Kerem ALTAN
Yok, henüz “ordu göreve” diye ortaya çıkmadı ama yakındır. Yaşadığı düşüşün arkasından böyle bir çığlık atması da muhtemeldir.
Başbakanı’nın hukuksuzluklarını kapatmak için dört elle sarıldığı Kemal Kerinçsizler’le birlikte yakında görürüz kendisini meydanlarda.
Yıllarca çalıştığı Taraf Gazetesi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunanlara “cephane” sağlayan yazılar yazdıktan, “o belgeyi yayınlamak suçtur” diye yol gösterdikten sonra artık her şey mümkün.
PKK itirafçılarını hatırlarsınız…
Ergenekon terör örgütünün tetikçiliğini yaptılar yıllarca. Kendileri de Kürt olmalarına rağmen “aldatıldık, kandırıldık” diyerek Ergenekon’un emrine girip yüzlerce Kürdün canına kıydılar, faili meçhul cinayetlerin tetikçiliğini üstlendiler.
Yıldıray Oğur da sonunda onlara benzedi. “Kandırıldım, kullanıldım” diyerek “milli orduya kumpas” yalanının arkasına takıldı. Bir zamanlar “askeri vesayete” birlikte karşı çıktıklarına pusu kurmaya uğraşıyor şimdilerde.
“Milli ordunun” tertemiz olduğuna inanmamızı bekliyor. Darbe planlarını, darbeleri, faili meçhulleri, öldürülen vatandaşlarımızı, suikastları unutmamızı istiyor “kullanışlı aptal”.
Kendisine “kullanışlı aptal” dememin sebebi yukarıda saydığım anlaşılmaz beklentisi değil tabii ki.
“Kullanışlı bir aptal” olduğunu kendisi yazdı. Gazete yazısından ziyade “kullanışlı eleman” arayanlar için yayınlanmış bir ilan metni gibiydi yazdıkları.
“Bir insanın, göğsünü gere gere kullanışlı olduğunu itiraf edebilmesi için acaba ne kadar kullanışlı olması gerekir?” sorusunu şimdilik bir kenara bırakıp devam edelim.
Yıldıray “kullanışlı bir aptal” olduğunu öyle durup dururken keşfetmedi.
Yaşam koçu, akıl hocası, hatta belki de işvereni olan Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın, yolsuzlukların üstünü örtmek ve iktidarın kaybettiği önemli bir ortaklığın yerini kirli bir ittifakla doldurmak adına “milli orduya kumpas” lafını ortaya atmasından sonra, “Hakikaten amma da kullanışlı aptalmışız” diye ani bir aydınlanma yaşadı.
Galiba zamanlama bu defa gerçekten manidar oldu.
Akdoğan bu sinsi yola sapar sapmaz Yıldıray bir anda “kullanışlılığını” ilan etme ihtiyacı duydu.
Akdoğan’ın o manevrası Yıldıray’ın birdenbire kendisiyle ilgili “gerçeği” keşfetmesini sağladı.
Akdoğan’ın gücünü de takdir etmek gerekir, bir insanı bir cümleyle değiştirebilecek bir kudrete sahip adam.
Eğer hükümeti çok zor duruma düşüren yolsuzluk skandalı patlamasaydı Yıldıray’ın “vicdanının” o kurnaz mı kurnaz sesini belki de hiç duyamayacaktık.
Siyasi iktidarın çıkarlarına endekslenmiş böyle bir vicdanın, siyasi iktidarın her söylediğinin doğruluğuna iman eden böyle bir kullanışlılığın ve siyasi iktidarla birlikte bir yandan bir yana savruluşun tek nedeninin “vicdan” olduğuna insanların inanmasını bekleyen böyle bir aptallığın pek kolay bulunmayacağını da söylemeliyim.
Şimdilerde kendisi “Kafes ve Askeri Casusluk davaları için pişmanlığımı dile getirdim” dese de Yalçın Akdoğan’ın “milli orduya kumpas” saçmalığını ilk dillendirdiği günlerde, Balçiçek Pamir’in programına çıktığında, özellikle herhangi bir dava ismi söylemeden, “Artık bundan önceki davalara da şüpheyle bakıyorum” dediğini kendi kulaklarımla duydum.
Ergenekoncular ve darbeciler için açılmış bütün davaları bir şüphe bulutunun içine gömdüğüne bizzat şahit oldum.
Belki de sonradan abilerinin uyarısıyla, tüm cephaneyi bir anda bitirmemek adına davalardan dava beğendi.
Ama yine de Yıldıray’ın kurnazlığının altını çizecek bazı soruları kısaca sormakta da yarar var tabii.
Örneğin hazır vicdanının sesini dinlemeye başlamışken, neden Başbakanı’nın hapishanede olmasından sık sık yakındığı “milli ordu”nun eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a mahkumiyet yolunu açan “internet andıcı” haberi hakkındaki düşüncelerini hala açıklamadığını merak ediyor insan.
O haber de yalan mıydı? Bir kullanışlılığın sonucunda mı ortaya çıkmıştı? “Milli orduya” kurulmuş bir kumpas mıydı?
Yoksa gerçek miydi? Eğer gerçekse, “milli orduya kumpas kuruldu” lafının bir yalan olduğunu düşünmek mi gerekir? Akdoğan yalan mı söyledi?
Niye bu konuya hiç değinmiyor Yıldıray?
Belki de şimdilik o konuyla ilgili bir komut gelmedi kendisine. Başbakanı’nın ileride çıkması muhtemel bir başka hukuksuzluğunu kapatmak için her ihtimale karşı cebinde tutuyor sanırım bu “pişmanlığını”.
Şimdi bir de “ben özeleştirimi yaptım, başkaları da yapmalı, hesabını veremezler” diyor.
Hesap verme konusuna girebilecek kadar cesur olması şaşırtıcı tabii.
Gezi’de ölenleri Başbakanı uğruna görmezden gelmenin, ayakkabı kutularından fışkıran dolarlardan Başbakanı’nın hayrı için hiç söz etmemenin, Roboski’de öldürülen 34 insanın felaketine hiç değinmemenin, iktidar olmanın gücünün kullanıp mahkeme emirlerini dinlemeyerek açıkça hukuku katledenleri savunmanın, bu korkunç suçları işleyenlerin “kullanışlı” neferi olmanın hesabını kendisi nasıl verecek?
Siyasi iktidar değiştikten sonra bir başka “ben o zaman kullanışlı aptaldım” açıklamasıyla bunları da geride bırakacağını mı düşünüyor acaba?
Bu, tam da onun “kullanışlı” kurnazlığına uygun olur aslında.
Bu arada hazır konu “kullanışlı” olmaktan açılmışken…
Yıldıray gibi geçmişlerine ihanet edip koşa koşa yolsuzluklarla kirlenmiş bir iktidarın yanında saf tutan Markar (kendisinden yakında “Ermeni soykırımı büyük bir yalandır” konulu bir yazı gelirse hiç şaşırmam), Melih ve Kurtuluş’tan hala aptallıklarıyla ilgili bir itiraf gelmemesi de düşündürücü.
Yoksa onlar Yıldıray kadar aptal değil mi?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.01.2015
7.01.2015
30.12.2014
24.12.2014
16.12.2014
28.11.2014
18.11.2014
11.11.2014
4.11.2014
21.10.2014