Ümit KIVANÇ
Dün tarihî bir gündü. Aslında içinde yaşadığımız günlere yayabiliriz bu payeyi.
Hayır, Mars'ta su bulunduğu sırada Suudi Arabistan'ın insan hayatını umursamayan, küstah ve beceriksiz yöneticileri onca hacının ölümüne yolaçtığı ve birkaç yüz kişi mi, birkaç bin kişi mi öldü, biz hâlâ bilemediğimiz için değil.
Dün Rusya Suriye'de IŞİD-DAİŞ'i bombalamaya başladı. ABD, Fransa ve başka Batılı devletler de IŞİD'i bombalıyor. Bundan böyle hep beraber bombalayacaklar. Uçakları birbirine engel olmasın, birbirleri için tehlike yaratmasın, yanlışlıkla birbirlerini vurmasınlar diye mecburen haberleşecekler. Dünyanın şimdiye kadar gördüğü en geniş fiilî koalisyon kuruluyor olabilir. Her an birbirini kollayan, mümkünse birbirine sırtını dönmemeye çalışacak ortaklardan oluşan bir koalisyon.
Şu anda herkesin gözü, sahaya yeni çıkan oyuncuda: Rusya'nın atağı, İsrail ile Rus askerlerinin dahi temas edebileceği bir ortamda, Suriye ve haliyle Irak ve haliyle Ortadoğu denklemlerini nasıl değiştirecek?
Şu an için mecburen işin daha çok askerî yönü üzerinde duruluyor. Putin Rusya'sının Batılılardan çok daha gözü kara ve daha atik davranması, IŞİD ve -kendi tanımlarıyla- “El Kaide ile bağlantılı bütün öbür örgütler”e daha kısa sürede daha okkalı darbeler indirerek bir nevi esas oğlan rolü kapmaya çalışması, bir ihtimal. Ama bunun yanına hemen, Rusya'nın bölgedeki hesabının öyle üç-beş günlük olmadığı, uzun vadeli bir yerleşme stratejisi güdeceği, dolayısıyla hiç acele etmeden, gayet temkinli davranacağı tahmini ekleniyor.
Şükür ki dünyada Robert Fisk gibi gazeteciler var. Onun sayesinde henüz ilk Rus uçağı ilk bombasını atmadan muhtemel Rus harekât planına dair fikrimiz olabildi (http://goo.gl/eXuqqU). Fisk'in önemli bir tesbiti var. Diyor ki: Putin oraya Esad'ı, Suriye rejimini veya Rusya'nın üssünü, limanını... yani birşeyleri “korumaya” gitmiyor, “bir zafer istiyor”. Fisk'in “bilgiye dayanan tahmin” diye nitelediği öngörüsü, Rusya'nın ilk elde çarpıcı bir hamle yapacağı. Bunun için de Fisk'in adayı Palmyra. Rusya bu şehri IŞİD'in elinden alıp hem örgütün “Esad bölgesi”ni sıkıştırma kapasitesini azaltacak hem de bütün dünyaya, “İşte,” diyecek, “ellerine geçtiği için o kadar üzüldüğünüz yeri geri aldık, buyurun!”
Rusya'nın ben bu yazıyı teslim edene kadarki hattı harekâtı, Fisk'in “bilgiye dayalı tahmin”ini doğrular nitelikteydi.
Fakat elbette Rusya'nın oyuna fiilen katılmasının bizi ister istemez daha yakından ilgilendiren yanı, askerî fasıllar değil. Rusya'nın girişiyle değişen oyunda, zaten çoktan çuvallamış olan Ankara ne yapabilecek?
Boğa güreşi denen kan dökme oyununda, bizzat cinayet görmeye gelmiş seyircinin dahi nefret ettiği ve her ortaya çıktıklarında yuhladığı görevliler var. Bunlar, yanılmıyorsam, kendileri gibi kalın meşin ve örme zincirden koruyucu örtülere bürünmüş atlar üzerinde kenardan arenaya çıkıyor, ortaya gelmiyor, hep kenarda kalıyor, ellerindeki mızraklarla boğayı dürtüyor, yaralıyor, kızdırıyor, sonra tahtaperdenin arkasına kaçıveriyorlar.
Suriye'de Türkiye'nin yapabildiği zaten aşağı yukarı böyle bir şeydi, bundan sonra bunu da zor yapar.
Nedir Türkiye'nin ilan edilmiş en büyük somut hedefleri? Kürt kantonları birleşmesin, “güvenli bölge” oluşturulsun.
İncirlik kullanılabilsin diye Kandil'in -“mâkûl ölçüde”- bombalanmasına göz yummuş ABD'ye dahi kabul ettirilemeyen, ne idüğü belirsiz “güvenli bölge”yi Rusya takar mı? Başımıza bütün o “medeniyet kurma” fantezilerini bela eden, Türkiye'nin Suriye'de her istediğini yapabileceği yanılsamasını yaratan başbakana, bunu beklemek yerine, Scarlett Johansson'dan aşk mektubu beklemek gibi daha gerçekçi tavırlar önerebilirim. Hâlâ gitmiş, “güvenli bölgede çadırkentler kurmak”tan sözedebiliyor! Orası artık, Rus uçaklarının fink atacağı bir yer. Ne yapacaksınız, düşürecek misiniz? Nota mı vereceksiniz? Hangi angajman kuralları? (Bunu geçen gün Fehim Taştekin pek güzel anlatmıştı: http://goo.gl/g5xdEY.)
ABD'nin sahadaki tek güvenilir müttefiki Kürtler. Rusya'nınki Suriye rejimi. Türkiye ikisine de düşman.
Bakın böyle söyleyince denklem ne kadar basitleşiyor...
İşte tam şu tarihî gün vesilesiyle, olan bitenin alternatifini hayal etmenin sırasıdır. Nasıl olabilirdi? Katledilen, yerinden yurdundan olan milyonlarca insanın trajedisinden, Ankara'nın bu felakete yolaçmadaki katkısından, iştirak edilen insanlık suçundan değil, sadece Türkiye'nin çıkarlarından sözediyorum.
Türkiye, Suriye'nin mahvolmasına yolaçan süreçte, bütün taraflarla konuşabileceği bir konumda kalabilirdi. Daha çok kan dökülmesini, hayatların kararmasını, şehirlerin yıkılmasını, bir ülkenin altyapısıyla, tarlasıyla, okuluyla, sokağı, çeşmesiyle târumâr olmasını engellemeye çalışan bir güç olurdu. Mülteci akını başına bu kadar büyük işler açmazdı, çünkü öyle bir konumda olsa hem mülteci sayısı böyle milyonlara varmaz hem de Türkiye daha çok yardım ve destek görürdü. İşin başında, âdetâ mülteciler çoğalsın, dışarıya aksın diye uğraşıldı; herkes bunun farkında.
Kürtlerle dostluk politikası güdülse, bırakın içeride savaş çıkarmayı, Kürtlerle Türkler tarihlerindeki en büyük bütünleşmeyi yaşardı. Suriye'de oluşacak Kürt devletinin veya özerk yönetiminin veya her nasıl şekillenecekse bölgesinin, en yakın dostu kim olacaktı?
Şu ana kadarki Suriye politikasına bakan herhangi bir Kürt'ün gözünde Türkiye, sınırında IŞİD-DAİŞ'i Kürtlere tercih eden bir devlettir. Hedefine ulaşmak için herkesi ve her şeyi, başta insanları, ondan da önce Kürtleri gözden çıkarır.
Başka herkesin gözündeyse Türk hükümeti, elinde çakıyla koca ormanı kesmeye giden bir şuursuz, Ortadoğu'nun Sünni halklarının kendisine kurtarıcı efendi muamelesi yapacağını sanan mezhepçi bir kendini bilmezdir. Şimdi, Rusya'nın da katılımıyla, kendisine ne olup ne olmadığı hızlandırılmış kurs tarzında anlatılacaktır.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024