Aydın ENGİN
İktidar zehirlenmesi tam da böyle bir şey olsa gerek.
Kürsülere çıkıyorsun. Önünde, onlara tepeden baktığın kalabalıklar.
Kimileri kalabalıktan da öte, suratında yürekler acısı gülücüklerle “Isırırım, yalarım”diye bir şeyler geveliyor (ve utanmıyor).
Sen bunlardan alabildiğine etkileniyor; kendini sahiden de “bir şey” sanıyorsun. Öyle sandığın için de her konuda bir fikrin olduğuna ve o fikrin herkesçe kabul edilmesi gereken bir “doğru” olduğuna inanıyorsun.
Üslup diye tutturduğun “hitap biçimin” artık eş dost sohbetlerinde, hatta sokakta birbirini tanımayanlar arasında bile matrak geçilen bir seslenişe dönüştü.
Ben tanığım, Levent meydanında köşe tutmuş ayakkabı boyacısı önünden geçene sesleniyordu:
- Eyyyy takım elbiseli, eli çantalı bey, ayakkabılarını niye boyatmıyorsun?
Adam şakanın tadını anladı ve tadını çıkardı:
- Eyyyy ayakkabı boyacısı!.. Sende değil evde boyayacağım, daha ucuza gelir...
***
Sırf şu “Eyyyy” efelenmesi olsa bu yazı yazılmayacaktı. “Bu da böyle bir üsluptutturmuş işte” denip, omuz silkilip geçilecekti.
Ama yazının başındaki cümle hükmünü yürütüyor: İktidar (güç diye de okuyabilirsiniz) zehirlenmesi gitgide büyüyor, yayılıyor, tırmanıyor.
New York Times bunun hakkında eleştirel bir yazı yazıyor. Vay sen misin yazan!“Eyyyy New York Times” diye başlıyor ve ekliyor: “Sen kendini ne sanıyorsun yau?..”
Doğan Medya Grubu efendilik bizde kalsın hesabı alttan alıyor, “Yüzde 52 oy alana idam cezası cümlesini siz kullandınız, biz de tırnak içinde aynen aktardık. Bizden ne istiyorsunuz” diye soruyor.
Bizimkini bu kadarı kesmiyor: “Eyyyyy Aydın Doğan…” diye başlayıp “Sen kendini ne sanıyorsun yau” diye ekleyip posta koyuyor.
Çağlayan adliyesinde savcının başına dayanmış tabanca fotoğrafını Hürriyet bastı diye gürlüyor: “Eyyyy Doğan Medya Grubu…”
Doğan Grubu’ndan açıklama geliyor, “Beyim sizin danışmanlarınızdan biri telefonedip ‘o fotoğrafı kullanmayın’ talimatı verdiğinde artık çok geçti. Gazete basılmıştı. Yani bir kötü niyetimiz yok” diye açıklama yapıyor, ülkede basın özgürlüğünün geldiği (yani düştüğü) noktayı ister istemez sergilemek zorunda kalıyor.
Bizimkini bu da kesmiyor, tekrarlıyor: “Sen kendini ne sanıyorsun yau?”
Ardından mesleğini güzel ve hünerle yapan genç bir kadın, Nevşin Mengü, haberleri iyi bir TV habercisinin sunması gerektiği gibi sunuyor. Mesleğin kurallarından şaşmıyor. İşi bitiyor, evine gidiyor, bilgisayarının başına oturup tweet atıyor. Tweet bizimkinin hoşuna gitmiyor ve gürlüyor: “Sen kendini ne ne sanıyorsunyau?”
***
Yetti ama!..
Gazetelerin hangi fotoğrafı kullanıp kullanmayacaklarına kim karar verir sanıyorsun? Haydi senin cümlenle sorayım:
- Sen kendini ne sanıyorsun yau?
Yerli ya da yabancı bir gazetenin birisi hakkında bir yorum, değerlendirme yazarken birilerine danışması gerektiğini, ona gösterip izin alıp ondan sonra yayımlaması gerektiğini filan mı düşünüyorsun? Haydi daha kestirmeden sorayım:
-Sen kendini ne sanıyorsun yau?
TV sunucusu bir genç kadın ekranda mesleğin gereğine, ahlakına, ilkesine uygun haberleri sunduktan sonra evinde, Twitter’deki kişisel (bir daha kamusal değil, kişisel) hesabında bir tweet yazıyor. Sen de küplere biniyorsun. Yağıp gürlüyorsun. Söylediğinin “Sen niye o pijamanı giydin” ya da “Niye taze kaşar yerine beyaz peynir yedin” diye sormaktan daha az saçma olmadığını, cevabın “Sana ne” olacağını anlayamıyor musun?
Haydi yine kestirme sorayım:
- Sen kendini ne sanıyorsun yau?
***
Fark ettiysen eskilere hiç gitmedim. Hani kürtaj, doğurulacak çocuk sayısı, dindar nesil olup olmama, kızlı erkekli bir arada eğlenip eğlenmeme filan gibi eskilerde kalmış sabıka kayıtlarını açmadım bile. Sadece son birkaç haftadan seçtiklerimle yetindim.
Yine fark ettiysen son günlerdeki marifetlerini hatırlattım ama Cumhuriyet’in MİT TIR’ları haberi üstüne söylediklerine, hele hele cumartesi günü Yenikapı’daki müsamere kürsüsünde döktüğün incilere hiç değinmedim.
Ama bizim için “Sen kendini ne sanıyorsun yau” diye sormadığın da gözümden kaçmadı.
İyi ettin. İyi ki sormadın.
Çünkü biliyorsun, bizim cevabımız “Sen kendini ne sanıyorsun yau”dan ibaret olmazdı...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021