Yıldıray OĞUR

Yıldıray OĞUR
Yıldıray OĞUR
Karar gazetesi Tüm Yazıları
Düşününce insanın gerçekten ‘yüreği ağzına geliyor’
19.03.2014
3007

 “Biz Çanakkale’de, Afyon’da, İzmir’de kan verdik, her karışında alın

terimiz, kanımız var. Onun için Türkiye ortak vatanımızdır. Biz

cumhuriyetin kuruluşuna emek verdik, asli unsuruyuz”

 

Bu cümleler dünkü Çanakkale Savaşı’nın 99. yıldönümü törenlerindeki konuşmalardan birinden alınmadı.

Konuşmanın devamına biraz daha kulak kabartalım:

“Herkes  şunu bilmeli halkımız onurlu bir barışı seçti…Kürt özgürlük hareketi bu

vatan ortak vatanımızdır dedi. . Yıkma gibi bir niyetimiz olamaz. Biz

demokrasiyi inşa etmek istiyoruz. 29 Mart seçimlerinde Kürt halkı

muhatabını ortaya çıkardı. Bu Sayın Öcalan’dır. Hükümet samimi olarak

sorunu çözmek istiyorsa Kürt halkı olarak arkasındayız.”

Bugünlerde  televizyonlarda bile her an duyabileceğiniz bu cümleler 2009 Eylül

ayında Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlenen Onurlu Barışa Evet

mitinginde Hatip Dicle’nin konuşmasından.

Bu bölüm çünkü,

konuşmadan üç ay sonra Hatip Dicle o mitingde sarf ettiği bu cümlelerin

de aralarında sayıldığı eylemlerden dolayı tutuklandı. Beş yıla yakındır

da içeride.

KCK İddianamesi’nde sıralanan Hatip Dicle’nin katıldığı diğer eylemlere de bir bakalım:

-Öcalan’ın yakalanışını protesto için Diyarbakır’da düzenlenen izinsiz eyleme katılmak

-Diyarbakır  Koşuyolu Parkı’nda bir yıl önce meydana gelen, aralarında çocukların da

olduğu sivilleri hedef alan patlamayı anma etkinliğine katılmak.

-Öcalan posterlerinin açıldığı Diyarbakır Kültür ve Sanat Festivaline katılmak

-2009 Nevruz kutlamaları sırasında “teröristlerin giydiği” kıyafetleri (yerel kıyafetler bunlar) giyerek kutlamalara katılmak.

-2009’da Habur’dan giren ve devletin mahkemesinin serbest bıraktığı PKK'lıları karşılama törenine katılmak.

Bu  kadar. Hatip Dicle’yi beş yıla yakındır hapiste tutan katıldığı

yasadışı eylemler bunlar. Bu suçları Dicle ile birlikte işleyen

(Festivale katılan, Habur’daki karşılamaya giden, Koşuyolu anmasında

bulunan, yerel kıyafetleri giyen) en az bir milyon kişi bulunabilir.

Sıralanan “suçlar” bugünlerde Meclis grup salonlarında, yerel seçim

kampanyası sırasında yine yüzbinlerce kişi tarafından her gün

işlenmekte.

Ama Diyarbakır’daki mahkemeye göre bu suçlarla beş

yıldır tutuklu olan Hatip Dicle ve benzer suçlarla yargılanan 91 KCK

tutuklusu tahliye edilirse “Dağa kaçabilir.”

Tutuklulukta beş  yılı doldurmamasına rağmen İstanbul’da önce bir mahkeme tarafından

tahliye talebi reddedilen, diğer mahkemenin ise tahliyesine karar

verdiği Türk İntikam Tugayı’nın kurucusu Semih Tufan Gülaltay için

İstanbul mahkemelerinde geçerli olan hukuk, Onurlu Barış Mitingi’nde

konuşan Hatip Dicle ve arkadaşları için Diyarbakır’da işlemedi.

Peki  Diyarbakır’da neredeyse özerkliğini ilan eden mahkemeler, 14 Nisan 2014

günü ne yapacak?  Çünkü o gün KCK tutuklularından 42’si için beş yıllık

tutukluk süresi doluyor. Yasa bu kez Diyarbakır’daki mahkemelerin bile

görmezden gelemeyeceği kadar açık. Boşluk kalmasın diye o kadar net

yazıldı ki Danıştay cinayetinin, Zirve katliamının suçüstü sanıkları

bile tahliye oldu.

24 Aralık 2014 günü de Hatip Dicle ve Belediye Başkanları için beş yıllık tutukluluk süresi dolacak.

İki yol var: Takvimleri durdurmak.

Ya da…

Hükümeti o gün gelmeden devirmek.

Cemaat,

AKP-PKK anlaştı, 30 Marttan sonra özerklik ilan edilecek kara

propagandasına başladı. Broşürler basılıyor, ev gezmelerinde ablalar

“bölünüyoruz” diye dizlerini dövüyor, köşe yazarları, paralel strateji

kuruluşları Anadolu’dan Görünüm’e bağlanmış yazı üstüne yazı, rapor

üstüne rapor yazıyor.

Yetmedi 21 Mart’a giderken Twitter’daki

Başçalan ve Haramzadeler hesaplarına bir kardeş geldi: İhanet süreci.

Aysel Tuğluk’un Arınç görüşmesi notlarıyla açılan ortam dinlemesi

tapeleri, Akil insan Zübeyde Teker’in Hükümet KCK'lıların tahliyesi için

yasa hazırlıyor tapesiyle sürdü. Turbun büyüğü heybede nidalarıyla yeni

kasetler muştulanıyor.

Yolsuzluk tapesi iyi, barışı sabote

tapesi kötü olmuyor. Operasyon ortak, hesaplar ortak, kaynak aynı. O

yüzden birini sevip diğerini almamak hakkınız yok. İlk tapeleri sevip

baştacı ettiğiniz için, barışı sabote etmek için çıkacak tapelerdeki

suça da ortaksınız.

Bakalım mahkemeler inzivadaki ‘dini’

liderin BBC’ye söylediği, “Örgütle müzakere yapılabilir, bir beis

görmüyoruz onda. Fakat devletin, itibarı onuru korunarak yapılmalı. Öyle

yaparsanız yarın tarih ona, "paralel yapı budur" der” ve Zaman’a

suskunluğu bir kez daha bozup söylediği “Güneydoğu’da meydana gelecek

boşluğu düşününce yüreğim ağzıma geliyor. Bu ülkeyi yönetenlerin küçük

hesaplar uğruna bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü bu kadar rahat riske

atmalarını anlamakta zorlanıyorum” içtihadlarını mı dinleyecek yoksa

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yasalarını mı, Anayasa Mahkemesi’nin

kararlarını mı?

Düşününce insanın gerçekten yüreği ağzına geliyor…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar