Mustafa Karaalioğlu
Demokrasimizin kalitesi övünülecek seviyede değil ama sandığın dumanı üzerinde tüterken yeniden seçime gidecek kadar da coşkulu değiliz herhalde. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin (24 Haziran 2018) üzerinden daha bir buçuk yıl bile geçmemiştir. Bu kadar kısa sürede yeni seçimden söz etmek manasızdır. Bununla birlikte, erken seçim söylentisinin erken saatte dolaşmaya başlaması, ülkenin yaşayacağı her sıkıntıda iktidarın kapısını çalmaya namzet bir slogandır.
Erken seçim söylentileri gündeme neden geliyor?
Birinci faktör şu… İktidar ve muhalefet bloku arasındaki oy dengesinin mahalli seçimlerle birlikte 50-50 noktasını göstermesi değişim isteyen kitlelerin ve siyasi partilerin heyecanını artırıyor. Sonuçta sadece bir puan iktidarın el değişmesine yeterli olacaktır. CHP’nin nüfus yoğunluğu kriterine vurulduğunda yerel yönetimlerde iktidar olması da elbette büyük bir motivasyon. Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurduğu yeni siyasi denklemin işe yaraması muhalefet blokunu umutlandırıyor.
***
İkinci faktör ekonomik krizin sabitlenmesidir. Enflasyon hızı azalmış olsa da zaten yüksek seviyede asılı kalan kur ve fiyatlar gerçeği vardır. Yani hayat pahalılığı ve buna ilaveten yüksek işsizlik ile elbette bu sarmalı kırabilecek büyümenin umut verici olmaması… Ekonomide görünür gelecekte eski yıllarda olduğu gibi bol paralı ve harcamalı dönem ihtimalinin zayıflaması kayda değer bir olumsuz faktördür. Hayat pahalılığı ile ücretler arasındaki makas daralmıştır. İnsanlar kriz haline alışıyor ama neticede refah payından kaybettikleri parçanın büyüklüğünü de biliyor. Ya işler düzelmezse korkusu yerleşiyor.
Seçimi erkenden konuşulur kılan diğer faktör de bitmeyen toplumsal/politik gerilimdir. Tablo, iktidarın sahip olduğu desteğin bir seçim çağrısı yapılamayacak kadar güçlü olduğunu gösteriyor ama karşıtlık da bir o kadar dinamiktir. İktidarı seven ve destekleyenler kadar karşıtlarının da bir o kadar bilenmiş olması iki tarafı her an bilek güreşine hazır tutuyor. Bir “erken” erken seçim mümkün değil ama olsa kimsenin “Durun bakalım daha yeni seçimden çıktık” deme alicenaplığını göstermeyeceği bellidir. Yani, millet seçim yorgunu falan değil bilakis herkes her an yarışmaya hazırdır. Çünkü, siyasetin cömertçe hayatın merkezine konulması, toplumda en küçük işlerin bile siyasi güç yoluyla halledilebileceği duygusunu yerleştirdi. O zaman da işini kovalayan, daha iyi hayat isteyen herkes umudunu seçime bağlıyor.
Gelelim siyasi güçlerin pozisyonlarına… Cumhurbaşkanı Erdoğan gayet tabii erken seçimi aklından bile geçirmemektedir. İttifak ortağı MHP Lideri Bahçeli de açık ki aynı pozisyondadır. Bu durumda seçim, iktidarın iradesiyle en fazla bir yıl erken olabilir. Daha önce (2020 veya 21’de) yapılması ise, tabiatıyla sorunlarla başedilmediği anlamı taşır ve yenilgi işareti demektir. Erdoğan bunu biliyor ve şartlar bugün olduğundan daha zor hale gelse bile erken seçimi telaffuz etmeyecektir. Önünde bulunan uzun süreyi ekonomiyi yatıştırmak, yeniden büyümeyi yakalamak ve dolayısıyla işsizliği azaltmak için kullanacaktır. Bu süreyi aynı zamanda gerilimi azaltmak veya kaybolan adalet duygusunu geliştirmek için değerlendirmesi de umulur.
CHP, İyi Parti, SP ve HDP elbette her an seçime hazırdır. Bunu açıkladılar ama muhalefet ne kadar istese de seçimi erkene almanın taşıyıcılığını yapamaz. Hem sayısal olarak ülkeyi seçime götürecek güçleri olmadığından, hem de “erken” erken seçimi zorlamanın üreteceği kaostan uzak durmak için uzun bir süre daha iktidarı gözleme pozisyonunda kalacaklardır.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025