Markar ESAYAN
Mekânı cennet olsun, çok sevdiğim bir büyük amcam vardı. Nışan Amca babamın yeğeniydi. LakabıGömlekçi Nışan’dı. Ben tam bir “hikâye avcısı” olduğum için, etrafımda –bir şans olarak– çokça bulunan bu ilginç ihtiyarların paçasından düşmezdim. Anlattıkları hikâyeleri aklıma kazıyordum. Hepsi de ülkenin en zor dönemlerinde yaşamışlardı. 1915’i görenler vardı aralarında. Onların bilgeliğinden çok etkileniyordum. Ayaklı bir tarih kumbarası gibi geziyorlar, değer buldukları kişilere altın değerindeki hikâyelerini gözleri bazen ışıldayarak, bazen sönerek anlatıyorlardı. Ben de emanete hıyanet etmedim doğrusu, iki roman çıktı o hikâyelerden.
Nışan Usta Tokat’ta kuyumculuk öğrenmişti. Öyle böyle değil, çok iyi usta olmuştu. İstanbul’a gelmiş ama kendi deyimiyle “Altına gümüşü katıp satamam, bana göre değil bu iş” deyip askerde öğrendiği gömlekçilikte karar kılmıştı. Hâli vakti yerinde olsa okuyacak, ama bu mümkün değil. O da, Nazilerden kaçan ve 1933’teki üniversite reformu çerçevesinde İstanbul Üniversitesi’nde istihdam edilen Hirsch,Neumark, Schwartz gibi büyük hocaların derslerine giriyor, dışarıdan. Dersleri o kadar yakından takip ediyor, o kadar dâhil ve hâkim ki, onu gerçekten öğrenci zannediyorlar.
Galatasaray Hamamı’nın sokağındaki küçük dükkânı entelektüel bir uğrak yeri oluyor kısa zamanda. Müşterileri arasında konsoloslar, diplomatlar ve politikacılar da var. Onlarla ateşli siyasi tartışmalar yapıyor sık sık. Türk siyasetçilerle 1915’i de konuşuyorlar tabii.
Bana bir gün şöyle demişti: “Oğlum, 1915’te neyin nasıl ve niçin olduğunu herkes çok iyi bilir. Konuştuğum siyasetçilerden bir tanesi bile anlattıklarıma yalan demedi. Hepsi de şahsi konuşmalarında 1915’i kabul ederler. Çok üzgün olduklarını da söylerler ve öyledir de. Ama şunu da eklerler, ‘Bunu asla resmî olarak söyleyemeyiz. Devletin siyaseti budur, kabul edilemez...’”
Sadece siyasiler değil tabii. Mesela 1915 kurbanları, tam da bu tarife uyduğu halde Necip Fazıl Kısakürek Son Devrin Din Mazlumları kitabına bu trajediyi dâhil edememiştir. Etseydi, Başbakan Erdoğan Dersim özründe bu kitabı referans gösterebilir miydi, ya da zaten Ermeni algısı Müslümanlarda üstat sayesinde farklı mı gelişirdi bilinmez. Bir yüzleşememe trajedisinin yükünü, böyle riskli bir kitabı 43 yıl önce yazabilmiş bir insana yıkacak değilim. Ama 1915 işte böyle yakıcı, kalpten ve hafızadan ötelenmiş tehlikeli bir mevzudur.
Lakin Türkiye bugün çok daha ileri bir noktada. Biz yeni nesil Ermeniler, ninelerimizden, babalarımızdan çok daha şanslıyız. Şimdi bize normal, hatta çok yetersiz geliyor olsa da, 24 Nisan’ın gün gelip de İstanbul başta olmak üzere bu ülkenin muhtelif yerlerinde anılacağını Nışan Amca’ya söyleseydim, aklımdan zorum olduğunu söylerdi belki. Bunun Hrant’ın ve Sevag’ın öldürüldüğü aynı zamanlarda yaşanması belki onun da kafasını karıştırırdı, bilinmez.
New York Times’ın uluslararası edisyonu olan International Herald Tribune’a ABD’li Ermeniler bir ilan vermişler. İlanda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün büyük bir boy fotoğrafı var. Deniyor ki “Bir gün bir Türk lider, Anadolu topraklarında işlenen günahları kabul ederek ulusal itibara daha iyi hizmet ettiğini görecek kadar iyi bir devlet adamı olacak. Belki o lider Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olur...”
Bu ilanı çok önemsedim. Bu girişim Türkiye’deki değişimin Ermeni diasporasında fark edildiğini, algılandığını gösteriyor çünkü. Abdullah Gül’ün muhatap seçilmiş olması tesadüf değil. Gül, Ermeni açılımında inisiyatif alarak çok çaba sarf etti. Erdoğan gibi, Gül de Enverist-Kemalist paradigmanın dışına çıkmaya çalışan önemli bir lider. Nasıl ki, yavaş yavaş da olsa Türkiye’deki diaspora algısındaki topyekûncu, ayrımcı bakış çözülüyorsa, “Türklerle diyalog yapılamaz, Türkiye’de hiçbir şey değişmez” algısı da diasporada değişmeye başlamış. Bu ilanı Türkiye, sonuçlarından bağımsız olarak iyi tahlil etmeli, karşılığını doğru vermeli. Diasporanın yüzüncü yıla doğru diyalog konusunda adım atmasının ne kadar zor olduğunu teslim ederek.
Bunun yanında Radikal’den Tarık Işık’a konuşan AK Parti’nin kurucu kadrosundan İstanbul Milletvekiliİsmet Uçma da, 1915’te yapılan tehcirin trajik bir soy sürgün olduğunu söyleyerek bireysel olarak özür diledi: “Bütün bu yaşananların sorumlusu biz değiliz, İttihat ve Terakki’dir. Ama ‘Biz sizden geçmişimizde yaşanan bazı olaylardan dolayı özür diliyoruz’ sözünü söyleyebilmemiz gerekiyor. Bu özrü ben şahsen ‘soy sürgün’ için de söylerim.”
İsmet Uçma’nın karşısına İdris Naim Şahin’i, Dersim özrünün karşısına Erdoğan’ın “Afedersiniz ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz ne de Rumluğumuz kaldı” sözlerini koyup elde var sıfır sonucuna ulaşabilirsiniz. Burun kıvırmak veya imkânları görmek bizim elimizde. Türkler, özellikle de mütedeyyin kesimler, hafızalarını geriye doğru temizlerken karşılarına çıkan 1915 felaketini vicdani bir zemine oturtma gerekliliğinin, bu çelişkinin sürdürülemezliğinin farkına varıyorlar. Doksan yıllık bir zehirlenme sürecinden sonra böyle yakıcı mevzularda ilerlemek o kadar kolay değil.
Liderler neyi ne zaman yaparlar bilemem, ama bir gün bu ülkede 1915’in kurbanları hak ettikleri saygı ve tanınmaya kavuşacaklar. Çünkü 1915, tıpkı diğerleri gibi, bizim ortak acımız ve yeni Türkiye ancak doğru bir hafıza ve yeni bir ahlakla kurulabilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019