İhsan DAĞI
İdeolojik duruşu ne olursa olsun bu ülkede neredeyse herkesin gönlünde yatan aslan budur; Türkiye'nin bölge lideri olması...
Koca Osmanlı bakiyesi bir ülkeden de küçük bir hedef beklenmez elbette.
Etrafımızdaki ülkeler bizden sorulsun, onlara 'ağabeylik' yapalım isteriz. Bu işi abartıp bir dış seyahat dönüşü Başbakan'a; 'Lübnan'da hükümet kurma görevini kime verdiniz efendim?' diye soran gazetecilerin bile olduğu rivayet edilir. Gazeteci milleti acaip; laikçi bir 28 Şubat muhibi gazeteci de AK Parti'yi 2023 yılında hilafeti geri getirmeye çağırmıştı. Şaka değil, 'bölge lideri' olmak adına gerekiyormuş bu; yani 'laik bir 100. yıl projesi'...
Bu 'dolduruş'ların muhatabı olan kişi, Başbakan Erdoğan, sanki daha 'rasyonel' duruyor. Bir İtalyan gazetecinin 'Bölgenin lideri olmayı mı hedefliyorsunuz?' sorusuna, 'Biz sistematik bir değişimi yönetmek ya da lideri olmak gibi bir pozisyonda değiliz ama bazı insanlar bizim eylemlerimizden esinlenmiş olabilir' cevabını vermiş.
Başbakan, muhtemelen hocası Necmettin Erbakan'ın 'İslam dünyasının liderliği' söyleminin Arap dünyasında nasıl antipatik bir durum yarattığını biliyordur. Liderlik iddiası biraz vesayet iddiasına benzer; iddia sahibi, kendini diğerlerinin üzerine konumlandırır, 'yönetme hakkı'nı kendinde görür. Böyle olunca da 'liderlik yapılacak' halkların tepkisi gelir tabii. Birden kendinizi korkulan, kaçılan ve sonuçta yalnız bir konumda bulursunuz.
Dahası, liderlik iddiaları bölgeye açılan sosyal ve ekonomik aktörlerin önünü keser. Türkiye'de siyasiler ne kadar çok 'bölge liderliği'nden söz eder, ne kadar 'bölgede olup biten bizden sorulur' havasına girerse 'sivil aktörlerin' bölgeye girişi o kadar zor olur. Bölge devletleri Türkiye'den gelen her aktörü devletin uzantısı gibi görür ve taş koyarlar önlerine.
Kısaca; devletin 'liderlik' iddiası bölgedeki diğer devletleri ürkütür, kendi aralarında birleştirir ve Türkiye'nin sivil güçlerinin bölgeye girişini kısıtlar.
Esas olan devletin 'bölgesel güç' veya 'bölge lideri' olması değildir. Önemli olan, Türkiye mahreçli şirketlerin, üniversitelerin, düşünce kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin, kültür ürünlerinin bölgeye açılmasıdır. Bu tür 'sivil' açılımlar 'hegemonya' iddiası taşımaz. Karşılıklı rızaya dayanır ve ortak bir anlayış ve çıkar zemininde cereyan eder. Tarafların işbirliği yaptığı, zorlamanın olmadığı ve herkesin kazandığı bir ilişki türüdür bu. Sonuçta da toplumlar arasında karşılıklı bağlar kurulur, entegrasyon oluşur, işbirliği vazgeçilemez olarak görülür. Sonuç, toplumların kazandığı, devletlerin 'hükümran oldukları alanların' kısıtlandığı ve birbirleriyle ilişkilerini iyileştirmek zorunda kaldıkları bir durumdur.
Günümüzde devlet merkezli ve hegemonya amaçlı bir dış politika artık arkaik. Kimse bir başka devletin arkasına düşmez, ama ürettiğiniz kültür ürünleri, çıkardığınız düşünce adamları, CEO'lar, kurduğunuz eğitim kurumları sınır tanımaz, her yere, her topluma ulaşırlar. Güç devlette değil, devlette olan gücü de devletler 'harcayamıyor', nakde çeviremiyor. Güç toplumda; devletin yapması gereken de liderlik taslamak değil, toplumun dışa doğru önünü açmak.
'Komşularla sıfır sorun' politikası tam da bunu yapmıştı. Doğruydu, etkiliydi, vizyonerdi... Şimdilerde ise tam tersi istikamete doğru ilerliyoruz. Güç, hegemonya ve liderlik söylemi etrafımızdaki herkesi ürkütüyor, dışarda iş yapan insanlarımızı sıkıntıya sokuyor. Devlet kükredikçe toplum siner, ötekiler değil, bizim toplum siner...
Ayrıca, 'Suriye'de Esad'ın devirirsek Türkiye'nin bölgesel liderliği tescil edilir' düşüncesi yanlış. Bunu 'biz' yapsak bile sonuç tam tersi olabilir; Türkiye'nin karşılaşacağı bölgesel ve küresel tazyikler artabilir. Bir başka bahara kalacak olan 'iç inşa' sürecinden söz etmiyorum bile...
Sonuca gelirsek; 'bölge liderliği' söylemi aslında 'dış'a değil 'iç politika'ya yönelik. Liderlik iddiasında bulunanlar bunun bölgede ve dünyada tepkiyle karşılanacağını elbette bilirler. Dolayısıyla amaç, gönülleri coşturmak, kompleksleri kaşımak, hamaset duygularını kabartmaktır. Acaba ne için?
Korkarım ki Suriye meselesi Türkiye'nin dış politikasının değil, artık iç politikasının bir konusudur..
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023