Yıldıray OĞUR
Önce 2014 yılından bir haber okuyalım:
“Gezi Parkı gösterilerini 'Otpor' adlı Sırp gençlik hareketinin organize ettiği iddiasıyla bir soruşturma açıldığı ortaya çıktı. Emniyet'ten gönderilen yazıda; Otpor lideri İvan Maroviç'in tiyatrocu Mehmet Ali Alabora ve ekibiyle Kahire'de görüştüğü, görüşmeden sonra Türkiye'ye dönen grubun 'Mi Minör' adlı oyunun provalarına başladığı ve böylece Gezi Parkı eylemini başlattıkları ileri sürüldü İşadamı Osman Kavala'nın Alabora ve ekibini finanse ve organize ettiği iddia edildi.”
Bundan beş yıl önceki haberde bahsedilen Gezi soruşturmasını açan savcı Muammer Akkaş’tı. Yani daha sonra 17/25 Aralık soruşturmalarının, adliye binası önünde bildiri okuyan savcısı. Halen FETÖ’den firari.
Haberde soruşturmanın açılmasına neden olan “Emniyet’ten gönderilen yazıdan” kasıt ise Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca 15.06.2013 tarihinde hazırlanan Gezi Parkı eylemleriyle ilgili polis fezlekesi
Fezlekenin altındaki imza ise dönemin İstanbul Emniyeti KOM Şube Müdürü Nazmi Ardıç’a aitti. Ardıç da halen 17/25 Aralık operasyonlarıyla ilgili FETÖ davasında tutuklu yargılanıyor.
Ardıç’ın raporuna dayanarak, Akkaş’ın 2014 yılında açtığı ilk Gezi Parkı davası, paralel savcı ve polis tasfiyesinden sonra 2015 yılında beraatla sonuçlanmıştı.
Ve dört yıl sonra.
Savcılık 16 aydır beklenen Osman Kavala ve 15 kişi hakkındaki iddianamesini tamamladı. Mahkeme de, avukatlara verilmeden önce bazı medya organlarında ön gösterimi yapılan iddianameyi kabul etti.
Şimdi de iddianameyle ilgili medyada çıkan haberlerden birini okuyalım:
“Savcılığın tespitlerine göre, Memet Ali Alabora'nın tutuklu Osman Kavala'nın talimatlarıyla Gezi Kalkışmasının örgütlenmesini gerçekleştirdiği, Gezi'nin provası olarak değerlendirilen ve Türkiye'de olaylar öncesinde sahneye konan Mi Minör isimli tiyatro oyununun ekibiyle Alabora'nın Mısır'a gittiği sırada kalkışmanın beyinlerinden Otpor'un kurucusu Sırp Ivan Marovic'in de Mısır'da olduğu anlaşıldı.”
Peki, nasıl oldu da beş yıl önce FETÖ’cü polis ve savcılar tarafından hazırlanan ve 2015 yılında beraatla sonuçlanmış bir soruşturma, aynı içerikle 2019 yılında yeniden açılabildi?
657 sayfalık iddianamenin sondan bir önceki paragrafı aklına haklı olarak bu soru gelenlere cevap olarak yazılmış :
“İddianamemizin tanzim edildiği dönemde şüpheliler, şüpheliler vekilleri ve bazı basın organlarında bu soruşturma evrakı ile ilgili olarak olayların yaşandığı dönemde devlet birimleri içerisine kanser hücresi gibi sızmış olan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü militanı oldukları daha sonrasında tespit olunan şahıslar tarafından bu soruşturmanın başlatıldığı ve yönlendirildiği yönünde bir kısım iddialar ileri sürülmüşse de Cumhuriyet Başsavcılığımızın soruşturma safahatı sonunda ve özellikle 2016 yılı sonrasında soruşturmaya konu tüm delillerin ve özellikle de tapelerin tamamının yeniden kıymetlendirilmesinin yaptırıldığı, bu nedenle de iddia edildiğinin aksine dosyanın dış etkilerden ve bahsi geçen örgüt militanlarının dosya üzerindeki tüm etkilerinin ortadan kaldırıldığı hususunun da izahı zaruret arz etmiştir.”
“Yeniden kıymetlendirilmek” kavramı herhalde adli çevrelerde çokça konuşulacak.
Çünkü bu anlayışla, 17/25 Aralık, Selam/Tevhid gibi soruşturmaların dosyaları ve yasadışı delilleri de bir gün başka savcılar tarafından yeniden kıymetlendirilebilir.
Eğer bu telefon tapeleri, dinleme kayıtları, fiziki takip raporları hukuki değilse bunların ileride bir gün “yeniden kıymetlendirilebilir” diye arşivlerde tutulmaması, yok edilmesi gerekirdi.
Peki, FETÖ’cü polis ve savcıların Gezi olayları ile ilgili altı yıl önceki soruşturma dosyası ve topladıkları deliller, 2019’daki iddianamede yeniden “kıymetlendirilmiş” mi?
Son iddianamenin üzerine oturduğu temel iddia şu; Osman Kavala ve Memet Ali Alabora ve diğer 14 isim, Sırp Otpor-Kanvas’dan eğitim ve Soros’dan para alarak Gezi Parkı olaylarını organize ettiler.
Şimdi iddianamede bu iddianın uzun uzun anlatıldığı bölümün girişine bakalım:
“Gezi Kalkışması ilgili 15.06.2013 tarihinde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanlığı tarafından gönderilen yazıda özetle”
Peki bu yazıyı kim hazırlamıştı? FETÖ’den tutuklu dönemin İstanbul Emniyeti KOM Şube Müdürü Nazmi Ardıç.
Yani biraz sonra ayrıntılarına bakılacak Gezi-Otpor-Kavala-Alabora ilişkisi üzerine iddianamenin belkemiğini oluşturan iddialar, kopyala yapıştır şimdi FETÖ’den tutuklu polis şefinin fezlekesinden alınmış.
Soruşturmanın üzerine oturduğu ikinci büyük iddiaya yani Kavala’nın Soros’tan para alarak Gezi’yi finanse ettiği iddiasına iddianamede gösterilen en somut delile bakalım şimdi de:
“26.09.2013 tarihinde İstanbul Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne yapılan 11167 nolu ihbarda; “Gezi eylemleriyle ilgili önemli bir bilgi paylaşmak istediğini taksimdeki olaylar büyümeden önce Açık Toplum Vakfı’ndan Osman Kavala’nın yönlendirmesiyle M.Ö’nün birkaç kişi üzerine banka hesabı açtırdığını bu hesaba para yardımı toplanarak, eylemcilere gaz maskesi, sargı bezi, deniz gözlüğü gibi ihtiyaçlar dağıtıldığını, bu olayların mali yönlerinin araştırılması gerektiği” beyan edilmiştir. Bu konuyla ilgili İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğünün araştırma yaptığı ve Açık Toplum
Vakfıyla ilgili rapor hazırladığı ancak bu iddialarla ilgili tanzim olunan iddianamemize konu delillerin o süreçte göz önüne alınamadığından iddiaları doğrular yeterli delillerin tespit
edilemediği anlaşılmıştır.”
Bu isimsiz ihbar da 2013 yılının Eylül’ünden. Yani İstanbul Emniyeti’nin FETÖ kontrolünde olduğu zamanlardan. İhbar yine beş yıl önceki Muammer Akkaş’ın dava dosyasından. Ayrıca, bu ihbar üzerine zamanında Vakıflar Müdürlüğü soruşturma yürütmüş ama iddialar doğrulanmamış.
Yani iddianamenin iki temel iddiası, altı yıl önceki FETÖ’cü polis ve savcıların soruşturmasından alınmış.
Peki diğer deliller?
İddianamede yer alan 2013 yılının Haziran ile Kasım ayı arasında yoğunlaşan yüzlerce telefon tapesi ve bir kısmı yasal derneklerin toplantıları hakkındaki muhtemelen hukuksuz fiziki takip kayıtlarının hepsi, altı yıl önceki FETÖ’cü polis ve savcıların arşivinden ve yürüttükleri soruşturmadan alınmış.
Geriye kaldı tanık ifadeleri ve ihbarlar.
Bu ihbarlardan ikisi emaille Temmuz 2013’de yapılmış. Yani yine FETÖ’cü polislerin dosyasından.
İhbarlardan biri 2014’ün Haziran’ında Bimer’e yapılmış, içinde Soros’un geçtiği bir yığın komplo teorisinden ibaret.
Dosyaya 2016’dan sonra girmiş yani yeni savcı tarafından eklenmiş yeni üç tanık ifadesi var.
Bunlardan ilki daha önce yazdığımız gibi, eski TKP’li emekli asker Murat Papuç’un Gezi’nin arkasında Soros ve Kavala olduğunu iddia ettiği 2016’daki ifadesi. Zaten Kavala soruşturması da herhangi bir delile, tanıklığa dayanmayan bu emekli askerin, daha sonra bir açıklama yaparak “benim ruhsal rahatsızlıklarım var, niye ciddiye aldılar ki” dediği ifadesinden sonra başlamıştı.
Esas ilginç olanlar ise dosyaya en son eklenen iki tanığın ifadesi. Onlardan biri olan Ercan Orhan Aydın, Gezi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdür Yardımcısıydı. Darbenin ardından FETÖ’den tutuklanıp, daha sonra etkin pişmanlıktan yararlanmış bir isim.
İkinci tanık Hasan Gül de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı. 5 Ekim 2016’da FETÖ gerekçesiyle açığa alınmış.
İkisi de ifadesinde sanıkları tanıdıklarını, Gezi’de aktif olduklarını anlatmışlar. İddianamenin temel suçlamalarıyla ilgili bir bilgi vermemişler.
Yani özetle karşımızda altı yıl önce şimdi tutuklu olan FETÖ’cü polisler ve firari olan FETÖ’cü savcı tarafından toplanmış deliller ve üretilmiş iddialar üzerine kurulmuş, 2016’dan sonra da bir eski TKP’li emekli asker ve FETÖ’den yargılanan iki eski polisin tanıklığının eklendiği bir iddianame var.
Bu durumda “yeniden kıymetlendirme” den kasıt herhalde altı yıl önceki dosyanın yeniden alınıp kıymetlendirilmesi olabilir.
Bir an için savcının dediği gibi olduğunu düşünelim. Yani FETÖ’cü polis ve savcıların altı yıl önceki dosyası “yeniden kıymetlendirilmiş” olsun.
Peki, bu iddianamedeki deliller Gezi’nin Soros’un parası,
Otpor-Kanvas’ın eğitimi ile Osman Kavala, Mehmet Ali Alabora’nin da aralarında olduğu bu 16 isim tarafından organize edildiğini ispatlıyor mu?
Çok basit olarak söylersek; bunun için iddianamede yüzlercesi yer alan tapelerde, fiziki takiplerde, para akışlarını gösteren MASAK raporlarında Gezi’nin bu isimler tarafından hazırlandığını ve finanse edildiği gösteren bir delil ortaya konmalıydı.
Bu delilin de 28 Mayıs 2013, yani Gezi Olayları’nın başladığı günden önceki bir tarihe ait olması gerekirdi.
Ama iddianameye giren en eski tapenin tarihi 30 Mayıs 2013.
Yani Gezi Olayları’nın başlamasından iki gün sonrasına ait. Diğer tapelerdeki telefon görüşmelerinin hepsi bu tarihten sonra Kasım 2013’e kadarki zaman diliminde yapılmış. Yani iddianamede Gezi’nin önceden organize edildiğini gösteren bir telefon tapesi ya da fiziki takip delili yok.
Peki, iddianamede Gezi olaylarını Soros, Açık Toplum Vakfı ve Osman Kavala’nın finanse ettiğine dair bir delil var mı?
İddianamede, MASAK raporlarına dayanarak, Açık Toplum Vakfı ve Kavala’nın sahibi olduğu Anadolu Kültür’ün 2005’den 2016’lara kadar bütün nakit akışı, aldığı bağışlar, verdikleri fonların dökümü verilmiş.
Fakat bu dökümlerde Romanlar için çalışan derneklerden Ankara Üniversitesi Vakfı’na, içinde AK Partili kadın siyasetçilerin de olduğu Kader’den TESEV’e kadar onlarca dernek ve vakıfa çeşitli projeler için verilmiş fonlardan ya da paralardan bahis varken, Gezi’ye aktarılmış bir kaynakla ilgili bir delil ya da döküm yok.
Dökümlerde ve tapelerde görünen projelerden biri Açık Toplum Vakfı’nın Türkiye’nin AB adaylığını desteklemek için kurduğu, başkanlığını eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Marti Ahtisari’nin yaptığı Bağımsız Türkiye Komisyonu.
2004’ten 2014’a kadar çalışan heyet, defalarca Ankara’da Başbakan Erdoğan tarafından da kabul edilmiş. Son görüşme Soros’un arkasında olduğu iddia edilen Gezi’den sonra yapılmış. Türkiye’de kapanmak zorunda kalan Açık Toplum Vakfı’nın desteklediği heyetin 2014 yılına ait raporu hala AB Genel Müdürlüğü’nün sayfasında yer alıyor.
İddianamede Osman Kavala’nın, yani Soros’un Gezi’yi finanse ettiğine delil olarak ise üç tape gösterilmiş.
Bunlardan ilki 30 Mayıs 2013 gününe ait.
Yani Gezi olaylarının başlamasından üç gün sonra.
M.Ö. adlı bir kişi Osman Kavala’yı arayıp “Gaz maskesi alıp, gençlere dağıtılsın gibi teklifler geliyor. Bunlar için destek yapmak isteyen insanlar var. Böyle bir şeye sen de katkıda bulunur musun” diye soruyor. Kavala da “Bulunurum katkıda tabii. Bunun için bir kişi hesap açtırmalı ya da nakit para toplamalı” diyor.
Ama 11 Haziran 2013 günkü başka bir tapeden bu paranın toplanıp, gaz maskesi alınama işinin de pek başarılı olmadığı anlaşılıyor
Ö: Ya bir şey söyleyeceğim şimdi bilmiyorum Twitter’dan falan takip etmiyorsundur sen burada bu uyduruk gaz maskesi de olsa gaz maskesine ihtiyaç var ya.
Kavala: Napalım nerden bulabiliriz?
Ö: Ya işte bilmiyoruz ki acaba şeyde KOÇTAŞ da belki vardır ama emin değiliz yani hery erlerde bitiyor.
Kavala: Bu şeylerden diyorsun değil mi yani en uydurukları var onlar işe yaramaz zaten.
İddianamede Kavala’nın Gezi’nin sponsoru olduğuna delil gösterilen tapelerden biri de şu:
Kavala: İyi iyi, Yani Gezi’deki durumu normalleştirmek lazım artık.
T : Evet evet, işin en iyi tarafı Gezi’de şeyler yok.
Kavala: Örgütler yok
T: Yani o örgütler yok.
Kavala : Ortada bir masa var mı? Böyle plastik pasa bulup çok çok faydalı oluyor. Plastik büyükçe bir masa ve 10-15 tane iskemle olursa...Bi bak da ben Cezayir (Cezayir Lokantası) ayrılmadan söylersen ben şu açılır kapanır masalardan buradan getirebilirim.
Ve son olarak savcının Kavala’nın Gezi’nin sponsoru olduğuna delil olarak koyduğu son tapeye ve bu sonuca nasıl vardığına bakalım:
“Kavala: ...Poğaça ama dur bak onları söyle sen de...
Ö: ...Küçük meyve suyu olur su olur süt süt önemli küçük süt
Kavala: Peki tamam” şeklindeki görüşmelerden şüphelilerin bahse konu eyleme katılan şahısları finanse ettiği...”
İddianamedeki ne tapeler ne de para akışlarını gösteren deliller, Gezi öncesine ait bir organizasyonu, hazırlığı ispatlamıyor.
İşte bu noktada iddianame 2013 yılında FETÖ’cü polis şefi Nazmi Ardıç’ın fezlekesindeki Occupy Wall Street- Otpor-Kanvas kartını açıyor.
Hem de iddianamenin girişinde.
İlk satırlarda savcı Gezi ayaklanmasını, AK Parti iktidarının da büyük destek verdiği Arap Baharı’na benzetirken, siyasi rengini de belli ediyor:
“Halklar, özgürlük mücadelesi adı altında hükümetleri resmen devirmiştir... Bu süreçte İslami demokrasi talepleri artmıştır.”
“Ülkemiz dışında benzer biçimde sahneye konulan ‘renkli
devrimler’ ve ‘Arap baharı’ olarak anılan akımlar” a savcının verdiği bir sonraki örnek Ekim 2011’de New York’ta başlayan kapitalizm karşıtı Occupy Wall Street hareketi.
Hareketle eş zamanlı bütün dünyada yapılan eylemlerden biri de Kasım 2011’de İstanbul Taksim’de yapılmıştı. Bu eyleme, aktivist kişiliğiyle bilinen Memet Ali Alabora’nın katılması savcıya göre Gezi Ayaklanmasının öncülüydü.
İddianame 2012’de ODTÜ’deki öğrenci eylemlerini de bu hazırlıklara eklemiş ve şu kanaate varmış:
“Kısaca ülkemizde 2012 yılı içerisinde OTPOR/CANVAS denetiminde, şüphelilerin oluşturduğu kollektif yapı tarafından bir halk hareketi için defalarca nabız yoklanmıştır.”
“Nabız yoklanmak” gibi pek hukuki olmayan sözlere takılmayıp, bu OTPOR/CANVAS’ın ne yaptığını önce yine iddianameden okuyalım:
“Gezi kalkışması sürecinde ülkemizde gelişen olaylar bir arada değerlendirildiğinde; OTPOR veya türevlerinin giriştiği eylemlerin amacının demokratik bir yönetim oluşturmak olmadığı, Mısır ülkesinde Hüsnü Mübarek’in devrilmesi sonrasında ülkede demokratik biçimde yapılan ilk seçimler sonrasında Cumhurbaşkanı seçilen Sn. Muhammed Mursi’nin
çok kısa sürede bir darbe ile devrilmesi örneğinde olduğu gibi OTPOR veya türevlerinin bu yöndeki anti demokratik uygulamalara karşı herhangi bir tepkide dahi bulunmadığı gibi darbeye direnen, şiddet gören ve hatta ölümlerle sonuçlanan birçok müdahaleye maruz kalan demokratik yönetim yanlısı halkın yanında yer aldığına dair herhangi bir açıklamada dahi
bulunmadıkları görülmektedir. Buradan da OTPOR veya türevlerinin arkasında yer alan küresel sermayeye hükmeden odakların, kendileri gibi düşünmeyen, kendilerinin emellerine hizmet etmeyen veya kendilerinin dünya ülkelerine dayatmaya çalıştıkları Ortadoğu coğrafyası gibi bölgelerin siyasi haritalarını kabul etmeyen yönetimlere yönelik kalkışmalara giriştikleri, bu odakların amacının demokratik yönetimler oluşturmak olmadığı anlaşılmaktadır.”
Bir köşe yazısı gibi duran bu değerlendirmede savcının epey kızdığı anlaşılan OTPOR! (Direniş) kim peki?
2000 yılında Bosna katili, savaş suçlusu Sırbistan Devlet Başkanı Miloseviç’i deviren protesto hareketine öncülük eden gençlik hareketi Otpor!
CANVAS ise yine bu protestolardan doğmuş, “Şiddetsiz Eylem” taktikleri üzerine eğitimler veren Belgrad merkezli “Uygulamalı Şiddetsiz Eylem Stratejileri Merkezi”nin kısaltılmışı.
Peki bütün bunlar nasıl Gezi Olayları’na bağlanmış?
Yine ilk olarak 2013 yılında FETÖ’cü polis şefi Nazmi Ardıç’ın yazdığı şu paragraftaki iddialarla:
“Ülkemizde gerçekleşen kalkışmada ön plana çıkan şahıslar ile farklı ülkelerde meydana gelen olayları organize ettikleri bilinen OTPOR/CANVAS eğitmenleri arasında irtibat olduğu tespit edilmiş olup, bu bağlamda; OTPOR yöneticilerden İvan MAROVİÇ’in, 18-21 Haziran 2012 tarihleri arasında ülkemizde bulunduğu, devam eden süreçte şahsın Mısır ülkesinde olduğu sırada Gezi Parkı Eylemlerinde ön planda bulunan Memet Ali ALABORA ve birlikte hareket ettiği şahısların 07-15 Temmuz 2012 tarihleri arasında Mısır’ın başkenti Kahire’de bulundukları anlaşılmıştır. Aynı zaman dilimi içerisinde Açık Toplum Vakfı yönetim kurulu üyesi olan Mehmet Osman KAVALA’nın da yaklaşık 25 günlük süreç içerisinde önce Belçika ardından Almanya ülkesine ardından da Amerika Birleşik Devletlerinde ve sonrasında da yeniden Almanya ülkesinde olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla şahısların Kahire'de bulundukları bu dönemde OTPOR yöneticisi İvan MAROVİÇ'ten halk ayaklanması ile ilgili eğitim aldıkları, yine Mehmet Osman KAVALA’nın ise bahsi geçen seyahatleri ile kalkışma hareketinin bir başka ayağının koordinesi maksadıyla Belçika, Almanya ve Amerika Birleşik Devletlerinde bulunduğu tespit edilmiştir.”
2013’teki fezlekede olduğu gibi 2019’daki iddianamede de OTPOR ve CANVAS eğitmenleri ile Kavala ve Alabora arasında bir ilişki olduğuna gösterilen tek delil, seyahat dökümleri.
Tanıştıkları, görüştükleri hatta eğitim aldıkları ise daha önce polis şefinin şimdi de savcının varsayımından ibaret. Seyahat dökümleri dışında elde hiçbir delil, tespit ya da tape yok.
Yani savcı özetle; İvan Maroviç 2012’de üç günlüğüne Türkiye geldiğinde ve Mısır’a gittiğinde kesin Memet Ali Alabora’ya halk ayaklanması eğitimi vermiştir diyor.
Kavala’nın o tarihlerde başka ülkelerde olduğunu bizzat kendisi yazdıktan sonra ise “şahısların Kahire'de bulundukları bu dönemde” diye devam ediyor.
Yani iddianamenin en iddialı ama en tuhaf kısmına geldik.
İddianamede Otpor liderlerinden İvan Maroviç’in 2012’den 2015’e Türkiye’ye giriş ve çıkışlarının listesi var. Bunlardan altısı Maroviç’in halen çalıştığı Kenya’ya Sırbistan’dan gidiş gelişlerinde İstanbul’dan yapılan transfer giriş-çıkışları.
2013 yılının eylül ayındaki Atatürk Havalimanı’na girişi ise fotoğraflı yer almış. Ama Maroviç yalnız değil:
“Türk Hava Yollarının TK608 sefer sayılı uçağı ile İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan yurda giriş yaptıkları bilgisi edinilen 1973 doğumlu Ivan MAROVIC ve 1976 doğumlu Marija MAROVIC’in Atatürk Havalimanı giriş görüntüleri temin edilmiştir. Ivan MAROVIC ve Marija MAROVIC isimli şahısların yanlarında bulunan ve çocukları olabileceği değerlendirilen Relja MAROVIC ile birlikte 30.08.2013 günü saat: 10.25 sıralarında (210) numaralı körük kapısından çıktıkları görülmüştür”
İddianamede Maroviç ailesini çocukları kucaklarında görüyoruz.
Fakat, savcılığa göre bu aile boyu ziyaret ayaklanma eğitimi için. Savcı Maroviç’le de yetinmemiş, internet sitelerinden OTPOR ve CANVAS’ın diğer üyelerinin de isimlerini bulup, Türkiye’ye giriş çıkışları olup olmadığını kontrol etmiş.
Ve ortaya Sırpların da tatil için Antalya’yı tercih ettiği çıkmış:
“Slobodan DIJINOVIC, CANVAS çalışanı Breza RACE, Jelena DJİNOVİC ve Sham ELKWASHASSAYAD isimli şahısların birlikte Antalya İlinde bulunan HİLLSİDE SU isimli konaklama tesisine 01.06.2012 tarihinde giriş yaptıkları ve 07.06.2012 tarihinde çıkış yaptıkları”
“Slobodan DIJINOVIC, CANVAS çalışanı Bojana Kristic MARKOVIC CANVAS üniversite direktörü Breza RACE, Jelena DJİNOVİC, Sham ELKWASHASSAYAD ve
Geric ALEKSANDRA isimli şahısların birlikte Antalya İlinde bulunan Hotel SU isimli konaklama tesisine 28.06.2013 giriş yaptıkları ve 05.07.2013 tarihinde çıkış yaptıkları
Fakat savcı bu açık tatil ziyaretlerini de başka türlü yorumlamış:
“...bu suretle de olayların yaşandığı dönemde OTPOR ve CANVAS hareketinin birçok yöneticisi ve çalışanının ülkemize birçok kez ve yoğun şekilde geldikleri tespit edilmiştir.”
İddiaların merkezinde olan Ivan Maroviç’e emaile ulaşıp, ona hakkındaki iddiaları sordum. Cevapları şöyle
“2012 yazında Türkiye’deydim. Tam zamanını hatırlamıyorum. Ne Alabora ne Kavala ne de başka bir sivil toplum liderleriyle buluştum. Onlarla hiçbir zaman tanışmadım ve karşılaşmadım. Adlarını ilk defa bir kaç yıl sonra bana ulaşıp benzer sorular soran BBC’den duydum. İstanbul’a orada yaşayan eski arkadaşlarımı ziyarete gelmiştim. Onlar Türk vatandaşı bile değil. Ziyaretimin Türkiye politikasıyla hiçbir ilgisi yoktu.
Evet, Kahire’ye gittim ama orada bir tane bile Türk vatandaşıyla karşılaşmadım. Kahire dışında Giza’da Filistinli ünlü aktivist Dr. Mubarek Awad’ın Nonviolence International’ının bir seminerine katıldım. O seminerde hiçbir Türk vatandaşı yoktu.”
İddianamedeki kayıtlardan görüldüğü gibi Osman Kavala, Ivan Maroviç’in İstanbul’da olduğu tarihlerde Almanya’da. Kendisine yakın kaynaklardan aldığım bilgiye göre o tarihlerde eşi Prof. Ayşe Buğra akademisyen olarak Berlin’de bulunduğu için onun yanına gitmiş.
Maroviç’in Kahire’de olduğu sırada ise önce İstanbul’da ardından Güney Kafkasya’da diyalog faaliyetleri yürüten Eurosia Partnership Vakfı’nın Washington’daki toplantısında.
Mehmet Ali Alabora da bundan beş yıl önce bu iddialar ilk kez dillendirildiğinde Kahire’ye gittiğini ama Ivan Maroviç diye biriyle görüşmediğini söylemişti.
Peki iddianamede birlikte yurtdışında eğitimler alıp, Gezi’yi organize ettikleri iddia edilen Kavala ve Alabora arasında bir diyolog, görüşme tespiti var mı?
İddianameye göre ikisi arasındaki tek görüşme 3 Temmuz 2013’de olmuş.
Yani artık Gezi Park’ı olaylarının sönümlendiği bir aşamada.
Görüşmenin içeriği de ortada bir plan, eşgüdüm, üst akıl olduğu iddialarını pek desteklemiyor:
Alabora: "İyi yani hani tam işte bilmiyorum abi biz burada sonuçta ee bir şekilde güvende durmaya iyi olmaya çalışıyoruz yani"
Kavala: “Evet aynen aynen ee ya bir ara bu yani bu hadisenin önümüzdeki şeyleri ne olur hani hep Avrupalılar eee her gördüğüm şey soruyor ki iyi tamam da hanni bu siyasi durumu nasıl değiştirecek ee diye sorup duruyor ee bir ara yani bir kaç arka... kişi oturup bir konuşsak mı?
Alabora: “Yani benim yani şuanda müsait değilim abi ee ya şuan için müsait değilim"
Kavala: "Tamam yani şuan derken zaten bu ... bir hafta sonra 2 hafta sonra falan yapabileceğimiz bir şey"
Alabora: “Anladım yani dediğim gibi şuanda değilim abi ee…Hani şuanda açıkçası öyle bir şeyi de değerlendirebilecek durumda da değilim yani…Ee sonrası için ee ... tekrardan birbirimizle haberleşiriz.
Artık sonuna geldik.
Tekrar başa dönmeden bir şeyi de hatırlatalım. Bu iddianameye göre Gezi’nin arkasında George Soros ve Ivan Maroviç var. Ama her ikisi de bu iddianamede sanık değil. Bu kadar ciddi iddialarla suçlanan bu iki isim hakkında suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde bir başvuru var mı? Hayır yok.
O halde en baştaki soruya dönelim.
Altı yıl önce FETÖ’cü polis ve savcıların ürettiği bu zayıf delil ve iddialar nasıl 2019 yılında bir iddianameye girebildi? Ortada yeni bir delil yokken, 2015’deki beraat kararına rağmen yeni bir Gezi İddianamesi neden yazıldı?
Aslında bu sorunun cevabı basit; Aslında bu bir Gezi İddianamesi değil. Aslında bu bir Osman Kavala iddianamesi.
Bu iddianame Ekim 2017’de gözaltına alınan Osman Kavala’nın 489 gün yazılamamış iddianamesi. İddianame, Kavala’nın avukatlarının başvurduğu AİHM’in Türkiye’den istediği savunmaya verilen ek sürenin dolmasından bir gün önce mahkemeye yetiştirildi.
Ve en tuhafı. Bundan iki yıl önce Osman Kavala, tutuklandığında sadece Gezi’den değil, darbeyle de suçlanmıştı. İki tutuklama gerekçesi vardı:
"15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili 15-16 Temmuz 2016 tarihinde Büyükada Splendid Otel'de yapılan darbe teşebbüsü sürecinde darbenin organizatörlerinden olan Henri J. Barkey ile yabancı uyruklu kişi ve kişilerle olağanın ötesinde yoğun irtibat kurarak darbe teşebbüsüne katılmak suretiyle anayasal düzeni cebir şiddet yöntemleriyle değiştirmek"
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye yönelik bir ayaklanma olan ve tüm terör örgütlerinin aktif katıldığı Gezi olayları eylemlerinin yönetici ve organizatörü olmak" ve suçlamalarını yöneltmişti.”
O günlerde gazeteler Kavala’nın 15 temmuz darbesi, Büyükada toplantısı ve Henri Barkey’le ilişkisi üzerine manşet haberler yaptılar.
Fakat ne tuhaftır ki 16 ay sonra çıkan iddianamede darbenin, Büyükada’nın, Barkey’in adı bile geçmiyor.
Çünkü 16 Kasım 2018 günü yapılan operasyonla Kavala’nın bir türlü yazılamayan iddianamesi bir Gezi Parkı olayları davasına dönüştürüldü. Yanına davanın iki tutuklu sanığından biri olan sivil toplum profesyoneli Yiğit Aksakoğlu gibi yeni sanıklar bulundu. Eski arşivlerden de Gezi dosyaları indirildi.
Böyle olunca da karşımıza 657 sayfayı bulmuş, esas suçlamaların içinde olduğu 101 cümlesi “anlaşılmıştır”, 97 cümlesi “anlaşılmaktadır” gibi somut delilden çok kanaat bildiren ifadelerle biten bir iddianame çıktı.
İddia makamı iddialarını desteklemek için 48 cümlede “açıkça”, 9 cümlede “adeta” kullanmak zorunda kaldı:
“oyun çerçevesinde adeta Gezi Parkı eylemlerinin provasının yapıldığı anlaşılmaktadır”
“Bu durum söz konusu olayın PLANLI BİR SENARYONUN ürünü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.”
“Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’a ve hükümete karşı kışkırtmayı amaçladıkları açıkça anlaşılmıştır.”
“..özellikle de Türkiye Cumhuriyeti Sayın Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ı yıpratmak olduğu anlaşılmaktadır.”
“Bu haliyle; Gezi parkı olaylarının Batı finansörlüğünde, Orta Avrupa ve Sırp profesyonel devrim ihracatçılarının eğittiği Türkiye distribütörleri tarafından organize edildiği anlaşılmaktadır.”
İddianamenin suç tarihi de, yine iddianamelerde alışık olunmadık bir muğlaklıkta yazıldı: “2014 yılı öncesi.”
Fakat her şeyin içine doldurulduğu iddianamede bir şey unutulmuştu; İddiaların üzerine kurulduğu Osman Kavala’nın ifadesini almak.
Tutuklanması üzerinden 16 ay geçmiş Osman Kavala’ya polis sorgusu dışında savcılık tarafından bu iddialar doğru mu diye henüz sorulmadı
Tahliye talebini 19 kez reddeden mahkemeler bile bir kere kendisini dinlemedi.
Tutuklandıktan sonra ilk kez mahkemenin karşısına ise iki yıl sonra 24 Haziran’da çıkabilecek.
Gezi olayları hakkında herkesin ayrı kanaati olabilir. Beğenmeyebilirsiniz. Türkiye için iyi olmadı diyebilirsiniz. Hatta Gezi’de dış parmak olduğuna da inanabilirsiniz.
Ama burada mesele o kanaatler değil, hukuk.
Çünkü bir miktar hukuk fikri, mantık örgüsü olan biri, 657 sayfalık iddianameyi bitirdiğinde “anlaşılmaktadır” diye biten cümleleri şöyle düzeltmek isteyecektir: “Hayır, öyle anlaşılmamaktadır.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025