Münir AKTOLGA
...Peki ne yapmak lazımdı o zaman: Türkiye diyordu ki, “Kaddafi haksızdır ve gitmelidir. Ama Libya halkını kurtaracağız derken onun başına başka Kaddafiler de yaratılmasın”. Bunun neresi kötü şimdi. Gene yardım et halka. Halkı bombalayan Kaddafi güçlerine karşı gene sürdür mücadeleyi. Ama bütün bunları yaparken de taşı gedikten eksik etmeyelim diyordu Türkiye. “Libya Libyalılarındır, Libya halkının sorunlarını çözecek olan Libyalılardır” diyordu...
SIRA GELDİ ŞİMDİ SURİYE’YE..
Suriye konusunda daha önce şöyle demiştik: “Suriye Devrimi sadece Baasçıları-Suriyeli İttihatçıları iktidardan düşürmekle kalmıyor, bu arada Türkiye’deki İttihatçı kalıntılarının maskesini de düşürüyor”![1]
Tarih, 2012 Ağustos ayı. Yazı şöyle devam ediyordu: “Suriye alev alev yanıyor!. Kimsenin sesinin çıktığı yok! Arakan’da Müslümanlar katlediliyor tık yok! Neden? “Onlar Müslüman, devrimci değil” diye mi düşünüyorsunuz!..Yazıklar olsun”!..“PKK Suriye’de devlet kurdu, şimdi sıra Türkiye’de, AK Parti iktidarının da sonu yakın” diyerek zil takıp oynamaya, Türkiye’yi kışkırtmaya, savaşa sokmaya çalışan “sağ”cı “sol”cu Kemalistler-İttihatçılar, “İttihatçı liberaller” hiç mi vicdanınız sızlamıyor Halep katliamı karşısında! Suriye’ye bakınca orada PKK’yı-PKK bayraklarını görüyorsunuz da, Suriye Devrimi’ni, Suriyeli devrimcileri neden görmüyorsunuz? Onlar “Sünni-Müslüman” öyle mi? Mısırdakiler de öyleydi zaten! “Arap Baharı dediğin şey nedir ki, son tahlilde bir Müslüman kalkışması”! Böyle düşünüyor bizim “ilericilerimiz-demokratlarımız!.
“Bakın Orhan Miroğlu nasıl ifade ediyordu o zaman duygularını:
“Halep kuşatma altında..
Baasçılar Halep’i ele geçirmek istiyorlar. Halep ele geçerse direnişin merkezi kırılacak ve Esad adeta tutsak aldığı, iki yıldan da az bir zaman içinde yirmi binini öldürdüğü Suriye halkını yönetecek!
Dünya suskun kalıyor bu katliama..Türkiye devrimcilerinin Stalingrad’ı savunanlar için, İspanya iç savaşında İspanyayı ölümüne savunup barikatlarda ölenler için çeyrek asırdır atıp duran yüreği, Halep kuşatması karşısında suskun kalıyor. Halep bugün binlerce asker ve150 tankla, havadan karadan kuşatma altında. Ortadoğu’nun tarihi Halep’te yazılıyor, devrimci değişimin ve direnişin dünya çapında merkezi bugün artık Halep’tir. Halep düşerse; Kürd’ün,, Türk’ün, Arab’ın, Süryani’nin, Ermeni’nin, yani binlerce yıldır birarada yaşayıp duran ama , şimdi de toplu katliamlarla yok edilen bu halkların yüzüne, insanoğlu bir daha dönüp nasıl bakacak? Eli kanlı bir diktatörün, dünyanın şımarttığı ve katliamlarına ses çıkarmadığı bir diktatörün insanlığa meydan okumasına ses çıkarmayan bir dünyayı, Suriye halkı nasıl affedecek? Esad devrilinceye kadar eski bir sosyalist ve bir devrimci olarak kalbim Halep’in ve Şam’ın varoşlarında direnen insanlarla beraber atacak. Ben bir Mezopotamyalıyım ve bugünlerde, kalbimin yarısı Halep’te yarısı da Mardin’de atıyor”[2].
“Helal olsun Miroğluna! Bir tek o çıktı bu yıkıntının altından”!..
“Olay çok açık! Tunus’ta yükselmeye başlayan devrimci dalga adım adım bütün Arap ülkelerini içine alarak yayılıyor. Libya, Mısır derken şimdi de sırada Suriye var. Esed’in temsil ettiği Baasçılar-Suriye’li ittihatçılar- son günlerini yaşıyorlar. Uçaklarıyla, tanklarıyla kendi halkını bombalayarak direnişi yok etmeye çalışıyorlar”.
“Ama çok ilginç, Suriyeli ittihatçıların hedeflerinde sadece “Muhalifler” yok, Türkiye ve Türkiye’deki AK Parti iktidarı, Davutoğlu ve Erdoğan da var! Bütün suçu Türkiye’ye, Davutoğlu-Erdoğan iklisine yüklüyorlar. Suriye “Muhalefetini” onların kışkırttığını söylüyorlar”!.
“Peki, sadece Suriye’li ittihatçılar-Baasçılar mı böyle düşünüyor? Hayır! Türkiye’deki sağlı sollu Kürt-Türk İttihatçı kalıntıları da bu koroya dahiller! Aralarındaki görev bölümü ise çok ilginç! Bir kanat-Kemalist sağ kanat- “niye karışıyorsun Suriye’nin iç işine” diye hükümete yüklenerek doğrudan doğruya Esed taraftarlığı yaparken, diğerleri-yani cephenin “sol” kanadı da PKK açısından yaklaşıyor olaya!. Onlara göre de Suriye’de devrim falan olmuyor!. Sünnilerle Aleviler kendi aralarında çatışıyorlar, iktidar kavgası yapıyorlar!. Yani, bir din savaşı bu! Pozitivist-ateist ve de “ilerici-devrimci” bu toplum mühendisleri, “yesinler biribirlerini bize ne” diye düşünüyorlar! Yesinler ki, bu arada, durumdan vazife çıkarmaya çalışan “devrimci” PKK önderliğındeki Kürt hareketi de mevzi kazansın”!
“Niye peki, Kürtleri ve PKK’yı çok sevdikleri için mi böyle düşünüyor bu kerameti kendinden menkul “devrimciler”? Tabii ki hayır! AK Parti-Erdoğan düşmanlığı yatıyor bu “devrimci politikanın” altında! Akılları sıra, çift taraflı olarak Türkiye’yi kuşatmaya çalışıyorlar. Biri tavşana kaç diyor, diğeri de tazıya tut! Bir yandan, içerdeki militarist-“sağ” çevrelere, “bakın bu Erdoğan Türkiye’yi böldürecek” mesajı vererek onları harekete geçmeye teşvik ederlerken, diğer yandan da, AK Partiyi ve Erdoğan’ı kışkırtarak, onların Müslüman duygularını provoke ederek Türkiye’yi askeri bir harekete teşvik ediyorlar. “Halep’te katliam oluyor siz halâ yerinizde duruyorsunuz, nerde sizde o yürek, siz nasıl Müslümansınız” diyorlar!. Tabi lafın gerisi kursaklarında kalıyor! Suriye’ye girin ki, siz Suriye’yle uğraşırken doğan boşluktan yararlanarak-aynen Suriye’de olduğu gibi- durumdan gene PKK faydalansın demek istiyorlar! Sonrası kolay! Aynı koronun diğer elemanları tamamlıyor-tamamlayacak gerisini: AK Parti-Erdoğan-Davutoğlu politikası Türkiye’yi böldürdü, vurun abalıya!
“Peki dertleri ne bunların, niye yapıyorlar bunu? Çok açık: Herşeyden önce, Kemalist elite dahil olmanın verdiği bir yenilmişlik duygusu var bunların da bilinçaltında. “Ya biz-ya da tufan” olarak özetlenebilecek bir tür “devşirme beyaz Türk” psikolojisi bu!. Bütün o, AK Partiyi ve Erdoğan’ı yönetme psikolojisinin altında bu üstün olma-elite dahil olma anlayışı var. “Değişimse değişim, demokrasiyse demokrasi, ama bütün bunları ancak biz yönetebiliriz-getirebiliriz” diye düşünüyorlar!. AK Parti iktidarı altında, onun yönettiği bir demokraside yaşam tarzlarını tehlikede görüyorlar! Gizli saklı birşey değil bu, bütün bu duygularını açık açık yazıp çiziyorlar da!.
“İkincisi de tabi, ta o Jöntürk döneminden kalma eski muhalif batıcı kimliklerini bugün artık ancak bu şekilde üretebiliyor olmaları. Düşünsenize, ne Kemalizm kaldı ortada ne Marksizm-ne de o eski sosyalizm anlayışı. E, nasıl muhalif ve de “solcu” olacak bu insanlar!. Kürtçülük işte tam bu noktada devreye giriyor. O eski günlerin heyecanını bugün artık ancak bu şekilde yeniden üretebiliyorlar. Kürtçülüğe sahip çıkmaktan başka o eski solcu paradigmadan ne kaldı ki geriye!
İTTİHATÇI “DEMOKRASİ CEPHESİ” VE HEDEFLERİ..
CHP’nin-ana Kemalist ittihatçı kanadın- hesabı açık: Onlar, mümkün olan bütün muhalefet güçlerini biraraya toplayarak AK Parti’yi ve Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırmaya, gelişen burjuva devrimini akamete uğratmaya, eski Kemalist düzeni yeniden inşa etmeye (restore etmeye) çalışıyorlar.
“Düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığı Kemalist İttihatçı-Ergenekoncu çevrelerin PKK’yla yaptıkları ittifakın da temellerini oluşturuyor(du). Burada da hesap açık(tı): Önce şu AK Parti-Erdoğan iktidarını bir bitirelim, ipleri yeniden ele alalım, gerisi kolay diye düşünüyorlar(dı)! Yani önce PKK ile-solcularla ittifak yaparak AK Parti’yi iktidardan düşürecekler, sonra da PKK’nın ve solcuların işini bitirecekler(di)! Herşey aynen 12 Mart’ta ve 12 Eylül’de olduğu gibi planlanıyor(du)!.
“Ben size birşey söyleyeyim mi, aslında o 1915 Ermeni katliamının-soykırımının-altında yatan da gene bu türden İttihatçı ittifak anlayışıdır. Daha tehcirden iki ay öncesine kadar bile bütün o İttihatçı takımıyla “devrimci” Taşnak örgütleri birlikte hareket ediyorlardı! Yani, 1908’ öncesi Abdülhamit iktidarına karşı kurulan “devrimci” toplum mühendisleri cephesi halâ ipleri elinde tutuyordu. Peki ne oldu sonra?..Bakın açık söylüyorum, aynı hesapları bugün de yapanlar var! Bugün işi PKK ile ittifaka kadar götüren o Ergenekoncular ne düşünüyorlar sanıyorsunuz! PKK lıları çok sevdikleri için mi yapıyorlar bunu! “Önce şu Erdoğan’ın ipini bir çekelim, sonra biz size gösteririz” diye düşünüyorlar!.O zaman, Rusların ve İngilizlerin havasına giren Taşnaklar da diyorlardı ki, “önce İttihatçılarla beraber şu ana Osmanlı gövdeyi bir parçalayalım, daha sonrası kolay, nasıl olsa arkamızda Ruslar, İngilizler var, malı götürürüz”..Ne oldu sonuç, Timyad’a pirince gidenler evdeki bulgurdan da oldular!..Olan da arada kalan Ermeni halkına oldu. Birilerinin yüksek “devrimci” duygularının kurbanı olup gitti insanlar. Aynı boza bugün de Kürtlerin sırtında pişirilmeye çalışılıyor”[3]!.
“Ergenekoncu-“Demokrasi Cephesi” için sadece PKK’yla yapılan ittifak yeterli görülmüyor olmalı ki son günlerde aleviler de işin içine katılmaya çalışılıyor. Şu son Malatya olayına, ondan önce de Hatay’da çıkarılmaya çalışılan olaylara bir bakın hele, açıkça provokasyon değilse nedir bunlar! Yani, demek istiyorlar ki, “ey Aleviler, bu AK Parti-Erdoğan iktidarı sizin de düşmanınızdır, siz de bize katılın ve bitirelim bu işi”!. Bunlardan korkulur vallahi! Daha dün Alevileri, “gerek kalmadı artık, bakın, Sünni Osmanlı gitti biz geldik” diyerek kendi tekkelerini kendi elleriyle kapatmaya “ikna eden” kerameti kendinden menkul Osmanlı patentli bir “devrimci” ideoloji var karşımızda! “Alevilik ayrı bir dindir” diyerek tartışma yaratan şu “demokratlara” bir bakın hele, sizin o ağababalarınız değil miydi “Devrim Kanunlarına aykırıdır” diyerek bütün o tekke ve zaviyeleri kapatanlar! Siz kendiniz, kendi elinizle götürüp vermediniz mi o Bektaşi tekkesinin anahtarını bunlara! Bakın şuraya yazıyorum, yarın AK Parti tekke ve zaviyeleri açmaya kalksın, bunlar o zaman buna da karşı çıkarak “devrim kanunları” savunucusu kesiliverirler”!..
Bakın hatırlatıyorum, yukardaki satırlar bundan bir yıl öncesine ait!
Devam ediyoruz, tarih halâ bir yıl öncesinde!:
AMA BU STRATEJİ YÜRÜMEZ, GÖRECEKSİNİZ BAKIN YÜRÜMEYECEK, NEDEN Mİ?
“1-Bugün artık farklı bir dünya var ortada. Ulusal sınırların giderek önemini kaybetmeye başladığı küreselleşme süreci içinde bambaşka bir dünya. Böyle bir dünyada gelişmeyi-ilerlemeyi-varoluş kavgasını pozitivist mantıkla kurulacak 20.yy kalıntısı ideolojik kabukların içine hapsederek sürdüremezsiniz artık. Seksen yıl önce olduğu gibi-onu taklit ederek- bütün bir toplumu yukardan aşağıya doğru inşaa edilen İttihatçi-ideolojik bir hapisanenin içine kapatamazsınız!. Kemalistleri taklit ederek önce böyle bir hapisane inşa edeceksiniz, sonra da gelişme-ilerleme, ta ki o parçalanana kadar bu kabuğun içinde sürdürülecek öyle mi!..Bu mümkün değildir artık!. Küresel sermayeyi falan bir yana bırakın, böyle bir proje için biran önce zenginleşerek daha iyi yaşam koşullarına sahip olmak isteyen Kürtleri-Kürtlerin çoğunluğunu da ikna edemezsiniz”.
“2-Türkiye’den başlayan burjuva devrimi ateşi bütün Ortadoğuyu-Arap ülkelerini sarmış halde bugün. Bunun karşısına, solcu bir kılıkta da olsa, Kürt versiyonuyla Kemalist bir ulus devlet ideolojisiyle karşı duramazsınız. Bakın ne diyor Türkiye-Erdoğan: Biz Suriye Kürtlerinin ne yapacaklarına karışmayız. İster özerklik, ister federasyon..otururlar bütün Suriye halkı birlikte karar verirler, neyse o, biz de onu destekleriz. Biz sadece silahın ucunu bize yönelttiği için PKK’ya karşıyız. Silahı bıraksınlar normal siyaset yapmaya başlasınlar onlarla da bir sorunumuz kalmaz. Bitti!..E..Barzani de aynı çizgide..Onun derdi de bağcıyı dövmek değil, üzümü yemek..Ancak Türkiye’yle birlikte oldukları sürece gelişme ilerleme yolunun açık olduğunu görüyor onlar da. Siz sanıyor musunuz ki Barzani aptal, kör bir milliyetçilik uğruna sahip olduğu mevzileri terkederek PKK nın intihar politikasının peşine takılacak! Yarın Suriyeli devrimciler Esed’i iktidardan indirince nasıl bir ortamın oluşacağını görmüyor mu Barzani! Rusya bile artık Esed’den umudu kesmişken Barzani mi Esed’li bir çözümün peşine takılacak? Ölmüş eşek kurttan korkmaz hesabı, Beşer iktidarı verecek sana ve sen de bu şekilde Devrime karşı “devrim” yapmış olacaksın, öyle mi, kim yutar bunu”!.
“3-O eski devrim anlayışlarının, “zayıf halka” teorilerinin ömrü çoktan tükenmiştir, bunu unutmayın! Emperyalistler kendi aralarında çatışırlarken sen de bundan-arada doğan boşluktan yararlanarak devrim yapacaksın öyle mi! Zamanında, bu şekilde yapılıpta bize devrim diye yutturulanlar da devrim falan değildi, bir tür de fakto durumdu bunlar. Ya da, savaş sonrası yeniden paylaşım koşullarının elverdiği geçici denge durumlarıydı. Küreselleşme rüzgarı bütün bu “devrimleri” silip süpürdü! Geriye bir tek Küba’yla Kuzey Kore kaldı müzelik! Senelerce hepimiz “işçi sınıfı ihtilali” rüyasıyla uyuduk! Bu türden oluşumların savaş ortamında ortaya çıkan boşluklardan kaynaklanan geçici denge durumları olduğunu göremedik. Hadi o zamanlar bütün bunları görememek normaldi, nasıl görecektik ki! Ama ya bugün? Bugün halâ 20.yy kalıntısı bir devrim anlayışıyla devrim yapmaya kalkanlara ne demeli! Esed’le devrimci muhalefet arasındaki mücadeleden yararlanarak solcu bir krallık ilan edeceksin ha! Sonra da Türkiye’de, aynı şekilde, Ergenekoncu AK Parti çatışmasından yararlanarak devrim yapacaksın! Bütün bunlar hep bir hayaldir”!
“Yanlış anlaşılmasın, ben insanların kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmelerine karşı falan değilim! Özerklikse özerklik, federasyonsa federasyon, hatta ayrılıksa ayrılık, bunların hiçbirine karşı değilim ben. Benim söylemeye çalıştığım şeyin özü şudur: 21.yy da yaşıyoruz artık, bunu unutmayalım ve ne yapacaksak bunu çağın özüne uygun yöntemler kullanarak yapmaya çalışalım. Eğer bir yerde-bir ülkede legal, açık siyaset yapma olanağı varsa, siyasi parti kurabiliyorsan, düşüncelerini yazarak çizerek her türlü imkânı kullanarak insanlara iletebiliyorsan, her türlü sivil toplum örgütlenmesinin yolu açıksa orada silah kullanmanın bir mantığı olamaz. Madem o kadar güveniyorsun kendine, madem bir Newruz gösterisinde bile o kadar kişiyi toplayabiliyorsun biraraya, niye silah kullanıyorsun ki o zaman. Bu durumda silah senin kendine zarar veriyor herşeyden önce. Yürü bakalım sen bir milyon kişiyle Diyarbakırdan Ankaraya doğru, bak o zaman neler oluyor ülkede”!..
Dikkat edin, halâ aynı yazıdan alıntıya devam ediyoruz!
“4-Bakın göreceksiniz önümüzdeki günlerde Barzani ve Suriye’li Kürtler PKK’yı sıkıştırarak onu silah bırakmaya zorlayacaklar! Başka hiç yolu yok! Neden mi:
Ne diyor Türkiye: Biz kimsenin işine karışmayız. Oturur kendi aranızda halledersiniz. Özerklikse özerklik, federasyonsa federasyon. Siz neye karar verirseniz o bizim kabulümüzdür, yani biz de onu destekleriz. E..bu durumda siz olsanız ne yaparsınız, yok hayır, illa da illa biz silahlı mücadele yapacağız diyerek Türkiye’yi karşınıza mı alırsınız? Böyle düşünenler olacaktır mutlaka, ama büyük çoğunluk şöyle düşünecektir: Önce biz önümüzdeki işi bir bitirelim. Bak Kuzey’de federal bir yapı oluştu. Batı’da da hele bir kıpırdasın taşlar. Orada da yol açık görünüyor. Bütün gücümüzü bir noktada toplayarak orada da federal-ya da özerk bir yapı oluşturmaya bakalım. Madem ki ben karışmam diyor, bu durumda niye illa Türkiye’yi karşımıza alalım ki. Bizim derdimiz ne! Normal bir mantık böyle işler, öyle değil mi”!.
“Hadi hepsi bir yana, “devrimi” yaptınız diyelim, nasıl karnını doyuracaksınız insanların? Lafla, ideolojiyle mi? Yoksa Barzani’nin petrollerine mi güveniyorsunuz?
Hepsi bir yana, yarın Suriye’de devrim başarıya ulaştıktan sonra, yani Esed tamamen devreden çıkınca ne yapacaksınız, hiç düşündünüz mü bunu? Hadi bu arada Kürtler de başkenti Kamışlı olan bir “PKK devleti” kurdular diyelim, sonu ne olacak bu işin? Arap Baascılarının yerini alacak bir Kürt Baas hareketinin yaşama şansı nedir, bunu hesaba katıyor musunuz? Türkiye’yle ipler koptuğu an şimdiye kadar yapılan bütün o planlar, bütün yatırımlar falan hep suya düşeceğinden önce Barzani karşı çıkacaktır bu duruma. Peki kim doyuracak o zaman insanları. Aç ayı oynar mı! Bu durumda insanlar, bütün bunlar hep sizin yüzünüzden başımıza geldi diyererkten size karşı dönmeyecekler mi?
Bereket versin ki Türkiye’de aklı başında bir iktidar var ve karışmıyor işin bu taraflarına. O kadar provokasyon yapıyorlar tık yok! Helal olsun! Eğer bu şekilde götürebilirlerse işi bakın görün çok kısa bir zaman içinde neler olacak!
DEVAM EDECEK...
Yazı devam ediyor, tarih halâ bir yıl öncesi!..
ÖNÜMÜZDEKİ MUHTEMEL GELİŞMELER..
“1-Ben diyorum ki, bugün, sadece Suriye’de değil, Türkiye’de de dünden daha yakınız Kürt sorununun çözümüne. Bakın göreceksiniz, büyük bir ihtimalle yakında PKK, Barzani ve diğer Türkiye’li-Suriyeli Kürtler tarafından silah bırakmaya zorlanacak. Ve PKK da buna karşı direnemeyecek, ve silahlarını bırakacaklar! Belki içlerinden bir grup inat edip bırakmayabilir. Ama göreceksiniz bakın onlar da marjinal bir grup olarak kalacaklar!.Çünkü, PKK’nın bu silahlı mücadelesi dönemin ruhuna ters düşüyor artık. Hem Barzani’nin, hem de Suriye’li Kürtlerin çıkarlarına ters düşüyor”.
[2] O.Miroğlu, Taraf Gazetesi 30.7.2012
[3] Bu satırların 21 Mart 2013 Çağrı’sından önce yazıldığını unutmayalım! Kim ne derse desin, Öcalan aslında çok önemli bir işin altına imza atmıştır. Bakın, en azından o günden bu yana hiç kimse ölmüyor. Barışla demokrasiyi karşı karşıya koymaya çalışanlar aksini düşünseler de yeni bir süreçtir bu!
Yazının 1. Bölümü için tıklayın
http://www.duzceyerelhaber.com/munir-aktolga/15855-misir-tunus-libya-ve-suriye-devrimleri1
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023