Abdulmenaf KIRAN
Cumhuriyeti kuran elitler Fransız Laikliğinden esinlenerek, dini devlet kontrolü altına almaya başladılar.
Fransa’da dini kontrol altına almanın tarihi arka planı vardı. Ortaçağ boyunca tüm Avrupa’da iktidarın kaynağının tanrı olduğu, kabul ediliyordu. Kilise ve Papalık Kurumu tanrının yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul görüyordu. Dolayısıyla neredeyse tüm Krallar taçlarını Papanın elinden takıyordu. Bunun yanında dünyevi nimetler de neredeyse siyasal iktidarlar ve Kilise arasında pay edilmişti. Kilisenin serveti yer yer siyasi iktidarların elindeki olanaklardan fazlaydı. Siyasi otorite pek çok icraatında Kilisenin icazetine, onayına muhtaçtı. Öte yandan toplum alabildiğine yoksuldu. Ne Kilise’nin ne de dönemin Fransız aristokrasisinin, yoksul halkın durumunu umursadığı yoktu.
Gelişmekte olan burjuvazi para sahibi olmakla birlikte, sosyal ve siyasal sistem içinde yeterli itibar görmüyordu. Burjuvazi mevcut statükoyu lehine değiştirmek için dönemin değişim yanlısı fikir ve düşünce adamlarını destekledi. Rönesans’tan sonra Avrupa’da iktidar kaynağı zaten tartışılmaya açılmıştı.
Katolik kilisesi içinde bile aykırı fikirler doğmaya başladı. Yeni mezheplerle birlikte, dine ilişkin yeni yorumlar ortaya çıktı. 1616-1648 yılları arasından Avrupa’da 30 yıl savaşları diye bilinen mezhep savaşları yaşandı. Peşinde Aydınlanma fikri boy vermeğe başladı. İktidarın kaynağı gökten yere indi. Böylesi koşullarda Fransız devrim oldu. Devrim ile kilisenin tüm mal varlığına el konuldu. Kilisenin dahi siyasal otoriteye bağlılığı yasal düzenlemelere bağlandı.
Osmanlı da Hilafetle yönetiliyordu. Osmanlı da bir ruhban sınıfı yoktu. Ama dini ulemanın siyasal iktidar üzerideki etkisi yadsınamaz. Cumhuriyet’in kurucu kadrosu da Fransa gibi, dini devlet kontrolü altına almaya çalıştı. Bu vesile ile Tekke ve Zaviyeler kapatıldı. Eğitim birleştirildi. Hilafet ve saltanatın geri gelme tehlikesi gözetilerek, dinciler güvenlik tehdidi olarak algılandılar. Milli Güvenlik Kurulu kararlarında irtica ve bölücülük tehlikesine her zaman işaret edildi.
İkinci Dünya savaşından sonra siyasal İslam üzerindeki katı denetim zaman zaman gevşemekle birlikte AKP hükümetine kadar devam etti. AKP’ siyasal İslam’ı güvenlik olarak görülmekten çıkardı. Bununla kalmadı, İslam dininin Hanefi mezhebini yaymak için kamudan büyük kaynaklar aktardı. Devlet gücünü arkasına alan dinci kesim, durumu tersine çevirmeye başladılar. Şimdi artık dinci olmamak, seküler yaşamı savunmak ayıplanır oldu, mahalle baskıları oluşmaya başlandı. Her mahallede değil, her apartmanda ‘’Kuran Kursu’’ açıldı. Her taraf vaizlerle doldu. Dinci, tarikatçı, cemaatçi dernek, vakıf vb. kuruluşlar, toplumsal yaşamı neredeyse tamamen kontrol altına aldı. Durum tersine döndü ve artık İslamcı olmamak neredeyse güvenlik tehdidi olarak kabul edilecek.
Bu kadarına gerek var mıydı?
Altını çizerek belirteyim ki Din ve Vicdan (inanç ) özgürlüğü insan haklarındandır. Her kesin dini vecibelerini, inancının gereklerini hiç baskı altında kalmadan tam bir özgürlük içinde yerine getirme hakkı verir. Bu her inanç grubu için geçerlidir.
Siyasal tarihimizde dine dayandığını iddia eden pek çok terörist örgüte şahit olduk. Bin dokuz yüz doksanlı yıllarda Hizbullah Kürdistan’da pek çok faili meçhul ve açık cinayete karıştı. Hatta kendi mensuplarını bile domuz bağı bağlayarak katletti. El Kaide ve İŞİD hem Orta Doğuda hem de bizzat ülkemizde pek çok katliama imza attı. İŞİD dünyada eşi görülmemiş vahşet eylemleri yaptı. En son On Beş Temmuz darbesini yapmaya kalkışan Fetö Terör örgütü de İslami bir cemaat olduğunu iddia ediyordu…
Bu ülkenin dindar nesillere ihtiyacı yoktur. Devlet seküler olmalı, tüm inanç grupları karşısında nötr davranmalı. Devletin görevi gerek bireylerin gerekse, inanç gruplarının kendi inançlarının gereğini yerine getirmesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapmak, inanç gruplarının bir birlerine karşı barış ve saygı ortamında bir arada yaşamasını sağlamaktır. Bu ülkede ihtiyaç olan, Demokrasi, İnsan Hakları ve Hukukun üstünlüğünü sağlamaktır. Toplum mühendisliği ile bazı inanç ve değer alanlarını, toplumun diğer kesimleri karşısında genişletmek değildir.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2020
30.03.2020
27.06.2019
28.05.2019
27.06.2018
24.04.2018
14.02.2018
4.02.2017
26.10.2017