Gürbüz ÖZALTINLI
Vahap Coşkun, Emre Uslu ile yürüttüğü tartışmayı Hertaraf sayfalarına taşıdı ve 24-25 eylül tarihli yazılarında görüşlerini etkili biçimde savundu. Emre Uslu’nun ısrarlı biçimde savunduğu tezlerini ise zaten köşesinden takip ediyoruz. Her iki yazar da, Kürt haklarının tanınması ve demokratikleşme adımlarının atılmasında mutabıklar. Ancak, demokratikleşmenin PKK üzerindeki muhtemel sonuçları üzerine bir farklılık ortaya çıkıyor. Uslu, demokratikleşmenin PKK’yı güçlendireceğini ileri sürerken, Vahap Coşkun, demokratikleşmenin şiddet politikalarının meşruiyetini tartışılır kılarak PKK’nın gücünü kıracağını savunuyor.
Gerçekten bu tartışma önemli, çünkü ucu savaşın nasıl sona erdirilebileceğine ilişkin önerilere dayanıyor.
Emre Uslu’nun tezi şu: PKK’nın gücünü ancak etkin işleyen güvenlik politikalarıyla kırabilirsiniz ve bunu yapamazsanız hangi reformları gerçekleştirirseniz gerçekleştirin savaşı bitiremezsiniz. O hâlde Uslu’yu şöyle sadeleştirirsek ona haksızlık yapmış olmayız: Bu savaş, ancak savaşmanın hakkı verilerek bitirilebilir. Önce zafer, sonra teslim alma müzakereleri!
Doğrusu beni de Uslu’nun Kürt haklarını tanımak gerekir önermesinden çok daha fazla bu savaş teklifi ilgilendiriyor.
Ben de, demokratikleşmenin tek başına PKK’yı etkili bir Kürt temsilcisi olmaktan çıkartmayacağına inanıyorum. Fakat bundan asla Uslu’nun önermelerini üreterek “o hâlde savaşa devam” sonucuna varmıyorum. Vahap Coşkun’un bu tartışmada yaslandığı mantık tartışmasız daha sağlam ve ikna edici. Coşkun’un tezlerine ilişkin bir tek uyarım olabilir ki o da yazısında bu noktaya dair dikkatini esirgememiş ; tartışmada “şiddetin politika olmaktan çıkartılması” eksenine sadık kalmak.Sorun PKK’nın bitirilmesi değil, şiddetin siyaset aracı olmaktan tamamen çıkartılmasıdır.
“ PKK var olduğu sürece Kürt sorununda şiddet eksik olmaz” diyenlerdenseniz, size, fazla karamsarsınız ve Uslu’nun gösterdiği yoldan başkasına da kapalısınız demek isterim.
Demokratikleşme PKK’yı güçlendirir tezi oldukça kışkırtıcı. Fakat eksik. Hangi PKK’yı güçlendirir? Silahı, savaşı merkeze koyan PKK’yı mı güçlendirir; ateşkese, müzakereye ve bir plan uyarınca silahı tamamen terk etmeye yönelebilecek PKK’yı mı? PKK’da maksimalist hedeflerle sonuna kadar savaşı savunacak bir damar sanırım eksik olmayacaktır. Ancak PKK, gücünü Kürtleri temsil edebilme kapasitesinden alan canlı sosyolojik bir varlık. İnsan öldürmenin, Kürt gençlerini de ölüme sürmenin anlamsızlaştığı koşullarda şiddetsiz siyaseti savunan bir sağduyu çıkacaktır. Toplumda “neden savaşıyoruz” sorusunun sorulabildiği koşullarda savaşçıların iradesi karşılıksız kalmaya başlar.
Şu alışılmış devlet ezberi PKK’nın değerlendirilmesinde zihinleri etkiliyor sanırım: PKK, dış güçlerin taşeronudur ve içeride Kürtler üzerindeki etkinliği de iknadan çok şiddetin korkutuculuğuyla elde edilmektedir.
Bu bakış, PKK’yı gerçekten anlamanın ifadesi değil. Ona karşı yürütülen mücadelenin propagandif dilini analiz yerine geçirmeye başlamak aldatıcı olur. Şu elbette doğru: PKK uluslararası koşullardan, bölgedeki dengelerden, çatışan güçlerin yarattığı imkânlardan yararlanıyor. Ayrıca temsil etmeye çalıştığı halk üzerinde de kendi tanımladığı “milli çıkarlar” uğruna şiddet mekanizması işletiyor.
Siyasetin gerçeği karşısında propaganda mı yapacaksınız yoksa meseleyi anlayan analizlere mi başvuracaksınız önce buna karar vermek gerek.
PKK’yı sadece taşeron ve Kürtlerin iradesini şiddet eliyle teslim alan bir yapı olarak görürseniz, onun kolay kolay zayıflatılamayacak “milli duygu” temsilini gözden kaçırırsınız. Savaşarak yok etmeyi önerdiğiniz şeyin tarihsel olarak kurulmuş ciddi bir sosyoloji olduğunu görmeyip, onu yukarıdan aşağı işleyen ve okkalıca vurulursa dağılıp gidecek bir “network” olarak tanımlarsınız.
Kanımca, PKK silah zoruyla mağlup edilmeden barış olmaz diyenler yanlış yolu gösteriyorlar.
Demokratikleşmenin PKK’yı zayıflatmayacağını öngörenler haklı olabilirler ama bunun alternatifi savaşarak yok etmek değil.
Silah bırakmadan müzakere olmaz diyenler, eski tanıdık savaş diliyle konuşuyorlar. Türk kamuoyuna caka satıyorlar.
Müzakere zaten ne için yapılır? Silah bıraktırmak için değil mi? Silahı silahla susturamadığımız için konuşmuyor muyuz müzakereyi? Silahı bırakana kadar görüşmeyi reddedecekseniz, savaşı savaşarak bitirmeyi öneriyorsunuz demektir. Bunu yapabilecek gücünüz varsa kan neden akıyor?
Kürt sorununda şiddetin aşılmasını bir network’un dağıtılması olarak tanımlayanlar aslında yeni bir şey söylemiyorlar. Denenmemiş olan üzerine konuşmuyorlar.
Otuz yıldır yapılanı öneriyorlar.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023