa hepsinin ekmeğine yağ sürdüler. Bu CHP’nin sadece PKK değil, Kıbrıs Rumlarıyla aynı yolda yürüdüğünü gösterir” demeye cüret edebilecek kadar büyük bir panikte Erdoğan.
Geldiği son nokta neredeyse kendisinin bütün edimlerini inkâr edecek düzeyde:
“Bizim için anketçilerin değil, milletin sözü kıymetlidir. Medyanın değil, meydanın ne dediği önemlidir.”
Bu cümle bile Erdoğan’ın içinde bulunduğu ruh halini göstermek için birkaç açıdan çarpıcıdır.
Birincisi, neredeyse Türkiye’nin siyasi hayatına “anketleri en iyi kullanan politikacı” olarak not edilecek olan Erdoğan artık anketler için “Manipülasyon var, güvenmiyorum” diyebiliyor.
Çünkü kendi yaptırdığı anketlerden bile çıkan sonuçlara göre AKP oylarında büyük bir kanama var.
Hatta anket şirketlerinin yöneticileri alandan gelen sonuçlara inanamıyor, “bizim anketörler mutlaka bir hata yapmışlardır” düşüncesiyle aynı bölgede yeniden anket yaptırıyor, ancak sonuç değişmiyor.
İkincisi, medyanın neredeyse yüzde 95’ini ele geçiren Erdoğan artık medyanın ne dediğini önemsemiyormuş.
Neden biliyor musunuz, çünkü ele geçirdiği gazeteler artık satmıyor, televizyonlar izlenmiyor. Ayrıca kendi çıktığı televizyon programları bile izlenmiyor.
Son olarak “AKP’nin havuzuna” indirdiği bir zamanların “amiral gemisi” Hürriyet’in gerçek tirajını yazdığı için aynı gruptaki Posta gazetesinin bir yazarı işten atıldı.
Çünkü o yazarın köşesinde yayınladığı veriye göre Türkiye genelinde Hürriyet’in tirajı 60 bine inmişti.
Oysa gazete “teslim alındığında” tirajı 300 binlerin çok üzerindeydi. Havuzdaki diğer gazetelerin tirajları çok daha içler acısı durumda.
“Havuz medyası”nın televizyonları da çok farklı durumda değil. Erdoğan’ın reytingi de öyle.
15 Şubat’ta ATV ile A Haber ortak yayınına çıktı Erdoğan. Reytingi total izleyicide 31. sırada yer aldı. “Gündem Özel” başlığıyla yapılan yayın AB grubunda ise 23. sırada kaldı.
23 Şubat’ta Kanal D-CNN Türk ortak yayınına çıktı Erdoğan. Total izleyicide 47. sıraya düştü. AB grubunda ise 54. sırada kendisine yer bulabildi.
Son olarak 26 Şubat’ta Star-NTV ortak yayınına çıktı. Total izleyicilerde 51., AB grubunda ise 33. sırada kaldı.
Böyle bir tablo karşısında doğal olarak anket sonuçlarına da kendi kurduğu “havuz medyası”na da güvenmiyor Erdoğan.
Geriye bir tek meydanlar kalıyor. Yakında çay dağıttığı meydanlar için “güvenmiyorum” derse sakın şaşırmayın.
Anket sonuçları da, yandaş gazetelerin tirajları da, televizyonlarındaki reytingleri de toplumun artık yalanı da, gerginliği de kusmaya başladığını, büyük bir ekonomik kriz içersinde çaresizlikten kıvrandığını gösteriyor.
Ekonomiyi batırdın, “milli irade”yi patates, soğan, mercimek kuyruğuna soktun… Kaliteli bir eğitimi ve sağlık hizmetini ulaşılmaz kıldın… Hem iç politikada hem de dış politikada çamura saplandın… Bari Orta Asya’dan gelenler adına Ön Asya’nın kadim halklarını kendi topraklarından kovalama.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021