Hakan AKSAY
Sevgili Güzin Abla,
Geçen gün sana hoşlandığı gencin “Kürdistan ütopyasını desteklediğini” (?), kendisinin ise “çözümün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde gerçekleşeceğine inandığını” yazan 24 yaşında bir kadına verdiğin cevabı okudum.
“Etkisindeyim ama olmamam lazım” rumuzlu bu genç kadına diyorsun ki:
“Sevgili kızım,
Konu elbette düşündürücü...
Seninle ilgilenen bu gencin siyasi görüşlerini önemsememen mümkün değil.
Bunlar, ileride birçok konuda anlaşsanız bile, hayati konular sayılır, evliliğinizi de olumsuz etkiler. Özellikle de aileler arasında sürtüşmeye yol açabilir.
Mantıklı düşündüğünde bu yakınlaşmanın sakıncalı yanlarını görebildiğine göre, mantığını kullanmaya devam edeceksin.”
Yani kıza bu Kürt delikanlıdan uzaklaşmasını tavsiye ediyorsun.
Aşk, dostluk, evlilik gibi senin pek sevdiğin konularda analiz görmüyoruz bu tavsiyende.
Fikrinin nedeni, siyasi-etnik zemine dayanıyor gibi.
Bugüne kadar içki, uyuşturucu, kumar düşkünü ya da şiddete başvuran erkeklerden uzak durmaya çağıran satırlarına rastlamak alışılmış bir durumdu.
Ama “Kürt sorunu”na girdiğin sanırım görülmemişti.
Belki de uzmanlık alanını genişletmektesin.
Tecrübelerinden ve yapıcı tavsiyelerinden yararlanmak adına sana şunu sormak istiyorum, Güzin Abla:
Çözüm sürecini savunan, Kürtlere eşit hak ve demokratik özgürlük talep eden erkeklerden (ve eğer biz erkek tarafıysak: kadınlardan) uzak durmamız, onlara asla âşık olmamamız, olduysak bile “mantığımızı kullanarak” aşkımızdan vazgeçmemiz gerektiği söylenebilir mi?
Âşık olmamız gereken insanların “vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü”nden yana, hatta “tek devlet, tek millet, tek dil” türü resmî tezlere sadık kişiler olup olmadığını en baştan sınamamızın yöntemini gösterebilir misin?
RUMUZ: Bir Kürde gönül verme
* * *

Sevgili Güzin Abla,
Ben hayatının önemli bölümünü yurt dışında geçirmiş, birkaç yıl önce Türkiye’ye dönen ve bir parça uyum sorunları yaşayan bir gencim (yani aslında “orta yaşlı bir beyim” demek istemiştim).
Ülkemizde neredeyse bütün tanışmaların “nerelisin?”, “içinden mi?”, “kimlerdensin?” gibi sorularla başlaması beni epeyce rahatsız ediyor.
Ben Akdeniz Bölgesi’nde doğdum. Anne ve babam Karadeniz tarafından. Ergenlik ve ilk gençlik yıllarım ülkenin en büyük şehrinde geçti. En güzel yıllarımı bir kuzey ülkesinde, hem denizi, hem nehri, hem de onlarca adası ve kanalı olan romantik bir kentte geçirdim. Hayatımda en uzun süre yaşadığım şehir ise aynı ülkenin başkenti oldu. Şimdi de becerebildiğimce Egeli olmaya çalışıyorum.
Tanıştığım kadınlar “nerelisin?” sorusuna bu kadar uzun ve sanki altı seçenekli cevap vermemi hoş karşılamıyorlar ve beni “nüfus kütüğüyle saptanmış” seçeneklere yönlendirmek istiyorlar.
Dinimi ve mezhebimi merak etmeleri de beni rahatsız ediyor.
Bu durum mutlu bir izdivaç yapmamı daha en baştan engelliyor.
Haksızsam beni, haklıysam bu tür sorularla beni bunaltanları doğru yola getirecek tavsiyelerini sabırsızlıkla bekliyorum, Ablacım.
Saygılar sunarım.
RUMUZ: Nereliysem nereliyim
* * *
Sevgili Güzin Abla,
Ben mutlu ve huzurlu ilişkilerin yalnız bizi değil çevremizdeki insanları da her zaman çok rahatlattığını düşünmüşümdür.
O bakımdan devletimizi yöneten ve toplumu etkileyen siyasetçilerin çocukluğunun ve sonraki yıllarının istikrarlı ailelerde, sevgi içinde geçmesinin önemli olduğu kanaatindeyim.
Bu bağlamda, ülkemizde siyasetin kaderini belirleyen temel aktörlerden biri olan Sayın Devlet Bahçeli’nin kendisine neden evlenmediği üzerine sorulan soruya verdiği cevabı sıkça hatırlıyorum:
“Bu bir kader meselesidir, üzerinde tartışma da yapılmaz, keşke demek de olmaz. Pişmanlık demeyelim ama aile kurulsaydı olurdu.”
Gerçekten de evlilik kader meselesidir.
Ancak sevgili Güzin Abla, siz de takdir edersiniz ki, insanın kaderi sürprizlerle dolu olabilir ve bazen ileri yaşta da değişebilir.
Sizden bu konunun saygın bir uzmanı olarak Sayın Behçeli’ye umudunu kaybetmemesini ve aile kurmak için önüne çıkacak fırsatları değerlendirmesini tavsiye etmenizi rica edecektim.
Hatta kendisinin mümkünse flu gördüğü etnik kesimler arasında mutluluğu bulmasının, milletçe hepimizin hayrına olacağını affına sığınarak sizin aracılığınızla iletmek isterdim.
RUMUZ: Beraber püskevit yemek
* * *
Sayın Feyza Algan,
Siz Güzin Abla adını 2006’da anneniz Güzin Sayar’dan devraldınız. O da gazetecilikte bayrağı kendi annesinden devralmıştı.
Birçok konuda olduğu gibi, gazetecilikte de geleneklerin, alışkanlıkların önemli yeri vardır elbette.
Ne var ki köşenizde yayımlanan mektuplarda bazen ölüm-kalım meseleleri gündeme sürülmekte, insanlar kendileri açısından yaşamsal önemdeki konularda sizin görüşünüzü sorarak ona göre davranma isteğini dile getirmektedir.
Sizin verdiğiniz cevapların olağanüstü değer taşıdığını bilmem her seferinde düşünme fırsatınız oluyor mu?
Ama zaman zaman yazdıklarınız, herhangi bir mahallede, sıradan bir komşu teyzemizden duyacağımız kadar basit ve bilimsellikten uzak olabiliyor.
Örneğin, insanların aşk ve cinsel hayatlarını kendi kafanızdaki toplumsal baskı kalıplarına, “ayıp” şablonlarına göre yönlendirebiliyorsunuz.
Ya da size içtenlikle eşcinsel olduğunu yazan okurunuza “tedavi ol”, “doğru yola gir”, “evlenirsen kurtulursun” gibi tavsiyelerde bulunabiliyorsunuz.
Siz ne tür bir eğitimden geçtiniz ki, tüm bu konularda uzman yorum yapabiliyorsunuz?
Devamcısı olduğunuz anneanneniz ve anneniz gibi Dame de Sion Fransız Kız Lisesi mezunu olmak ve “yılların gazetecilik tecrübesi” sizce gerçekten yeterli midir?
Maalesef, kendi hayatında dolayısıya yaşayamadığı aşklar konusunda başkalarına ahkâm kesen insanlarla dolu baskıcı bir toplumuz.
Ve bu ortamda adım başı “Seviyorsan git açıl!” türü “derin tavsiyeler” veren Güzin Ablalar ve Güzin Abiler ile karşılaşıyoruz.
Ama bunlar ne kadar doğru? Ne kadar sorumlu?
Bu işin Hürriyet gibi bir gazetede yapılması ne kadar ciddi? (Bunu elbette size değil, gazete yöneticilerine sormak daha isabetli olur.)
Bildiğim kadarıyla 1944 doğumlusunuz. Acaba anneannenizden ve annenizden devraldığınız “misyonu” siz de bir süre sonra kendi kızınıza devretmeye mi hazırlanıyorsunuz?
RUMUZ: Köşelerde monarşi olur mu?
@AksayHakan
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025