Oya BAYDAR
Suriye siyasetinin Osmanlı esinli fütuhatçı mimarları açıkça kabul etmeye yanaşmayacaklardır ama Türkiye’nin Suriye’de batağa saplandığını artık kendileri de fark ediyorlar. Üstelik biz yurttaşlardan saklanan verilerin tümü ellerinde olduğundan, bu batağın ne kadar derinleştiğini ve çamurun nasıl yapıştığını hepimizden iyi biliyorlar. Bakmayın Başbakan’ın ve adamlarının yağıp gürlemelerine; Suriye politikasını eleştirenleri milli menfaatleri hiçe saymakla, zalim Beşar Esad’ı desteklemekle, insani-vicdani görevlerden yan çizmekle itham ederken öfke ve saldırı dozu ne kadar yüksekse, bilin ki kuyrukları o kadar sıkışmış durumdadır. Cilvegözü sınır kapısındaki son patlamaya ilişkin video kayıtlarına gizlilik getirilmesi, CHP milletvekillerinin bile görmelerinden korkulması, Hatay’da, sınıra yakın bölgelerde çocukların bile bildiği bomba-silah- mücahit üretim merkezlerinden söz etmeye kalkışanların şu veya bu biçimde susturulması, yanlış hesapların bu defa Bağdat’tan değil Şam’dan, Halep’ten döndüğünün göstergeleri.
Bütün kamuoyu yoklamaları, bırakın anketleri bir yana sokağın havası, yazılıp çizilenler, duyduklarımız gördüklerimiz, Türkiye halkının ezici çoğunluğunun Suriye’ye müdahaleye karşı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Antep’ten Hatay’a, Mardin’den Diyarbakır’a, vb. ticaret erbabı, esnaf, sınır ticaretiyle uğraşanlar, Suriye ile ekonomik ve insani açıdan yoğun ilişkili ve bağlantılı kim varsa kan ağlıyor. İktidara bağımlı veya iktidar yalakası mahallî kurumlar, kişiler dışında Antakya’da, Ceylanpınar’da, Reyhanlı’da, Viranşehir’de sıcak savaşla içiçe yaşamak zorunda bırakılan, evlerine bomba düşen, yaşamları alt üst olan, üstelik “ne şehittir ne gazi, hiç uğruna gitti Niyazi” deyimini hatırlatan şekilde kurbanlar veren insanların, “Ah ne güzel Suriyeli Sünni kardeşlerimizi Esad’ın zulmünden kurtarıyoruz!” diye düşünmedikleri ortada. Üstelik kurtulan falan da yok. Suriye yanıyor, yıkılıyor, bir ülke bütün dünyanın ve asıl bizlerin gözleri önünde, katkımız olan yanlış siyasetlerin de etkisiyle yok oluyor. İnsanlar eskiden bir zulüm görüyorlarsa şimdi on ayrı yerden on zulümle, bir ölüyorlarsa, yüz ölümle karşı karşıyalar. Suriye Özgürlük Ordusu, Suriye Muhalefeti veya benzer adlarla anılan güçler içinde, hak ve özgürlükler için mücadele edenler yanında Allah-u Ekber nidalarıyla kıtır kıtır adam kesen, nereye bağlı oldukları, neyi amaçladıkları son derece muğlak terörist gruplar var. Bunlar ve benzerleriyle kazanılacak bir özgürlüğün ne menem özgürlük olacağı, aslında Türkiye’nin de çekindiği ama saplandığı batakta elinin mahkûm olduğu bu türden “mücahitlerle” nereye varılacağı büyük soru işareti.
Acemi büyücü çırağı olmayın
İktidarın Suriye politikasının vardığı noktayı, masaldaki acemi büyücü çırağının macerasına benzetiyorum. Çırak, ustasından suları akıtacak sihri öğrenmiş ama akan suları durduracak duayı henüz tam öğrenememiştir. Bir gün ustası yokken denemeye karar verir. Şelaleler gibi, azgın nehirler gibi sular akıtır; gel gör ki suları durduracak sihirli sözcükler bir türlü aklına gelmez ve çevresindeki her şeyle birlikte kendisi de sulara kapılıp gider. Bizim Suriye politikasının mimarları, sonları benzemesin, acemi büyücü çırağına benziyorlar.
Türkiye dış politikası Suriye gelişmelerinin yol açtığı ama Suriye’den ibaret olmayan bir batağa saplanmış durumda. Tüürkiye, Kürt sorunu başta, kendisinde de tam anlamıyla yerleşmemiş hak ve özgürlükleri sınır ötesine ihraç etmeye kalkışınca inanılırlığını, güvenilirliğini yitirdiği gibi, dünyadaki saygınlığı açısından da ciddi tökezliyor. Başbakan Erdoğan bir öfke küpü gibi herkese dil uzatıp, herkesi hizaya getirmeye yeltenip yağıp gürledikçe, çıkmazı daha iyi anlaşılıyor.
Oysa bir çıkış var, bataklıktan sıyrılmak hâlâ mümkün. Dış siyaset uzmanı değilim, stratejlik benden uzak. Uzman değilim ama antenleri on yıllardır dünyaya açık, zaferleri de yenilgileri de bizzat içinde yaşamış ya da gözlemlemiş biri olarak, çıkış yolunu sezebiliyorum. Öncelikle hükümetin zirvesinin, Suriye politikasını komplekse kapılmadan, ülke yönetmenin inatlaşmak ve zart zurt etmek değil gereğinde esnek politikalar uygulamayı, uzlaşmayı bilmek olduğunu kabul ederek, baştan gözden geçirmesi gerekiyor. Bunu yaparken Sayın Erdoğan’la Sayın Dışişleri Bakanı’nın ve birkaç danışmanın görüş ve ufkuyla sınırlı kalmadan, sadece iktidar partisi olarak değil diğer siyasi odakların da görüşlerine başvurmak gerekiyor. Tabii muhalefetin de, “Oh olsun, çuvalladınız” yaklaşımıyla değil, iktidarı köşeye sıkıştırmak için hiç değil, çözüm için yola çıkması ön şart.
Suriye gelişmelerinin bugün vardığı noktada, ABD’den Rusya’ya, bölgedeki önemli aktörlerin yavaş yavaş üzerinde uzlaştıkları, Esad muhaliflerinin ülkelerinde barış ve özgürlük isteyen kesimlerinin de kabule yanaştıkları Esad iktidarıyla masaya oturma, görüşme önerilerine Türkiye’nin şiddetle karşı çıkması ülkemizin bölgede barış ve istikrarı tehlikeye sokan bir güç olarak algılanmasına ve öyle de olmasına yol açıyor. Bu noktada Erdoğan ve Davutoğlu’nda siyasetçi esnekliğiyle, devlet adamlığı sorumluluğuyla bağdaşmayan, durumu kişiselleştiren, çözüm adımlarını desteklemeyi kişisel başarısızlık olarak gören, tutarlılık olarak adlandırılamayacak bir direnme var. Bir süre önce gazetecilerin Davutoğlu’na sordukları Esad’la görüşmeyi düşünüp düşünmeyeceği, Suriye politikasından pişmanlık duyup duymadığı sorusuna, Dışişleri Bakanı yüzüne yapıştırdığı gülümsemesinden bile vaz geçerek, kızgınlıkla “Allah göstermesin, ölürüm de yapmam” gibisinden bir cevap vermişti, komşusuyla küsüşmüş inatçı bir kişinin üslubuyla.
Ama, büyük konuşma, derler; gidişat ve hayat insanı bazen yemin bozmaya zorlar; tıpkı şu günlerde Kürt sorununun çözümü için İmralı’dan medet umulduğu gibi.
Bunlar bir yana Suriye batağından gecikmeden çıkmanın asıl anahtarı artık bölgeselleşmiş olan Kürt sorununun çözümünde bana göre. Yine çizmeden yukarı çıkıyorum galiba ama, konuyu iyi bilen, bölgeyi ve Kürt hareketini iyi tanıyanlara bakarsak -ki bakmalıyız- kendi Kürtleriyle barışmış, sorunun çözümünde adım atmaya konjonktürel olarak değil gerçekten kararlı, bu adımları atmaya da başlamış bir Türkiye’nin, Irak ve Suriye Kürtlerini ve buralardaki Kürt siyasi hareketlerini kendi müttefiki kıldığı ölçüde hem Suriye çıkmazından kurtulması hem de kendi iç sorunlarını çözmesi mümkün, en azından denenmeye değer görünüyor.
Etnik, dinsel, mezhepsel özellikleriyle Bölge’nin, bu bölgedeki Kürt gruplarının ve siyasetlerinin ne kadar karışık ve karmaşık olduğunu, hassas dengeleri, uzlaşmaz çelişkileri bilmez değilim. Bildiğim bir şey daha var: Önümüzdeki on, bilemediniz yirmi yıl içinde nasıl olsa gerçekleşecek gelişmelere bugünden hazır olunursa, hazır olmakla kalmayıp tarihin akışı yönünde adım atılırsa sorunlar daha kolay çözülür. Ancak kendi Kürtlerinin haklarını eşit yurttaşlık temelinde sağlamış, Irak Kürdistanı ve Suriye Kürtlerinin de güvenini kazanmış bir Türkiye’nin bölgenin demokratikleşmesine ve özgürleşmesine katkısı olur, yoksa Suriye’yi özgürleştirmek ve benzeri niyetler sadece boş sözler ve temelsiz böbürlenme olarak kalır. Ve bataklıktan kurtulmak da kolay kolay mümkün olmaz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Çocukları kefene sokan ruh hastası ilkel zihniyet
24.05.2024 - "Alavere dalavere, Kürt Memet nöbete" mi, hukuka dönüş umudu mu?
14.05.2024 - 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkamamanın sorumlusu kim?
3.05.2024 - 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkamamanın sorumlusu kim?
3.05.2024 - Istakoz, Maldivler, pahalı saat muhalefeti AKP'nin AK'lanmasına yeter mi?
22.04.2024 - "Kobane düştü düşecek"ten Kobane Davası provokasyonuna
16.04.2024 - Hukuksuzluk değil irade gaspı ve siyasî ahlâksızlık
3.04.2024 - Desteğim DEM Parti'ye, oyum İmamoğlu'na
29.03.2024 - Vicdanını yitirmiş dünyanın vicdanını, ahlakını yitirmiş siyasetin ahlakını savunmak
22.03.2024 - Oy yüzdesiyle ölçülemeyecek kadın: Gültan Kışanak
7.03.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































Ad Soyad Giriniz...
"Bir insan bir dava yaratiyor ve Allah bizimledir diyorsa Allahi taniyor ve kabul ediyordur"...iste dinlerin de sorunu budur zaten. Dindarlar "Allah bizimledir", diyerek yaptiklari butun kotulukleri Allahin kutsayacagina inanirlar. Cunku Allah onlari, kendi inanclarindan olmayanlardan daha cok sevmektedir. Kendi dinleri iyi ve dogru, otekilerinki kotu ve yanlistir. incilde de Kuranda da aynen boyle yazilmistir. Kendi dininden olmayan, iyi bir insan olsa bile cennete gidemez. Savas esirinin kellesini kesin, Allah bizimledir. Gavuru oldurmek sevaptir, Allah bizimledir. Kadinlarini cariyeniz yapin, isterseniz alip satin helaldir, Allah bizimle. Elbette bastaki uyaniklar da bu tur inanclari kullanip insanlari yonlendirecek, ganimet elde etmek icin savasa surukleyecek, kendi cikarlari icin her turlu kotulugu, vahseti yaptiracaklardir. Bunun icin de Allaha inanc bireysel olmalidir. Bireyin Allaha olan inanci, Allahla kendisi arasinda ozel bir iliskidir. Araya peygamberleri sokmaya gerek yoktur. Allah insanlara iyiyi kotuden, dogruyu yanlistan ayird etme yetenegini vermistir. Organize dinler, kutsal kitaplar kotuye kullanilmaya ve kotuluk yapmaya cok elverislidir. Bir de organize dinlerin bilime ve bilim adamlarina karsi bitmeyen bir dusmanliklari var. Cunku bilim ilerledikce kutsal kitaplarin yalan ve yanlislarla dolu oldugu daha cok ortaya cikmaktadir. Evrim teorisi orneginde oldugu gibi.