Ümit KIVANÇ
Dönüp dönüp şu “Kürtler nerede?” sorusuna takılıyorum.
Sorunun kendisi de gayet abes ama esas fecaat, sorulabilmesi.
Peki, kim soruyor?
Kendini bunu sorabilecek makamda gören birileri.
Kimdir bunlar?
'90'lardaki muazzam zulüm yıllarında “Kürtler” için kendilerini ateşe atmış olan birileri mi?
Diyarbakır'da, evine dönerken ensesinden mermiyle vurulan her baba yere düştüğünde uzaklarda yüreği hoplayan, içine sıkıntı düşenler mi?
Batman'da başına satır indirilen her ağabey kaldırıma cansız serildiğinde, bir başka uzak şehirde gözü kararan, göğsü sıkışanlar mı?
İşkencede inleyen her kızkardeşin sesini bin kilometre öteden işiten ve o sesi duyduğunda canı hiçbir şey istemeyenler mi?
Asit kuyusuna düşen cansız bedenin çıkardığı tok sesle uykusundan fırlayanlar mı?
Yoksa Diyarbakır Cezaevi'ni mesele etmiş, mesele olarak herkesin zihnine yerleştirmiş, sergiler açmış, konferanslar tertiplemiş, müze kurmuş olanlar mı?
Yirmi senelik eza cefa yolunda Cumartesi Anneleri'ni hiç yalnız bırakmamış olanlar mı?
Kayıp oğlanların kızların, eşlerin babaların yüzleri gözlerinin önünden gitmediği için uyku tutmayanlar mı?
Kürt siyasetçilerinin kelepçeli sıralandığı fotoğraf ortaya çıktığında yeri göğü inletenler mi?
“Kobanê olayları” günlerinde neler olduğunu açığa çıkarmak için uğraşanlar mı?
Uzar gider bu; uzatmak anlamsız; herkes neyin ne olduğunu biliyor. “Neredeler?” diye soran da nerede olduklarını biliyor.
Sadece kendisinin nerede durduğunu bilmiyor. Vahimi, durduğu yerde nasıl gözüktüğünü bilmiyor. O soruyu sorabilmesini sağlayan rahatlığın, gerçekte, derinde, Tayyip Erdoğan ve Osman Pamukoğlu ile paylaştığı bir şey olduğunu bilmiyor.
Belki, daha kötüsü, biliyordur; ama biz en kötüsünü düşünmeyelim.
Şu anda şahsa bağlı keyfî yönetime, diktatörlüğe doğru gidiyoruz. Daha feci ihtimal, lidere tapınan paramiliter sokak kuvvetleri, saldırgan kitle hareketleri gibi tipik faşist oluşumların da yaratılması, alenî teröre dayalı bir baskı rejimi kurulması.
Türk toplumu, bunu önleyebilecek, sağlam bir toplumsal muhalefet hareketi oluşturabilmiş değil. Buradan çıkış için, şimdiye kadarki kamplaşmayı geçersiz kılacak, kampları bozup yeniden başka türlü kuracak geniş ve demokratik bir perspektif gerekli. Oysa toplumsal muhalefetin bir bölümü alenen, bir bölümü gizliden faşizan. Siyasî muhalefetin bir bölümü düpedüz faşist. Oluşturulabildiği kadarıyla demokratik toplumsal muhalefet, ancak Kürt hareketi ile birleştiğinde bir güç haline gelebiliyor. Onun da bir kısmı, bu durumdan feci rahatsız!
Kürt hareketi, kendi içindeki homurtulara rağmen, “Türkiyelileşme” diye bir çizgi benimsedi ve etnik aidiyetten filan bağımsız olarak herkesin kabul edebileceği bir demokratik program ortaya koydu; Kürt olmayan birçok insanı, çevreyi de bünyesine kattı, bu şekilde seçime giriyor.
Ve trajik bir tesadüf sonucu, bu hareketin elde edeceği başarı, seçimin sonucu açısından tek belirleyici etken haline geldi. HDP'nin barajı geçmesi-geçmemesi, TC tarihinin bu en kritik seçiminin yaratacağı tabloyu altüst edebilecek tek değişken.
Böyle bir durumda, birileri hâlâ Kürtlerden hesap sorma, onlara ayar verme modunda. (Oya Abla'nın şu yazısını lütfen okuyun: http://t24.com.tr/yazarlar/oya-baydar/hdpye-ayar-verme-hakkimiz-yok-kurtlerden-ozur-borcumuz-var,11980.) Yapılan, bir siyasî eleştiri veya tartışarak yön verme gayreti değil. Birkaç kompleks birarada, bunların ürünü (burada yalnız birini konu ediyorum).
Şu ana kadar HDP, Türkiye'nin -Kürt illeri hariç- her yerinde -120'yi aşkın- saldırıya uğradı. Bunların önemli bölümü, tipik, devlet gözetimindeki denetimli saldırılardı. Bir bölümü, doğrudan doğruya, yöneticilerin, hükümet veya AKP mensuplarının veya bizzat liderlerinin kışkırtmalarının sonucuydu. İkisi de, basbayağı bomba düzenekli derin devlet işiydi. Ayrımları bir yana bırakalım, sonuçta saldırılarla HDP'ye (mâlûm jargonla “Kürtler”e) söylenmek istenen açık: Sizi burada istemiyoruz!
Bu durumda, “Kürtler”in nerede olduğunu çok merak edenlere düşen tek bir tepki olabilirdi: Sokaklara dökülmek, “madem buraya gelmek, burada siyaset yapmak istiyorlar, kovamazsınız, kovdurtmayız!” demek. Böyle bir kitlesel eylemlilik görmedik. Bombalı saldırı günü İstanbul/Beyoğlu'nda yapılan protesto yürüyüşü gibi istisnalar pek nadir.
Demek ki Kürtler “neredesiniz?” sorusuna ilk olarak, “valla geleceğiz ama saldırıyorlar” diye cevap verebilirler.
İkincisi daha kanırtıcı.
Sanırım iki ayı buldu, izlemeye çalışıyorum: Kürt illerine hemen her gün en az iki-üç, bazen yedi-sekiz cenaze geliyor. Bazen fotoğraflarını yayımlıyorlar ölenlerin. Çoğu gencecik kızlar oğlanlar. Gözyaşı dökmeden bakması zor, yüzlerine. Erkencecik ölüvermişler.
Demek ki Kürtler, o soruya, “cenazedeyiz” cevabını da verebilirler.
“Toprağın altındayız...”, mümkün olmayacağına göre...
Sürekli saldırıya uğruyorlar, büroları yakılıyor, bayrakları yırtılıyor, partililer ve gönüllüler yaralanıyor, seçim çalışmaları baltalanıyor; sürekli hakarete uğruyorlar, Roboski'nin az ötesine “kendi savaş uçağımızı yapıyoruz” diye afişler asılıyor; sürekli tehdit altındalar, “Çözüm Süreci bitti-biter” ahkâmlarının, “sizi yine öldürür, yol kenarlarına atarız” anlamına geldiğini herkes biliyor.
Her gün çocukları IŞİD'le savaşırken ölen; her hanesinden, devletçe öldürülmüş, işkence edilmiş, gözaltında kaybedilmiş, hapse atılmış en az bir insanın çıkacağı; sadece Türk devletinin zulmetmediği, Türk toplumunun da, çektiği bütün eza cefaya, uğradığı bütün zulme kayıtsız kaldığı birilerinden bahsediyoruz, “Kürtler” derken. Neredeler? On iki yaşındayken on üç kurşunla vuruldular, bahçede yatıyorlar. Uğur neredeydi? Neredesin Ceylan? Anamın kucağındayım, yalnız parça parçayım, cevap veremiyorum.
Üstelik şu mahut soruyu soranlar, hesapta bu zulümleri onaylamayanlar.
Bu, küstahlık. Ve çok ayıp. Tam da karşımızdaki pişkin siyasî kadro ve özellikle onun propaganda aygıtındaki yüzsüzlere yakışacak cinsten bir davranış.
“Kürtler”e karşı pek doğalmış, hakmış gibi takınılan tavır, siyasî eleştiri falan değildir. “Kürt siyasî hareketi”nin eleştirilecek birçok işi oldu, olur; bundan bahsetmiyoruz, sanırım -umarım- bellidir.
İnsanlar saldırı altındaysa ve evlerine her gün cenaze geliyorsa, en azından ses tonunu buna hürmeten bir ayarlarsın.
Hele acılarını paylaşmak şöyle dursun, bir taziyenin bile icabını, kıymetini anlayamamış biriysen.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024