Hakan AKSAY
Kendi gölgesiyle bile kavga edebilecek kadar gergin bir cumhurbaşkanımız var.
İçerde, muhalefet saflarında kavga etmedik kimse kalmadı.
Barış görüşmeleri yaptığı Kürtler şimdi neredeyse “baş düşman” oldu.
Bir zamanlar kardeş olduğu “paralelciler” bugün toptan ezilmesi gereken bir karınca sürüsü.
Dışarda Esad (pardon Esed), Sisi, Sarkisyan, Obama falan derken, iş Putin’le bile takışmaya kadar gitti.
Didişmedik lider kalmadı.
Vee...
Sırada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var.
Öyle çok uzun oluyor, biz kısaca KKTC mi diyelim?
Hayır.
Kısaca “yavru” diyelim.
“Yavrumuz”...
“Türkiye ana”nın “yavru vatanı”...
Evet, sıra “yavru vatan”da.
* * *
Onun çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya geldi sıra.
Hem de nasıl bir günde?
Adamcağız daha yeni seçilmiş, kullanılan oyların dumanı tütmekte.
Henüz mazbatasını bile almamış.
“Ana vatan”ın babası, Reisi, lideri, her şeyi, Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan...
Kendisi eski bir futbolcu olur aynı zamanda...
Kuveyt’e gitmeden önce, Esenboğa Havaalanı’nda, Akıncı’nın bir sözü ayağına tam oturunca sert bir vole vurma fırsatını kaçırmıyor:
“Sayın Akıncı’nın ağzından çıkanı kulağı duymalı!”
Güüümm!..
Öyle ufak tefek bir fiske değil, hani “yavru”ya atılabilecek türden; bayağı “yetişkin”e göre bir vuruş bu.
* * *
Erdoğan, Akıncı'nın "Yavru vatan değil kardeş ülkeyiz" sözlerine sert tepki gösteriyor.
Her zamanki gibi oldukça “açık sözlü” bir siyasetçi; kimseden de korkusu yok, derdini aynen hissettiği gibi dışa vuruyor:
“İki kardeş ülkeyiz dediğimiz zaman burada çok farklı tablolar ortaya çıkar. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ... KKTC bugüne kadar niçin sahipleniliyor, bilmesi lazım. ‘Yavru anavatan’ olarak çalışmanın (?) bir bedeli vardır. Bu ülke Kuzey Kıbrıs’ta bir bedel ödemiştir, hâlâ ödemeye devam etmektedir. Bizim yaptığımız yıllık ödeme 1 milyar dolar civarındadır.”
Doğrusu ben bunları duyduğum anda Kuzey Kıbrıslı birkaç arkadaşımı hatırlayarak utanıp sıkılıyorum böylesi bir “paranızı verdik, ona göre” edebiyatından...
Ama o daha da gaza basarak devam ediyor:
“Kuru kuruya kardeşlikle olmuyor. Dayanışmamız, farklılığımız(?), uluslararası camiada Kuzey Kıbrıs’ın kavgasını veren kim? Sayın Akıncı bu kavgayı tek başına verebileceğini mi zannediyor?”
Ve Erdoğan “yavru” ile ilgili “son kararını” açıklıyor:
“Yavru vatandır, bundan sonra da yavru vatan olarak devam edecektir. Bir ananın yavruya olan ilgisi neyse aynı şekilde devam edecektir.”
* * *
İşte böyle!
Erdoğan’ın sinirlenmesine nedeni olan yaklaşım ortada:
Besle “yavru”yu, oysun gözünü!..
Ne var ki Akıncı’nın söyledikleri yabana atılır türden değil:
“Neden rahatsız olunuyor iki kardeş ilişkisinden, anlamakta zorlandım. Yavrunun büyümesini istemiyor mu Türkiye? Biz hep yavru mu kalalım? Ayaklarımızın üzerinde durmasını beceremeyelim mi? Artık yetişkin bir ülke olmayalım mı?”
Eminim Erdoğan, bu sözleri de “bak hâlâ cevap veriyor” türünden hiddetli bir sabırla veya “la havle velâ” çekerek göğüslemiştir.
* * *
Ben Kıbrıs konusunun uzmanı sayılmam.
Buram buram duygusallık kokan “yavru vatan”konumlandırmasını da başından beri anlayamadım.
Böyle 1974’ten beri (ya da KKTC olarak 1983’ten bu yana) kanatlarımızın altına alıp sevgimizle boğa boğa pestilini çıkardığımız bu “yavru”dan nasıl bir gelecek bekliyoruz?
Hem “yavru” diyoruz Kuzey Kıbrıs’ta kurulan (veya kurulmasını sağladığımız) devlete...
Hem de onun dünyada “eşit haklı bir devlet” olarak tanınmasını istediğimizi söylüyoruz.
Peki, ne olarak tanısın dünya onu?
Bizim “yavrumuz” olarak mı?
Yoksa yetişkin bir devlet olarak mı?
Yoksa dünyanın tanımasını hiç istemiyor muyuz?
Bizim “yavrumuz” olsun yeter mi?
Ama saygıda kusur etmesin tabii.
Zaten “seçim zaferi”, “eski Cumhurbaşkanı’nın devrilmesi”, “paralelci gazetelere demeç”, öbür taraftan “kendi kendini yönetebilen bir Kıbrıs Türk varlığı”, “Rumlara yönelik empati”, “Maraş’ın yasal sahiplerine verilmesi” falan gibi bir dizi “kötü puanı” var Akıncı’nın...
Şimdi bir de tutmuş, dün bir bugün iki, “Biz seninle eşitiz” diyor.
Hoop derler adama!
* * *
Cumhurbaşkanımız’ın tabiatı bu; dobra dobra konuşmayı seviyor.
Birini kendisiyle eşit görmezse hemen bunu ortaya koyuyor:
“Haddini bil!”
“Sen kendi işini yap!”
Şimdi, affedersiniz, başka dinlerden, mezheplerden, başka partilerden falan birileri çıkacak da bizim Cumhurbaşkanımız’la aynı seviyedeymiş gibi konuşacak.
Olacak şey mi bu!
“Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?”
“Yavru değil kardeş ülkeymiş!” O halde yeni seçilen “yavruCumhurbaşkanı”, sanki bizim koskoca Cumhurbaşkanımız’a eşit gibi durmuyor mu?
Olur mu yav!
Yani tabii ki herkes eşittir...
Türk, Kürt, Sünni, Alevi, Türkiye, KKTC falan filan... Bütün dünya liderleri... Herkes ama herkes eşittir elbette...
Ama “en eşit” olan O’dur!..
Anladınız mı?..
@AksayHakan
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025