Esat KORKMAZ
KATLEDİLİŞİNİN 491. YILINDA
ANISI ÖNÜNDE EĞİLİYORUZ
(KOMÜNİZMİN KIYISINDA BİR DEV)
THOMAS MÜNTZER (4)
“Yaşam hiçbir zaman açık konuşmaz.
Kendini çiçeğinde gösterir, köklerinde saklar.”
(Luce Irıgaray)
Münster Sonrası
Frankenhausen’deki yenilgiden sonra Thomas Müntzer’in şiddetli ve yakıcı binyılcılığı Alt Ülkeler’in kuzeyine ve batısına, Plattdeutsch, yani Almanca konuşan bölgelere doğru yayılır. Gezgin bir kitapçı ve yayıncı olan Hans Hut savaştan kurtulur ve isyanın temel öğretilerini tüm güney Almanya geneline taşır; ancak sonunda yakalanır. Güney bölgesinde binyılcı komünal gruplar gizli dini toplantılar düzenlerler, ne var ki kısa zamanda bastırılırlar.
Augustine Bader liderliğindeki grup gibi birçok grup, her türlü dini tören ve papaz ayinini inkâr eder. İç Işık’ın rehberliğine uygun olarak yaşayan ve tüm malların ortaklığını savunan bu gruplar, dünyanın sonunu beklemeye koyulurlar.
Bunların içinden öne çıkarak sivrilen lider, Müntzer’in ilk yıllarındaki yakın arkadaşı olan Melchior Hoffmann’dır. Strazburg’u karargâhı yapan Hoffmann’ın öğretileri, örgütlü misyoner faaliyetine benzer biçimde yayılır; hem kendisi hem de öğrencileri tüm Almanya genelinde oldukça yaygın bir etkinlik kurarlar. Hareket başlangıçta binyılcıdır ve Melchiorcular(14)gibi yetişkin vaftizciliğini seçilmiş olanın bedenine vurulan bir damga olarak görürler. Yandaşları kendilerine yönelik şiddete karşı savaşa savaşa devrimcilikleri pekişir. Yönetimin baskısı dayanılmaz boyutlara taşınınca devrimci şiddet uygulama yoluna giderler. Aynı zamanda idarecilerin aldıkları baskıcı tedbirlerin şiddeti yoğunlaşmıştır. Münster’de Yeni Kudüs’ün kurulmasının arifesinde, Hoffmann, Strazburg’da yakalanır ve mahkûm edilir(1533); yaşamının kalan on yılını hapiste geçirir.
Ortaçağ’ın Münster kentinde yaklaşık 10 bin kişi yaşıyordu. Kent genişliği 90 metre, çevresi ise 5 km olan aşılması zor bir savunma sistemiyle çevriliydi. Kent sakinleri, din adamlarının davranışlarından çok rahatsızdı¸ fırsat bulduklarında öfkelerini dillendirmekten çekinmiyorlardı. Bu nedenlerle Münster kenti Reformu kabul etti: 1533’te, Katolik kenti olmaktan çıktı ve Lutherci kente dönüştü.
Münster, Kuzeybatı Almanya’da çoğunlukla papaz olmayan bir hükümdar piskopos tarafından yönetilen birkaç küçük dini devletten biridir. Önemli bir ticaret merkezi olan kent, hükümdar piskoposun istekleriyle tüccar ve lonca liderleri meclisinin istekleri arasında ezilir; sayısız sorun yaşar. Bu sorunlar yetmiyormuş gibi, Köylü İsyanı ile sonuçlanan sınıfsal çelişkileri derinden yaşar; sel, veba salgını, kıtlıkla boğuşur. Bütün bu olumsuzluklara karşın, kent demokrasisine dönük önemli kararlar alarak iktidarı, Kent Meclisi’nin ellerine teslim eder.
Kentteki en etkili dini lider Bernt Rothmann’dır. 1531-33 arası dönemde evanjelik Katolikliğin soluna yönelerek Lutheryancılığa ve oradan da Zwing’in İsa’nın ekmek ve şarap içindeki gerçek varlığına dönük inkâr öğretisine yönelir. Bunun yanında Melchiorculara ve İç Işık havarilerine sempatiyle yaklaşır. Özellikle kent Meclisi’ndeki etkili çalışmaları sonunda Münster halkı Protestan olur.
Ne var ki Rothmann ve yandaşları, kendilerine kilisede sunulan bebekleri vaftiz etmeyi reddedince Meclis isyan ederek onları kentten kovar ve yerlerine Ortodoks Lütheryanları getirir. Bunlar yaşanırken yaşananlara koşut olarak kent, Hollanda’dan gelen Melchiorcu vaizler, Thomas Müntzer’in gezgin öğrencileri ve diğer militan tarikat üyeleri ile dolup taşar. Durumdan güç alan Rothmann kenti terk etme kararına karşı çıkar ve bir ay sonra 1534 Ocak’ında, kendisine Aziz Lambert Kilisesi’nde vaizlik yapması konusunda izin veren katedraldeki Katoliklerin ve Lutheryanların denetimine girer.
Melchiorcuların Amsterdam’daki lideri Jan Mattys Melchior, Hoffmann’ın gördüklerini yanlış anladığını söyler ve Yeni Kudüs’ün kurulacak olduğu yer olarak Strazburg’u değil, Münster’i işaret eder. 1534 Ocak’ının ilk günlerinde Amsterdam’dan gelen ve Mattys tarafından papazlığa atanmış olan iki görevli Münster’e gelerek Rothmann’ı, arkadaşı Henry Rol’u ve bir papaz grubunu hızla vaftiz eder. Takip eden sekiz gün içinde Rothmann ve vaftiz edilmiş olan diğer on dört yurttaş kendi evlerinde düzenlenen özel törenlerle vaftiz edilir. Kısa bir süre sonra Mattys ve Bockelson kente gelerek cemaatin tümüyle yeniden örgütlenmesini talep ederler. Aralarında belediye başkanı Bernard Knipperdolling ile Rothmann’ın da bulunduğu grubun, tarikat değiştirmelerini sağlarlar.
Yeni Kudüs(Yeni Yeruşalim)
Kuşatma Altında
Hollandalı iki göçmen fırıncı Jan Mathijs ve Leidenli Jan olarak bilinen jan Beuckelson, Haarlem’den hareket ederek Münster’e gelirler. Münster’deki gelişmeleri etkiler ya da yönlendirirler: Mathijs, peygamber olduğunu ileri sürer ve Mesih’in ikinci gelişinin Nisan 1534’te geçekleşeceğini ileri sürer. Münster’in, Kutsal Kitap’ta sözü edilen ‘Yeni Yeruşalim’ olduğunu ilan eder ve kafalarda dünyanın sonunun yakın olduğu algısını yaratır. Rothmann ise tüm malların topluma ait olduğuna karar verdi. Münsterliler ya vaftiz edileceklerdi ya da kentten ayrılacaklardı: Başkaca seçenekleri yoktu. Kitleler halinde vaftiz yapıldı; bu arada evlerini ve sahip oldukları eşyaları yitirmek istemeyenler suya batırılıp çıkarılıyordu.
Bir anda Münster, dinsel ve politik yönden Anabaptistlerin en güçlü kalesi durumuna geldi: Doğal olarak Alman Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun düşmanlığını üzerine çekmeye başladı. Waldeck’in yerel lideri Piskopos-Prens Kont Franz, Münster’i kuşatma altına almak için hem Katoliklerden hem de Luthercilerden bir ordu oluşturdu: Otuz Yıl Savaşları’nda birbirleriyle çatışmaya girecek olan bu iki din, her ikisi için de tehlike oluşturan Anabaptistlere karşı savaşacaktı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.02.2016
28.11.2016
23.11.2016
16.11.2016
12.11.2016
4.01.2016
1.01.2016
12.08.2016
4.02.2016
29.07.2016