Oya BAYDAR
Çocukların, kadınların, işçilerin kanını içerek semiren vampir devleti yazacaktım bugün. Sağduyusunu, vicdanını çoktan yitirmiş bu ülkede; iktidarın tepelerinin teşviki, sırtı sıvazlanan esnafın yardımı, satılmış medyanın tahrikleriyle devletin polisi tarafından dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın anısına ağıt yakacaktım. Bir oğul yitirmek ne demektir en iyi analar bilir, diyerek annesiyle birlikte ağlayacaktım. Hrant’tan da söz edecektim; Ali İsmail’i katleden devlet gücüyle Hrant’ın katillerinin aynı derin karanlıklarda yuvalandıklarını, aynı kanlı zihniyetin taşıyıcıları olduklarını söyleyecektim. Ve Hrant’ın arkadaşlarının sloganını hatırlatacaktım: “Biz bitti demeden bu dava bitmez!”
Ama o da ne! T24’te bir haber: CHP Beyoğlu İlçesi Başkan Yardımcısı, Hrant Dink anmasına katılan üç CHP’li milletvekilinin Parti Yüksek Disiplin Kuruluna sevki ve gerekli disiplin cezasına çarptırılmaları için başvuruda bulunmuş. Gerekçe; parti programında sözde soykırım iddiaları denerek Ermeni soykırımı reddedildiği halde, üç milletvekilinin “Yüzleşin: Hrant’la, soykırımla” pankartı altında yürümeleri.
CHP Beyoğlu İlçesi Başkan Yardımcısı, dilekçesinde Hrant’ın arkadaşlarından da “Neye, kime ve kimlere hizmet ettiği bilinmeyen bir güruh” olarak söz ediyor.
Hrant’ın Arkadaşları kimler?
Hrant Dink’in; -ister Gladyo, ister Ergenekon, adına ne derseniz deyin-, derin çeteler tarafından haince öldürülmesinin üzerinden sekiz yıl geçti. İktidarın ve emrindeki yargının; cinayeti çocuk yaşta bir tetikçiye yükleyip, derinlerdeki odakları gözlerden saklamak için elinden geleni ardına koymayacağının anlaşıldığı günlerde, çoğu kadın bir grup genç insan, benzeri yakın tarihimizde az görülmüş bir kararlılık ve süreklilikle davayı takibe başladılar. Ne örgütsel yapıları vardı, ne partileri, ne dernekleri; kendilerine Hrant’ın Arkadaşları dediler. Onların kış yaz demeyen, bıkmayan, usanmayan fedakâr ve cesur çabalarıyla Hrant’ın Arkadaşları çevresi barışçılarla, demokratlarla, Türkiye’nin vicdanlı, iyi insanlarıyla genişledi. Hrant Dink davasının her celsesinde mahkeme kapılarında, meydanlarda toplandılar; cinayetin gerçek failleri ortaya çıkarılana kadar dağılmayacaklarını “Biz bitti demeden bu dava bitmez” diyerek duyurdular. Yıllar boyunca, Hrant’ın kalleşçe öldürülmesinin acısını ve utancını yüreğinde taşıyan insanlarla çoğaldılar. Bir avuç Türk ve Ermeni gencecik insan, yüzler oldu, binler oldu, on binler, yüz binler oldu. Aralarında Hrant’ın birlikte okuduğu, birlikte çalıştığı, birlikte yiyip içtiği gerçek arkadaşları da vardı, onu hiç tanımayanlar da. Onları birleştiren, bu ülkede yetişmiş en barışçı, en demokrat, en cesur insanlardan biri olan Hrant’ı yitirmenin acısı kadar, onu yaşatamamış olmanın utancı, en önemlisi de derin çetelere (Gladyo’ya, Ergenekon’a) mensup gerçek katillerin bulunmaması, aksine korunması, kollanmasıydı.
Hrant’ın Arkadaşları’na dil uzatmakta birleşenler
Onlara güruh demeye dili varan densiz, tek başına olsaydı ve CHP İlçe Başkan Yardımcısı sıfatı taşımasaydı yazı konusu edilmeye değmezdi. Ama o, son günlerde benzer örneklerini gördüğümüz faşizan milliyetçi bir zihniyetin, asimilasyoncu devletçi ideolojinin bir askeri. Hiç yalnız değil; kendi partisi içinde, MHP’de, iktidar partisinde, İslamcılar arasında, mensup olduğu ulusalcı sol’da pek çok benzeri var.
Ermeni tehcirinin yüzüncü yılının yaklaştığı şu günlerde, ulusalcı kesimin çeşitli gazetelerde köşe tutmuş kimi anlı şanlı yazarları, her soydan ve boydan Türk milliyetçileri, bu konuda sol gösterip sağ vuran iktidar sözcüleri; Hrant Dink davası ve Hrant’ın Arkadaşları üzerinden kendilerine hiç de onur kazandırmayacak bir yıpratma çabasına girişmiş durumdalar.
Ne garip! Bu kampanyayı birkaç ay önce, Başbakan’a danışman atanma beklentisi içindeki Etyen Mahçupyan, Hrant’ın Arkadaşları’na hakaret ederek başlatmış, cevabını Agos gazetesinden, yazar Hayko Bağdat’tan, Hrant gençliğinden almıştı. O günlerde Mahçupyan’ın en has destekçileri, yandaş medyadaki eski liberallerdi. Şimdi bu görev ulusalcılara devredilmiş görünüyor.
İki ucun buluşma noktası: Davanın derinlere doğru gitmesinden duyulan huzursuzluk ve kaygı. Hrant’ın Arkadaşları bu kesimlerin hiç hoşlarına gitmeyen bir şey yapıyorlar; derindeki yapıya ulaşılmasını (ellerinden geldiğince) sağlamaya çalışıyorlar. “Derin” denilen odak ise Ergenekon/Gladyo…
İktidar, suçu “Paralel”e yükleyerek bir taşla iki kuş vurma peşinde; paralel dediklerini kendilerinin atayıp koruduklarını, yani bizzat kendileri olduğunu duymak bile istemiyor. Amaç, işi bu noktada durdurup Hrant Dink cinayetini de Cemaat’e mal etmek, daha derine inilmesini engellemek.
CHP içindeki ve dışındaki ulusalcı kesimler ise, Ergenekoncuların tam da AKP-Cemaat dalaşının arasından sıyrılıp neredeyse mağdur kahramanlar kesildikleri şu günlerde pişmiş aşa su katılmasından hiç hoşnut değiller. Düşmanımın düşmanı benim dostumdur mantığıyla AKP ile bir olup Ergenekonu aklama peşindeler.
Ergenekon, Hrant Dink cinayetinin neresinde?
Ergenekon deyince aklınıza hemen şu yüze göze bulaştırılan, devleti bütün kurum ve kuruluşlarıyla ele geçirme mücadelesinin parçası haline getirilip derin devletle, yani gerçek Ergenekon/Gladyo ile hesaplaşma olanağını berhavâ eden davalar gelmesin. Adını ne koyarsanız koyun, derin çetelerin varlığından kimse şüphe etmiyor bu ülkede. AKP’nin o zamanki derinlere ve asker-sivil vesayetçilere rağmen iktidara geldiği 2002 sonrasında derinlerde aktivite çok artmıştı. Gündemde, AKP’yi iktidardan düşürecek bir müdahaleye ortam hazırlayacak bir dizi istikrarsızlaştırma operasyonu vardı. Doğu’da öteden beri süren faili meçhuller, Batı’da Hrant Dink, Rahip Santoro, Zirve yayınevi katliamı, vb…
Hrant Dink’in adım adım ölüme yürüdüğü/yürütüldüğü, Türkiyeli demokratların hedef alındığı, tehdit edildiği o günlerde, sahnede başrollerde görülen adı ünü taa Susurluk’tan beri bilinen kimi tanınmış asker-sivil kişiler ile o günlerde ortaya çıkan avukat, yazar, vb. kimlikli figüranlar Hrant Dink’in yargılandığı davalarda boy gösteriyor, mahkeme salonlarında sanıklara alenen saldırıda bulunuyorlardı. Kapıda ise, Hrant Dink ve birlikte yargılandığı insanlara nefret kusan kışkırtıcı pankartlar taşıyan ne yazarlar, ne sanatçılar vardı!..
2007’de başlayan talihsiz Ergenekon davalarında baş aktör ve figüranlardan bazıları da yargılandı. Ama Hrant Dink davası, bir türlü ana davayla birleştirilmedi. Birleştirilse ve de adil yargılama yapılsa gerçek Ergenekonculara ulaşılabilecekti.
Ergenekon, Hrant Dink davasının tam da burasında işte. Sapla samanın birbirine karıştığı, belki de bilerek karıştırıldığı Ergenekon davasının kimi sanıkları Hrant Dink cinayetinin de azmettiricileri, destekçileri, suç ortaklarıydı.
Sadece Hrant’ın Arkadaşları değil, bu ülkenin yüz yılın ulus devlet baskılarından nasibini almış halkları, bütün gerçek barışçıları, gerçek demokratları, aydınları, vicdanlı iyi insanları, “Bu dava burada bitmez” derken, o derinlere kadar gidilmedikçe, tarihimizle yüzleşilmedikçe, yara varsa deşilip temizlenmedikçe iyileşemeyeceğimizi, arınamayacağımızı, barışıp helalleşemeyeceğimizi biliyorlar.
Gelin; buraya doğru, onları karalamak yerine ellerinden tutarak Hrant’ın Arkadaşları’yla birlikte yürüyelim. Gelin; Ergenekoncularla değil, “affedersiniz Ermeni” diyenlerle, söze “Dini Zerdüşt olanlar” diye başlayanlarla değil, birbirimize dayanarak ilerleyelim. Derin çetelere değil derin arkadaşlıklara, yoldaşlıklara, en önemlisi de hakka, adalete, vicdana güvenelim. Kentimizle ve tarihle yüzleşme cesaretini bulalım. Aramızda ayrılıklar, düşünce farklılıkları olabilir, ama demokraside ve özgürlüklerde buluşabiliriz.
Ermeni tehcirinin yüzüncü yılında hepimiz gibi CHP de zor bir sınavın eşiğinde. İçindeki şoven milliyetçilerle, Ergenekon flörtçüleriyle yollarını ayırabilecek mi, tarihimizle yüzleşme cesaretini bulabilecek mi, 100 yıllık ulus devletin suçları günahlarıyla hesaplaşabilecek mi? “Olmak veya olmamak” kadim sorusu acil cevap bekliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024