Markar ESAYAN
Konuyla ilgili son yazımda, AK Parti'li vekillerin başörtüsü ile Meclis'e gelişleri esnasında CHP'nin herkesi üzecek olumsuz tavırlar takınabileceğini yazmıştım. Öngörümde yanıldım ve buna çok ama çok memnun oldum. Sayın Merve Kavakçı'nın 1999 yılında başına gelenleri, o günkü Meclis tablosunu, merhum Bülent Ecevit'in 'Bu kadına haddini bildiriniz!' haykırışlarını hatırladıkça, ülkenin nasıl bir değişimden geçtiğini daha iyi anlıyorsunuz. Şundan birkaç sene evvel başörtüsü ile ilgili Anayasa değişikliğini mahkemeye götüren ve iptal ettiren CHP ile geçen perşembe CHP'nin sergilemekten kaçındığı tavır arasında derin bir fark var.
Umarım bu CHP'nin değişmeye başladığının bir göstergesidir. Çünkü CHP kendi siyasi-zihinsel darlığı ile yüzleşmekten ziyade, toplumun değişim baskısının ağırlığı ile gönlünden geçen tepkiyi verememiş gibi gözüküyor. Bu davranışın da bir tür zoraki değişim olduğunu iddia edebilir ve haklı olabilirsiniz. CHP'nin bir değişme ihtimali varsa, bu daha çok zamanın ruhunun sert tokatlarıyla olacak gibi. Varsın öyle olsun; hiç sorun değil.
Nitekim, bu değişimin ne kadar zoraki olduğu CHP Milletvekili Şafak Pavey'in 'tarihi' konuşmasındaki o sinizm yüklü imalarda kendini belli ediyordu. Kendisini gerçekten üzülerek dinledim. Genç bir vekilin, CHP'de yeni olabilecek özgürlükçü bir nüveyi ihtiva edebileceğini umuyorsunuz. Ama her kritik anda, o kibirli, o seçkin haliyle, elinde cetvel sizi ölçen, biçen, gerektiğinde de parmaklarınızın ucuna vuran o seküler mürebbiye tipolojisini buluyorsunuz karşınızda. Pervin Buldan'ı, Ruhsar Demirel'i dinlerken içiniz ne kadar ferahlıyorsa, Pavey'i dinlerken, 'Bu mudur' diyerek oturduğunuz yere gömülüyorsunuz.
Yani yeni CHP bu mudur?
Pavey 'Ve artık AKP'nin başı açık vitrin vekillerinin; emanet oyları, gerçek sahibelerine geri verme zamanının gelip çattığını düşünüyorum' diyor. 'Elbette ülkemde sekülarizmin geleceği ile ilgili muazzam endişelerim var' diyor. 'Tam da bu nedenle, çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla, Çamlıca parkının kuytularında, sevgilisiyle öpüşen genç kıza, özgürlüğünü Mustafa Kemal'e borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum' diyor. 'Türbanla özgürlük ilişkisi bıçak sırtı gibidir. Bir yandan inanç özgürlüğünü temsil eder, öte yandan inanç baskısını' diyor. 'Türbanlı kadın vekillerden beklentim büyük; (...) Bundan böyle; mini etek giydiği için işten atılan, sol kulağı küpeli olduğu için dövülen, dekoltesi bakanın hoşuna gitmediği için linç edilen, oruç tutmadığı için öldürülen, Hıristiyan olduğunu gizlemek için isimlerini değiştirenlerin güvenlikleri, herkesten çok bu kadın vekillere emanettir' diyor. 'Lütfen hatırlayın, Ortadoğu'da bizim seküler toplumumuz tek taş pırlanta gibi ışıldıyordu' diyor. 'Tarihe dönüp bakarsanız hepimizi neyin beklediğini göreceksiniz. Kendi yarattığınız radikal canavarın sizi de teslim almasını; sadece bizim var olma mücadelemiz önleyebilir. Bundan sonrasını arif olanlara bırakıyorum' diyor...
Sorun Pavey'in iktidara yönelttiği eleştirilerde değil. MHP'li Ruhsar Demirel de iktidarı sertçe eleştirdi, ancak üslubunda ne kibir, ne sinizm, ne de seçkincilik vardı. Estetize edilmiş, gerçeklerle ilgisi olmayan köhne bir tarihsellik içinden değil, günün gerçeklerinden giderek demokratça, özgürlükçü bir çerçeve çizdi.
Bu köhne sözleri Muharrem İnce'den veya Birgül Ayman Güler'den duyduğunuzda o kadar etkilenmiyorsunuz. Onlar, yokluğu ile varolan eski Türkiye'ye ait misafirlerimiz. Ama insan hakları alanında yıllarca çalışan genç bir vekilin kibar konuşması altından sergilediği zihinsel ve sınıfsal darlığı görünce ümitsizliğe kapılıyorsunuz.
Türkiye'nin ne kadar meselesi varsa, bunlar sanki son 11 yılın sonucuymuş gibi, başörtüsü ile Meclis'e giren vekillere zimmetliyor Pavey. 'Bak, girmenize engel olamadık ama, o tehlikeli çatlaktan ne girerse sizden bileceğiz' diyor. 'Gözümüz üzerinizde, bunu pahalıya mal edeceğiz. Çünkü Ortadoğu'da tektaş pırlanta gibi bir sekülarizmimiz vardı, onu da feda ettik böyle.'
O seküler tektaş kendisi ve kendisi gibilere parlarken, bu halk hangi karanlıklarda inliyordu herhalde bilmiyor Pavey. 2005 yılında AK Parti, CHP'nin azınlıkların vakıf mallarına el koyan uygulaması olan 36 Beyannamesi'ni kaldırırken, kendi partisi 'Agop'un mallarının derdine düştünüz' diye Meclis'i birbirine katıyordu. Dünyaca ünlü ekonomist, okuldaşım Daron Acemoğlu'na Cumhurbaşkanlığı Ödülü verilirken sönen tektaş, 1978 yılında CHP'nin başörtüsüne getirdiği ilk resmi yasakta mı, 1990'da başörtüsüne serbestiyet getiren kararı SHP mahkemede iptal ettirdiğinde mi, yoksa parklarda öpüşmemizi sağlayan Mustafa Kemal'in dönemindeki 1934 Trakya Yahudi pogromunda, Dersim katliamlarında, İnönü dönemindeki Varlık Vergisi'nde, Çift Kur'a askerlikte, 1964 Rum mübadelesinde mi daha çok parlıyordu?
Keşke diyorum, Sayın Pavey tektaşını Mustafa Kemal'den, Tek Parti döneminin köhne mirasından değil de, kendisi alsaydı.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019