Sezin ÖNEY
26 Ağustos, gerçekten de Türkiye siyasetinde dönüm noktası oldu mu?
Diğer bir deyişle, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in, Büyük Taaruz’un 101. yıldönümünde Afyon’da yaptığı konuşmayla, Türkiye siyasetinin akışını değiştirdi mi?
Evet ve hayır…
İdeolojik açıdan kırılma yaşatacak bir çıkış söz konusu oldu denemez. Henüz olmadı; ancak, böyle bir çıkışın da kapısı aralandı.
“Milliyetçi merkez” olarak adlandırabileceğimiz bir arayışa yöneliminin sinyallerini verdi İYİ Parti. “21. yüzyılın gerçeklerine uygun, eskinin mirasını sahiplenerek yeniye yönelen bir milliyetçilik” de diyebiliriz buna. Ve belli ki İYİ Parti, Türkiye’nin “siyasi ve toplumsal merkezinin” de bu olduğu düşüncesinde.
Yine de, şu aşamada Türkiye’nin siyasetini değiştirecek bir ideolojik henüz söz konusu değil.
İYİ Parti, bu aşamada sadece kendi kimliği, hedefleri ve sınırlarını belirleme konusunda bir adım attı. Ama bu adımın, parti 2017’de kurulduğundan bu yana çoktan atılması gerekiyordu. Ve altı yıldır alınmayan yollarda bugün bir adım atılması, Türkiye siyasetinin genelinde bir kırılma yaratacak bir dönüm noktasını henüz teşkil etmiyor.
Ancak, İYİ Parti’nin kurumsal yapısı ve tabanı açısından, çoktan katedilmesi gereken mesafenin alınmaya başlanması elbette toparlayıcı rol oynar. Teşkilatlardan milletvekillerine, parti üyelerine kadar, 26 Ağustos organizasyonun yapılması bile “gençlik aşısı/doping” etkisi var.
İttifakları gömmek…
Türkiye siyasetinin geneline gelince-evet, İYİ Parti’nin “Büyük Taaruzu”nun “pratikte” dönüm noktası yaşatacak bir yönü var: muhalefet açısından “büyük ittifak” kavramı resmen gömüldü.
Öncelikle Akşener, “muhalefet için ittifakın imkânsızlaşmasının” adını koyan oldu. Diğer bir deyişle, “Başkanlık Sistemi”ne geçişle beraber Türkiye siyasetinin kaçınılmaz gerçeği (ve mecburiyeti) haline dönüşen ittifaklar dönemi, muhalefet açısından resmen geride bırakılıyor.
Ve yine Akşener’in kendisi, bundan sonraki dönemde “ittifakların” yerini, muhalefet açısından alacak modelin adını koydu: “işbirlikleri”.
Bu modele, “hareketli/dinamik ortaklıklar” da diyebiliriz. Muhalefet cephesinde Türkiye çapından ortak ilkeler ve hedefler odaklı yapılacak ittifakların yerini, yereldeki gerçekliklere, gereksinimlere ve beklentilere odaklı “işbirlikleri” alacak.
Bardağın dolu tarafından bakarsak, yerel siyaseti ve yerelin ihtiyaçları, realitesini ön plana çıkaracak yeni dengelere çoktandır ihtiyaç vardı. AK Parti’nin de, yüksek sandık başarısı kazandığı dönemler, yerel siyasetin denge ve dinamiklerin gözeterek işbirliğine gittiği vakitler olduğunu unutmayalım. Ve Recep Tayyip Erdoğan ile “karizmatik” olarak adlandırılan liderliğin ön plana çıktığı Cumhurbaşkanı seçimleri dışında, AK Parti’nin artık böyle “esnek” davranmakta güçlük çektiği; benim deyişimle “betonlaştığı” için irtifa kaybetmekte olduğunu da söyleyebiliriz.
Yerel işbirliklerine dayalı “hareketli/dinamik ortaklıklar”, muhalefet için asıl kazandırıcı formül olabilir: teoride mümkün gözükenin önünde birçok pratik engel var.
İYİ Parti, eğer “kazanan” veya “kazandıran” olarak zafere ortak olmak istemiyorsa-fiilen “kaybettirerek”, kasten veya kazaen Cumhur İttifakı’nın zaferine ortak olur.
Pratikte “herkesin kendi adayını çıkarmasına” engeller
AK Parti, neredeyse kurulur kurulmaz iktidara geldiği beri, “DNA’sı kazanmaya kodlanmış” bir parti. Artı, zaman içinde de, “kaybederse herşeyini kaybedecek” hale geldi, geldiğine de iyice inandı. Başkanlık Sistemi’ne geçişle de Cumhur İttifakı, “bir devlet ittifakı” imişçesine; AK Parti’nin odağında olduğu bir “devlet ittifakıyçasına” kurgulandı. Kazanmaya ve devlet sahip olmaya cansiparene odaklı bir ittifak olan Cumhur; bugün öngöremeyeceğimiz özel bir durum olmazsa, dağılmaz. Sadece, Erdoğan ve AK Parti, kendi çıkarlarına aracı olacağına kesin kanaat getirirse bazı yerlerde, Cumhur İttifakı bileşenlerinin kendi adaylarını çıkarmasını seçebilir, engellemeyebilir.
Muhalefetten herkes kendi adayını çıkarırsa, bugünkü oy dağılımları ve “yerel realitelere” göre; “Üç Parçalı bir Türkiye” görüntüsü ortaya çıkar:
-Cumhur İttifakı hegemonyası dükâlıkları,
-“Ex olmuş Millet İttifakı” bileşenlerinden kendi yoluna gidenlerin kazandığı az sayıda Seküler Getto/Milliyetçi Getto ve belki Liberal Muhafazakâr Getto,
-HDP/Yeşil Sol yerel yönetimlerinin kazanacağı (ve sonra yine kayyumların atanabileceği), herhalûkarda HÜDA-PAR’ın da büyüdüğü/büyütüldüğü, Kürt kimliğinin ve Kürtlerin sorunlarının ön plana çıktığı “bölgesel” Türkiye.
Görüldüğü gibi, “muhalefette herkesin kendi adayını çıkarması senaryosu” aslında İYİ Parti’nin en uzağında durduğunu ifade ettiği siyasetleri büyütmesi sonucunu doğurur kuvvetle muhtemel.
İYİ Parti, çok güçlü bir ideolojik rüzgâr estirebilip, “21. yüzyıl milliyetçiliğini”, Kürtleri de içeren biçimde, kimlikler üstü bir T.C. vatandaşlığı idealinde kurgulayabilseydi bugüne değin; “herkes kendi adayını çıkarsın” iddiasının bir reel karşılığı olabilirdi. Mart 2024 yerel seçimlerinde ortak meseleler ve “yerelde kazanabilecek adaylar üzerinden” İYİ Parti, Türkiye genelinde iddia sahibi olabilirdi. Ama o noktada hiç değiliz.
Mart 2024’e kadar değişmesi güç günümüz Türkiye siyaseti gerçekleri, İYİ Parti’nin sunduğu “herkesin kendi adayı” formülünün, Cumhur İttifakı’nın ezici zaferiyle sonuçlanmasına neden olur.
Vakit dar; akrep ve yelkovan sürekli ilerliyor.
İYİ Parti’nin, “herkesin kendi adayı ike çıkması” formülü bu çerçevede, “kazandırmaz” ama “kaybettirmeye vesile olur”.
Yani;
Demek ki, ittifak olmasa da; işbirliği-yerelin siyasetinin nabzını tutan dinamik/hareketli ortaklıklar muhalefet için şart. Veya da, “muhalefet” olmaktan vazgeçmek gerek.
Akrep ve yelkovan, an be an 2024’ü göstermeye ilerliyor… Millet İttifakı ise, dağılsa da, hala Mayıs 2023’te takılı kaldı-şu veya bu şekilde, zaman onlar için akmıyor, ilerlemiyor.
O zaman, muhalefet için “ittifak öldü, yaşasın işbirlikleri” mecbur…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024