Sezin ÖNEY
Tuhaf bir yol ayrımına geldik; ironik biçimde, Türkiye’nin yakın dönem siyasi kaderi, hep rakamlarla belirleniyor. “301” rakamı nasıl karanlık bir döneme damgasını vurduysa, şimdi de “1128” sayısı başka bir karanlık döneme damgasını vuruyor.
Sonunda ne mi olacak? Nasıl “301 dönemi” yarattığı pis pusun kesifliği ve fütursuz saldırganlığı ile sona erdi, nasıl o dönemin karanlık figürleri saldırganlıklarıyla kendilerini yok ettiyse, “1128 döneminin” de başına o gelecek.
Sadece zaman meselesi…
Zamanın kum taneleri, ağır ağır veya hızlandırılmış biçimde düşecek.
Ama, yerçekimine karşı, zamanın akışına karşı duramayarak bu devri de sonlandıran süreç yaşanacak bitecek. 1128’i tarihe “karanlık, kapkaranlık” bir dönemin simgesi olarak kazıyacak o kum taneleri bir bir düşecekler.
Türkiye’de her “yeni” devir, eskiden nüveler taşıyor. Eski kalıbın üzerine bazı “farklar” kaplanıyor; ama “eski” ve “yeni” hiç değişmeyen bir çerçeve içinde köşe kapmaca oynamaya devam ediyor.
“301 dönemi”, –Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesi’nin adıyla andığım zaman–; 2007 Muhtırası, Hrant Dink Cinayeti ve “aydınların” 301. Madde’den art arda yargılandığı bir dönemdi.
Şimdi ise, “1128 döneminde”, gene “301. Madde” sahnede… İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, bildiride imzası bulunan akademisyenler hakkında, TCK’nın 301. Madde’sinde geçen, “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve devletin kurum ve organlarını aşağılamak” ile Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. Madde’sinde geçen “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla soruşturma başlattı.
301, sözde 2008’de “değişmiş” ve “yumuşamıştı”. Ne idi, ne olmuştu?
Eski hâli;
“MADDE 301 – (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” idi.
2008’deki yeni düzenleme;
“MADDE 301 – (1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini veya Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, 1. fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
(4) Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır” oldu.
Ne oldu; kelimelerle oynandı ama 301’i “silahlaştıran zihniyet”, devletin koridorlarında saklı kaldı.
Ama sadece 301’in sahneye yeniden çıkışı değil, Tahir Elçi Cinayeti ve “aydınların” gene hedefte olması, 2007-2008 dönemindeki bulmacanın parçalarının yeniden önümüze saçılması…
Birden, “1128 Akademisyen” konusunun gündemin tepesine oturması; evleri aranan, gözaltına alınan, üniversitedeki odasının kapısı işaretlenen, istifaya zorlanan, görevden alınan, idari veya adli soruşturmaya hedef olan akademisyenler…
Bir yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “dağa çıkmaya veya hendek kazmaya” davet ediliyorlar; öte yandan, organize suç örgütü lideri sabıkası olan Sedat Peker tarafından “kan banyosu kaynağı” olarak kullanılmak isteniyorlar. Başbakan Davutoğlu veya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlugibi, hükümetin günlük işlerini yürütürken, Türkiye’de neler olup bittiğini dış dünyaya anlatmak zorunda kalacaklar, biraz daha yumuşatılmış bir üslupla da olsa, “1128 Akademisyen”i kınıyor. Türkiye’de Sağ siyaseti temsil eden milliyetçilerden muhafazakârlara, koca bir politik blok, işi gücü bırakıp, gösterilen hedefe yöneliyor.
“Suç” da, bildiriye imza vermek.
2007 döneminin “karanlık Ankara koridorları” yeniden devrede belli ki. O dönemin “üst aklı”, bugünü de kurguluyor. Başka türlü, “1128 Dönemi” olayları, bu kadar üst üste, bu kadar koordineli biçimde gerçekleşemezdi.
“301 Dönemi” ile “Neo-301 Dönemi” olarak adlandırılabilecek, “1128 Devri”, aynı aktörlerin farklı rol dağılımları ile karşımıza çıktığı, aynı madalyonun iki farklı yüzü gibi.
2007-2008’deki olayların temel farkı, bugün olduğu gibi “toplu imha girişimlerinin” yaşanmamasıydı. Bu kez, çok daha büyük bir “koalisyon” sözkonusu… Bir de, kalıcı bir savaşla karşı karşıyayız. Kürt Meselesi’nin tamamen savaşa dökülmesi; sadece PKK ve çevresi değil, savaş sürecini eleştiren tüm Kürtlerin “terör kefesine” konduğu, çok sert bir çatışma döneminin uzatılmış biçimde yaşanması sözkonusu.
“Terör” sözcüğü geçti mi de, gözüne ışık tutulmuş gibi olan o kadar büyük bir kitle var ki Türkiye’de, “karanlık Ankara koridorlarının” bugünkü gücü onlardan kaynaklanıyor.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024