Yasin AKTAY
Modern bir ulus-devleti olarak tanımlanıp kurulan Türkiye Cumhuriyeti nüfus ve beden siyaseti itibariyle tarihinden gelen bütün alışkanlıklarına da bir set çekme kararı almış oluyordu. Ancak resmi söylemin bu şekilde karar kılmış olması fiiliyatta tarihinden gelen rollerden kaçınabileceğini göstermiyordu. Daha önce söylediğimiz gibi Cumhuriyet döneminde bile Türkiye eski coğrafi sınırlarından gelen göç dalgalarını tarihin devrettiği borçları öder gibi kabul etmek durumunda kaldı. Bu göç dalgalarının getirdiği insanlar, Türkiye’nin demografik harmanına yeni ve taze unsurlar katmış oldu.
Bugün ise Arap Baharı denilen sürecin artçı etkileriyle toplamda 4 milyonu geçen bir göçü karşılıyor Türkiye. Bu sayı bir çok Arap ülkesinin nüfusundan fazla. Türkiye’deki Arap kökenli vatandaşların sayısı da eklendiğinde Türkiye Arap ülkeleri içinde bile en büyük Arap nüfusu barındıran ülkeler sıralamasında ilk sıralara yükselmiş durumda.
Fazla zikredilmese de Arap Baharı’nın Türkiye’yi ilgilendiren en önemli taraflarından biri, hepsinin de 1. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı’ya bağlı bir coğrafyada cereyan ediyor olmasıdır. Bir yandan da Arap Baharı’nın yükselttiği en önemli şiarlar, önlerindeki başarılı bir model olarak Türkiye’ye atıfta bulunuyordu. Belki o yüzden birileri için süreç bir korku senaryosu olarak “Osmanlı’nın Dönüşü” olarak görüldü ve ona karşı tedbirler en acımasız darbeler ve katliamlarla alınmaya çalışıldı.
Osmanlı’yı diriltmek ve geri getirmek hiçbir zaman Türkiye’nin iddiası olmadı, ancak fiili durum ortaya böyle bir tablo çıkarmış oluyor. Arap Baharı karşıtı süreç, aynı zamanda dolaylı olarak Türkiye karşıtı bir süreçti. Türkiye artık istese de kendisi dışında yapılan bu özdeşleştirmeden kaçamazdı. Süleyman Demirel’in bir zamanlar dediği gibi tarihimizden ve coğrafyamızdan kaçamayız. Türkiye’nin başladığı günden itibaren Arap Baharı süreci lehine takındığı tavır bu tarihin ve coğrafyanın talep ettiği bir sorumluluktu. Bu sorumluluğun gereği olarak, halkların demokratikleşme, özgürlük ve onur taleplerine yöneticilerin olumlu cevap vermelerini istedi.
Arap Baharı süreci, malum 2011 yılında Suriye’de bambaşka bir hal aldı. Rejimin katliamlarına maruz kalan halktan geriye kalanların ilk gitmeyi tercih ettiği yer Türkiye oldu. Gerçi Suriyeli mülteci bugün Türkiye kadar Lübnan ve Ürdün’de de vardır. Hatta oransal olarak bakıldığı zaman aslında bu iki ülkedeki Suriyeli sığınmacı sayısı Türkiye’dekinden fazla bile sayılabilir. Ancak Suriyeli mültecilere sunulan hizmet ve davranış açısından Türkiye ile başka hiçbir ülke karşılaştırılamaz. 2013 yılı itibariyle Mısır’da devrime karşı bir darbe gerçekleştirildiğinde Türkiye bu müdahaleyi darbe olarak niteleyen ender ülkelerin başını çekti. Tavrı çok net oldu. Bu net tavrın bir neticesi de buralardan ülkelerini terk etmek zorunda kalanların sığındıkları birincil ülke haline gelmesi oldu.
Sadece Arap baharı sürecindeki rolü dolayısıyla değil, esasen uluslararası krizlere karşı takındığı insani tavır dolayısıyla da Türkiye yaygın terimle mazlumlara kol kanat geren ülke olarak temayüz etmiştir.
Bu nedenle başta Arap Baharı sürecinden etkilenen Suriye, Mısır, Libya, Yemen olmak üzere Irak, Myanmar ve Somali gibi ülkelerden de gelen insanlar kendilerine yeni hayatlar kurmak üzere yıllardır Türkiye’de bulunmaktadır. Bu insanların önemli bir kısmı halen krizler devam ettiği için, en azından kriz devam ettikçe, kendi ülkelerine geri dönemeyecek durumdadır. Özellikle Suriye ve Yemen’de iç savaş şartları geri dönüşü fiziken engellemekte, Mısır’da ise askeri darbenin güvenilir bir hukuk ortamını imkansız kılan şartları dolayısıyla bu ülkelerden insanlar şimdilik ülkelerine geri dönemeyecek durumdalar.
Bazı ülkelere geri dönüş şartları oluşsa bile bir kısmı ya artık Türkiye’yi bırakıp gidemeyecek şekilde yeni hayatlar kurmuş durumda veya gitse bile Türkiye’yi tamamen bırakmadan iki ülke arasında mekik dokuyacak şekilde yeni bir düzen kuracak gibi görünüyorlar. Kuşkusuz bu tarz bir hayatın her iki ülke arasında oluşturacağı köprü açısından çok işlevsel tarafları olacaktır.
Tabii bütün bu nüfus ilk zamanlar acil ihtiyaç olarak Türkiye’ye sığınmakla rahatlamış olsa da zamanla normal vatandaşlarınkine ulaşan farklı ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır. Uzayan zaman, pasaportlarının geçersiz hale gelmesi sorunu oluşturuyor, çocuklarının veya kendilerinin sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanması, istihdam pazarında bir yer bulma, dolayısıyla ekonomik ve mesleki aktivitelerini burada da bulma talebini ortaya çıkarıyor.
Bu arada geçen zaman içinde hayatlarını kurup ticaretlerini, yatırımlarını buralara taşıyan Arap toplulukları göze çarpıyor. Çoğu kurulu bir düzene ve varlığa sahip olan bu göçmenler geldikleri yerde çok dinamik bir sosyal sermaye oluşturma özelliklerini sergiliyorlar. Diaspora her zaman ekonomik örgütlenme ve yatırım için, girişimcilik için ihtiyaç duyulan en önemli motivasyonu sağlayan bir unsurdur. Üstelik Arap unsurlar bir tarafıyla kendilerini diasporada görseler de Türkiye’ye karşı sergiledikleri şükran ve muhabbet kendilerini diasporanın olumsuz etkilerinden da uzak tutuyor. Türkiye’de kendilerini evlerinde hisseden Arap toplulukları sahip oldukları kültürel ve maddi özellikleriyle Türkiye’ye ciddi katkı yapacak hale gelmiş durumdalar.
İstanbul’daki Arapça Kitap Fuarı’nda tanıştığım bir Yemenli işadamı, 1 milyon dolar yatırım yapmış olduğu için diğer prosedürleri de tamamlayarak kanun gereği birkaç gün önce vatandaş olmaya hak kazanmış. Bu miktar devletin asgari şartı olduğu için onu ibraz etmiş, ama yaptığı yatırımlar çok daha fazla. Sadece bu son süreçte Cumhurbaşkanı’nın çağrısına uyarak Türk Lirası’na çevirdiği döviz dolayısıyla 43 milyon TL kaybetmiş olduğunu söylüyordu. Ama zerre kadar pişmanlık ve üzüntü yoktu anlatımında, Erdoğan ve Türkiye için her şeyini feda etmeye hazır olduğunu söylüyordu.
Türkiye’ye daha fazla katkı yapmaya can atan kendisi gibi insanların çok olduğunu ama gerek oturum gerek vize ve vatandaşlık süreçlerinin mutlaka esaslı biçimde gözden geçirilmesi gerektiğini de ekliyordu.
Toparlarsak Arap Baharı sonrası göçün bir boyutu tarihimizin, coğrafyamızın ve insanlığımızın önümüze çıkardığı ve kaçamayacağımız bir sorumlulukla ilgili, bir boyutu da bu göçün içerdiği imkanları ve fırsatları bilip onları yönetebilmekle ilgilidir. Her ikisi de kuşkusuz sürekli bir kaygı, teyakkuz ve takip gerektiren konular.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları






























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019