Oya BAYDAR
Başlığı; “Cemaat hain, muhalefet darbeci, Ergenekoncular mağdur, Erdoğan kahraman” diye, ya da “Erdoğan darbeci, Cemaat mağdur, Ergenekoncular hain, muhalefet kahraman” diye de düzenleyebilirdim. Öyle bir kirlilik, manipülasyon, yalan dolan, ilkesizlik, hukuksuzluk âleminde çırpınıyoruz ki, kafaların karışmaması, ilkeli duruşların korunması çok zor.
Kimsenin kimseye güvenmediği, inanmadığı; devletin, iktidarın, yargının, siyasetin, kişilerin, inançların güvenilirliğini hızla yitirdiği bu ortamda, düne kadar aynı saflarda yer almış olanlar birbirlerini suçlayıp kandırıldıklarına, kullanıldıklarına hayıflanırken, kimileri de “düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışıyla, savaşan taraflardan birinin yanında mevzileniyorlar. Yargıdaki Cemaat yapısının Hükümete yönelen yolsuzluk operasyonlarıyla gündeme girmesinden sonra, taraflar arasındaki kavganın ana sahnesi yargı ve belli davalar oldu, şimdi savaş dal budak salarak sürüyor.
Düşmanımın düşmanı dostum mudur?
İster Ergenekon-Balyoz ve aynı süreçte açılan diğer davalar, ister KCK davaları olsun, bu yargılamalar ağır hukuksuzluklara sahne oldu ve çok kişiyi ağır mağduriyetlere uğrattı. Yargıda - poliste yuvalanmış Cemaatçi unsurların bu davaların açılması ve yürütülmesindeki başat rolü herkesin mâlumu. Amaç; bir yandan ordudaki, bürokrasideki darbeci vesayetçi kadroları tasfiye etmek, öte yandan KCK üzerinden binlerce kürt siyasetçisini, aktivistini tutuklayarak Kürt siyasal hareketini bitirmekti. Her iki konuda da AKP ile Cemaat’in çıkarları, amaçları o dönemde bire bir aynıydı. Her adımı birlikte attılar, kumpas varsa birlikte kurdular. Ahmet Şık, “dokunan yanar” diye feryad edip Cemaatçi yargıyı teşhir ederken Başbakan Erdoğan, bu dava konusunda yurtdışında muhatap olduğu sorulara “Bazen bir kitap bombadan daha tehlikeli olabilir” cevabını veriyordu. KCK tutuklamaları başladığında, “paralel devlet” nitelemesini de kullanarak KCK davalarının arkasında duran yine Erdoğan ve partisiydi.
Gün geldi, devran değişti. AKP’nin, özellikle de Erdoğan’ın, mutlak iktidara giden yolda Cemaat’in desteğine ihtiyacı kalmadı. Üstelik koalisyon ortağı fazla güçlenmiş, tehlikeli hale gelmeye başlamıştı. Önce 7 Şubat MİT krizinde ve nihayet 17 Aralık’taki “manidar” operasyonlarda biraz da hesapsızca erken ötüp dişini gösterince kıyamet koptu.
Artık hepimizin ezbere bildiği gelişmeleri neden mi tekrarlıyorum? Öncelikle, bugüne kadar olup bitenlerde, sevapta da günahta da, AKP ile Cemaat’in eşit ortaklığını, zihniyet kardeşliğini, toplum mühendisliği planlarının son tahlilde aynı olduğunu vurgulamak için. Sonra da, yaşanan savaş ortamında gitgide yaygınlaşan “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” ruh hali üzerinde düşünmek için.
Bu ruh hali; Balyoz-Ergenekon ve benzeri davalarda yargılananlarda ve çevrelerinde, bir de KCK davaları mağduru Kürt siyasal hareketinde daha belirgin ortaya çıkıyor. Çok anlaşılabilir ve de haklı nedenlerle başlarına gelenleri Cemaate bağlıyorlar. Darbe davalarının “F tipi” savcı ve yargıçlarca açıldığı, büyük ölçüde onlar tarafından hukuksuzluklarla sürdürüldüğü, kurunun yanında yaşın, suçlunun yanında suçsuzun da yandığı, artık herkesin mâlumu. Öte yandan, Cemaat’in Kürt sorununa bakışını, barışçı çözüm sürecindeki olumsuz, yıkıcı, Kürt siyasal hareketini yok etmeye yönelik operasyonlarını da hepimizden iyi bölgede yaşayanlar ve Kürt siyasal hareketi biliyor. Özetle Cemaatçi yapıyı baş düşman görmekte siyasal olduğu kadar, psikolojik haklılıkları da var.
Bu durum, bugüne kadar omuz omuza birlikte attıkları oklar kendi yumuşak karnını hedef alınca can havliyle Cemaat’e karşı saldırıya geçen AKP’ye yakınlaşmalarına; düşmanı bitirecek gücün yanında konuşlanmalarına yol açıyor. Bu yüzden, Erdoğan’la Öcalan’ın aynı dili kullandıklarını duyup şaşırıyoruz. Bu yüzden Ergenekon-Balyoz, vb. davaları sanıklarının/ mağdurlarının AKP’ye yönelen yolsuzluk iddialarını görmezden duymazdan geldiklerine, son derece tehlikeli antidemokratik adımların altını kalınca çizmediklerine tanık oluyoruz. Düşmanın düşmanı ile bir çeşit örtülü ittifak kuruluyor.
Demokrasiye darbeciliği aklayarak varılmaz
İnsan hafızası unutkanlıkla malûldür. On-on beş yıl önce Türkiye’de olup bitenleri çoğumuzun unuttuğunu düşünüyorum. Meraklısı dönemin gazetelerine, arşivlerine bakmalı. Faili meçhulleri, ordu mensuplarıyla bağlantılı derin çetelerin izlerinin ayan beyan olduğu suikastleri, Kürtlere yönelik şiddeti, JİTEM’i, itiraz eden subayların yok edilişini, şehir şehir, kurum kurum dolaşıp “Parola vatan, işareti bayrak” rumuzlu konferanslar veren emekli ama görevli paşaları, özellikle Mersin-Trabzon hattında yoğunlaşan provokatif eylemleri, cinayetleri, “Genç subaylar rahatsız” manşetlerini, cenazelerde, mitinglerde yükselen “Ordu göreve!” sloganlarını, Batı Çalışma Grubu fişlemelerini, Yargıtay cinayeti ve benzerlerini, gözü kulağı biraz açık olanlara hiç yabancı olmayan, kimisi pervasızca yanımızda konuşulan darbe planlarını, isim isim sayılan cuntaları, komutanların ve komutanlara yakın medya mensuplarının darbe günlüklerini, vb. çabuk unuttuk. Daha doğrusu, açılan davalarda adım adım gelişen haksızlıklar hukuksuzluklar, kamu vicdanında güvensizlik yaratarak bu davaları özünden saptırdı, çökertti.
Ancak; 28 Şubat’la başlayan, AKP iktidara gelince yoğunlaşan seçilmiş iktidarı askeri müdahale ile devirme hazırlıkları/ planları kafayı darbelere takmış hasta muhaleyemizin kurguları değil, gerçekti. Darbe planlayanlara, darbe kışkırtanlara, darbeye ortam hazırlamak için cinayetlere, suikastlere, kişilere saldırılara başvuran tetikçi çetelere karşı açılan davalar öz itibariyle gerekli ve haklıydı. Bundan en küçük kuşku duyuyorsak gerçeklik ve tarafsızlık duygumuzla birlikte demokratik refleksimizi de yitirmişiz demektir.
Davaların hukuk ihlalleriyle sürüp adaletsiz kararlarla bitmesi; kof iddianameler, tartışmalı deliller, düzmece şahitlerle amacından sapıp intikam ve tasfiye hareketine dönüşmesi, davaların haklı demokratik özünü kararttı. Bugün vardığımız noktada, suçtan elini yıkamak için bu davaların Cemaat’in orduya kurduğu kumpas olduğunu yeni keşfedip (!) ilan eden AKP’nin ve kalemşörlerinin katkılarıyla; darbe planlayanları, demokrasiye müdahale teşebbüsünde bulunanları, daha da ötesi bu amaçla cinayetlere varan provokasyonlara başvuranları, gerçek Ergenekoncu-ulusalcı odakların da el birliği ile neredeyse aklama yolundayız. Yarın karşımıza mağdur kahramanlar olarak çıkarlarsa şaşmamak gerek.
Darbe senaryosuna sığınıp demokrasiyi katletmek
Erdoğan’ın, AKP kadrolarının ve yanlarında mevzilenenlerin kendilerine yönelen bir darbeyle karşı karşıya bulundukları iddiası önemli. Ancak durumu duygularımızın, yandaşlıklarımızın, daha da önemlisi siyasal kâr ve çıkar hesaplarının esiri olmadan değerlendirebilirsek, bu tesbitin tam da doğru olmadığını görebiliriz. Son bir yıldır Hükümet’e ve Başbakan’a yönelen, Gezi olayları sürecinde belirginleşip 17 Aralık yoluzluk operasyonları sonrasında boyut değiştiren iç ve dış güvensizlik, yükselen eleştiri dozu, “bunlarla da olmuyor” duygusu bizzat Başbakan ve AKP hükümetinin son iki yıldır belirginleşen antidemokratik, müdahaleci, otoriter gidişatıyla, kriz yönetiminde mutlak başarısızığı ve tek adam yönetiminin doğurduğu kuşkularla ilgili. İçerde ve dışarda bu hükümetin değişmesini isteyen, hayal eden, plan yapanlar vardır mutlaka. Rahatı bozulan, tekerine taş konan Cemaat’in, memnuniyetsizlere de güvenerek, hatta belki bazı odaklardan el alarak AKP’ye karşı bir güç gösterisine girişmesi de siyasetin doğası hesaplandığında beklenmeyecek bir şey değil.
Bu durum, siyasal kimliği olmayan örgütlü bir yapının, eline geçirdiği yargı yoluyla siyasete müdahalesidir; doğru. Zaten, tam da bu yüzden, muhalif de olsak, bu iktidarın tez zamanda değişmesini istesek bile, bu yönteme karşı meşru hükümetin yanında yer almak demokratlığın gereğidir bana göre. Ama bu duruş; ayan beyan yolsuzlukların, ulufe dağıtma biçimindeki keyfiliklerin, bal tutan parmak yalar türünden rüşvetlerin, çürümüşlüğün görmezden gelinmesine, reddine, en önemlisi de soruşturmaların kovuşturmaların, benzerine bugüne kadar rastlanmayan yöntemlerle engellenmesine göz yummak anlamına gelebilir mi? Daha da önemlisi; yolsuzluk operasyonlarıyla bana karşı darbe yapılıyor diyen iktidarın, darbe algısı ve zırhına sarılarak anayasayla, yasalarla, hukuk devletiyle, adaletle, vicdanla çelişen olağanüstü hal önlemlerini meşru kılar mı?
Hele hele; eleştiri, protesto, yargılama, değerlendirme hakkını kullanan her çeşit muhalefeti, her türlü eleştiriyi dış güçlerin maşası, vatan haini, paralel devlet ajanı ilan etmeyi haklı gösterir mi? Demokrasilerde hükümetlerin istifasına, başbakanların meşru yollardan değişmesine sık rastlanır. Böyle gelişmeler ihanet değil, siyaset sayılır.
Operasyonlara, meşru siyaset dışı müdahalelere maruz kalan bir iktidar, hele de AKP kadar güçlüyse, durumu demokrasinin ve hukuk devletinin ırzına geçerek, muhalefeti susturarak, otoriterliğin sınırlarını aşıp diktatörlük sınırlarını zorlayan önlemler alarak değil, daha fazla demokrasiyle, saydamlıkla, özgürlükle ve kendisini yargı denetimine açarak düzeltebilir ancak.
AKP iktidarının, girdiği çıkmaz yolu komplo, ihanet, paralel devlet algısıyla meşrulaştırmasına kapılıp; ister demokrasiyi savunma has niyetiyle, ister düşmanımın düşmanı dostumdur zihniyetiyle iktidarla aynı dili benimseyip aynı safta yer almak, gelecekte yeni hayıflanmalara, kullanılmış olma pişmanlıklarına yol açabilir. Ben kendi hesabıma, bu toz duman ortasında, tek güvenilir çıpanın o taraf, bu taraf değil, hukuk devleti, meşruiyet, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük olduğunu düşünüp, bu çıpaya tutunmaya çalışıyorum.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024