Murat Sevinç
Unutulmaya yüz tutmuş, 2002 anayasa değişikliği üzerine…
Osmanlı-Türk anayasacılığı, her ne kadar düz bir çizgi izlemese ve sık aralıklarla ‘darbeye’ maruz kalsa da Tanzimat’tan bu yana genellikle ‘Batı sistemlerini’ takip etti. 1982 Anayasası’nın ilk hali söz konusu tarihte bir kesintiydi. Buna mukabil 1982 Anayasası döneminde ‘2007 yılına dek’ gerçekleşen değişikliklerin hemen tümü, başta 2001 değişiklikleri olmak üzere, öncelikle AB üyeliği hedefi doğrultusunda yapıldı. Anayasacılığımızda bir dönüm noktası olduğunu savunduğum 2007 yılı ve sonrasındaki değişiklikler ise bir ‘parti’ ve ‘kişinin’ istekleri/siyasi çıkarlarını gözetti.
2007’de, Baykal CHP’si ‘367 kararı’nın müsebbibi olmuş, ardından erken seçim kararı alınmış ve AKP oylarını artırıp (barajı aşan MHP’nin de desteğiyle) istediğini cumhurbaşkanı seçtirebilmesi bir yana, Erbakan’ın (genel olarak Türkiye sağının) hayali olan ‘cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini’ öngören anayasa değişikliğini yaşama geçirebilmişti. 367 kararının, Baykal CHP’sinin anayasacılığımıza verdiği diğer büyük zarar ve 2007 sonrası AKP anayasacılığına azımsanmayacak katkı olduğu kanısındayım.
Bu yazının konusu 2002 anayasa değişikliği. 2002 değişikliğinin birkaç anlamı var: Öncelikle, bir kişi için yapıldı. İkincisi, ‘AKP anayasacılığı’ olarak adlandırdığım 2007 yılı ve sonrası için çok güçlü ipuçları barındırıyordu. AKP, bazı önemli siyasi hedeflerine, uzlaşmacı bir görünüm ile ulaşabileceğini gördü 2002’de. Son değişiklikler (2017) ise, AKP’nin artık bu ‘görüntüye’ dahi gereksinim duymadığı bir aşamanın ürünü.
Ne oldu 2002’de?
AKP yüzde 34 küsur oy oranıyla tek başına iktidara geldi. Bunun nedeni, DYP, MHP, DEHAP ve ‘sürpriz’ (!) Genç Parti gibi partilerin yüzde 10 barajını geçememesiydi. CHP ikinci parti olarak yer aldı parlamentoda. Dolayısıyla AKP’nin tek başına iktidar oluşunun temel nedeni, seçim barajı nedeniyle geçerli oyların yaklaşık yüzde 44’ünün çöpe gitmesiydi! Görüldüğü üzere, ‘milli irade’ romantizmine gerek yok. Bir kez daha: Oyların yaklaşık yarısı çöpe gitmişti.
AKP iktidara gelmiş ve Abdullah Gül başbakan olmuştu olmasına da, partinin ve hareketin gerçek lideri milletvekili seçilmemişti. Recep Tayyip Erdoğan, malum şiir ve sonrasındaki yargılama ardından aldığı ceza nedeniyle parti kurucusu olamadığı gibi, milletvekili adayı da olamamıştı. Anayasa’nın ‘Milletvekili seçilme yeterliliği’ başlıklı 76’ncı maddesinde yer alan ve milletvekili seçilmeyi engelleyen ‘ideolojik veya anarşik eylemlere’ ibaresi, buna engeldi. Erdoğan’ın milletvekili seçilebilmesi için değiştirilmesi ve yerine ‘terör eylemlerine’ ibaresinin eklenmesi gerekiyordu. Ancak bu yolla, mahkum olduğu ‘fiil’ seçilmek için ‘engel’ olmaktan çıkabilirdi.
AKP tek başına iktidar olsa da, anayasayı tek başına değiştirecek sandalye sayısına sahip değildi. İmdâdına Deniz Baykal CHP’si yetişti!
Öncelikle şunu söylemek isterim: Bir siyasi hareketin liderinin, okuduğu şiirden aldığı ceza nedeniyle ‘kurumsal’ siyasetten men edilmesi, partisinin başına geçememesi, milletvekili olamaması vs. makul, kabul edilebilir bir durum değildi. Hem o gün, hem bugün. Eğer sıradan bir demokrasiden ve temel haklar rejiminden söz edilecekse, o haklar herkes için savunulduğunda anlamlıdır. AKP’nin, sonrasında siyasi rakiplerini nasıl tasfiye ettiği ya da etmeye çalıştığı, anayasadaki (ve yasalardaki) bazı 12 Eylül yasaklarını kaldırmaması bir yana yıllardır tepe tepe kullanması ve halihazırdaki tutumu, bu satırların yazarı ya da benzer yönde düşünenleri değil, onları ilgilendiriyor. Bir iktidar yandaşı gibi davranmak istesem, dün ‘A’ dediğime bugün aynı hararetle ‘B’ diyebilirdim, ancak hayat kısa, insan böyle işlere özenmemeli. Erdoğan’ın partisinin başına geçmesi, zaten ‘olması gereken’ idi.
Ancak ‘anormal’ durumun sorumlusu, Anayasa’nın o güne dek değiştirilmeyen ilgili maddesiydi ve ‘anormal’ açmaz, yine ‘anormal’ ve ‘olması gereken’ anayasacılığa aykırı, anayasayı değersizleştiren bir yöntemle çözüldü. Kapsamlı ve diğer yasakları da kaldıran bir değişikliktense, Anayasa’nın ‘üç’ maddesiyle, yalnızca bir kişi milletvekili ve başbakan olabilsin diye oynandı. Sorun buydu. Deniz Baykal CHP’si, böyle bir ‘anormalliğe’ destek verdi. Tahmin ediyorum 2007’deki hırçınlığının nedeni de, beklediği ‘adaylık’ ödülünü alamamasıydı.
7 Aralık 2002 tarihli 4777 sayılı yasa ile yapılan değişikliklerden biri, yukarıda söylediğim gibi, seçilmeye engel fiillerden birinin değiştirilip ‘ideolojik veya anarşik’ eylemlerin, ‘terör eylemi’ yapılmasıydı. Erdoğan böylece ‘artık seçilebilir’ hale geliyordu.
İyi güzel de, nasıl seçilecek, seçim yeni yapılmış ve muhtemel ‘ara seçime‘ çok zaman var. İşte ikinci değişiklik bununla ilgiliydi. ‘Seçimlerin geriye bırakılması ve ara seçimler’ başlıklı 78’inci maddeye bir ‘beşinci fıkra’ eklendi: “… bir ilin veya seçim çevresinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde üyesinin kalmaması halinde, boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk pazar günü ara seçim yapılır… ”
Üçüncü değişiklik ise ilk ikisinin ‘ilk ara seçimde’ uygulanabilmesine ilişkin bir geçici maddeye ilişkin.
Demek ki ‘ara seçim’ yapılması için, bir ilin ya da seçim çevresinin TBMM’de hiç vekilinin kalmaması gerekiyordu. İşte tam bu değişiklik öncesinde, illerin birinde seçim iptal ediliverdi! Üstelik Emine Erdoğan’ın memleketi Siirt’te. Mutlu ‘anayasal’ tesadüfler üst üste geldi, anlayacağınız. Kasım başında Baykal, Erdoğan’ı ziyaret edip siyaset yasağını doğru bulmadığını iletmişti; YSK 4 Aralık’ta ‘Doğanköy’de tespit ettiği usulsüzlük nedeniyle Siirt seçimlerinin tekrarlanmasına karar verdi; bunun üzerine AKP anayasa değişikliğine ilişkin önerisini TBMM’ye sundu ve öneri 13 Aralık’ta kabul edildi.
Ahmet Necdet Sezer, değişikliği TBMM’ye bir kez daha gözden geçirilmesi talebiyle ‘geri gönderdi’; CHP meclis grubu desteğini sürdürme kararı aldı; öneri 26 Aralık 2002’de aynen kabul edildi ve Sezer tarafından imzalandı. Değişikliklerin her oylamada 440 üzerinde oyla, halkoylamasına gerek kalmayacak oranla kabul edilmesi, Baykal CHP’sinin desteğiyle mümkün olabildi. Siirt seçimi 9 Mart 2003’te yapıldı, AKP’li bir vekil adaylıktan çekildi (Mervan Gül) ve Erdoğan milletvekili oldu.
AKP anayasacılığı ve 2010’lara dek sürdürdüğü ‘muhalifleri ikna söylemi’ bakımından çarpıcı olan, Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun TBMM’deki konuşmalarındaki ifadeleri. Herkes o maddelerin neden değiştiğini biliyorken, ısrarla ‘bir kişi için’ yapılmadığını yineliyordu.
13 Aralık’taki ilk kabul ardından söz alan Kuzu (13 Aralık 2002, B.10, O.1), Baykal’a övgülerle, şunları söylemiştir:
“Sayın başkan, Sayın Genel Başkanım Baykal… herkesi saygıyla selamlıyorum… Benim, tabiî, asıl, özellikle memnun olduğum husus, buradaki uyumun devam etmiş olmasıdır. Özellikle Anayasa değişikliği bakımından bu uyumun devam etmesinden yana olduğumu, özellikle çok özlediğimi ve hasretle bu işi beklediğimi burada belirtmek isterim. Genel Başkanım Sayın Baykal’a da ayrıca teşekkür ediyorum; sağ olsun, var olsun; hakikaten büyük destek verdiler. Bu kadar yüksek rakam çıkması, beni ayrıca çok sevindirdi. (Alkışlar)…”
Ardından Salih Kapusuz, devam eder:
“…bugün önemli bir adım attık, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, sayı olarak az olsa bile çok önemli bir düzenlemeyi gerçekleştirmiş olduk. Bunun hazırlanmasında emeği geçen, başta muhalefet partisi değerli yöneticileri ile milletvekillerine ve tüm milletvekillerine, katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Aslolan, milletimiz için, ülkemiz için uzlaşma anlayışına dayalı olarak bu çalışmaları birlikte yürütmektir. Biz bu konuda her türlü birlikteliğin devamından yana olduğumuzu ifade ediyor, teşekkürlerimi arz ediyorum efendim. (Alkışlar)”
Değişikliğin ikinci kez kabul edildiği 26 Aralık 2002 (B.16, O.3) günü, Burhan Kuzu daha da duygusal bir konuşma yapmıştır:
“Sayın başkan, değerli milletvekilleri; bu saatten sonra uzun konuşacak durumda değiliz. Herkese teşekkür ediyorum. Hakikaten, iki maddelik de olsa, Türk demokrasisinin önünü açacak olan bu kısa pakete tam destek verdi gerek iktidar ve gerek muhalefet partilerimiz. Özellikle muhalefet partimize teşekkür ediyorum; sağ olsunlar, sonuna kadar, hakikaten verdikleri sözün arkasında durdular, son gelişmelerden de etkilenmediler. Esasen, bunu samimî olarak söylüyorum; bu işlemin kişisel hiçbir tarafı yok, 3 bin 700 insan bundan istifade edecek.
Kaldı ki, kalıcı bir işlem. Bu, anayasa hukukçusu olarak yaptığım bir tahlil, samimî bir tahlilim. Kişisel işlemler prensip olarak yapılmaz hukukta; ama, bazı hallerde o bile mümkündür; ama, bu işlemde onun olmadığını çok net olarak söyleyebilirim. İnşallah, daha sonraki büyük paketlerde, yine, elbirliği, işbirliği içerisinde, demokrasinin önünü açmak durumunda kalacağımızı bildiriyorum ve muhalefet partimizin desteğini, bundan sonra, inşallah, candan yine bekliyoruz. Zaten, uzlaşma komisyonu kurulacak bundan sonra. Herhalde, daha geniş paketlerle buraya geleceğiz, size arz edeceğiz. O gibi durumlarda da desteğinizi bekliyoruz…”
Muhterem okur, eleştiri her zaman, herkes için gerekli ve yararlı bir yol, yordam, araç. Buna mukabil, bugün Kılıçdaroğlu CHP’sini eleştirenler içinde ‘ulusalcı’ kanadı temsil edenlerin özlem duyduğu Baykal CHP’si, öyle pek hasreti çekilecek bir parti değildi. Karşı çıkıp çokça eleştirdiğim 2010 değişikliklerine ve ‘yetmez ama evet’ kampanyasına uyanlara, ‘aralarında hiçbir ayrım gözetmeksizin,’ akıl fikir sınırlarını çok aşan bir düşmanlık besleyen kesime kötü bir haber olacak belki, ancak hatırlatmakta yarar olabilir: Anayasa tarihimiz 2010’da başlamadı.
Okuduğunuz, salt bir Deniz Baykal yazısı olmadığı için verdiği muhtelif zararları hatırlatıp uzatmak istemiyorum. Yine de, Ali Duran Topuz’un zamanında (2015) kendi sayfasında yayınladığı ‘Yalnız ve kullanışlı dahi: Baykal’ makalesinden bir cümleyle bitirmek isterim: “Tek kişilik mücadelesinin birincisi olarak vardı hep; aynı zamanda sonuncu olduğunu da görmesi gerekmedi. Böylece hep kaybettiğini hiç anlamadı.”
Okuma önerisi: Zülfü Livaneli’nin 2007’de konuya ilişkin kaleme aldığı yazının ana kaynağını bulamadım. Artı Gerçek’te yayınlanan halini buraya bırakıyorum.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları

























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025