Alper GÖRMÜŞ
Geçtiğimiz pazartesi Serbestiyet’te yayımlanan “15 Temmuz sonrasında OYAK neden teğet geçildi?” başlıklı yazımla ilgili olarak Murat Bilgin adlı okurum şöyle bir eleştiri göndermiş:
“15 Temmuz sonrası sizin tabirinizle ‘Hallaç Pamuğu (!)’ harekatını anlatmışsınız da, acaba sahaya inip sonuçları konusunda bir araştırma yapma gereği duydunuz mu? MSB Üniversitesinden mezun subayların kalitesini! Asker hastanelerinin kaldırılmasıyla oluşan askeri doktor eksikliğinin etkilerini, YAŞ'taki sivil oranının artmasının yansımalarını?.. Sizin düşünceniz belli, ‘askeri vesayeti bitiriyoruz bahanesiyle’ bütün kurumları ‘Hallaç Pamuğu’ gibi atalım, çanına ot tıkayalım, kimseyi dinlemeyip bildiğimizi okuyalım... Ne diyeyim Allah yardımcımız olsun...”
Murat Bilgin’in eleştirisinden anlıyorum ki, OYAK yazılarını kalem alırken derdimin ve bakış açımın ne olduğunu iyi anlatamamışım.
Asıl meselem, AK Parti’nin çelişkisini göstermek
Doğru, ben, bir ülkenin ordusunun bu kadar büyük bir iktisadi organizasyonun sahibi olmasını ve onu yönetmesini doğru bulmuyorum, fakat dediğim gibi, bu yazıları esasen meselenin başka bir boyutuna dikkat çekmek için yazıyorum, o da şu: Diyorum ki, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), OYAK’ı vesayetsiz bir demokrasinin önündeki engellerden biri olarak gördüğü halde, 15 Temmuz’da yakaladığını düşündüğü meşruiyet zemininde başka her şeyi “hallaç pamuğu” gibi attı da buraya neden hiç dokunmadı?
Ayrıca bu soruyu sormak, 15 Temmuz’dan sonraki “hallaç pamuğu harekâtı”nın bütün unsurlarını onayladığım anlamına gelmez. Mesela 15 Temmuz’un hemen ertesinde Yüksek Askeri Şurâ’nın “sivilleşmesi” tartışmaları sırasında, okurum Murat Bilgin’in şimdi vurguladığı sakıncaya ben de işaret etmiş, şöyle yazmıştım:
“Yüksek Askeri Şûra’daki değişikliklerden sonra, terfilerde siyasi iktidar belirleyici bir pozisyona gelmiş durumda. Peki, iktidarın atamalarda liyakat yerine kendine yakınlık-uzaklık ölçüleriyle hareket etmeyeceğinden nasıl emin olacağız?” (Serbestiyet, 3 Ağustos 2016).
AK Parti’nin OYAK konusundaki gerçek fikri
Bu yazıların temel sorusu, “AK Parti’nin OYAK’la ilgili bakışı böyleyken, 15 Temmuz’un yarattığı zeminde neden oraya da el atmadı” olduğunu göre, AK Parti’nin bu kuruluşla ilgili temel değerlendirmesine biraz daha ayrıntılı olarak bakalım...
Hemen aklımıza, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ne zaman OYAK konusu açılsa, AK Partili milletvekilleri ile Cumhuriyet Halk Partili (CHP) milletvekillerinin karşı saflarda pozisyon alması geliyor. (Eski CHP ile eski AK Parti arasındaki bu ayrışmanın çok şey söylediği açık... Fakat eklemek lazım, çoktandır bunları duymuyoruz, çünkü AK Parti değişti, CHP değişti, TSK da değişti.)
Fakat AK Parti’nin OYAK’a dair siyaset düzeyindeki şimdiki “suskunluğu” kimseyi yanıltmasın; bu suskunluk, iktidarın OYAK’la ilgili düşüncesinin tamamen değiştiği anlamına gelmiyor. Bunu göstermek için ben yine, artık neredeyse iktidarın “organik araştırma şirketi” haline gelen SETA’nın 2017’de yayımladığı, geçen yazıda da sözünü ettiğim araştırmasına baş vuracağım.
Başlığı 15 Temmuz: Başarısız Bir Darbe Girişiminin Ekonomi Politiği olan raporda, “Askeri vesayet ve kurumları” başlığı altında OYAK’ın 1960 Darbesi’ni izleyen günlerde Milli Birlik Komitesi’nin onayıyla kurulduğu hatırlatılıyor:
“Bu dönemde kurumsallaşan askeri vesayetin bir eseri olarak bir holding yapılanması şeklinde ekonominin kritik sektörlerinde yer almak üzere OYAK’ın kurulması hem bir ekonomik güç odağı hem de ordunun üst kademesi için bir tür kurumsal güvence mekanizması yaratmıştır.”
Raporun yazarları, OYAK konusundaki çalışmalarıyla tanınan akademisyen İsmet Akça’ya referansla şu görüşe yer veriyorlar:
“OYAK’ı nevi şahsına münhasır bir kurum kılan özel liği başlangıçta sosyal yardımlaşma sandığı olarak kurulmasına rağmen zaman içinde ge-nişleyerek bir holding kuruluşu gibi ekonomik faaliyetler yürütmesi ve kritik sektörlerde yerli ve yabancı ortaklıklara girmesidir. OYAK bir sosyal güvenlik veya yardımlaşma kuruluşun-dan daha çok üretim, ticaret, hizmet ve finans sektörlerindeki yatırımları üzerinden işleyen devasa bir sermaye grubudur. TSK’nın Mısır ordusunu andırır biçimde bizatihi bir kolektif sermaye grubu olarak hareket etmesi Türkiye’de militarizasyonun önemli bir veçhesini oluşturmaktadır.”
Raporu kaleme alan iki akademisyen, Yazarlar Sadık Ünüy ve Şerif Dilek’in şu tespiti de çok önemli:
“OYAK yatırımları ve gelirleri hiçbir biçimde askeri harcamalar ve projeler için kullanılmamakta, grup ekonomi-nin sınai üretim, finans ve hizmet sektörlerinde yatırım yapmaktadır.”
Mısır’dakine benzer bir uzlaşma mı?
Bu yazının ana konusunu teşkil eden soruya henüz cevap vermedim. Bunu, sahip olduğu iktisadi güç Türk ordusuyla kıyaslanmayacak kadar büyük olan Mısır ordusuyla ilgili birkaç bilgi verdikten sonra yapmaya çalışacağım.
SETA’nın internet sayfasında Can Acun imzasıyla 2013’te yayımlanan bir yazıda ordunun sahip olduğu şirketlerin toplam gücünün milli gelirin yüzde 10-15’ini oluşturduğu belirtiliyor. Yazıda, ordunun iktisadi görünürlüğü anlatılırken şöyle deniyor:
“Mısır’da alalade bir alışveriş merkezinde asker kıyafetli çalışanların temizlik malzemesi sattığını ya da bir bilardo salonunda fiş kestiğini görmek mümkün. Türkiye’deki karşılığı ile söyleyecek olursak, onlarca ‘OYAK’ ve ‘Ordu Pazarı’ Mısır’ı sarmış durumda.”
Bu yazı yayımlandığında Muhammed Mursi hâlâ yönetimdedir ve Can Acun’a göre Mursi, “askerlerin siyasete müdahil olmaması karşılığında ordunun ekonomik imtiyazlarına dokunmama eğilimi göster(miştir).”
Artık 15 Temmuz’da OYAK’a neden dokunulmadığı sorusuna gelebiliriz... Alternatifli cevaplardan biri Mısır örneğine nazireyle oluşturulabilir mi? Yani Erdoğan, askerlerin siyasi ve toplumsal gücünü geriletecek son derece radikal adımları atarken, ordunun bilhassa tepe noktasını bu tavizle yumuşatmak istemiş olabilir mi?
İkinci olarak: Bazı gazetelerde 15 Temmuz 2016’dan önce çıkan, “OYAK’ın AK Parti tarafından ele geçirildiği”ne dair haberler gerçekse, cevabını aradığımız sorunun cevabı belki de burada gizlidir.
Bir örnek olarak darbe girişiminden bir ay önce (12 Haziran 2016) Cumhuriyetgazetesinde yer alan “AKP, OYAK’ı böyle ele geçirdi” başlıklı habere bakabiliriz.
Cumhuriyet, bu haberde, OYAK’ın tepesinde hükümetin inisiyatifiyle gerçekleştirilen bir dizi değişiklikten yola çıkarak, OYAK’ın artık iktidar tarafından yönetileceğini öne sürmüş. Haberde, gelişmelerle ilgili olarak yukarıda adını andığım İsmet Akça’nın yorumuna da yer veriliyor:
“Benim öngörüm, OYAK şirketleri bir süre sonra tasfiye edilmeye başlayacak ve AKP’ye yakın gruplara verilecek. Diğer ihtimal de, şu anda AKP, orduyla geçici bir ittifak kurmuş durumda. Ama iki taraf da bu ittifakın sahici olmadığını biliyor. AKP, ordunun büyük bir ekonomik gücü kontrol etmesini sağlayan bu yapıyı aslında ‘kontrolü ben elime alıyorum’ diye mesaj da gönderiyor olabilir.”
Acaba böyle mi oldu? Yani AK Parti zaten 15 Temmuz öncesinde “kontrolü ele aldığı” için mi 15 Temmuz sonrasında OYAK’ı “hallaç pamuğu”nun içine katmadı?
Pazartesi günü OYAK konusunda Kürşat Bumin ve Umur Talu’nun eski ısrarlı takiplerine referansla OYAK gibi bir iktisadi yapının ordu içinde yer almasının sakıncalarını ele alacağım.
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025