Ayhan ONGUN
3 yılı aşkın zamandır cezaevinde bulunan gazeteci-yazar Ahmet Altan 10 yıl ceza aldığı karar duruşmasının ardından içeride yattığı süre dikkate alınarak tahliye edildi.
Kuşkusuz bu ve benzer davalardaki hukuk yanlışlarını, savcılık iddianamesindeki akıl almaz suçlamaları hukukçular daha uzunca bir süre konuşacak, tartışacaklar.
Demokrasiye inanan, barış yanlısı bir yurttaş olarak ben kimin suçlu olduğundan çok, yargılamanın ne denli adil yapıldığına bakarım.
Oldum olası “örgüt üyesi olmamakla birlikte” diye başlayan iddia ve suçlamalar bana anlamsız gelmiştir.
Bu tür iddialarla size karşı olan herkesi gözaltına alabilir, tutuklayabilir, yıllarca cezaevlerinde tutabilirsiniz.
İddianamelerin özellikle geç hazırlanması, tutukluluğun cezaya dönüştürülmesi işin bir başka adaletsiz ve haksız yanı.
Hele de üst mahkemelerden gelen tahliye kararlarının hemen ardından yeni davalar açarak, tutuklama kararları alıp, insanları özgürlüklerinden alıkoymak, ne adalete, ne vicdana, ne yargı kurallarına sığmaz.
HDP yöneticilerinde aynı durumu yaşıyoruz.
Osman Kavala davasında yine benzer durumlar.
Adil yargılamaya güvenin kalmadığı, hukukun ayaklar altına alındığı ortamda kimileri de hala linç anlayışıyla birçoğu siyasi bu tür davalardaki hukuksuzluğa tam da yandaş mantığıyla alkış tutuyorlar.
Ahmet Altan’a gelecek olursak;
Altan kardeşler, Çetin Altan gibi yaşamı boyunca sisteme muhalif olmuş bir aydının, yazarın çocukları ve yaşamları boyunca siyaset ikliminde yoğrulmuşlar.
Ahmet Altan bir sözcük sihirbazı olarak aşk romanlarında dahi, insanlığa, barışa, sevgiye dair mesajlar vermiştir.
Köşe yazılarında da kendince doğru bildiği, inandığı şeyleri yazmış, hiçbir dönemde iktidarlara yakın durmamıştır.
Şimdi duruşma savcısının iddiası gereği, Fetö gibi bir örgüte üye olmasa da, yardımcı olmakla suçlanıyor.
Burada izlenen yöntem, önce tutukla, sonra gerekçe oluştur.
15 Temmuzda darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütü silahlı bir kalkışmada bulunmuştur.
Ahmet Altan’ın tek bir kitabını dahi okumadan onu hainlikle, terörle suçlayanlar, onun her yazısında barışı savunduğunu bilmezler elbet.
Bilmek için sorgulamak, araştırmak gerekir.
“Bu iktidar bu gerekçelerle beni hapishanede tuttuğu sürece beni hapiste tutanlar küçülür.."
“Beni hapiste tutmak istiyorsanız istediğiniz kadar tutabilirsiniz, hapishane beni korkutmaz. Böyle bir iktidardan korkmaktansa ömrümü hapishanede tamamlamayı tercih ederim.”
Ahmet Altan ne Nazlı Ilıcak gibi, yalvar yakar mektuplar yazıp, şirinlikler yapmış, ne de duruşma savcısı gibi “darbe girişimini terör örgütünce fikir ve eylem birliği içerisinde olmadan bilmesi mümkün değildir.” Türünden zorlama suçlar yaratma aczine düşmüştür.
Savcıya göre Ahmet Altan’ın yazıları “silahlı bir darbe gerçekleştirme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olarak görüldüğü bir dönemde” yazılmıştır.
Haklı olarak Ahmet Altan’da savcıya soruyor!
“Bir darbe ihtimali olduğunu, hangi darbecilerle eylem birliği yaparak öğrendiniz? Bir darbe ihtimali olduğunu devletin içinde sizden başka kimler biliyordu? Onlar bu bilgiyi hangi darbecilerle eylem birliği yaparak öğrenmişlerdi? Bir darbe ihtimali olduğunu bildiğiniz halde neden bir soruşturma başlatmadınız? Bu bilgiyi neden devletin diğer yetkilileriyle paylaşmadınız? Eğer bu bilgiyi paylaştıysanız, neden devletin yetkilileri bu darbeyi önlemedi? Onlar da mı, darbecilerle eylem birliği içindeydi?”
“Beni ipe sapa gelmez suçlamalarla yargılamadan önce devletin, bu suçu işlediğini itiraf eden savcıya ve onun işbirlikçilerine bu soruları sorması gerekir.”
Bir darbe girişiminin, girişimden altı yıl önce yazılmış bir haber sayesinde gerçekleştiğini iddia eden aklın, mantıkla bir bağı da bulunmuyor zaten.”
Bu yazıyı okuyan iktidarın fanatik yandaşları yine başlayacaklar,15 Temmuz şehitleri üzerinden saldırmaya.
Onlara, Gülen cemaatinin kanlı bir terör örgütü haline gelene kadar birlikte olduğu siyasetçileri hatırlatmak gerekir.
Çoğu halen aktif siyasete devam ettikleri gibi, bu konuda açılmış ne bir dava, ne de soruşturma var.
Aynaya bakmaktan korkmamak gerek.
AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 05.11.2019/BODRUM
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020