Sezin ÖNEY
Avrupa Birliği’nin zirvelerini son dönemlerde hep merakla bekliyoruz: Acaba Türkiye ile ilgili ne olacak, bir kriz yaşanacak mı diye... Zirveden zirveye, AB üye adayı bir ülke olduğumuzu “kriz beklentisi” üzerinden fark edebiliyoruz ancak. Bu aslında sürdürülemez bir gerilim; ancak bir şekilde bugüne değin tam bir kırılma yaşanmadığı için sürdürülebilirmiş gibi geliyor.
Aradaki kopukluk ve bağlantısızlık aslında ilişkileri asıl aşındıran ve örseleyen faktör. Brüksel’de 24-25 Haziran’da gerçekleşen AB Liderler Zirvesi de çeşitli açılardan Avrupa için bir dönüm noktası teşkil ediyordu: öncelikle Almanya Şansölyesi Angela Merkel, 16 yıl AB zirvelerinin ağır toplarından olduktan sonra, artık siyaset sahnesinden çekiliyor. Almanya Şansölyesi’nin AB toplantılarına son katılımlarımdan biri gerçekleşirken verdiği mesajlar, aldığı tavırlar, “post-Merkel dönemin” ipuçlarını vermesi açısından son derece önemliydi. Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da desteğini alarak, Rusya lideri Vladimir Putin’in katılacağı bir AB Zirvesi gerçekleştirilmesini önerdi. Bu fikir, Baltık ülkeleri ve Polonya başta olmak üzere AB ülkeleri genelinde soğuk karşılandı. Diğer bir deyişle Merkel, ABD Başkanı Joe Biden’ın yapabildiğini gerçekleştirip, Putin ile Avrupa’yı bir çatı altında buluşturmayı beceremedi. Ve üstüne üstlük, eleştiri yağmuruna tutuldu.
Öte yandan Macaristan, bir kez daha AB’nin ana gündem maddesiydi; bu sefer Birlik’ten atılması bile gündeme geldi. Macaristan’da Viktor Orbán hükümetinin “LGBTİ+ karşıtı” bir yasayı benimsemesi, bazı AB ülkeleri açısından “bardağı taşıran son damla” oldu. Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin açıkça dillendirdiği biçimde, bu kez Macaristan’a kapıyı göstermek isteyen AB ülkeleri var.
Türkiye ise, AB Zirvesi’nde yaşanan bu hayati gelişmelerin tamamen dışındaydı. Ankara söz konusu olduğunda karar verilecek konular belli ve çok sınırlıydı. Artık AB ile aramızda iki konu var: Yeni Göç Mutabakatı yapılması ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi. O konularda da zaten, Aralık 2020’deki AB Zirvesi’nden bu yana uzayıp duran ve bir yere de “eremeyen”, bağlanamayan bir gündem var. Özetle, AB’nin de meselesi olan (olması gereken), Türkiye’deki Suriyeli savaş mağdurlarının durumu ne olacak ve çeyrek asırlık Gümrük Birliği Mutabakatı, güncel koşullara uyarlanabilecek mi? Görüldüğü gibi, bu konulara hala “soru işareti” ile yaklaşıyoruz-çünkü sonuca tam olarak bağlanmış değiller.
Çoktan yapılması gerekenlerin taahüdünün verilmesi bir ilişki yürütme biçimi mi? AB ile Türkiye arasındaki temel soru aslında bu.
Dahası, Türkiye ile ilişkilerin “aşamalı, orantılı ve geri dönülebilir” biçimde süreceğinin vurgulanması da atılan her adımın, kaplumbağa adımlarıyla kaydedilecek her aşamanın sabun köpüğü gibi bir anda yok olabileceğine işaret ediyor.
2024’e kadar 3 milyar Euro’nun, Türkiye’deki Suriyelilere destek amacıyla tahsis edilmesi ise, AB’nin insani ve tamamen “kendine faydacı” bakış açısıyla yerine getirmesi gereken bir minimum idi. Suriye Savaşı’nın yıkım boyutunda Avrupa ülkelerinin de vebali malum. AB, “ya bizim sınırlarımızdan içeri girerlerse” diye vebalı gibi yaklaşıyor Suriyelilere. Dolayısıyla AB’nin, Ürdün ve Lübnan’a da Suriyeliler için 3 milyar Euro’ya yakın destek verme kararı alırken, Türkiye’yi göz ardı etmesi mümkün değildi.
Avrupa Parlamentosu’nun, AB Zirvesi’nden çıkan bu kararı bloke etme yetkisi var. Ki, Avrupa Parlamentosu'nun, Türkiye’deki insan hakları meselelerini gerekçe göstererek tam üyelik sürecinin resmen bitirilmesini talep eden kararı almasının üzerinden sadece bir ay kadar bir süre geçti.
Ancak, Türkiye’nin giderek artan ölçüde ekonomik kriz ile yüzleştiği bu dönemde AB’nin, üyelik adayı ülkenin halkına sırtını dönen bir siyasi tavır benimseyip de sadece Suriyelileri destek olunacak hedef kitle olarak benimsemesi ne derece mantıklı? Türkiye kamuoyu genelinde zaten Suriyelilere yönelik algılar son derece negatifken, AB’nin sadece onları hedef kitle seçmesi tamamen ters sonuçlar doğuracaktır. Tam da siyaseten sadece Türkiye’de iktidar değil, tüm halk sorumlu tutulurcasına “öteleyici” tavırlar alınırken...
Gümrük Birliği konusuna gelince; daha o meselede hiçbir teknik altyapı, çalışma şimdiye kadar hiç söz konusu değilmiş gibi, “teknik çalışmaların” başlaması salık verildi. Diğer bir deyişle Ankara, 2021 yaz dönemini dış politika açısından sakin geçirirse, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi çalışmaları belki başlar-belki de başlamaz.
Ne de olsa kilit kelimelerimiz; “aşamalı, orantılı ve geri dönülebilir”.
Türkiye’nin AB ile asıl arka plan gündemi, 23 Haziran’da Berlin’de gerçekleşen uluslararası toplantıda karara bağlandığı üzere, “Libya’dan yabancı savaşçıların çekilmesi” gibi “sert” konular. Daha önce Suriye’de savaşan o “yabancı paralı askerlerin” bir yere çekilmesi gerek; ve orası neresi meçhul.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024