Ali Türer

Ali Türer
Ali Türer
Tüm Yazıları
Gençlere böyle mi örnek olacağız?
23.12.2013
2392

 Ne ülkede yaşıyoruz ama?

Yaygın yolsuzluk ve onu takip eden ekonomik bunalım koşullarında insanların çare bilip iktidara taşıdıkları partinin, on bir yıl iktidarda kaldıktan sonra düştüğü duruma bakar mısınız?

 Bu yolsuzluk bir ekonomik krizin kapısını daha açar mı? Hadi bu yolsuzluk AKP’yi siyaseten bitirdi diyelim. Yolsuzluğun arkasından gelen de sonuçta yolsuzluğa bulaşıyor. Ya sonra ne olacak?

Askerin darbe tehdidinden kurtulduk, şükür. Peki, görevi suiistimali, rüşveti, yolsuzluğa bulaşmayı, yakınlara rant dağıtmayı alışkanlık haline getirmiş siyasetçiden nasıl kurtulacağız? Halkı kurtarmak için gelenlerin daha da derinleştirip genişlettikleri yolsuzluk bataklığına gidip saplanmalarından; arkalarında maddi manevi bir sürü “görev” zararı bırakmalarından nasıl kurtulacağız? Bu ülkede, gidenin arkasında bıraktığı enkazdan kurtulmakla mı uğraşılacak hep?

Asıl kafa yormamız gereken konu bu bence.

Eğitimle, gençleri evrensel değerle yetiştirerek mi dediniz? Peki, nasıl? “Dindar gençlik yetiştirmek” için yola çıkan en ahlakçı kurtarıcımızın düştüğü durum ortada.

Demek ki din dersini zorunlu kılmakla, ortaokul öğrencisine Kuran okutmakla, kızlı erkekli ortamları kapatmakla, mahallenin ahlak bekçiliğine soyunmakla ahlaki olunmuyor. Millete talkını veren, fırsatını bulunca oğlunu da yanına alıp malı götürüyor. Gençler nereye baksın, kimi örnek alsın?

En güçlü “sivil” gücümüz cemaat. Cemaatler, çeteler, kimlikler arası kavga arasında sıkışıp kalmışız. Siyasi yaşamda yaşadığımız durum bu. Hukukun gerçekten üstün, katılımcılığın esas, devletin sosyal, açık ve şeffaf olduğu; toplumsal huzurun kurumsallaştığı bir siyasi birlikteliğe ulaşmanın bir yolu yok mu?

Yolsuzluğun ve yoksulluğun böylesine kökleştiği bir ülkede demokrasi nasıl gelişir, gençlere nasıl bir gelecek tasavvuru sunulabilir?

İddialar doğru ise Bakanlarımızdan biri aldığı rüşvet karşılığında uluslar arası kara para aklanmasında ve kara para transferinde aracı olmuş. Bakanlığının imkânlarını bir suç örgütüne kullandırmış. Örgüt ile Bakan oğlu arasına kırmızı hat çekilmiş; örgüt liderini mecliste savunmak için ayrıca rüşvet alınmış.

Bakanlarımızdan bir diğeri rüşvet karşılığında yasa dışı işlerle uğraşan birilerine Türkiye vatandaşlığı dağıtmış. Bir değerli Bakanımız da rüşvet karşılığı aynı örgütün elini rahatlatacak işler yapmış, iş takibi yapmış, hatta örgüt liderine yasal koruma bile sağlamış.

Devlet imkânları ile gücünün doruğuna ulaşmış bir başka değerli Bakanımız da rüşvet karşılığında ucuza kapatılmış arazileri imara açmış; sıradan vatandaşların imar değişikliği taleplerine konu olan arazileri kendi uhdesine almış, sonra da yandaş şirketlere rüşvet karşılığı dağıtmış.

İktidar yandaşlarına usulsüz, karşılıksız yüksek miktarda kredi açma iddiaları ile son zamanlarda adından çokça bahsedilen bir büyük devlet bankamız bu kara para trafiğine aracı olmuş. Banka Genel Müdürü milyonlarca dolar rüşvet alırken Türkiye vergi kaybına uğramış.

Şu yolsuzlukla suçlananlara bir bakın: Bakanlar, Bakan oğulları, bilirkişilere rağmen yapı izni veren, SİT alanlarını yapılaşmaya açan, doğal ve kültür varlıklarına zarar veren Belediye Başkanları, Emlak Daire Başkanları, Genel müdürler, Müdürler, Danışmanlar, Planlamacılar.

Fuzuli’nin “Selam verdim, rüşvet değil diye almadılar” diye tanımladığı bir dönem mi yaşıyoruz, nedir?

Başbakan’ın verdiği tepkiye bakar mısınız?

Uluslararası bir komplo ile karşı karşıyaymışız. Bürokrasi, yargı, emniyet içinde AKP’yi istemeyen bir çetenin işiymiş bütün olanlar. Bakanın haberi olmadan bakan çocuklarını izlemek, dinlemek olur muymuş? Böyle bir soruşturma, üstüne haber vermeden aylarca nasıl sürdürülürmüş.

“Şecaat arz ederken sirkatin söyler” diye buna denir. Savcı böyle davransa bu yolsuzluk ortaya çıkar mıydı? Hadi diyelim uluslar arası komplo işi, cemaat işi. Bunlar o paraların oralarda olmasını, o görüntüleri açıklar mı?

Hükümet hemen soruşturmayı yürüten savcıyı etkisiz hale getirecek iki atama yaptı. Ülke çapında emniyette, cemaate yakın polis müdürleri görevden alındı. Savcının, emniyet görevlilerinin yaptıkları çalışmaları idari yetkililere, valiye bildirmesi için yönetmelikler çıkarıldı.

Yani daha yolsuzluk soruşturma aşamasındayken hukuka, yargıya, idari mevzuata müdahale etti hükümet. “Özrü kabahatinden büyük” durumu yok mu bu işlerde? Yargıya, hukuka, soruşturmaya güçler ayrılığı ilkesine ters böylesine müdahale suç değil mi?

Soruşturmanın selameti için bakanları açığa alsaydınız, savcıya “arkandayız, sonuna kadar git” mesajı verseydiniz; siyasi geleceğiniz için daha hayırlı olmaz mıydınız?

Ama beni asıl rahatsız eden bu değil. Mahallenin namus bekçiliğine soyunanların dünya malına böylesine tamah etmeleri de değil. Geliştirilen çocukça savunma mekanizmalarına da taktığım yok.

Bu liderleri dürüstlük timsali olarak görüp bunlara inanan gençlerimizin, model aldıkları insanların gerçek yüzlerini gördüklerinde düşecekleri hayal kırıklığı ve moral çöküntü, beni rahatsız eden asıl bu.

Gençlik yalnızca formel eğitim içinde yetişmez. Model alınabilecek olumlu rol modellerinin toplumda çoğalması da önemlidir. Dürüst, işine saygısı olan, mesleğini dürüstçe yapan, adil, fedakâr; yaptığı iş ile kendini, kişiliğini tanımlayan insanların toplumda çoğalması; bu insanların toplumda saygı, kabul görmeleri gençleri olumlu etkiler. Örnek alınabilecek modellerin çoğalmasıyla gençlerin moral dayanakları da güçlenmiş olur. Toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel yaşama gençler daha aktif katılmaya başlarlar. Öz güvenleri gelişir, önlerindeki işe daha bir heyecanla, özveri ile sarılırlar. 

Sayıştay’ın denetim işlevinin devre dışı kaldığı koşullarda meclise gelen Bütçe üzerinde kavga-dövüş uyduruk görüşmeler yapılıyor, izliyoruz. Ortaya çıkan yolsuzlukla bu daha da anlamlı hale gelmiyor mu? Büyüklerimiz acaba gene neleri gözlerden kaçırıyor, diye düşünmeyeceklerini mi sanıyorsunuz gençlerin?

Ağzınızdan Allah, Kuran, kitap, ahlak düşmeyecek. Öte yandan aldığınız rüşvet karşılığında kara para aklayacak, iş takibi yapacak, vatandaşlık dağıtacak, kaçakçılığa göz yumacak, inşaat şirketleri için SİT’leri imara açacak, kültür varlıklarının içine edecek, ihaleleri istediğinize vereceksiniz. Yediğimiz haltlar bir daha ortaya saçılmasın diye de, hukukun işleyişini kontrol altına almaya; güçler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırmaya çalışacaksınız.

Bugün baktıkları her yerde hükümette, mecliste yolsuzluk, rüşvet, maddi çıkar etrafında işbirliği, inanca müdahale, seviyesizlik, kavga, sataşma görüyor gençler. Gençlere nasıl model olduğumuzun farkında mısınız? Onlar da bizim izimizden gelirse ne olur bu memleketin hali?

Yolsuzluğun mimarlarından hesap sormadıkça bu bataklık kurumayacak, burası çok açık. Tahrip edilen gelecek bizim geleceğimiz, Türkiye’nin geleceği.

Bu gençlere bir borcumuz var. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar